Cuma Mayıs 17, 2024

Müslüm Elma:Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Sevgili Osman,

Göndermiş olduğunuz mektubu aldım. Çok sağolun. Ayrıca mektup yazmak konusunda rahat olun. Koşullarınız uygun olduğu anda yazarsınız.

Artık yeni bir yıla merhaba demenin ön günündeyiz. Bundan dolayı 2015 yılının bıraktığı izlerden bir demet sunarak sohbete giriş yapmak istiyorum. Bu notları başka arkadaşlara da yazdım.

Yaşadığımız topraklarda, 2015 yılı, ezilen halklar açısından, acıların seller gibi taştığı bir yıl oldu. Kobane yandı, külleri direniş rüzgarıyla Kürt coğrafyasına yayıldıkça yayıldı. Ama durmadı katiller, kilitlenmedi tetikler. Suruçta düştü toprağa genç bedenler. Cizre’de, Silvan’da, Sur’da sokaklarda örüldü barikat başlarında direnişler. Şengal kan ağladı. Kadınların, çocukların çığlıkları, insanlığı, insanlığına çağırdı. Ama durmadı katiller, kilitlenmedi tetikler. Paris sokaklarında peşpeşe patladı kurşunlar, gençlerin, kadınların bedenlerinde. Ve Paris kıvrandı acılar içinde. Kobani’de, Suruç’ta, Amed’de, Ankara’da, Şengal’de, Paris’te yükselen acılar hissedildi tüm ezilen halkların yüreğinde. Acılar birleştirdi öfkeleri. Yeni bir yıla acılarımızla, öfkemizle giriyoruz. Yeni bir yıla umutla giriyoruz. Çünki, dağbaşlarında, sokaklarda zulme karşı direniş türkülerinin yükseldiği ve ölümün çaresiz kılındığı bir coğrafyada yürüyoruz yeni bir yıla.


Tüm dostların yeni kavga yılı kutlu olsun!

Biliyorsun sevgili Osman, birçok çevre son süreçteki saldırıları, AKP’nin yeniden tek başına hükümet kurmaya ve saraydaki zat’ın iktidar hırsına bağlamaya çalışıyor. Evet, seçim süreci olması, Erdoğan’ın başkanlık sevdası, yapmış olduğu arsızlıkların-yolsuzlukların bir yargılamaya dönüşme korkusunun, tüm bu karşı devrimci saldırılarda bir rolü olabilir -ki vardır. Çünkü, AKP artık bir hükümet değil, iktidardır. Ama tüm bu baskıları AKP ile veya erdoğan’la açıklamak, sistemin, devletin bu sürüçte izlemiş olduğu özgün politikayı gözden kaçırmaktır. Sorun sistem sorunudur. Sistem bu dönemde başta Kürtler olmak üzere, tüm muhalif ve alternatif güçleri ezmek istiyor. Sözgelimi, seçim sonuçlarında ortaya bir CHP-AKP koalisyonu çıksaydı, Kürt ulusal hareketinin ulusal demokratik talepleri karşılanacakmıydı? Tabii ki hayır. Bak seçimler bitti, ama operasyonlar, tutuklanmalar, günlerce yerleşim alanlarında süren kuşatmalar bütün hızıyla devam ediyor. Çünki, Türk egemen sınıfları bunu istiyor. TC.nin bölgesel düzeydeki politikaları, içte sessiz bir ortamın yaratılmasını öngörüyor. Hatırlayın, bir dönemde herşey Çiller-Ağar ikilisiyle açıklanmaya çalışılıyordu. Onlar gitti, hatta yolları mahkeme koridorlarına da düştü. Ama devlet terörü en tepeden sürüyor. Bu ne kadar gerçekse, sürecin aktörlerinin ve temsil ettiği anlayışın etkileri de böylesi dönemlerde hissedilir. Sizin de dikkat çektiğiniz gibi, Türk-İslam sentezcisi olan bu ekibin, dayandığı yığınların desteğinide yitirmemek için bazı dini simgeler, dün görülmediği yerlerde bugün görülebilir. Ve daha da önemlisi, ırkçılığın ve dini siyasal gericiliğin yığınları kapsayacak boyutta bir genişlemeside sözkonusu olabilir. Bunun güçlü işaretleride mevcut. Ama bu topraklara, şeriat yasaları gelmeyecektir. Sizin sözünü ettiğiniz ve ‘ılımlı islam’ projesinin fikir babası emperyalistlerdir. Dün bu projenin Ortadoğu’da bir anlamı vardı. Bugün durum daha farklı bir mecraya kaydı. Artık rakip emperyalistler fiilen çatışmanın içinde. Bölgedeki yeni bloklaşma, sunni-şii eksenine doğru kayıyor. Bir yanda İran, Lübnan Hizbullah’ı, diğer yanda TC., Katar, Suudi Arabistan. Erdoğan’ın geçmişte ve bugün bu yönlü mesajlar vermesi, yanlız iç politikayı değil, bölgesel politikalarıda kapsar nitelikteydi. Ama işler tersine döndü. Şii eksenli koridorun güçlenmesi ve özellikle Rus’ların bölgeye bütün heybetiyle girmesi, TC.nin planlarını bozdu. Uçak düşürme ahmaklığıda ellerinde kaldı. Anlayacağın Türk-İslam sentezcisi Erdoğan Rus ayısına çarptı. Bunun faturası olacak. TC.nin bölgede model olma stratejisi şimdilik çöktü. Bakın haritaya dost olarak kala kala Barzani kaldı. Şimdi de Musul’a asker göndermenin hesabını verme tartışması içinde kendisini buldu. Öyle görünüyor ki, bir tokatta ordan yiyecektir. Eskiden TC. Sözcülerinin elinde tebeşir vardı. Her yere ‘kırmızı çizgi’ çiziyorlardı. Şimdi ise, ‘defolun’ sözüne habire muhatap oluyorlar.

Şimdilik noktalıyorum. Selamlar, sevgiler. Diğer mektupta devam ederiz.

Müslüm Elma

44188

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Sayfalar