Cuma Mayıs 3, 2024

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

Bugün o ateş Ortadoğu’nun dört bir yanında; Kürt halkının, Filistin halkının, Türk halkının Arap ve acem Halklarının mücadelesinde bir isyan ve özgürlük ateşine dönüşmüştür.

Bugün o ateş, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Dersim’de, Amed’te, Botan’da, Süleymaniye’de, Kerkük’te, Avrupa’nın başkentlerinde, Gazze sınırlarını aşarak, adım adım bütün Dünya’da daha güçlü bir şekil’de yanmaya devam ediyor. Yanmaya devam edecektir. Ve o ateş, tüm halklar özgür ve eşit olana kadar yanmaya, bir isyan ve özgürlük çağrısı olmaya devam edecektir.

Newroz’un tarihi binlerce yıl öncesine dayanır. Zalim Dehak’ın zulmüne karşı Devrimci Kawa’nın zulme isyan etmesine kadar. Devrimci Kawa vampir Dehak’ın zulmüne daha fazla dayanamaz ve Dehak’ın sarayına giderek, Devrimci çekiciyle onu öldürür. Dehak’ın zulmünde kaçarak dağlara sığınmış olan halka, zaferini müjdelemek için sarayın en yüksek yerinde bir ateş yakar. Kawa’nın ateşini gören halk, sevince boğulur ve bu sevinci dağların tepelerinde yaktıkları ateşlerle kutlar.

O gün den beri her 21 Mart’ta aynı sevincin, zalime karşı başkaldırışının ve zaferin coşkusuyla Newroz ateşlerinin yakıldığı gün olmuştur. Binlerce yıldır Newroz ateşinin hiç sönmemesi Kürt, Türk, Arap ve Acem halklarının özgürlüğe olan özlemlerini dile getirmektedir.

İnsanlık tarihinde Dehak’lar hiç eksik olmamıştır. Anadolu topraklarında Alevileri katleden Osmanlının, Kızılderileri soykırımla katleden ABD’nin, yüz binlerce insanı toplama kamplarında topluca imha eden Hitler faşizminin, zencileri katleden ırkçı Güney Afrika’nın ve Ortadoğu halkları üzerinde terör estiren İsrail Siyonizminin, Faşist Türk devletinin zulmüne on yıllardır direnen Kürt halkının yaşadığı katliamlar, Dersimler, Halepçe’ler toplama kampları, sürgünler, göçler Dehak’ın zulmünü kat kat artmıştır. Ama tüm bu soykırımlar, özgürlüğe olan tutkusunu yok edememiştir.

Çağımızın modern Dehak’ı; ırkçılığın ve ulusal baskının maddi temeli olan emperyalizmdir. Ezilen halkların kurtuluşunun ve özgürce gelişmelerinin önündeki en büyük engel emperyalizm ve onun işbirlikçi yönetimlerdir. Daha dün ABD emperyalizmi Irak, Afganistan ve Libya halklarının üzerine tonlarca bombalar yağdırırken, katliamcı ve saldırgan yüzünü bir kez daha göstermiştir. Bugün ise aynı oyunlar Suriye’ye yöneliktir. Yarın sıra kime gelecek bunu tahmin etmemek mümkün mü?

Evet, özgürlük ateşleri yanmaya devam ediyor. Halkları yeni Dehakların baskısına terörüne ve katliamlarına baş eğmeyeceğini haykırıyor; elde silah savaşıyor; emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin kurşunlarına karşı taşla, sopayla ayaklanıyor. Newrozun başkaldırı geleneğini devam ettiriyorlar.

Newroz ateşi Türkiye ve Kürdistan’da bugün daha gür yanıyor. Ulusal ve sınıfsal kurtuluş hareketi, halklarımızın kurtuluşu hareketi halklarımızın kurtuluşu için daha güçlü adımlar atıyor.

2012 21 Mart’ı daha çok umut, daha çok mücadele, daha çok atılım vaat ediyor. Newroz ateşleri modern Dehak’lara karşı daha güçlü yanıyor. Egemen sınıflar ne yaparsa yapsın halklarımızın özgürlük mücadelesini engellemeyecektir.

Kürt halkının haklı mücadelesi faşist TC Devletine karşı her geçen gün yeni mevziler kazanıyor. Kürdistan dağlarında yükselen isyan ateşleri köyleri, kasabaları, şehirleri kapsayarak güçleniyor. Newroz ateşleri Kürdistan’ın her yanında yükseliyor. Yükselen mücadele ve ayağa kalkan Kürt halkı kendi kölelik zincirleri parçalıyor. Botan’dan, Dersim’den, Diyarbakır’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Zonguldak’tan yükselen mücadele halklarımızın umudu oluyor.

Halklarımızın yükselen mücadelesi, faşist TC Devletini her geçen gün köşeye sıkıştırıyor. Artık eskisi gibi devam edemeyeceklerini gören egemenler yeni taktik ve yöntemler deniyorlar. Son dönemlerde göstermelik “demokrasi” paketleri Türk ve Kürt halklarının yükselen mücadelesi karşısında zorunlu geri adımlardır. Bu göstermelik geri adımların arkasında TC’nin halka karşı iğrenç saldırı planları yapmaktadır. Gelinen mücadelenin devrimci kazanımlarını bir lütuf gibi sunarken, asıl yapmak istediği, Türkiye ve Kürdistan’daki devrimci dinamikleri boğmak, Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketini çıplak devlet terörüyle yok etmektir. Şimdiye kadar ki tüm oyunların bozulduğu gibi, bu ikiyüzlü oyunda bozulacaktır.

TC Devletinin bu yeni ve azgın saldırı planları, ancak Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesiyle bozulabilir. Türkiye ve Kürdistan devrimcileri tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Mücadelenin bugünkü aşaması kaçınılmaz olarak devrimci bir iktidar alternatifinin yaratılmasını zorunlu kılmaktadır.

Gün Newroz’un başkaldırı geleneğini daha da yükseklere çıkarma günüdür. Gün ezilen halkların kurtuluş için emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı mücadeleyi yükseltmenin günüdür. Bu nedenle yakılan her Newroz ateşi, kurtuluş mücadelesinin yolunu aydınlatan bir meşale olmalıdır.

Biji Newroz!

Yaşasın Ezilen Halkların Zulme Başkaldırışı!

Yaşasın Halkların Mücadele birliği!

Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz!

 

                                                                  Barış AYDIN

111502

Barış Aydın

Barış Aydın özellikle devrimciler ve aleviler hakkında yazılar üreten aydınımızdır.

barisaydin@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Barış Aydın

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar