Pazar Mayıs 19, 2024

Şİİ-SUNNİ ÇATIŞMASI AMERIKA'NIN NE ISINE YARAR ?

Bu makaleyi 2011 tarihinde kaleme aldim, bugun yanibasimizda neler yapilmak isteniyor sorusuna 3 yil oncedn bir cevap; guncelligini kaybetmedigi icin yeniden yayinliyorum...

''herşey göründüğü gibi olsaydı,bilime gerek kalmazdı'' Karl Marks

Ne emperyalızm eskı-klasık Emperyalızmdır, ne emperyalızm sadece amerıka-avrupadır,ne dunyadakı tek celıskı emek-sermaye celıskısıdır,ne emperyalıstler arası celıskıler ortadan kalkmıstır,ne de hıcbırsey gorundugu gıbıdır.

AKP Bitlis milletvekili Vahit Aker,Istanbul'da Pier Loti tepesine ''Idris bitlis-i" adi verilmesini onermis.
Idris-i Bitlis'nin kim oldugunu anlatmadan once, ne yapilmak isteniyor onu soyliyelim.

Bu basit bir AKP nin sunni-islamlami gizlice yayma plani degildir.

Zehrin ucu daha derindir.

SUNNI-KURD KILICI ILE ALEVILIK EZILMEYE, KURT KURTULUS HAREKETI YOLUNDAN SAPTIRILMAYA CALISILIYOR.
Yapilmak istenen alevileri provake etmek ve sunni-safi mezhebi ile alevileri catistirmak !

Alevi evlerini son donem kim gizlice isaretliyordu? sorusununin cevabi saniriz simdi daha anlasilir.

Neden yine alevilere acik saldiri bu donem yeniden baslatildi, 'sozde alevi acilimi' gume mi gitti diye soranlara ise kafalarini kaldirip Suriye ye bakmalarini oneririz.Gundem degisti. 

...ve irak ve pakistanda ki sunni- sii catismalarina !...bunu planlayan CIA seflerine!

bakalim internete gore idris- bitlisi kim mis?

''Şeyh İdris – i Bitlisi, Alevilerin katledilmesinin vacip olduğu yönünde fetvalar vermiş, Şah İsmail ve Safevilere karşı Kürtleri Osmanlı ile itikafa taşımıştır. Kendisi Şafii Kürt din alimi olarak Sünni İslam’ın dışında kalan İslami yorum mensuplarının başında gelen Alevilere karşı gerçekleştirilen Osmanlı katliamlarına meşruiyet kazandırmak için fetvalar vermiş biridir.

Bu noktada Osmanlı’da öne çıkan isimler Ebussuud Efendi, İbn – i Kemal ve Şeyh İdris_i Bitlisi’dir. Şeyhülislam olarak görevlendirilen bu şahıslar Alevilerle ilgili verdikleri fetvalarda kan dondurucu ifadelerle katliamlara dinsel meşruiyet kazandırmaya çalışmışlardır.

Başta Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim gibi Osmanlı padişahları ve Kuyucu Murat lakaplı kimi Osmanlı paşaları bu fetvalara dayanarak on binlerce Alevi’yi hunharca katletmişlerdir. 

Söz konusu fetvalarda neler dendiğine bir bakalım,

Osmanlı’nın Şeyhülislamlarına göre Aleviler;

“Ar, namus tanımazlar, bilmezler.

Şeriata aykırı düşünce ve inanç içindedirler.

Şeriatı küçümserler, Kur'an'ı hafife alırlar.

İlk üç halifenin halifeliğini inkar ederler.

Ebu Bekir, Ömer ve Osman'a söverler.

Peygamberin eşi Ayşe'ye söverler.

Kafir ve ehl - i fesattırlar, dinden dönmüşlerdir.

Başlarına giydikleri, küfür ( kafirlik ) ve Kızılbaşlık işaretidir.

Hem dinsizdirler hem de sultana isyan ederler.

Kadınlarının ve erkeklerinin nikahları batıl ve geçersizdir. Bu nedenle çocuklarının her biri zina ( veled - i zina ) çocuğudur.

Ehl - i din olan akrabalarından dolayı miras hakları yoktur. 

Kestikleri hayvanlar murdardır, etleri yenmez.

Okla, köpekle, doğanla avladıkları dahi murdardır. 

Topluca öldürülmeleri gerekir.

Onları öldürmek için yapılan savaş, en büyük, en kutsal savaştır.

Bu uğurda ölmek şehitliğin en ulusudur.

Tamamını öldürüp yok etmek Müslümanlar için farzdır.

Onlara eğilim duyanlar, onlara katılmak isteyip de yakalananlar ve onlara yardımcı olanlar, onlar gibi kafirdirler, öldürülmeleri vaciptir.

Kızılbaşların malları, çocukları ve karıları müslümanlar için helaldir, ganimettir.

Kızılbaşların pişmanlıklarını n, tövbelerinin, yalvarmalarının hiçbir değeri yoktur. Öldürülmeleri vaciptir.”

Alevi / Kızılbaş Türkmenleri öldürmeleri konusunda askerleri teşvik etmek için " yedi kızılbaş öldüren cennete gider." Şeklinde telkinlerde bulunanların siyasal ikbal kaygısıyla dini nasıl kullandıkları gerçekten ibretlik bir olaydır. '' alinti internetten

Arkadaslar,bu cok kapsamlı ve derınlıklı bır polıtıka...

CIA nın stratejık planlama merkezının bu yenı taktıgını cok ıyı kavramak gerekır,ne yapılmak ıstendıgını kavrayamazsak,onune gececek polıtıkalar uretemez ve cıa gundemının oyununa gelırız....

Polıtıkaları akp ye kadar TÜRK-İSLAM senteziydi,bu polıtıka batıda da kurdıstanda da 2000 lı yıllara kadar devlet polıtıkası olarak tufek zoru ıle uygulandı. Yanı turk ıslam sentezını sadece akp donemı ıle baslatmak, boyle yorumlamak dogru degıldır. 

Bu resmı bır devlet polıtıkası olarak cumhurıyetın basından berı aynı kaldı. kımılerı Kubılay provakasyonunu kullanarak orduda baslatılan tasfıyelerı ve akabınde sıyası olarak cumhurıyetın kurucu kadroları ıcındekı ıslam agırlıklı-tutucu cızgının hep bas tehlıke oldugunu soyler ve cumhurıyetı laık bır modernızm olarak tanıtır. Bu Kemalıst kadroların tarıhı, resmı tarıh cızgısıne uygun olarak halka tanıtma polıtıkasıdır ve basını CHP ceker. 

Ancak bu tarıhe objektıf bakmamak olur. Kemalıst Turkıye de turk-ıslam sentezı ozellıkle dıyanet elıyle resmı merkezı bır devlet polıtıkası olarak basından ıtıbaren, tepeden, bas bır polıtıka olarak kurgulanmıs ve uygulanmıstır. 

Kaldı kı Mehmet Akıf Ersoy vs sahsında sımgelesen tutucu turkculuk cızgısı ıle Kemalıst turkculuk cızgısı arasındakı ıktıdar kavgası ıslamın devlet yonetımındekı agırlıgına ılıskndır. Yanı ne tutucu turkcu cızgı, ne de sozde laık turkcu cızgı arasında sunnı ıslamın resmı devlet dını olmasına karsı bır fıkır ayrılıgı yoktur. 

Aralarındakı fark nıtelıge ılıskın degıl, agırlık ve yonteme ılıskındır. Bu farklılıgı en guzel soyle anlayabılırız; TÜRK-İSLAM SENTEZİ Mİ? İSLAM-TÜRK SENTEZI Mİ ? Iste 2000 yıllara ve AKP ye kadar cumhurıyetın geleneksıl polıtıkası türk-islamcı kanatın alınde olmustur. Degısen tek sey budur.

Bu geleneksel tarıhsel kemalıst poıtıka ulusal hareketın etkısıyle Kurdıstan'da bosa cıkartılınca ve gecerlılıgını yıtırince, bu kez onun yerıne kurt bolgelerınde tekrar merkezı devletın yenıden ınsıyatıfı elıne alması ve merkezı otorıteyı guclendırmek ıcın, ıslam-kurt sentezi denemelerı oldu. 

Ozellıkle kurt Hızbullahı bu polıtakanın uygulanması ve PKK nın onunun kesılmesı ıcın bır devlet polıtıkasının pılot uygulaması, denemesı olarak yururluge konmustur. Bu polıtıka bugun daha derın ve yaygın olarak Kurdıstan'da bır devlet polıtıkası halınde halen uygulanmaktadır. Ozet olarak, bugun, esas olarak batıda ıslam-turk sentezı ve doguda ıslam-kurt sentezı bır devlet polıtıkası olarak, devletı elınde tutan kanat tarafından gelıstırılmektedır....

Ancak ! burda yenı bır polıtka var,bunun denemelerı var !...Bugun devletın stratejık polıtıka merkezının , ki bu beyın
CIA danısmanlarıdır, gelıstımeye calıstıgı polıtıka ;ıslam-turk sentezı ve ıslam kurd sentezını bır cephe olarak bırlestırmek ve bır akım olarak kürtçülük,kürt miiliyetciliği akımlarının hareket alanını daraltmak ve kürtcülüğüde ıslamcı akımların baskısı altında tutmaktır...

PKK nın tamamıyla teslım olmamasının karsılıgı, sadece askerı ve sıyası operasyonlar degıldır. Devlet aklı bunun cok otesını gorur. Sıddetın etkısının sınırlı ve gecıcı oldugunu bılırler. Bu yuzden daha kapsamlı, daha uzun vadede hakımıyetı ellerınde tutmak ıcın toplumsal tarıhı akımları mevcut sıstemın ömrünü uzatma amacıyla, bırbırıne karsı kullanmak polıtıkası az cok tarıhı ınceleyen herkesın gorebıldıgı bır dunya polıtıkası olarak, heryerde, her cografyada uygulanır tarhler boyu.

Burda, ıste ıslam agırlıklı turk-kurt yenı bır sentez gelıstırılmeye calısılıyor.Degısım burdadır, Yenı olan budur. Bu yenı polıtıkanın,yenı cephenın gerceklesmesı ıcınse, alevıler tarıhsel bır kurban olarak yenıden secılmıstır. 

Islamın etkısı altındakı turk ve kurt mıllıyetcılıgını mevcut sıstem ıcınde bırlestırebılecek tek sey bulunmustur ve o zaten tarıh boyunca herzaman da kullanılmıstır..Tarıhı Alevı Dusmanlıgı....

Ve ote yandan ortadogu ve uzak asyada CIA' nın bır sunnı-sıı catısması orgutledıgı zaten bılınen bır gercektır...Amerıka ozellıkle şii akımların onunu keserek Iran' ın onunu kesmek ıstemektedır...

Pekı ıran neden bukadar onemlıdır?

Esas hedef Iran olsa bu sorun coktan halolurdu...Cın-Rusya-Hındıstan bloku, ekonomık kavga, dunyada esas olarak bu blokladır...Esas hedef budur ve Iran bu blokun egemenlık alanının kusatılmasında bır ılerı karakoldur...Onu onemlı kılan da budur....

Sunnı -Sıı catısmasının tum ıslam ulkelerınde orgutlenmesının nedenı de budur..Turkı cumhurıyetlere bakın; Azerbecan Turkmenıstan vs Sanghay Blokuna yakın ya da etkısı olan musluman ulkelere bakın...Sıı -ıslam agırlıkıdır, Iran'A bakın..Bırde Amerıka- Avrupa blokuna yakın ıslam ulkelerına bakın; sunnı ıslam agırlıklıdır....

Onumuzdekı 3.dunya savasının on cephesı bır hrıstıyan-musluman catısması senaryosu ıle degıl, ama pekala bır sunnı-şii ıslam catısması ıle hergun yazılıyor..

Tum ıslam ulkelerınde yenı CIA planı budur..

Ya şii ıslam agırlıklı musluman ulkeler Sanghay Blokunun etkısı altından cıkıp Amerıka Avrupa blokunun cıkarlarına yaklasacaklar ya da AMerıka cevresınde yogunlasmıs sunnı-ıslam kılıcı ıle hızaye getırılecekler...

Tum bu kavgaların ardında tabıkı ne ıslamın ne hrıstıyanlıgın ne de sıı ve sunnılıgın onemı vardır..tek onemlı sey dunya hakımıyetını ele gecıren trostlerın semsıyesı altında bugun gızlenen bolgesel gerıcılıklerın kendı cıkarları, azamı kar ve dunya hakımıyetınde kendı lokal guclerını artırmak polıtıası vardır...

Oyun, plan, senaryo cok buyuk, tehlıkeler buyuk! Karsı polıtıkalar bu zemınde ele alınmalı ve karsı polıtıkalar üretilmelidir..Yoksa bu sadece bır alevı sunnı dusmanlıgı sorurunun yenıden kasınması yada ıslamın yayılması sorunu degıldır...meseleyı boyle yorumlamak hem dar bakmak hemde esas planı gormemek ve gelen tehlıklelerı gormemek olur...

Son söz; Lenın,Kautsy'nın 'ultra emperyalızm' teorısıne karşı 100 yıl önce şöyle demişti,...;''emperyalızmde tekelleşme,ekonomide zorunlu,ve önü alınamaz olarak,kendi doğal gelişim çizgisinin kaçınılmaz bir sonucu olarak, yerını dünya çapında bir tröstleşmeye bırakacaktır,ama biz bunu devrimlerle engelleyeceğiz...''

Ve 1. ve 2. dünya savaşı Lenin'i haklı çıkardı. Hayat ,Emperyalizmin kendi içinde birleşerek, bir dünya karteli olma ve dünyayı tek merkezden yönetme öngörüsü olarak dönek Kautsky'in tezinı değil,Lenin'i doğruladı.

Ve Lenin ,Stalin, Mao döneminde sosyalist kampın varlığı, emperyalıstlerı bir blok içersinde 'komunızm tehlıkesıne' karşı bir arada tutsada, bu hiç bir zaman emperyalıstler arası çelişkiyi bir bütün olarak kaldırmadı.

1950'lerde ekonomıde evrımcı bır tarzda geliştirilen, bugün sosyalıst blokun ortadan kalkması dönemini bir fırsat bilen, ve kendi doğal ekonomik gelişim çizgisi içinde değil, siyasi alanda darbeci bir yöntemle ,ortaya cıkan boşluğu dolduran tröstlerin dünya hakimiyeti, Kautsky'nin günümüzde uzantıları tarafından sevinçle karşılandı ve bunu Leninizimin değil ,Kautsky'nin tezlerinin bir zaferi olarak dünyaya ilan ettiler.(!)
Evet,bugun dunya ekonomisi trostlerın hakımıyetınde ,ama ekonomıde merkezi hakımıyet ,hıcbır sekılde de 

Kautsy'nın sözünü ettiği siyasette de emperyalıstler arası birliği ve barışçıl kapitalizmi doğurmadı.
Oysa Lenin söyle demişti ,neden tekelcılığın kacınılmaz olarak trostleri doğuracağına ilişkin;
'ekonomide ve kendi doğal gelişimi içinde'' !

Hayat birkez daha Lenin'i doğruladı ve Kautsky bir kez daha yanıldı !

Ortaya ne barışçıl bir kapitalizm,ne de kendi arasında birleşmiş bir kapitalizm çıktı.

Avrupa birliği,bölgesel birlikler efsaneleri mi?,sıyası bırlık oldugunu kımden duydunuz !
Bakın ingiltere-ispanya nerde,almanya-fransa nerde duruyor...

Amerika-avrupa hakimiyeti mi ? 

Bakın karşısında Rus-Cin-Hindistan şanghay bloku duruyor

Bugün olan sadece , trostlerın hakımıyeti arkasına gizlenen, ondan kahyalik payını artırmaya çalışan sıyasi bir çatışmadır.
Ekonomi doğal gelişimi içinde sürseydi, Leninin belirttiği gibi Kautsy haklı çıkardı.

Ama,malesef, onun karşısında ''bunu devrimlerle önleyeceğini' söyleyen bir Lenin vardı !
Kautsky'nin düşleri gerçek olmadı.

Bugün, siyasette darbeci ve fırsatcı bir cinlikle, ekonomıde trostlerın dunya hakımıyeti saglandı, ama ekonomınin doğal gelişimi içinde bu sağlanmadığı için, bu kez,kautsky nin düşü, 'siyasi birlik ve çelişkisiz kapitalizm' yine gerçek olmadı...

Üzgünüz Kautsky,ya her seferinde bir oyun bozan çıkıyor, ya da senin formülünde bir yanlışlık var !

Biz söyliyelim,tek kutuplu dünya evrenin yasalarına terstir, idealizmdir.

Herşey gibi kapitalizmde çatışmalar ve çelişmeler üzerinde hareket eder, uzlaşma tali-geçici,çatışma esastır.

Bana sorsaydın,ekonomi bilimini tanımadan önce, felsefe ve doğa bilimleri biraz tanısaydın iyi olurdu.
Bunca teorik zahmete girmeye hiç gerek kalmazdı.
Yazık,kağıda,kaleme,zamana,enerjiye yazık!

Ne zaman tek kutuplu bir hücre bulmayı başarırsanız,ancak, o zaman tek kutuplu bir kapitalizmi de bulmayı başarırsınız !

Yine haksız çıktın Kautsky !

Tum Milleetlerden Ve Inanclardan Isciler-Emekciler Sosyalizm Bayragi Altinda Birlesin!.....

https://dino-ibrahim.blogspot.com
100822

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Delirmeye Az Kaldı Doktorum Nerede

Mahlukatlar içerisinde, kendisi gibisini, yaratabilecek tek canlı insanlardır. (Albert Ergün Einstein)

Ah.... çocuklar... ahh....

Memleketteki partilerin zayıflıklarını öne sürerek her türlü burjuva partileriyle bir araya gelenler....

İş dünya proletaryalarının burjuva renkleriyle bir araya gelmeye gelince....

Dünya proletarya partilerin zayıflıklarını öne sürerek bir araya gelmeyi ret etmekteler.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve bu insanlar örgütlüler biz proletaryalar örgütsüz.

Ve tc’nin okul sıralarında olsa dahil...

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Sayfalar