Pazartesi Mayıs 6, 2024

Kırdalyan: Armenak Bakır'ın bir emaneti daha aramızdan göçtü

Rojava'da şehit düşen TKP/ML TİKKO Rojava komutanlarından Nubar Ozanyan'ın (Orhan Bakırcıyan) mücadele arkadaşları adına Kristin Kırdalyan, Ozanyan'ı anlattı.

Kırdalyan "Armenak Bakır'ın bir emaneti daha aramızdan göçtü. Bütün ömrünü adadığı sınıf mücadelesi uğrunda azimle çalışan Fermun Çırak yoldaşı Rojava'da kaybettik" dedi.

61 yaşında hayatını kaybeden Ozanyan "komutan cephede komutandır" şiarını hiçbir zaman elden bırakmadığını kaydeden Kırdalyan, "Yoldaşlarının bildiği ismiyle 'Orhan' ya da 'Nubar' yoldaş bir dakikasını bile devrim idealinden ayrı düşünmeden elde silah toprakla buluştu" diye belirtti.

Kırdalyan, Nubar Ozanyan'ı şöyle anlattı:
"Birkaç ay önce IŞİD'li canilerin Enternasyonal Özgürlük Taburları mıntıkasına yaptığı baskında askeri harekatlar konusundaki ince sezgisiyle ablukayı tersine çevirmiş ve 16 IŞİD canisini yoldaşlarıyla beraber imha etmişti.

YOZGATLI EMEKÇİ VE YOKSUL BİR AİLENİN ÇOCUĞU

Yozgatlı emekçi ve yoksul bir ailenin çocuğu olan Fermun komutan, Karagözyan ilkokulunu yatılı olarak okuduktan sonra geçtiği Tıbrevank'ta gençlik yıllarında tanıştığı Türkiye proletaryasının önderlerinden olan Orhan Bakır (Armenak) öncülüğünde devrimci fikirlerle tanışmış ve bağlı olduğu TKP-ML'ye sempati duymaya başlamıştı.

Sportif anlamdaki üstün başarısı onu halter milli takımına kadar yükseltmişti. Antrenmanlarda gösterdiği performans milli kimliğinin önüne geçememişti. Hem Ermeni oluşu hem de Naim Süleymanoğlu'ndan daha ağır kaldırması hocalarının dikkatini çekmiş ve 'kapı' gösterilmişti.

Dönem aynı zamanda proletarya partisinin en büyük yenilgilerinden birini aldığı döneme denk düşmekteydi. Birkaç yıl içinde kendini yurtdışına atmış ve oradaki örgütlü çevrelerde ilişkiye geçerek mücadeleye devam etmişti.

Daha aktif görevler üstlenmesi gerektiğine inanan Fermun komutan, 80'li yılların sonuna doğru proletarya partisinin gerilla kampına geçerek Halk Savaşı Stratejisi doğrultusunda askeri ve politik eğitimlere dahil olmuştur.

Gerilla manevraları ve askeri birikimi onu kısa sürede eğitmen düzeyine getirmişti. 1992'de eğitimini tamamlamış olan ilk gerilla birliğiyle ülkeye giriş yaparak sıcak mücadelede bir nefer olarak yerini almıştı, düştüğü pusuda bile düşmanına pusu atabilen bir usta olmuştu.

OMZUNDA ROKETATARINI DÜŞÜRMEDİ

Uzun yıllar boyunca omuzundan düşürmediği roketatarın bıraktığı duyma arazından mustarip olan komutan Fermun, son yıllarda yoğunlaştığı siyasal faaliyetlerinde yetkinleşmiş ve birçok eser vermişti.

Kafkasların Lenin'i Stepan Şahumyan'ın Türkçeye kazandırılmasında büyük emek sahibi olan Fermun komutanın üzerinde çalıştığı bitirilip de henüz yayınlanmayan ve yarım kalan birçok eseri mevcuttur.

KAYPAKKAYA'NIN SEÇME YAZILARINI ERMENİCEYE ÇEVİRDİ

İbrahim Kaypakkaya'nın Seçme Yazılarını da Ermeniceye çevirmekte olan Fermun yoldaş, merkezi görevinin bilincinde bir devrimci komünist olarak kelimenin tam anlamıyla bir görev insanıydı.

Hayati Can, Ramazan Ceviz, Nur Güzel yoldaş ve daha nice gerillanın yetiştirilmesinde emeği olan Fermun yoldaşın yaşamı örnek olacak bir yaşamdı.

Daha sonraki yıllarda Karadağ'da, Güney Kürdistan'da ve Rojava'da görev yapan komutan, partisinin önüne koyduğu hiçbir görevi küçümsemeden dört elle sarılan bir karaktere sahipti. Sıcak savaş alanlarında kucağındaki silahı asla yere bırakmayan komutan, yoldaşlarına öylesine bir güven vermişti ki en zor pratiklerde bile onun adının anılması bütün yoldaşlarını rahatlatmaya yeterdi.

HBDH'DE ÖRNEK ALINAN BİR DEVRİMCİ

En umulmaz, en içinden çıkılmaz labirentlerden bile bir çıkış yolu yaratabilecek kadar zengin bir pratik zekaya sahipti. Yaşam tarzı ve duruşuyla HBDH örgüsündeki bütün devrimciler tarafından örnek alınır, adeta parmakla gösterilirdi.

Yeni bir giysiden tutun yeni bir silaha kadar her şeyin 'kullanım önceliği'ni yoldaşlarına layık gören mütevazı bir komünistti. Sabahın beşinde altısında yatağında göremeyeceğiniz haşarı bir komünistti. Yediğinden tutun da kullandığı malzemelere kadar hiçbir şeyi israf etmeyen, geri dönüşümü mümkün olan her şeyi partisinin hizmetine sunan örnek bir komünistti. Bir kimyagerdi, patlayıcı yüklü objeleri uluslararası sınırlardan geçirebilecek düzeyde uzman bir komünistti. Bir bilgeydi.

Proletarya partisi içinde büyüyerek gelişen, olgunlaşan, yetkinleşen; altmışını aşmış bile olsa bir TİKKO komutanının durması gereken yerde çelik gibi bir disiplinle duran enternasyonal bir komünistti.

Çalışma ve örgütlenme disiplininden asla taviz vermeyen ve şaşırtacak ölçüde muzip Fermun! Soğuk şakalarıyla ve onu yakından tanımayanların kolay kolay anlayamayacağı kara mizah anlayışı ile içimizden biri Fermun! Yakın yoldaşlarının Martager'i şehit Fermun!

Gözyaşı dökmek aciz bir davranış değil insana özgü bir davranıştır Martager. Kuşkusuz biriken direniş sayfalarına bir yenisini ekledin, kuşkusuz içimizden bir şeyler koparıp götürürken geride birçok değer bıraktın… Güle güle Martager, güle güle…"

41678

Neo-Liberal Türkiye'de Muhafazakârlaşma/ Düşkünleşme Diyaletiği[*]

 

“Yükselen her şey düşecektir.”[1]

 

Bir ‘Millî Gazete’ yazarı, Türkiye’de son yıllarda fuhuş,[2] uyuşturucu kullanımı, cinayet, gasp ve tecavüz gibi olayların hızla arttığına, içki kullanım yaşının 11’e düştüğüne,[3] boşanmaların arttığına,[4] kadınlara yönelik şiddetin yoğunlaştığına[5] vb. işaret edip soruyor: “Bu nasıl ‘Muhafazakârlık’?”

Alevilerin cennette zaten işi yok

 

TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’  diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

 

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Sayfalar