Cuma Mayıs 17, 2024

Sil Baştan

Ne zamandan beri sosyalizmle komünizm ayrı gayrı oldu bilmem.

Tek bildiğim; örgütlülük, örgütsüzlük... devletlilik, devletsizlik sadece anarşistler arasında değil sosyalistler arasında da daima tartışılagelmiştir.

Belki de sosyalistler arasında bu tartışmaların gerçekleşmesinin nedeni de sadece sosyalizmle komünizm arasında bu ayrılığın gerçekleşmiş olmasının düşünülmesinden de değildir.

Ayrıca Marksın, komünizm hakkında yeteri kadar açıklama yapmadığının da düşünülmesindendir.

Bu şekilde niye düşünüldü onu da bilmem.

Bu konu hakkında da tek bildiğim böyle düşünülmüş olmasından gerek anarşistler kadar sosyalistler arasında da komünizmin tartışıla ola gelmiştir.

Lakin işin daha ilginci de tüm bu tartışmalara rağmen sosyalistlerin komünizm hakkında söyledikleri anarşistlerin söylediklerinden bir dirhem uzağa düşmemesidir.

Mahalle sorunlarının çözümüne yaklaşımlarından tutun tüm insanların sorunlarının çözümüne yaklaşımlarına kadar her şeyin antik Yunan şehir devletlerini andırması gibi.

Halbuki sosyalistler:

Marksın, anarşistlerle sürdürdüğü örgütlülük, örgütsüzlük... devletlilik ve devletsizlik tartışmalarına baksalardı kendi tartışmalarının anarşistlerin tartışmalarıyla aynı sonuca ulaşmaması ve de tartışmalarının sonun da bir şekilde devletin izine ulaşmaları gerektiğini de görürlerdi.

Görmekle de kalmaz...

Marks'ın, anarşistlerin örgütsüzlüklerine örgütlük…  devletsizliklerine de devletlilik demesinin...

birinci nedeninin...

karışık toplumsal yapının devam etmesi.

İkinci nedeninin de...

anarşistlerin söylediklerinin hiçbirinin de karışık toplumsal yapıyı ortada kaydırmaya veyahut da karışık olmayan toplumsal yapının da sürdürülmesine muktedir olmadığını düşünmesinden kaynaklandığını da görürlerdi.

Ve o an... 

sosyalizmle komünizmin ayrı gayrı olduğu izlerine ulaşamamış... 

ulaşamadığından da...  

"Sosyalizmle komünizmi ayrı gayrı görmedik." demiş 

Marks'ın...

karışık toplumsal yapının da devam etmesinden dolayı düşündüğü sosyalizme niye komünizm...

karışık toplumsal yapının devam etmemesinden dolayı da düşündüğü komünizme de niye sosyalizm diyemediği daha iyi anlardık.

Belki o zaman niye her şeyi de yeniden sil baştan yapmamız gerektiğini de kavrardık

Bu şekilde sonuçlanmayacağını da kim bilebilir?

Sonuçta komünizm hakkında düşüncelerimiz yanlışsa bu sadece sosyalizm hakkında düşüncelerimizin de yanlış olduğunu ortaya çıkarmaz. Silsiyeli bir şekilde de yapılan her şeyin de yanlış olduğunu ortaya çıkarır.

 

 

2719

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Sayfalar