Salı Mayıs 21, 2024

Müslüm Elma:Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Sevgili Osman,

Göndermiş olduğunuz mektubu aldım. Çok sağolun. Ayrıca mektup yazmak konusunda rahat olun. Koşullarınız uygun olduğu anda yazarsınız.

Artık yeni bir yıla merhaba demenin ön günündeyiz. Bundan dolayı 2015 yılının bıraktığı izlerden bir demet sunarak sohbete giriş yapmak istiyorum. Bu notları başka arkadaşlara da yazdım.

Yaşadığımız topraklarda, 2015 yılı, ezilen halklar açısından, acıların seller gibi taştığı bir yıl oldu. Kobane yandı, külleri direniş rüzgarıyla Kürt coğrafyasına yayıldıkça yayıldı. Ama durmadı katiller, kilitlenmedi tetikler. Suruçta düştü toprağa genç bedenler. Cizre’de, Silvan’da, Sur’da sokaklarda örüldü barikat başlarında direnişler. Şengal kan ağladı. Kadınların, çocukların çığlıkları, insanlığı, insanlığına çağırdı. Ama durmadı katiller, kilitlenmedi tetikler. Paris sokaklarında peşpeşe patladı kurşunlar, gençlerin, kadınların bedenlerinde. Ve Paris kıvrandı acılar içinde. Kobani’de, Suruç’ta, Amed’de, Ankara’da, Şengal’de, Paris’te yükselen acılar hissedildi tüm ezilen halkların yüreğinde. Acılar birleştirdi öfkeleri. Yeni bir yıla acılarımızla, öfkemizle giriyoruz. Yeni bir yıla umutla giriyoruz. Çünki, dağbaşlarında, sokaklarda zulme karşı direniş türkülerinin yükseldiği ve ölümün çaresiz kılındığı bir coğrafyada yürüyoruz yeni bir yıla.


Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Biliyorsun sevgili Osman, birçok çevre son süreçteki saldırıları, AKP’nin yeniden tek başına hükümet kurmaya ve saraydaki zat’ın iktidar hırsına bağlamaya çalışıyor. Evet, seçim süreci olması, Erdoğan’ın başkanlık sevdası, yapmış olduğu arsızlıkların-yolsuzlukların bir yargılamaya dönüşme korkusunun, tüm bu karşı devrimci saldırılarda bir rolü olabilir -ki vardır. Çünkü, AKP artık bir hükümet değil, iktidardır. Ama tüm bu baskıları AKP ile veya erdoğan’la açıklamak, sistemin, devletin bu sürüçte izlemiş olduğu özgün politikayı gözden kaçırmaktır. Sorun sistem sorunudur. Sistem bu dönemde başta Kürtler olmak üzere, tüm muhalif ve alternatif güçleri ezmek istiyor. Sözgelimi, seçim sonuçlarında ortaya bir CHP-AKP koalisyonu çıksaydı, Kürt ulusal hareketinin ulusal demokratik talepleri karşılanacakmıydı? Tabii ki hayır. Bak seçimler bitti, ama operasyonlar, tutuklanmalar, günlerce yerleşim alanlarında süren kuşatmalar bütün hızıyla devam ediyor. Çünki, Türk egemen sınıfları bunu istiyor. TC.nin bölgesel düzeydeki politikaları, içte sessiz bir ortamın yaratılmasını öngörüyor. Hatırlayın, bir dönemde herşey Çiller-Ağar ikilisiyle açıklanmaya çalışılıyordu. Onlar gitti, hatta yolları mahkeme koridorlarına da düştü. Ama devlet terörü en tepeden sürüyor. Bu ne kadar gerçekse, sürecin aktörlerinin ve temsil ettiği anlayışın etkileri de böylesi dönemlerde hissedilir. Sizin de dikkat çektiğiniz gibi, Türk-İslam sentezcisi olan bu ekibin, dayandığı yığınların desteğinide yitirmemek için bazı dini simgeler, dün görülmediği yerlerde bugün görülebilir. Ve daha da önemlisi, ırkçılığın ve dini siyasal gericiliğin yığınları kapsayacak boyutta bir genişlemeside sözkonusu olabilir. Bunun güçlü işaretleride mevcut. Ama bu topraklara, şeriat yasaları gelmeyecektir. Sizin sözünü ettiğiniz ve ‘ılımlı islam’ projesinin fikir babası emperyalistlerdir. Dün bu projenin Ortadoğu’da bir anlamı vardı. Bugün durum daha farklı bir mecraya kaydı. Artık rakip emperyalistler fiilen çatışmanın içinde. Bölgedeki yeni bloklaşma, sunni-şii eksenine doğru kayıyor. Bir yanda İran, Lübnan Hizbullah’ı, diğer yanda TC., Katar, Suudi Arabistan. Erdoğan’ın geçmişte ve bugün bu yönlü mesajlar vermesi, yanlız iç politikayı değil, bölgesel politikalarıda kapsar nitelikteydi. Ama işler tersine döndü. Şii eksenli koridorun güçlenmesi ve özellikle Rus’ların bölgeye bütün heybetiyle girmesi, TC.nin planlarını bozdu. Uçak düşürme ahmaklığıda ellerinde kaldı. Anlayacağın Türk-İslam sentezcisi Erdoğan Rus ayısına çarptı. Bunun faturası olacak. TC.nin bölgede model olma stratejisi şimdilik çöktü. Bakın haritaya dost olarak kala kala Barzani kaldı. Şimdi de Musul’a asker göndermenin hesabını verme tartışması içinde kendisini buldu. Öyle görünüyor ki, bir tokatta ordan yiyecektir. Eskiden TC. Sözcülerinin elinde tebeşir vardı. Her yere ‘kırmızı çizgi’ çiziyorlardı. Şimdi ise, ‘defolun’ sözüne habire muhatap oluyorlar.

Şimdilik noktalıyorum. Selamlar, sevgiler. Diğer mektupta devam ederiz.

Müslüm Elma

44488

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Sayfalar