Salı Mayıs 7, 2024

Partizan: “12/15 Mart Şehitleri Ölümsüzdür! Unutmadık, Hesap Soracağız!”

Katliamlar ve kıyımlar insanlık tarihi kadar eskidir. Yaşadığımız coğrafyada da ülkemiz egemenleri onlarca katliamın altına imza atmıştır. Dersim'de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta halkımızın yaşadığı tarifsiz acılara bu sefer de Gazi ve Ümraniye katliamı eklenmiştir.

Bundan 20 yıl önce 12 Mart 95’te İstanbul’un emekçi semtlerinden Gazi Mahallesi’nde devletin kontra güçleri yeni bir katliama imza attı. Kahvehanelerin, işyerlerinin uzun namlulu silahlarla taranmasıyla başlayan katliam, devrimcilerin müdahalesi ile bir direnişe evirildi. Devlet Alevi-Sünni çatışması yaratmak isterken karşısında devrimcilerin öncülüğüyle direnişe geçen, katilini tanıyan ve doğrudan onu hedef alarak karakollara yönelen bir halk buldu. Bu direniş karşısında acizleşen devlet daha da azgınca saldırarak, Gazi halkının üzerine ateş açtı ve 17 kişiyi katletti. Gazi’deki direnişe ülkenin birçok yerinden destek gelirken, halkın öfkesinin yükseldiği bir diğer semt 1 Mayıs Mahallesiydi. Devrimcilerin emekleriyle, halkla birlikte kurdukları semtler direnişin sahiplenildiği, faşizme karşı direniş bayrağının yükseltildiği merkezler haline geldi. Nitekim sokaklara dökülen ve hesap soran halka, egemenlerin cevabı yine katliam oldu. 15 Mart günü 1 Mayıs Mahallesi’nde 5 kişi polisin üzerine açtıkları ateşle katledildi.

Tarihinde katliamdan, zulümden, acıdan başka bir şey olmayan TC Devleti bilmelidir ki aradan yıllar değil on yıllar da geçse şehitlerimizi sahiplenmeye devam edeceğiz. Bizlere direniş mirası bırakan şehitlerimizi halkımızın direniş geleneğinde ve mücadelemizde yaşatmayı sürdüreceğiz.

Gazi, Ümraniye, Roboski’nin Katili Patron Ağa Devletidir!

Dün Gazi’de, 1 Mayıs’ta halkın üzerine kurşun yağdıran devlet katliam geleneğini elden bırakmayarak Roboski’de 34 Kürt gencini uçaklardan üzerlerine attığı bombalarla katletmiştir. Dün Gazi’de direnen devrimcileri yargılayan, kaçırarak gözaltında işkenceyle katleden devlet, bugün Gezi’de isyan eden milyonları yargılamaya, katillerini ise korumaya almaktadır. Aradan geçen yıllar boyu değişen hiçbir şey yoktur! Faşist Türk Devleti katletmeye, halkın üzerinde korku yaratarak sindirmeye, tutsak etmeye, katillerini korumaya devam etmektedir.

Ancak halkın direniş geleneğinde ve mücadelesinde değişen bir şey olmadığı bilinmelidir. Gazi’de, 1 Mayıs’ta barikatlarda direnen halk, Gezi İsyanında, Kobané serhıldanın da milyonlar olup sokaklara dökülmüş, aynı mevzilerde, barikatlarda düşmanla çarpışmıştır. Gazi’de, Ümraniye’de devrimci dayanışmanın, birliğin gücü Gezi’de ve Kobané’de vücut bulmuş, halkın dayanışması, gücü ve birliği bir kez daha ispatlanmıştır. Bundan 20 yıl önce Karakollara yürüyerek sokakları terk etmeyenler devletin saldırılarına karşı mücadeleyi sürdürmektedir.

Bugüne değin katliamlara, baskılara boyun eğmeyen halk, Gezi isyanı'yla, Kobané Serhıldanıyla bir kez daha yıkılmaz kalelerin kitleler olduğunu göstermiştir. Devletin tüm bu katliamlarının hesabını soracak olan, Gazi’de, Ümraniye’de Gezi’de, Kobané’de bedenlerini barikatlarda siper eden, meydanları işgal eden, korkusuzca düşmanın üzerine yürüyen halkın adaleti ve öfkesidir.

Gazi’de ve 1 Mayıs’ta katleden patron-ağa devletinden hesap sormak için, 20. yılında 12-15 Mart şehitlerini bir kez daha anarken, tüm halkımızı sokağa, hesap sormaya ve şehitlerimizi sahiplenmeye Partizan saflarında olmaya çağırıyoruz.

Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

12-15 Mart Şehitlerini Unutmadık Unutturmayacağız!

Anma Programı

Gazi Mahallesi:12 Mart (Perşembe)  09.30Yürüyüş-Eski Karakol

1 Mayıs Mahallesi:15 Mart (Pazar)09.00 Mezar Ziyareti/14.00 Yemek (PSAKD)/15.00 Yürüyüş (Cennet Düğün Salonu önü)

PARTİZAN

 

60643

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Sayfalar