Tatava yapma, bas geç
Gündemle ilgili yazmak bana göre değil.
Aklım sırrım almıyor.
Delirecem.
Seçimler 30 Martta.
31 Mart ve ardında bazıları seçimlerde uğradığı hezeyanla ...
Seçimlere, örgütlenmeye .... yönelik iflah olmayan proletarya köylünün haline karşı kolektiflere sokağın, mücadelenin ve kavganın yıkıcı gücünü ( Bolşevikliği ) tavsiye ediyor.
Kimileri de, Yetmez ama evetçilerin gezideki adı: Tatava yapma, bas geçciler, diyi veriyor.
Ve daha nice şeyler.
Ya kardeşim: Durun, hele.
Sizler ne yazdığınızın farkında mısın ?
Sizler bilmiyor muydunuz geziyi ortaya çıkaranın akp iktidarının halkın tüm yaşam alanı gericilikle daraltması karşısında ( sistem karşıtlığı değil ) akp karşıtlığı olarak ortaya çıktığını ?
Gerçekten bunu bilmiyor muydunuz ?
Tavsiyelerde bulunduğunuz kolektifliğin özgür gelecekteki eleştirinin sefaleti yazısında eleştirdiği kolektifliğe etme kanka, Öznelerin çıkarımının geneli ifade etmediğini söylerken beraber ıslanmamış mıydık biz bu yağmurlarda dediğini ?
Biliyorsanız....
Yoksa seçimlerde çıkan olumsuzluk karşısında sizlerde mi tabanınızın oylarının sayılmasında şaibeler olduğunu düşündüğünüzden bu şekilde davranıyorsunuz ?
Böyle söylemler içerisinden de değilsiniz.
Ee.. Öyleyse bu kutuplaştırıcı tavır niye ?
Sanki bir daha ki seçimlere katılmayacakmış gibi
Hele, İlk önce seçimleri değerlendir.
Hatta en basit soruyla da işe başla.
Seçimlerin kaderini belirleyenin derginizin, gazetenizin ulaşmada esas aldığı niteliğe yatkınlarla niteler mi oldu sorusuna cevap verin ?
Sonrada....
Bir çok beldelerde şehirlere bağlanmışken
Al sana da köy.
Sen demiyor muydun beni köy ( - mün ) yağmurlarında yıkayın diye ?
Sen gitmek istemeyince kapitalizm ayaklarına kadar getirdi.
Hadi bundan sonra şehirlerdeki belediyeleri de istiyorsan köylere yönelik politikalar oluşturmada seni görem.
Gine de......
Can, can....
Korkma,
Hepimizde Biliyoruz şehirlerdeki şehirleşmiş işçilerden vücut bulabildiğini.
Olsun yinede sen: Bünyedeki kemikleşmiş şehirleşmiş işçilerle .............
Nolur bir kezde köyüne bir gün döneceği hayalleriyle yaşan kapitalist üretim ilişkisi içerisindeki şehirleşmiş işçilerin özlemini dile getiren teoriden de sıyrıl.
Onlara, bundan sonra şehirleşmiş işçiler toprak üretimine katılsa katılsa ancak servislere binerek fabrikaya gitmek yerine tarlalara ( devlet çiftliklerine ) gitmekle ola bilir de.
Ardından da...
Aman...
Bana ne ya.
Kafayı yiyecem.
Gündemle ilgili yorum yapmak bana göre değil.
Gine teori konularında yazmaya başlayacam
Zaten gündeme bakışımızı da belirleyen sahip olduğumuz teoriler değil mi?
Buna rağmende teoriler hakkında fazla yazan fazla da okuyan olmadığında oradaki kargaşa daha az.
Daha doğrusu,
Okuyanlar ve yazarlar, kolektifliğin ( müziğinden tut dergisine, işleyişine kadar ) niceleşerek nitelikleşmesine ( çocukken komşunun bahçesinde meyve çalmış büyüyünce de asıl hırsız burjuvaziye yeter ki gel ne olursan ol gine gel ittifak edelim diyerek ne maksadıyla zeytın dalı uzattığı belli değilken komşunun bahçesinde meyve çalan çocuklara yönelikte elleri kesilmelidir ) yaklaşımında olmasalar yazılar reyting yapacak.
Lakin ki .....
Şimdilik her yazara yıldızlardan periyodik olarak insanlığın evrimini takip eden bir kaç okuyucudan başka kimse de düşmüyor.
Yinede mutluyum. Mutlu oldukları için mutluyum.
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!
Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...
Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir
ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!
Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.
Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.
Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1
“İyi ki hatırlattın
Başkaldırı diye bir şey var
İsa’dan beri insanı güzelleştiren
Şimdi daha güzel her şey
Daha insan herkes.”[2]
BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu
Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’
Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı. Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında, Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.
Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK
Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...
Geri dönüp baktığımda
Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor.
Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.
Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…
Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.
AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları
Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise, “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı.
Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?
Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.
Devrim Bir Maceradır
Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.
Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.