Pazar Mayıs 12, 2024

Sosyalizm Kazanacaktır!

2021’nin son yazısı olarak bazı nesnel olguları kısa başlıklar halinde belirteceğim.

Öncelikle, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin bugünkü kısa özetini verelim:

  1. Emperyalist dünya sistemi büyük bir kaosa doğru sürüklenmektedir. Emperyalistler arası çelişme keskinleşmeye ve kutuplaşmalar sertleşmeye devam ediyor. Dünyanın yeniden paylaşılması uğruna emperyalist savaş tehlikesi günden güne artmaktadır. Bütün kapitalist ülkelerde silahlanma ve militaristleşme eğilimi ağır basmaktadır.
  2. Kapitalist azami kar uğruna, aşırı sermaye ve aşırı meta üretimi nedeniyle doğanın tahribatı ve yıkımı hızla devam etmektedir. Doğanın ekolojik dengesi bozulmuştur.
  3. Zenginliğin çok az elerde toplanması ve buna karşın yoksullaşmanın her geçen gün daha da artması, derinleşmesi ve yaygınlaşması. Bir kutupta aşırı sermaye birikimi, bir kutupta ise aşırı yoksulaşma birikiminin hızlanarak devam etmesi.
  4. insanın (işçinin) tahribatı ve yıkımı, kronikleşmeye başlayan salgın krizleri, kronikleşen göç krizi.
  5. Kapitalizmin kendi işçi gücünü üretemez eğilimi içine girmesi,1
  6. Bütün kapitalist emperyalist ülkelerde iç faşistleşmenin artması, faşizmle içiçe geçmiş burjuva siyasal gericiliğinin burjuva demokrasinin yerini alması.
  7. Bütün bu olgular, emperyalist dünya ekonomik ve siyasal sisteminin dengesizliğinin artmasını da derinleştirmektedir.

İşçi Sınıf ve ezilen halklar cephesi:

  1. Dünyada 2021 yılı içinde de işçi hareketleri, daha genel anlamda kapitalizm karşıtı kitle hareketleri devam etti. Dünyadaki kitle hareketleri 2019 yılına göre kısmen gerilemiş olmsına karşın, politik eylemler, özellikle hükümetlerin uygulamalarına karşı ve doğayı korumak amaçlı kitle eylemlerinde yükseliş olmuştur.
  2. Bu yıl içinde, hükümetlerin uygulamalarını proetto eden 230 aşkın büyük kitle eylemleri en az 110 ülkede gerçekleşmiştir. Küçük çaplı kitle eylemleri ise hemen hemen bütün ülkelerde yaşanmıştır. Küçük çaplı işçi direnişleri, grevler, uyarı grevleri bu protestolara dahil değildir.
  3. Özellikle faşist, askeri faşist ve baskıcı yönetimlere karşı eylemler daha bir öne çıkmıştır. Toplam eylemlerin %78’i bu niteliktedir.2
  4. Korona pandemisi nedeniyle özgürlükleri daraltan uygulamalara karşı eylemler devam etmiştir.
  5. Kitlesel protesto eylemleri, Orta ve Latin Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa, Afrika, Güney Asya ülkelerinde daha da yoğunlaşmıştır. Kitlesel gerici (kürtaj ve aşı karşıtı vb. gibi) protesto eylemleri de olmasına karşın, bunlar oldukça azınlıkta kalmıştır. Kitle eylemlerinin olmadığı hiç bir ülke yok gibidir. En baskıcı rejimlerde dahi küçük çaplı kitle protestoları gerçekleşmiştir.
  6. Bu yıl içinde gerçekleşen çoğu kitlesel eylemlerin niteliği, hükümetlerin yasaklamalarına rağmen gerçekleşmesi ve uzun süreli olmasıdır.
  7. Dünya genelinde ilerici kadın hareketleri daha da artmıştır.
  8. Kitle hareketlerini işçilerden ayrı tutmamakla birlikte, sadece fabrika düzleminde, grevler, uyarı grevleri ve işten atmalara vb. karşı direnişler bütün ülkelerde devam etmiştir. Örneğin ABD’de bu yıl daha fazla grev gerçekleşmiştir.3 Ayrıca asgari ücretin 15 dolara yükseltilmesi konusunda bir çok şehir ve onlarca iş yerlerinde yaygın bir protesto eylemleri yapılmıştır.
  9. Örneğin Myanbar (Burma)’da yüzbinlerce işçi ve öğretmen iş bırakıp askeri darbeye karşı mücadele etti. Hindistan’da işçilerin ve köylülerin eylemleri 2021 yılında da devam etti.
  10. 2021 1 Mayıs’ı bütün ülkelerde işçiler tarafından, birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlandı. Bir çok ülkede tüm baskı ve yasaklamalara karşın, işçiler sokaklardaydı.

Bütün bu gelişmeler, dünya çapında, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin daha örgütlü, daha bilinçli ve daha kararlı hale geldiğini göstermektedir. Kapitalizme karşı sosyalizmin zaferinin uzak olmadığının emin adımlarıdır bunlar.

 

Türkiye’deki gelişmeler:

  1. Bu başlık altında elbette uzun bir analiz yapılmayacak. Türk emperyalist devleti büyük bir siyasi ve ekonomik kriz içindedir. Kitleler, her geçen gün artan faşist devlet terörü ile yönetilmeye çalışılmaktadır.
  2. Büyük tekelci sermaye şu andaki iktidar ile sermaye birikiminin ve Türk emperyalist sermayesinin ve egemenliğinin genişletilemeyeceğine karar vermiştir. Bu nedenle de aralarında ciddi bir çatışma vardır ve hangi tarafın kazanacağından çok, kendi aralarında nasıl uzalaşacaklarının hesabını ve pazarlığını yapmaktadırlar.
  3. Burjuva muhalefet, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin yükselmesi önünde en büyük engeldir. Kitlesel protestoları, “seçimi bekleyin” demogojisiyle önlemeye, çalışıyorlar ve bunda başarılı da oluyor. Çünkü sendikaların büyük bir çoğunluğu hükümetin kontrolündeyken bir kısmı ise uzlaşmacı reformist hat izlemektedirler.
  4. İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi gündemi belirleyecek aktif, örgütlü ve kitlesel mücadeleye henüz dönüşmüş değildir. Ancak, yükselme eğilimini de güçlü bir şekilde içinde taşımaktadır.
  5. Komünist ve devrimciler ise işçi sınıfı üzerinde etkinlikleri oldukça zayıf. Bu süreç tam da komünist ve devrimcilerin kitleler içinde etkinliklerini artırmalarının ekonomik ve siyasal koşulu fazlasıyla mevcuttur.
  6. İşçi sınfı ve emekçilerin mücadelesi olmadan, ekonomik ve demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması, genişletilmesi ve korunması söz konusu olamaz.
  7. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki işçi ve emekçilerin bir kıvılcım bekledikleri gerçeği ile karşı karşıyayız.

2020’den 2021 yılına girerken şöyle yazmıştım:

2021 burjuvazi açısından bir “düze çıkmak” olmayacaktır. İşçi ve emekçilerin mücadelesi daha görünür bir hal alacaktır. Kapitalist sistem ekonomik ve sağlık krizinden çıkmayacak, Covid-19 gitse bile yeni salgın hastalıkları getirecek virüsler eksik olmayacaktır. Çünkü burjuvazi, doğayı, ekolojik dengesini bozarak öldürüyor.”4

2022’de uluslararası burjuvazi için düzlüğe çıkma yılı olmayacaktır. Bütün çelişmeler daha da artacağı gibi, kitle mücadeleleri daha da büyüp gelişme ve potansiyeli taşımaktadır. Kapitalizm bir yüz yıl daha göremeyecektir. Sosyalizm ve komünizm mutlaka, ama mutlaka kazanacaktır.

Herkese, sosyalizm uğruna mücadeleyi daha ileri taşıyacağımız bir mücadele yılı diliyorum. 30.12.2021

***

1 Yapay Zeka ile kapitalistlere artı-değer „kazandırıp, sermaye birikimi sağlayanların“ kapitalizmin içine girdiği bu eğilimi anlamaları zor.

2 Kitle protestolarıyla ilgili bilgiler: www.massmobilization.github.io, The Guardian, www.washingtonpost.com

ve www.carnegieendowment.org/publications/interakctive/protest-tracker sitesinden alınmıştır.

3 www.market.place.org/2021/11/24/

4 www.kaypakkayahaber.com/köse-yazisi-d/dünya-sinif-mücadelesinin-üzerinde-dönüyor

 

 

2177

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Sayfalar