Perşembe Mayıs 16, 2024

Kürdistan’ın olası bağımsızlık ilanına ilişkin - Çetin Çeko

Kürdistan’ın olası bağımsızlık ilanına ilişkin üç önemli merkezden açıklama

Geçtiğimiz haftalarda Güney Kürdistan’ın olası bağımsızlık ilanına ilişkin üç önemli merkezden üç önemli açıklama geldi. Bunlardan biri İngiliz Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun, İngiliz hükümetine sunduğu Güney Kürdistan’ın bağımsızlık talebinin rasyonel olduğu raporu. Diğeri Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı İyad Allavi’nin “Kürdistan’ın bağımsızlığını destekliyorum açıklaması. Üçüncüsü ise Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Bağımsız Kürdistan Türkiye için tehlike değil” açıklaması.

İngiliz Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun İngiliz hükümetine verdiği raporu tanıtan Komisyon Başkanı Muhafazakar Parti milletvekili Sir Richard Ottaway, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığının ciddi bir olasılık olduğu, kendi kendini yönetme kapasitesi ve ekonomik potansiyeli dikkate alındığında, Kürdistan bölgesinin bağımsızlık isteği rasyoneldir değerlendirmesinde bulunuyor. Raporda Kürdistan’ın bağımsızlığının yakın bir zamanda gerçekleşeceğinin tahmin edilmediği, ancak bunun orta vadede mümkün olacağı ifade ediliyor. Komisyon’un en önemli değerlendirmelerden biri de, Kürdistan’ın olası bağımsızlık ilanı karşısından İngiliz Hükümeti’nin buna hazırlıklı olması.

Söz konusu raporu önemli kılan, içeriği yanında Kürdistan’ın bağımsızlık adımlarının İngiliz Parlamentosu ve Hükümeti düzeyinde ele alınması. Kürdistan’ın bağımsızlık girişimleri dünya devletlerinin başkentlerinde kapalı kapılar ardında konuşuluyor. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın ve Başbakan Binyamin Netanyahu’nın “Kürtlerin bağımsızlık arzusunu desteklemeliyiz’ sözlü beyanlarını bir yana koyarsak, ilk defa dünya siyasetinde ağırlığı olan bir devlet, en yüksek karar organları düzeyinde Kürdistan'ın bağımsızlık talebini açık bir şekilde gündemine alıyor.

İngiliz emperyalizminin dünya siyasi haritasının çizilmesinde ve Kürdistan’ın parçalanıp, paylaştırılmasında tarihsel rolü biliniyor. İngiltere'nin bu olumsuz rolü, bu kez Kürdistan'ın lehine dönmüş gözüküyor. Yakın geçmişte Yugoslavya’nın parçalanarak Balkanlarda yeni siyasi sınırların çizilmesinde ve Kosova’nın bağımsızlığında ABD profil olarak önde gözükse de, projenin asıl sahibinin İngiltere olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Kürdistan hükümetinin ilerde 140. Madde bağlamında “sorunlu bölgeler” ve bağımsızlığa ilişkin yapmayı planladığı her iki referandumu, İngiliz Hükümeti’nin İskoçya örneğinden yola çıkarak desteklemesi, komisyon raporunda yer alan yaklaşımlardan dolayı muhtemel.

Zengin yeraltı enerji kaynaklarına sahip Güney Kürdistan'da çok sayıda ülkenin Erbil'de konsoloslukları ve uluslararası kuruluşların temsilcikleri var. IŞİD’in Kürdistan’a saldırısı ardından bu devletler ve kurumlar askeri ve siyasi danışman sayılarını arttırdılar. Bu da İngiltere Parlamentosu’nun Kürdistan’ın geleceğine ilişkin benzer çalışmaların, diğer batılı devlet parlamentoları tarafından da gündeme gelmesi ihtimalini güçlendirmekte.

Washington’un bağımsız Kürdistan’a ilişkin siyasetini yakından takip eden isimlerden ABD’li eski diplomat ve bir dönem Kürdistan Bölgesi Yönetimi’ne danışmanlık yapan Peter Galbraith, Kongre Üyeleri’nin artık açıkça, bağımsız bir Kürdistan’ı desteklediklerini belirtiyor. Beyaz Saray yetkilileri de gazetecilere haber yapılmamak kaydıyla yaptıkları açıklamalarda, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan edeceğini ifade ediyorlar.

Irak Parlamentosu’nda Kürtlerin ayrılma hakkını savunan önemli sayıda parlamenter var

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı İyad Allavi “ilkesel olarak Kürt devletini destekliyorum” açıklamasını Rudaw haber ajansına verdiği söyleşide dile getirdi. Bu beyan Allavi’nin her ne kadar kendi kişisel görüşünü ifade etse de, temsil ettiği Şii siyasi grubun ve taşıdığı Irak Cumhurbaşkanı Yardımcılığı misyonuyla Irak içinden yapılan önemli ve tarihi bir açıklama niteliğinde. Bağdat’ta Allavi gibi düşünen çok sayıda politikacı var. Türkiye’deki siyasetçiler ve analizciler, Ankara penceresinden Kürtlerin ayrılma hakkına baktıklarından, HDP milletvekilleri de dahil, Türk parlamentosunda Kürtlerin ayrılma hakkını savunan bir parlamenter bile bulmaları güç. Bu açıdan, Bağdat’ta Kürtlerin ayrılma hakkını savunan önemli sayıda Arap parlamenterin olacağı akıllara gelmiyor.

İyad Allavi, devrik Saddam rejimine karşı batıda yetişmiş, aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan önemli bir siyasetçi. Irak'ın 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde işgalinden sonra kurulan Irak Geçici Hükümeti'nde Başbakan sıfatıyla görev yaptı. Batı’nın Irak politikalarının en sadık figürlerinden biri olarak kabul ediliyor. 2014 seçimlerinde Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni saymazsak, 328 sandalyeli Irak parlamentosunda, Vataniye Koalisyonu olarak 21 sandalyesi olan Şii Arap kökenli dördüncü grubun lideri.

Allavi, ABD’nin zorlamasıyla Erbil ile Bağdat arasındaki adı konmamış ateşkesin, IŞİD’in kontrol altına alınması ardından fazla süremeyeceğini, Kürtlerin de bağımsızlık taleplerden vazgeçmeyeceklerini gayet iyi biliyor. Bu açıdan Güney Kürdistan’a ilişkin İngiltere ile Allavi’nin açıklamaları üst üste düşüyor.

Türkiye, Kürdistan’ın bağımsızlık ilanı karşısında ne yapabilir?

Türkiye Başbakan’ı Ahmet Davutoğlu, Almanya’da yayımlanan Frankfurter Allgemeine Zaitung gazetesine verdiği röportajda, “Irak Kürtlerinin bağımsız bir devlet kurmaları için bir pencere açılıyor. Bu Türkiye için bir tehlike oluşturur mu?” sorusuna, “Türkiye için değil ama bölge istikrarı için evet” cevabını verdi.  Davutoğlu, sınırların değişmesi durumunda ise, çatışmaların ve devletler arasındaki kargaşaların artacağından, mevcut sınırların haliyle kalmasının daha iyi olacağını ifade etti.

Güney Kürdistan’daki statü, düne kadar Türkiye’nin bütün engellemelerine rağmen uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından, uluslararası toplumun desteğiyle ortaya çıktı. Türkiye, bu karşı koyuşun kendisi için hem siyasi hem de ekonomik götürüsünün fazla olmasından dolayı, iradesi dışında Güney Kürdistan realitesini kabullenmek zorunda kaldı. Bu yaklaşımında en belirleyici özellik, Kürdistan’ın zengin enerji kaynaklarının dünya pazarlarına aktarılmasında pay sahibi olma girişimi vardı. Türkiye’nin bu siyaseti kendi Kürt politikasıyla uyumlu değildi. Bu uyumsuzluğu bilerek Güney Kürdistan siyasetini oluşturdu.

Türkiye, ısrarlı bir biçimde Kürdistan’ın diğer üç parçasında Kürtlerin statü kazanmamaları, Güney’de ise Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğü içinde Kürtlerin ayrılmamalarını istiyor. Batı Kürdistan’da Kobanê merkezinin Kürdistanlı güçler tarafından IŞİD çetelerinden temizlenmesinden rahatsız olan Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak... Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil.” açıklamasını geçtiğimiz gün Afrika ziyaretinden dönerken yaptı. Fakat Kürtlerin ulusal demokratik statü talepleri, Kürt hareketinin her üç parçada geldiği aşama ve uluslararası konjonktür, Türkiye’nin karşı koyuşunu Güney Kürdistan’da olduğu gibi boşa çıkaracaktır.

Ahmet Davutoğlu, Güney Kürdistan’ın bağımsız devlet olması durumunda, sınırların değişeceği, bunun da çatışmalara, devletler arasında kargaşaya neden olacağını söylüyor. Böyle olsa bile Kürtlere meşru ve tarihsel haklarınızdan nasıl vazgeçin denebilir? Kürtlere karşı savaş açanlar, meşru ayrılma hakkını tanımayanlar asıl kargaşa yaratanlar değil mi?

Ayrıca Davutoğlu’nun söylediğinin tersine, Güney Kürdistan’ın, Irak’tan savaşarak değil, barışçıl yollardan ayrılması en büyük olasılık gözüküyor. Muhtemelen uluslararası toplumun gözetiminde Irak, Kürtlerle anlaşmak zorunda bırakılarak Kürdistan’ın bağımsızlığı planlanıyor. Güney Kürdistan’ın, Irak’tan barışçıl bir şekilde ayrılması durumunda Ortadoğu’da bir ilk gerçekleşerek, klasik kanlı ve acılı Ortadoğu senaryosu olan savaşa ve şiddete dayalı çözüm anlayışını büyük bir olasılıkla Kürtler ve çözümden yana olan Iraklı Araplar değiştirmiş olacaklar.

Kürdistan Bölgesi Yönetimi (KBY) yetkilileri ayrılmanın anlaşarak, barışçıl yollardan olmasını her fırsatta dile getiriyorlar ve Çekler ile Slovakların ayrılışını örnek veriyorlar. KBY’nin ayrılma siyaseti, anlaşma merkezli, ulusal ve uluslararası temayüller üzerinden yol haritasıyla ilerliyor. Bu açıdan KBY, uluslararası toplumun Irak siyaseti karşısında, oyunbozan rolünde olmayan, sorunların diyalog ve müzakerelerle çözümü üzerine inşa edilen politikasını şu ana kadar başarıyla devam ettirdi.

Bağımsız Kürdistan’ın bölgede veya uluslararası denklemde bir devlet veya blok lehine dengelerin değişmesine kaşı çıkışlar, IŞİD benzeri saldırlar elbette olacaktır. Bu hesaplanan ve  beklenen bir tepkidir. Fakat malumun ilanına Türkiye, İran ve Suriye’nin itirazlarının meşruiyetleri olamayacaktır. Geriye istemeyerek de olsa Davutoğlu’nun “Bağımsız Kürdistan Türkiye için tehlike değil” söylemine yürekten inanması ve bu söylem üzerinden, Türkiye’nin yeni bir siyaset oluşturması kalıyor.

Son haftalarda Kürdistan’ın olası bağımsızlığına ilişkin İngiltere, Irak ve Türkiye’den gelen açıklamaları üst üste koyup okuduğumuzda, İngiliz Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun raporunda belirtildiği gibi, orta vadede bağımsız Kürdistan’a dünyanın hazırlık yapmakta olduğunu söyleyebiliriz.

 

Çetin Çeko


65777

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

Sayfalar