Cumartesi Haziran 1, 2024

TC’nin imdadına koşmak bize mi kalmış? - Dursun Ali Küçük

Serhildanlari selamliyorum!

Kürdistan halkı ve herkes savaş içindedir ve savaş yürütüyor. Kürdistan Federasyonu ve Batı Kürdistan’da savaş çok çıplak yürütülüyor. İran ve Türkiye’de fiilen savaş hali var. İran sömürgeciliğine karşı silahlı mücadele veren grup ve gruplar çıkıyor ve başlattılar. Gerillayı geliştirmeleri olumludur. İran’da idamlar sürüyor ve legal anlamda hiçbir faaliyete izin vermiyor.

Kobani ve Batı Kürdistan direnişi, Şengal’in düşürülmesi, Kürdistan federasyonuna saldırı bütün Kürtleri ve Kürdistanlıları ayağa kaldırdı. Dayanışma, birlik ve destek çabaları var.  

En sonunda Serhıldanlar Kuzey Kürdistan’a yayıldı. Türkiye’ye yayıldı. Kitlede mücadele için oluşan birikim ve TC’nin Kuzey Kürdistan’da savaş ve sözde güvenliği artırması Kürdistanlıları Kobani direnişine sahiplenmeye sevk etti. Kobani’yi TC ve İŞİD düşürmek istiyor. Kürdistanlılar Kobani şahsında TC sömürgeciliğinin yaptıklarına karşı direnişe geçtiler.

Değişik yerlere çekilmek istense de halkın mücadelesinin TC sömürgeciliğine karşı olduğu görülmüştür.

Hüdapar ve Hizbul ile çatışmaları doğru görmüyorum. Sadece bunlardan saldırı gelirse savunmak haktır. Mecbur kalmadıkça bu tür çatışmalardan kaçınmanın yararlı olduğuna inanıyorum.

Kemalizm büstleri ve bayrakların Kürdistan’da yakılması yanlış değildir. Ben bütün putlara karşıyım. Eski putları yıkıp yeni putları dikmenin de doğru olmadığına inanıyorum. Ama hala bütün putları yıkacak durumda değildir insanlık. Türkiye de Kemal büstlerine ve bayrağa birşey yapılmasın. Bunların Türklerin değeri olup olmadığına ve ne kadar değeri olduğuna kendileri karar versin.

ABD ve İngiltere bayrağı kendi ülkelerinde saygı görebilir. Ama başka ülkelerde sallanırsa ve orası işgal edilirse saygı göremez ve görmemelidir.

Kürdistan da işgalcilere ait her ne olursa olsun, Kürdistanlıların ve diğer toplulukların değeri olmaz.

TC devletine ve AKP kurumlarına yapılan her yöneliş Kürdistanlılar için meşrudur. Türkiye sömürgeciliği adına konuşan herkes ve hatta bazı Kürtler kıyamet koparıyor. Be adamlar, Arap baharında kitle ne yapıyordu?

Kürdistanlıların son serhildanda yaptığı aşırılıkların daha ilerisini hatta çok ilerisini yapıyordu. Putları da devirdiler. Eleştirenlerin hepsi aynı ağızdan destek verdiler. Kürdistan’a karşı susan İslam Alemi ve türk İslamcıları Arap baharının sonuna kadar arkasında oldu. Aynı şeyler ve bunların çok azı Kürdistan’da olunca neden hep bir ağızdan cephe alıyorsunuz?

Bunun içinde aşırılıklarda vardır. Eleştirilebilir. Onları öne çıkarıp Kürdistan’daki serhildana gölge düşürmek istemiyorum. AKP ve siyasi islamcılar vb. Suriye’de destekledikleriniz katliam yaptı, kafa kesti, ırza geçti, halkın çocuklarını ve kızlarını ganimet olarak aldılar. Bunlara karşı hiç sesiniz çıkmadı.

Hadi yürüyün oradan, vahşetin destekleyicileri! Kürdistan’a o kadar vahşet uyguladınız. Şengal’de Êzîdileri her şeyiyle yok etmek istediniz, Kürdistan’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak istediniz. Öte yandan “çözüm süreci sürüyor”, “barış devam ediyor - kaldı ki TC istediği her yerde silah kullanıyor- naralarıyla Kürdistan’a kazık atıyorsunuz ve oyun oynuyorsunuz.

Kuzey direnişi sürerken Demirtaş, gece Öcalan’la mesajlaştıklarını söyleyerek bir metin okudu.

İlk tepkimiz şöyle oldu:

“Selahattin Demirtaş’ı dinledim.
Adeta beynim felç oldu.
Hani 15 Ekim e kadar süre vermiştiniz.
Halk ayakta ve devlet sıkıştı, neden imdadına koşuyorsunuz.
TC "Suriye bizim” demiş. Demirtaş ta bunla birlikte "Kobani evimizin içi" demiş.
Bir sürü yuvarlak lafı peş peşe devirmiş.
Yazıklar olsun size Kobani ye ve Kürdistan’a bu yapılır mı?
Ayıptır, günahtır ve zülümdür.
Kobani Kürdistan'dır. Türkiye’nin hiç değildir. TC eliyle Kobani’ye yapılacak işlerden elinizi çekiniz.”(9 Ekim)

****

KÜRDİSTANLILAR SİVİL DİRENİŞ SİZİN DOĞAL HAKKINIZ.

Kobane ve Kürdistan için direnişinizin ve serhildanızın yanındayım. Bunun için TC den özür dilemeye de gerek yok.

Sizin ulusal gururunuzu ve Kürdistan federasyonu ile Batı Kürdistan-Kobani’deki kazanımları yok etmek istedi TC. Kürdistan federasyonunun üzerine İŞİD ve Arapları sürdü, devirmek istediler ama işler ters tepti. Kürdistan federasyonu kendisini güvenceye aldı ve Kürdistan'a dahil olmayan toprakların çoğunu kurtardı.

Burada boşa çıkınca bu kez TC vb leri İŞİD’i Kobani ve Batı Kürdistan üzerine sürdüler.

Bir düşünün!

Kürdistan federasyonu ve Batı Kürdistanı yok etmek ve düşürmek isteyen TC, sizinle müzakere yürütür mü?

Size haklarınızı verir mi?

Sizinle bu tarzda barış yapar mı?

Mandela Güney Afrika hapishanesinde tutsak iken şunu söyledi: "Özgür insanlar müzakere yürütür, Tutsak ile müzakere yürütülemez".

Desmond Tutu Mandela’ya "Sen bu işe karışmayacaksın, dışarıdaki örgütün işi yürütsün" diyordu.

Ortada ne müzakere var, nede barış. KCK sadece tek taraflı adımlar atıyor. Kendileri de hep tek taraflı adımlar attığını söylüyor ve sitem ediyorlar.

Kürdistan tarafı ve TC tarafından siyasetçilerin ve temsilcilerin olduğu ve üçüncü bir ülkenin hakem ve gözlemci olduğu müzakere ve barışa evet diyorum.

Şimdiye kadar yapılanlar Kürdistanlıları uyutma politikasıdır. 

******

BAŞLIĞI KÜRT HAREKETLERİ BİRLEŞİYOR DİYE İRONİ OLSUN DİYE ATACAKTIM

Kürdistanlıların istediği budur. Kobani’nin yanında çok veya az bütün Kürdistanlılar yer aldı ve alıyor.

Gönüllerde birlik sağlanmıştır. Farklı cephelerde olsalar da Kürdistan’ın düşmanlarına karşı savaş veriliyor. Kimi yerlerde yerel düzeyde askeri anlaşmalar da yapılıyor. Bunu geliştirmekte sayısız yarar görüyorum.

Evet, Kürdistani hareketlerin asgari koşullarda birlik oluşturmasının zamanıdır.

Geçişte ne olursa olsun gelin BEYAZ BİR SAYFA açalım. Bunun içini yeniden dolduralım. Kürdistanlılar her yerde statü kazanmaya yaklaşmıştır.

Kürdistan Federasyonu devletleşmenim eşiğindedir.

Batı Kürdistan’da İŞİD yenilgiye uğratıldı mı Kantonların daha ilerisi yakalanacaktır. Federasyon vb kurabilirler.

Doğu Kürdistan patlamaya hazırdır. Türkiye’de fiilen savaş hali var. Türkiye toplumu kendi içinde bölünmeler yaşıyor ve Kürdistan’da yeni patlamalar yaşanabilir.

Siyasal hareketler sağa sola çekmeyiniz. Bahane üretmeyiniz. Birleşemezsek, asgari koşullarda birlik kuramazsak ve her yerde cephe açamazsak, bu fırsatların birçoğunu kaçırırız.

Bırakın böyle düşünüyoruz, şöyle düşünüyoruz laflarını, artık yutulacak cinsten değil. İdeoloji ve teori değil, somut adımlarda Kürdistani birlik kuralım. Kürdistani çıkarlar ve amaçlar esas alınsın, farklı düşünmeler hiç sorun değildir. Farklılığını başkasına dayatan ve farklı olduğu için birçok şeyden kaçanlar bu süreçte ancak aptal olabilir.

Parçaların farklılıkları hesaba katılır.

Birlik kuramazsak bu halk sizleri ve hepimizi affetmeyecektir. Bunu unutmayın, bir tarafa yazınız.

Kendinizi ucuz yaklaşımlarla kurtaramazsınız. Dönemin ve tarihin üzerine yıktığı sorumluluklar vardır

Hangi görüşte olursak olalım asgari koşularda birlik olmayı dayatalım ki, siyasi partiler ve örgütler, şahsiyetler vb harekete geçsin.

Bu bir sınavdır. Bu sınavı geçecek miyiz?

Bu sınavı verirsek Kürdistan’da büyük bir sinerji ortaya çıkacaktır.

Ha şunu unutmayın ve direniş edebiyatına sığınmayın.

Kürdistan ve Kürtlerin direniş sorunu yoktur. Çok iyi de direniyorlar. Yakın örnek Kobani’dir.

Mesele Kürdistani siyaset ve doğru diplomasidir. Masalarda kaybediyoruz. Bunu unutmayınız.

Şu an için Koalisyon güçleri Kürdistan ve Kürtler için en çok ilişki ve diplomasi geliştirilecek güçlerdir. Başka devletler ve istemeyenler bunlar için: “Kürdistan’ı kuruyorlar” diyor.

Evet bizde öz dinamiklerimizi harekete geçirip iyi değerlendirirsek Kürdistanlar kurulur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!

****

İSTER BEYAZ, İSTER SİYAH, İSTER YEŞİL TC OLSUN. ÖZÜNDE AYNIDIRLAR

Bunlardan hiçbirini tercih etmeyeceğiz.

Beyaz Türkler Kemalistler, CHP, Yeşil Türkler Erdoğancılar vb, kara Türkler MHP ve İŞİD ve benzerlerinden oluşur. Atışmalarına bakmayın, bunlar birbirleriyle kardeştir. Üçüz kardeşler.

Biz bunlarla kardeş değiliz.

Erdoğan ekibi ve Yeşil Türkler tıpkı diğerleri gibi Kürdistan'ı (Batı ve Kürdistan federasyonunu) düşürmek istediler.
Sanırım Kobani de İŞİD çöküyor (Ki Kobani düşsede yine çökecekti, bundan kuşkum yok),
TC planları çöktü ve çöküyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da da çökecekler.

Çok zıpladılar. Bu kez kuyuya düşecekler.

Ne Türkiye'den koridor istiyorsunuz? (KCK, PYD ve KDP ve Mesut Barzani). Koridoru kendiniz açınız.

1- Şengal’i alın ve hemen.
2-Serêkaniyê üzerinden peşmerge ve gerilla cephe açsın.
3-Cezza YPG nin eline geçti. Rabia ve Telzumar ı peşmerge ele geçirdi. Buradan peşmerge ve YPG bir cephe açsın.
4- Başka uygun yerlerde cephe açınız.
5- Kürdistan her tarafta sivil direnişlerini sürdürsün.
6-TC yi deşifre edelim. Sivil halka acımasız yaklaşımlarını herkes görüyor.
7-İran cephesinde silahlı mücadele başlatıldı, buna herkes destek versin ve diğerlerinin katılımı teşvik edilsin.
8-Şu an için en tehlikeli sömürgeci güç TC dir. En çok buna yüklenelim. Sonra İran'a. Irak ve Suriye halsizdirler, bunlar daha sonra ele alınacak güçlerdir.
9- Madem savaşı Kürtler üzerinde yürüttüler, buna Kürtlerin en büyük cevabı asgari koşullarda ve Kürdistani çizgide birlik oluşturmaktır.
10-Uluslararası koşullar bizim lehimizedir. Sömürgecilerle diplomasi yapmak pek uygun düşmez. Koalisyon güçleriyle işbirliği yapalım.

Vb vb vb…..

Kürdistan tarafı olalım ve birlik kuralım. Bu dönemde başka kurtarıcı yol yok.

Bundan herkes kazanır.

Dursun Ali Küçük


79006

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Sayfalar