Cumartesi Mayıs 18, 2024

Rojava Nasıl Kurtulur...-Dursun Ali Küçük

*Bütün dünya devleri ve bölge güçleri Suriye'de..
Suriye denkleminin çözülmesi zor görünüyor. Daha süreceğe benzer. O zamana kadar Rojava-Kürdistan'ı da belirsizliğini korur.
Suriye fiilen 3 bölünmüş durumdadır. Büyük devletler anlaşmadığı sürece Suriye'de bir çözüme gitmek mümkün görünmüyor..daha çok yol var..

*ABD-Fransa ve batı işin bir tarafını oluşturuyor. Suriye'den vazgeçmeyecekler.

Rojava Kürdistan'ı ve Rakka, Deyrezor hattını bırakmayacakları görünüyor. Kürtlerin ve Rojava Kürdistan'ın kaderi buna bağlı görünüyor. Rojava denklemin bu yanıyla kurtuluşunu resmileştirebilir.
ABD ve Batı daha çokta ABD burada alacağı bir yenilgiyle bölge üzerindeki hakimeyetini tartışma konusu yapar...
Türkiye, İŞİD ile ABD ve Batıyı sattı. Tek egemen olmak istiyordu. Kobane direnişi ve Koalisyon güçlerinin Kürtlere açık desteğiyle tablo tersine döndü. İŞİD ve El Nusra, kısaca TC yanlısı İslamcı teröristler yenildiler.
İdlip'e sıkışıp kaldılar...
ABD ne olursa olsun Suriye den bir yenilgiyle çıkmak istemez. İŞİD sorunu haledilse bile İran, Hizbullah ve Haşdi şabi'yi durdurmak ve geriletmek ve yenmek stratejisini sahipler.
İran ordusu ve güçlerini, Hizbullah'ı, Haşdileri Suriye de kesinlikle istemiyorlar.

İsrail bu denkleme fazlasıyla dahildir.

Bu güçler yerelde tutunmak için Kürtlere ihtiyaç duydular. Yoksa sadece dışarıdan müdahale ile bölgede tutunamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
ABD-Batı ve İsrail öncellikle kendileri için iş yapıyorlar. Bunun siyeset bilimine göre böyle bilinmesi şart...
Rojava-Kürdistanı-Bın Xet şüphesizki sergiledikleri kutuluş mücadelesiyle kendilerine yer açtılar. Fiilen federasyon statüsüne sahiptirler. Hatta denebilirki şimdiki haliyle bağımsız güçtürler.
ABD, Irak ve bölge poltikası gereği Rojava dan vazgeçmesi zordur.

*Rusya,İran, Türkiye, Suriye bir bloktur Suriye'de..

Poltikaları itibariyle bir bütünlük sağlayamıyorlar.
Türkiye açık iktidara ortak olmayacağını biliyor. O halde işgal ettiği yerlerde Suriye'nin bilinmeyen denklemi sürdükçe işgalci güç olarak kalmak istiyor. Asıl hedefi işgal ettiği yerleri Efrin ile birlikte kendisine katmaktır.Temel amac ise; Kürtler hiç bir statüye kavuşmasın..
Şüphesizki bu oldukça zor ve pahalıya mal olacak bir poltikadır. Rusya, Türkiye yi yanına alma pahasına Türkiyenin oraları işgal etmesine ve bunu devam etmesine göz yumabilir. Neticede Türkiye'yi kazanmak istiyor. Rusya safına TC geçse bile dünya işgal ettiği yerleri TC'ye yedirmez.
Rusya aslında hem İran ile birlikte hemde Suriye'de İran'ı istemiyor. Bu ileride nasıl pazarlıklar konusu olur hala belli değildir.
Bu gidişle Suriye'de asıl iktidar İran'ın elinde olur. Pazara zaten Rusya hakim olamaz. Pazar ilişkileirinde kaybeder. Rus malları orada rekabet yapamaz. Çin örtülü destek veriyor. Pazara Çin vb leri hakim olur.
Suriye Esad rejimi İran'a muhtaç durumdadır. İran İŞİD e karşı savaşta bölgede kendine alan açarak güçlendi. İran'ın etkisi siyasi ve askeri olur. kendi güçleri ve diğer bağlı paramiliter güçlere dayanacaktır. Daha şimdiden İsrail'in açık hedefi durumuna gelmiştir.

İdlip'e sıkışan İslami çetelerin yardımına Recep ve TC koşuyor. Şimdilik operasyon ertelendi. Ama bu iş burada bitmeyecektir. Sözde Recep bütün teröristlerini “ulusal kurtuluş cephesi” ası altında toplamak istiyor. İdlip haledilirse buradakilerin Kürtlere karşı kullanılmak isteneceği çok açıktır.
Putin-Erdoağan görüşmesi Suriye’yi memnun etmedi. Dün akşamki Lazkiye, Humus vb yerlere yapılan füze saldırılarıda Erdoğan-Putin görüşmesine bir cevaptır.
İran ve TC Suriye poltikasının asıl nedenlerinden biride Rojava Kürdistan'ına hiç bir hak tanımamak ve yenmektir. İran ve TC, Kürdistan sorununun hiç bir biçimde çözülmesini istemeyen iki güçtür.

*Rusya İran dan kurtulsa ya Türkiye'den nasıl kurtulacaktır?
Püf noktalardan biri budur. TC yanlısı İslamcı çetelerle, Suriye ve İran iktidara ortak olmalarını kesinlikle istemez. TC, orada işgal ettiği yerlerle güç olmayı ve fırsatlar bulursa kalmayı tercih ediyor.
Rusya; safına katılmayan bir Türkiye'ye işgal ettiği yerleri bırakmaz.
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık...

*Rejim Kürtlere statü tanımaya yanaşmıyor...
Bu kafa değişmez. Mecburiyetten diyalog vb laflar ediyorlar. istedikleri tek merkezci Suriye..ABD ve Batı güvencesi olmazsa ve Rojavayı uçuşa yasak bölge ilan etmeseler, kesinlikle Suriye, İran ve türkiye Rojava Kürdistan'ının ezilmesi için çalışırlar. Rusya destek sunar...
Bırakınız demokratik felan lafları... federasyon ve bunun uluslararası güvencesi ve siyaset belgesi olursa olur..
Başka lafla birlik ve beraberlik felan deyip tedbirleri elden bırakılırsa sonuç hüsran olur...
Şimdiye kadar PYD-YPG akıllı poltika yürüttüler. Umarım bundan sonrasını daha dikkatli sürdürürler.
Deyim yerindeyse Rojava Kürdistan'ı bir bisiklete binmiştir. Yalpalarsa ve durursa düşer...
Aman ha aman kılı kırk yarınız...Gece gündüz gelişmelere ve politik dengelere kafayı yorunuz...

*Büyük devletlerin hepsi oarada...
Ya anti-emperyaist geçinen kim? Bırakınız bu laflar karın doyurmuyor. Esad rejimi mi anti-emperyalist.. TC ve İran mı anti-emperyalist.. İki taraf bloklaşmasında küresel güçler vardır.. Rusya mı anti emperyalist oluyor. Bu laflar politika gereği ve özelliklede Kürtleri karalamak için söyleniyor..
Bu tür laflara hiç aldırış etmeyiniz..
Büyük oyunlar oynanmazsa Kürtlerin sonuçta kazançlı çıkması büyük ihtimaldir. Eh burası Ortadoğu.. Her an bazı şeyler değişebiliyor.. Demokraik Suriye Güçleri son İŞİD kalesini de düşürüyor..
Suriyede demokratik partiler yok ki demokratik yollarla çözüm olsun.. Herkes silahlı ve savaşıyor. Buna göre yer ediniyor ve politikada söz sahibi oluyor. Statü kazanma da ilişkiler ve ittifaklar belirleyici olur..
Ancak Amerika ve Rusya ve diğer büyük devletler anlaşıp İran ve Türkiye'yi ve onların paramiliter güçlerini çıkarırlarsa Kürdistan'a yine statü olur.
Bunun dışında mevcut durum üç aşağı beş yukarı devam ederse Kürtler ittifak güçlerini değiştirme lüksüne sahip değildirler..
Umarım bu sefer son gülen ve iyi gülen Kürtler olsun..
Hepimiz sizinleyiz...

Dursun Ali Küçük
18.09.2018 

32908

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Sayfalar