Pazar Nisan 28, 2024

Partizan “Darbenin her türlüsüne karşı direnişe, mücadeleye!”

15 Temmuz akşamından başlayarak 16 Temmuz gecesi boyunca devam eden askeri darbe girişimine karşı bir açıklama yayınlayan Partizan “Bugün “Allah’ın bir lütfu olarak” ifade edilen darbe girişimiyle daha güçlenen ve halka yönelik saldırılarına artıracak olan resmi ve resmi olmayan sistem güçlerine karşı, emekçi halkın kendisini korumak için tedbirler alması, darbeleri üreten ve kendisi de bir darbe ürünü olan AKP şahsında sisteme karşı mücadeleyi yükseltmesi “darbe-darbe karşıtlığı” üzerinden yapılmaya çalışılan bölünmeye karşı çıkması varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir. En büyük güç, darbeciliğe ve bugün kaptan köşkünde oturan AKP iktidarına yönelik ezilen yığınların birliği ve mücadelesidir” dedi.

15 Temmuz akşamından başlayarak 16 Temmuz gecesi boyunca devam eden askeri darbe girişimine karşı “Darbenin her türlüsüne karşı direnişe, mücadeleye” diyerek bir açıklama yapan Partizan “15 Temmuz gecesi, TC ordusu içinden bir grup asker tarafından bir darbe girişimi yapılmış, ancak söz konusu hamle AKP tarafından kısa sürede bertaraf edilerek püskürtülmüştür. Darbe girişimi, İstanbul ve Ankara'da karşılık bulmuş, girişimin boyutu, Meclis ve Genelkurmay karargâhı ile kimi askeri hedeflere yönelik saldırı ve çatışmalar, bunun dışında köprü ve otoyolların kesilmesi, tankların havaalanlarına getirilmesi ile sınırlı kalmıştır” dedi.

“AKP darbe girişiminin rüzgarını büyüttü”

“TSK içindeki komuta kademesinden destek bulmadığı anlaşılan darbe girişiminin bu nedenli çapsız bir şekilde açığa çıkmasına dair bir dizi senaryoyu ortaya atmak mümkündür. Ne var ki gerçek olan AKP’nin devrilmesine yönelik hazırlanan bir plan kapsamında harekete geçildiğidir.Darbenin girişim boyutunda kalması, devrilmek istenen gücün sürece bir müdahalesi ve söz konusu kalkışmayı, kendi hedef ve planları doğrultusunda değerlendirmede başarılı olduğunu göstermiştir. Kuşkusuz bu başarıda en önemli faktör, darbecilerin emperyalistlerden destek görmemesidir. TC tarihi, yığınla deneyimle göstermiştir ki başta ABD emperyalizmi olmak üzere efendilerin desteği ve olurunu almayan bir darbenin sonu, kimi istisnalar dışında girişim olarak kalmaktadır.

AKP,açıkki kendisine yönelik bu hamleyi ustaca savuşturmakla kalmamış, mağdur sıfatıyla girişimin daha güçlü bir ses getirmesi adına ciddi bir çaba sarf etmiştir. Önemli toplumsal olaylarda ilk elden basın, yayın üzerinde sansür uygulayan AKP’nin tam tersi adımları; TV ekranları ve sosyal medyanın aktif kullanımı, AKP’nin söz konusu girişimin açığa çıkardığı rüzgarı büyütmek ve şiddetini artırmak için elinden geleni yaptığını göstermiştir” diyerek darbe girişiminin yarattığı ortamın AKP tarafından daha da provoke edildiğini belirten Partizan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

 “Kutuplaşma ve açık çatışmalar büyüyecek”

“Açık ki AKP, söz konusu darbe girişimini kendisi için paha biçilmez bir fırsata dönüştürmekten geri durmamıştır. ‘Millet iradesi’, ‘darbecilere karşı demokrasinin savunulması’ ambalajlarıyla, kitleler sokağa çağrılmış ve harekete geçirilmiştir. Böylece AKP, tabanı nezdinde ‘askeri vesayete’ karşı mücadele eden, muhafazakar demokrat, ama güçlü ve aynı zamanda mağdur kimliğini yeniden ama daha güçlü bir şekilde üretme fırsatı bulmuştur.

Erdoğan’ın ‘Allah’ın bir lütfu olarak’ ifade ettiği durum tam da budur. AKP, başarı şansının olmadığını kısa sürede anladığı bir avuç darbeciye karşı kitleleri sokağa çağırarak gücünü tazelemiş, tabanıyla bağlarını güçlendirmiş, aynı zamanda söz konusu kesimin kendine olan güveninin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. TC’nin kuruluşundan bu yana Kemalistler tarafından sürekli bir şekilde horlanan ve dışlanan toplumsal kesimlerin buna yönelik tepkisinden beslenen AKP, gelinen aşamada bu kesimi büyük oranda kendi politikalarına angaje etmeyi başarmıştır.

Egemenler, gericiliği ve ırkçılığı besleyerek kutuplaşmayı ve açık çatışmaları büyütecektir!”

“Yaşanan iktidar dalaşıdır!”

Her darbenin/cuntanın, hâkim sınıfların anayasa, parlamento, seçimler vb. siyasal görünümler alan maskeyi atarak açık faşizmi devreye sokması anlamına geldiğini belirten Partizan “TC devleti yukarıdan en küçük hücresine kadar ırkçı Kemalist ideoloji ile yoğrulmuş, faşizm devlet aygıtının bir yönetim biçimi olarak kurulduğu günden bu yana sürgit devam etmiştir. Bu yüzden açık fiili askeri darbecilik ile seçimler, ‘millet iradesi’ ve ‘parlamento’ örtüsüyle gizlenen darbecilik arasında bir tercih yapmak durumunda değiliz. Nihayetinde her iki seçenekte de kaybeden ezilen yığınların demokrasi, özgürlük ve insanca bir yaşam kavgası olacaktır.

AKP, mevcut faşist sistemin üstüne atılan anayasal çerçeve içinde ortaya çıkmış, şekillenmiş ve giderek büyümüş, her uygulaması ve politikasıyla onu yeniden üretmiş/üretmekte olan bir partidir.

Açık ki; AKP’nin darbeye karşı yüzüne taktığı demokrasi maskesi büyük bir aldatmacadan ibarettir. Bir sistem partisi olarak AKP’nin, demokrasi bayrağını göndere çekmesi yanıltıcı olmamalıdır. Her adımı ve uygulamasıyla kendi hukukunu bile çiğnemekten bir an geri durmayan, yakın bir örnek olarak 7 Haziran seçimlerini tanımayarak “darbe” yapan AKP’nin, ‘darbeye karşı demokrasi’ ve ‘seçilmişlerin iradesi’ söylemi büyük bir yalandan ibarettir.

Bu bağlamda, AKP’nin kendisini devirmek isteyenlerden öz itibariyle bir farkı yoktur. Fark, yüzlere takılan maskelerde ve kullanılan yöntem ile söylemlerdedir. Aradaki fark özü aynı kalmak şartıyla sadece zulmün derecesine dairdir. AKP, söylemde askeri vesayete karşı mücadele ettiğini belirtirken, gerçekte 14 yıllık iktidarı boyunca tam da askeri vesayeti inşa etmiştir. Örneğin bu kavgada ağzından düşürmediği EMASYA’yı yeniden meclisten geçiren yine AKP olmuştur. Özellikle de 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı’ndan sonra ülkenin dört bir yanında uygulanan fiili OHAL politikaları, dahası T. Kürdistanı’nda gerçekleşen katliamlar daha taptazedir.

Darbecilik, taht kavgaları bu devletin genlerinde vardır. Devletin bekası adına devletin kardeş katlini vacip gören bir gelenektir söz konusu olan. AKP ile rakipleri arasındaki çatışma klik dalaşıdır,  devlet iktidarına hâkim, etkin olma kavgasıdır” dedi.

“Darbeciler ve ona karşı mücadele eden AKP diye iki kamp yok”

“Darbeciler ile buna karşı mücadele eden AKP” şeklinde ifade edilen iki kamp olmadığına vurgu yapan Partizan “Söz konusu olan, rakipleriyle yürüttüğü iktidar kavgasında AKP’nin mevzilerini geçen süre içinde olabildiğince tahkim etmesi ve etki alanını giderek güçlendirmesidir. Fethullahçılarla birlikte Ergenekoncuların tasfiyesi, sonrasında eski dostlara karşı düşmanlarıyla kurduğu ittifakın anlamı budur” dedi.

Darbe girişiminin bu mücadelede AKP’ye altın tepsi içinde büyük olanaklar sunduğuna dikkat çeken Partizan “İlk olarak; girişim sayesinde tam da YAŞ öncesinde, TSK içindeki çok sayıda Fethullah kadrosunun tasfiyesi için uygun koşullar oluşmuştur. İkinci olarak, tasfiyenin parantezine Danıştay, Sayıştay ve Yargıtay başta olmak üzere bir bütün yargı organları da alınarak bu alanlarda hala mevcut “Kemalist pürüzlerin” ortadan kaldırılmasının yolu açılmıştır. Üçüncü olarak ortaya çıkan atmosfer, Erdoğan’ın gücünü artıracak, devlet içindeki etkinliğini ve hâkimiyetini, başkanlık rejimi için hayallerini büyütecektir. Dördüncü olarak, özellikle emperyalist/kapitalist ülkelerin metropollerinde gerçekleştirilen DAİŞ saldırılarının ardından, tescilli TC/DAİŞ işbirliği üzerinden AKP’ye yönelik gelişen tepkilere karşı emperyalist efendilerine ‘hala çok güçlü olduğunu’ gösterme fırsatı sunmuştur” dedi.

“Darbeleri üreten sisteme karşı mücadelemiz esastır”

“Yaşanan açık bir klik dalaşıdır. Ancak tıpkı tarih boyunca olduğu gibi her klik dalaşının faturası yoksul emekçi halka kesilmek istenmektedir.

‘Darbeciler yenilmiş’, ‘demokrasi şahsında’ AKP kazanmıştır ancak tüm bu sürecin bedeli açık ki başta Kürt halkı olmak üzere devrimci ve ilerici güçlere, işçi sınıfına, emekçilere, Alevilere, kadınlara ve LGBTİ’lere ödetilmeye çalışılacaktır. Rakip klik geriletildikçe mızrağın ucu geniş emekçi yığınların kazanımlarına ve muhalif güçlere daha fazla dönecektir.

Bu bağlamda, hangi kliğin kazandığının öz itibariyle bir farkı yoktur.

Erdoğan’ın ‘tek adam’ olma yolunda attığı her adım; Türk, Kürt ulusları ve azınlık milliyet ve inançlardan emekçi yığınlara daha fazla yoksulluk ve sefalet getirecektir. Darbeciler kazansaydı da ortaya çıkan tablo aynı olacaktı. Dolayısıyla, zaten (ve hatta baştan) kaybetmiş bir darbe karşıtlığı üzerinden soyut mücadeleye değil, kendisi de darbeci olan AKP şahsında darbeleri üreten sisteme karşı mücadelemiz hala esas durumdadır.”

 “Ezilenlerin birliği ve mücadelesi en büyük güçtür”

“Bugün ‘Allah’ın bir lütfu olarak’ ifade edilen darbe girişimiyle daha güçlenen ve halka yönelik saldırılarına artıracak olan resmi ve resmi olmayan sistem güçlerine karşı, emekçi halkın kendisini korumak için tedbirler alması, darbeleri üreten ve kendisi de bir darbe ürünü olan AKP şahsında sisteme karşı mücadeleyi yükseltmesi ‘darbe-darbe karşıtlığı’ üzerinden yapılmaya çalışılan bölünmeye karşı çıkması varlık-yokluk sorunu haline gelmiştir. En büyük güç, darbeciliğe ve bugün kaptan köşkünde oturan AKP iktidarına yönelik ezilen yığınların birliği ve mücadelesidir!” 

44434

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar