Pazar Mayıs 19, 2024

Munzur'un kızıl gülü, Yetiş Yalnız yoldaşın anısı, kalbimizde ve kavgamızda yaşayacaktır..!(Erhan Aktürk, Landshut Hapishanesi, Almanya)

Dağların sevdalısı, baharın umudu, mücadelenin kızıl ateşi yoldaşım ve halkımızın mütevazi öncüsü ve yol göstericisi; çok kıymetli, Yetiş yoldaşım, emin olabilirsin ki; şehadetinin ardından seni yazmak, senin gibi enginleri fetheden bir devrimciyi anlatmak şimdi bana çok zor geliyor...

Yoldaşım senin yaşamın her şeyden evvel çok sade ve duru idi. Ben de seni katıksız ve sade biçimde anlatmaya çalışacağım. Seninle birlikte, 11 yoldaşımızın ölümsüzlüğe yolculuk haberinizi 18 Mayıs'a 7 gün kala öğrendim ve duydum ki, 24-28 Kasım 2016 tarihinde, Munzur yeniden kızıllaşarak şaha kalkmış..

Sevgili düşdaşım, emperyalist sistemin merkezlerinden olan Fransa'da doğdun. Çocukluğun ve gençliğin bu ülkenin metropol şehirleri ve kültürü içinde geçti. Ancak sen bu metropol şehirlerin yozlaşmış ve çürümüş kültürüne, kirine ve pasına asla bulaşmadın. İnsanlığın ve emeğin kurtuluş mücadelesi yoluna girdikten sonra asla şaşmadın. Bu uğurda Avrupa'da, ülkede, kentlerde, kırlarda yorulmadan ve duraksamadan hep aynı azimle çalıştın, çabaladın, sürekli bir şeyler ürettin ve örnek bir mücadele tarzı yürüttün. Bu azmin ve kararlılığın sonuçta düşmanlarımızın korkulu rüyası oldu..

Lakin senin akranların, emperyalist sistemin yabancılaşmış, yozlaşmış ve çürümüş bataklıklarında, para-mal-mülk ve geleceksizlik hesapları yaparlarken, sen baskıya, sömürüye, kölece yaşamaya karşı militanca mücadele yürüttün ve SEN hep doruklardaki özgürlük yürüyüşüne katılmayı düşledin, dağ başlarında hem kavgaya tutuşmayı, hem de kavganın türkülerinin yaşayarak besteleştirmeyi düşledin..Bilgini, birikimini, değerlerini ve özellikle de sanatsal yeteneklerini cömertçe insanlığın ve emeğin kurtuluş mücadelesine sundun..Hiç kuşku yoktur ki, senin davaya bağlılığın da aynı nitelikte çok değerliydi ve tartışılmaz bir derinliğe sahipti..

Senin kişiliğinden dünyamıza yansıyan bu saf ve ve duru proleter kişilik, senin olmadığın sohbet ortamlarında hem sohbet konusu yapılıyor ve ta o zamanda övgüler yapılıyor ve ''örnek bir genç devrimci partizan'' diye anılıyordun..

Sevgili yoldaş, sen diğer yoldaşlarına karşı çok paylaşımcı ve hoş görülüydün. Kolektif yaşamı mükemmel derecede içselleştirmiştin..Artık herkesin bildiği o meşhur fukaralığımızın sürdüğü dönemlerde, sen hep ilk önce yanındaki yoldaşları doyurma gayretindeydin. En güzel şeyleri ilk önce yanındaki yoldaşlarına teklif ederdin. Yine kitlelerle, halk ile bütünleşmiş bir ilişkin vardı. Sırtından hiç eksik olmayan çantanla hangi kapıyı çalsan hep bir eve rahatlıkla misafir olabilirdin. Her misafirlikte güncel konuları dönüp dolaşıp devrimci siyasete ve mücadeleye çekmeyi tartışmalara, sohbetlere ideolojik bir içerik kazandırmayı çok iyi becerebiliyordun..

Heyecanlı sohbetler yaparak ikna etmeyi, ancak kitlelerin hassasiyetlerini de gözetmeyi çok iyi becerebiliyordun. Hakeza herhangi bir pratik faaliyet veya görev olunca da herkesten önce eylem alanına gider ve görevlerini asla savsaklamazdın. En zor, en meşakkatli işlere herkesten önce talip olur, kimsenin yapmadığı/yapamadığı görevleri tereddütsüzce ilk önce üstlenenlerden birisi mutlaka sen olurdun. Adın gibi her derde deva olarak ilk önce ve YALNIZ sen YETİŞiyordun..

Kıymetli yoldaşım bildiğin üzere, 2006 yılının bir Haziran akşamı seninle aynı odada yan yana yatmıştık..O akşamın sabahında Fransız emperyalizmi ve faşist Türk devleti'nin işbirliği sonucu, kaldığımız ev sözde ''anti-terör timleri'' tarafından kuşatılmış ve basılmıştı..Bu karanlık zebaniler evde bulunun çoluk-çocuk, kadın, yaşlı farkı gözetmeden hepimizi hırpalamış ve büyük ateşli silahlarla üstümüze barbarca ve leş kargaları misali çullanmışlardı. Ardından bizi götürdükleri sorgu zindanlarında ağır psikolojik işkence yöntemleri altında 4 gün zor koşullarda tutmuşlardı. Bu sorgular esnasında senin militanca duruşun ve dimdik direnişin mücadelemize yakışır örnek bir davranıştı..Sorgulamaların ertesinde hızla yapılan mahkeme tutuklanma kararını onaylamış ve bizlere asılsız suçlamalara ve sözde delillere dayanarak en yüksel cezaları kesmişti..Mahkeme sonrası hepimizi ayrı ayrı cezaevlerine dağıttıklarında seninle cefa yollarımız ayrılmıştı..Ama biz biliyorduk, Fransız emperyalizminin en zorlu cezaevi koşullarında sen devrimci yaşam tarzından asla ödün vermedin ve dimdik alnı ak bir devrimci olarak, bir zaman sonra yeniden özgürlüğüne kavuştun..Seninle birlikte zindanda yatan BASK Özgürlük Hareketi'ne mensup devrimci arkadaşlar da senden övgüyle ve gururla bahsediyorlardı..

Sevgili Yetiş yoldaşım, sana ne kadar güzel kelimeler yazsam da, kelimeler kifayetsiz kalıyor..Hiç bir tarif seni anlatmaya yetmiyor, sözler senin devrimci hazına ve hızına yetişemiyor.. Sen düşündüğü gibi yaşayabilen, yaşadığı gibi düşünebilen ender devrimcilerden birisiydin..Teorimizin ve pratiğimizin diyalektik ilişkisini derinden ve özden kavramış ve özümsemiştin. Dolayısıyla yaşamın en nitelikli halini, özgürlük mücadelesi yürüyüşümüzün tam ortasında, içinde, öncüsü olarak sürdürmeyi tasarlıyordun, ki öyle de oldu..Sen dağların doruklarında da örnek bir devrimci komünist insan, devrimci partizan olarak yıldızlaştın..Sen de güneşe uğurladıklarımız kervanına onurlu, başı dik, özü-sözü bir devrimci olarak, hak ettiğin şekilde övgülerle anılacaksın..

Senin mütevazi, duru, temiz, hassas, çalışkan, fedakar, yoldaş bağımlısı, cesaretli, sanatkar, araştırmacı, bilge ve devrimci pratik özelliklerin asla unutulmayacak ve dilden dile aktarılacaktır. Senin devrimci mücadeleye bağlılık düzeyin, senden önce ölümsüzleşen önder yoldaşlarımızda görülen tarzdadır ve çok farklıdır..Senin bu kısacık yaşamından çok şeyler öğrendik. Senin mütevazi ve ilkeli duruşun hepimize örnek olmaya devem edecektir.

Sen adeta umut insanıydın. Sınıf mücadelelerinin bütün tarihsel gelişim süreçlerinde olduğu gibi, insanlığın en diri politik duygusu umut olmuştur. Sende de bu dirilik ve bu umut hiç bir zaman tükenmedi. Senden etrafına yansıyan dirilik, duruluk ve umutlu olmak hissiyatı adeta bulaşıcıydı. Senin var olduğun her yerde yeni şeyler yaratılıyordu..Bu anlamda, halkımızın sosyal özgürlük mücadelesinde hep yaşayacak ve yaşatılacaksın.. Aliboğazı'nın cüretli ve kahraman 12'leri, sizlerin mücadelesi ve direnişi hepimize örnek ve rehber olacaktır. Anılarınız pratiğimize ışık tutacaktır. Siz rahat uyuyun, devrettiğiniz bayraklarınız şimdi başka ellerde dalgalanmaktadır.

''Düşmezse düşmesin

yakamızdan ölümsüzleşen

Bizim üstümüze de

güneş doğacak gülüm

Gülüşüne bir kurşun

sıksa da ölüm

Unutma ki;

Umuda kurşun işlemez gülüm!''

Şan olsun Aliboğazı Direnişi'nin Kızıl Gülleri, 12'lere!

Parti ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Erhan Aktürk, Landshut Hapishanesi, Almanya

42178

Yine ve yeniden geldik; BURADAYIZ![1]

“Durgunsa ya da suskunsa insan,

mutlak bir nedeni vardır.

Suskunluğa aldanma,

herşeyin bir zamanı var!”[2]

 

Zorbalığın zulmüyle insan(lar)ın yıldırılmaya, sömürülmeye çalışıldığı her yerde teslim alınamayanlar, diz çökmeyenler, başkaldıranlar hep vardı, var oldu, var olacaktır…

Ayakta alkışlanmayı hak eden Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) gerçeği bunu kanıtladı…

SÖYLEŞİ: Okuryazarlik üzerine[1]

“Bir yazarı okumak, yalnızca

neler söylediğini öğrenmek değildir;

onunla birlikte yollara düşmek,

onun eşliğinde yolculuğa çıkmaktır.”[2]

 

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-2



Yel Degirmenlerine Karsi Savasa Katil; Akima kapilma:Atomu Parcalayacagiz-2

DHF Cevresindeki arkadaslarin 'Cok Partili Sosyalizm' tartismalarina bir katki olarak yayinladigimiz makaleminizin ikinci kismini yayinliyoruz 

Bir kez daha, “Terör” mü?[1]

“Dünyayı fethetmek zorunda değiliz. Bize onu baştan yaratmak yeter.”[2]

Onlar düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür ![1]

“Ji bo bi çav li hev

nihêrtina bi mirovekî re,

divê ku ew meriv be.”[2]

 

Çoğunu tanıyorum; kucaklaştık; aynı ekmeği paylaşıp birlikte umutlandık…

İnebolu (Kastamonu) M Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Murat Kur, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ’ı…

Sincan (Ankara) F Tipi Kadın Hapishanesi’nden Evrim Konak’ı…

Elbistan (Maraş) E Tipi Hapishanesi’nden Tuğçe Özgül’ü…

Malatya E Tipi Hapishanesi’nden Ali Mükan’ı…

Kürkçüler (Adana) F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Emrah Kalkan, İsa Uğur Erdoğan ve Özer İnal’ı…

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...

Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!

Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.   

Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)

“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]

“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda/ Hasan Aksu

Kadın sorunu yalnızca sınıf sorunu olarak ele alınamaz, görülemez. Kadın sorununda asıl çelişki cinsiyet sorunu olarak görülmelidir.

Sayfalar