Cumartesi Mayıs 18, 2024

TKP-ML MK-SB: Irkçı Faşist Saldırıların Sorumlusu TC Devletidir!

Saldırıların Hesabını Birleşik Mücadelemizi Zafere Taşıyarak Soracağız!

TC faşizminin yönetememe krizi derinleştikçe her alanda saldırganlığı artmaktadır. AKP-MHP faşizmi iktidarını sürdürebilmek için her türlü yol ve yöntemi kullanmaktadır. Son günlerde Kürt halkına yönelik artan ırkçı saldırılar bunun en somut göstergesidir. İzmir’de Deniz Poyraz’ın faşist bir saldırı sonucunda katledilmesinden sonra Kürt halkına yönelik artarak devam eden ırkçı saldırılarda onlarca insan yaralanmış, Ankara’da bir kişi öldürülmüştür. Son olarak daha önce Konya’da saldırıya uğrayan Kürt aile, TC faşizminin ilgisi ve bilgisi dahilinde bir kez daha ırkçı faşistlerin saldırısına uğradı ve yedi kişi Kürt ulusuna mensup oldukları için katledildi.

Kürt halkına yönelik bu ırkçı faşist saldırganlık sadece faşist katliamlar olarak gerçekleşmemektedir. Örneğin son yaşanan orman yangınları dahi Kürt ulusuna yönelik karşı devrimci kontra gerilla operasyonunun aracı olarak kullanılmaktadır. Burjuva-feodal medya, yalan haberlerle bu karşı devrimci operasyonu beslemektedir. Kürt halkına yönelik faşist saldırganlığın sistemin sıkışma haliyle doğrudan bağlantısı vardır. AKP-MHP faşist iktidarı, yaptığı her açıklamada Kürt ulusunu hedefe koymakta, ırkçı ve faşist saldırıları teşvik edip örgütlemektedir.

Nitekim Konya’da yaşanan saldırıyı sadece sıradan ırkçı faşist bir saldırı olarak görmek eksik olacaktır. Bu saldırı, doğrudan faşizmin kolluk ve yargısının yol vermesinin de gösterdiği üzere ırkçı faşist katillerin birer maşa olarak kullanıldığı bir kontrgerilla eylemidir. Bu nedenle saldırının sadece ırkçılıkla açıklanması yeterli değildir. Elbette TC, ırkçıdır. Kuruluşundan itibaren ırkçılık politikası izlediği bir gerçektir. Bilinmektedir ki; Ermeni, Rum ve Süryani soykırımları üzerinden yükselen devlet geleneği, daha sonra başta Kürt ulusu olmak üzere Türk ve Sünni olmayan milliyet ve inançları hedefe koymuştur. Başta Kürt ulusuna yönelik uygulanan ulusal baskı, katliam, tehcir ve tenkil politikası bunun en somut örneğidir. Alevi inancına sahip olan halkımıza yönelik saldırı, katliam ve baskılar da bilinmektedir.

Dolayısıyla ırkçılık, TC devletinin kuruluşundan beri izlediği bir politikadır. Bu gerçeği partimizin kurucu önderi İbrahim Kaypakkaya “Türkiye’de ırkçılık politikası, yerli hakim sınıfların politikasıdır; burjuvazinin siyasi bakımdan en geri kesimlerinin ve feodalizmin politikasıdır; feodal ve feodal-burjuva eğilimidir. Bu karakterinden dolayı ırkçılık politikası, tutarlı burjuva demokratizminin bile düşmanıdır. Türkiye’de bu akımın en aşırı temsilcisi, Hitler taslağı Türkeş ve onun partisidir. AP, MGP, CHP ve benzer partilerde ırkçılık politikası, taraftarlığı çok kuvvetli olarak mevcuttur. Irkçılık politikası diğer millet ve milliyetleri, feodal sopayla ezme, sindirme, yoketme politikasıdır. Türkiye’de Kürt ulusuna ve diğer azınlık milliyetlere karşı ırkçılık politikası güdenler, işte bu feodal ve feodal-burjuva sınıflar ve onların siyasi partileri, iktidarlarıdır” ifadeleriyle net bir şekilde ifade etmiştir.

Konya’da yaşanan ırkçı saldırıyı, AKP-MHP faşist iktidarının Kürt ulusuna yönelik ezme ve yok etme politikasının bir ürünü olmasının yanında şu an içinde bulunduğu yönetememe krizinin, sıkışma halinin bir sonucu olarak da görmek gerekir. Kürt ulusuna yönelik sınır içi ve sınır dışında artan saldırılar, faşist TC’nin içinde bulunduğu durumun da etkisiyle daha da artmış, Rojava ve Irak Kürdistanı’na yönelik işgal ve ilhak saldırılarıyla sürdürülmektedir. Dolayısıyla Kürt ulusuna yönelik gerçekleştirilen bu saldırılara yönelik aktif devrimci tutum almak anın devrimci görevlerinden biri olarak kavranmalıdır.

Başta Kürt ulusu olmak üzere ezilen milliyet ve inançlardan halkımıza yönelik her türlü ırkçı faşist saldırıya karşı mücadele her şeyden önce Türk hakim sınıflarına ve onların şu andaki temsilcileri olan AKP-MHP ve Ergenekon artığı Doğu Perinçek hempalarına karşı mücadele olarak öne çıkmaktadır. Başta Kürt halkı olmak üzere, halkımız kendini savunmak için örgütlenmelidir. Irkçı faşist saldırılara karşı et etkili çözüm anladıkları dilden yanıt olmaktan, devrimci mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.

Kürt ve Türk uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın birleşik devrimci mücadelesi TC faşizminin ırkçı ve şovenist saldırılarına karşı anın devrimci görevi olarak ortaya çıkmaktadır. Faşizmin başta Kürt ulusu olmak üzere, kendinden olmayan herkese yönelik bu faşist, ırkçı ve şovenist saldırılarına karşı her alanda birleşik devrimci mücadeleyi örgütlemekle karşı karşıyayız. Bu görevimizi yerine getireceğiz, başta Kürt halkı olmak üzere, ezilen milliyet ve inançlardan halkımıza yönelik ırkçı faşist saldırıların hesabını birleşik mücadelemizi zafere taşıyarak soracağız.

Irkçı Faşist Saldırıları Hesabını Soracağız!

Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Mücadelemiz!

Yaşasın Kürt Ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, Önderliğindeki TİKKO, KKB, TMLGB!

TKP-ML MK-SB

31 Temmuz 2021

2448

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Sayfalar