Çarşamba Mayıs 1, 2024

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

“Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz! 12’ler savaş ve mücadele gerekçemizdir!"

24-28 Kasım 2016 tarihlerinde faşist TC devleti ordu güçleriyle, partimize bağlı ordu güçleri arasında yaşanan çatışmalarda 12 yoldaşımızı, 12 Halk Savaşçısını ölümsüzlüğe uğurladık. Parti tarihimiz açısından değerlendirildiğinde en ağır askeri kayıplarımızdan olan bu gerçeklik, kendi içinde, ülkemizdeki sınıf mücadelesinin, Halk Savaşının somut tezahürüdür.

Partimiz ve onun önderliğindeki halk ordusu, iktidar ve savaş kararlılığını sürdürdüğü müddetçe, bu türden kayıplarımızın olması anlaşılırdır. Çünkü ülkemizdeki sınıf mücadelesi ve savaş gerçekliği bunu koşullamaktadır. Unutmamak gerekir ki faşist TC devletinin halkımıza yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda ve dayattığı yaşam koşullarında, her gün onlarca insanımız katledilmektedir.

Bu gerçekliğin farkında olan ve ülkemizdeki sınıf mücadelesinin yasalarından hareket eden partimiz, bunun gereklerine göre davranmış, “imparatoru bin kılıç darbesiyle alaşağı etme”ye cüret etmiş, sarayları yerle bir etmeye yönelmiştir. Bu objektif gerçekliğin, cüretin ve yönelimin doğal sonucu, son olarak 12 yoldaşımızı, mücadele ve savaş kararlılığımızın şahidi olarak ölümsüzlüğe uğurlamak olmuştur.

Türk, Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve mezheplerden Türkiye halkının, halk demokrasisi, özgürlük, bağımsızlık ve daha iyi bir yaşam hakkı için gösterdiğimiz bu şahitlik; ne ilktir ne de son olacaktır. Partimiz ve ona bağlı savaşan ordu güçlerimiz bu irade beyanını bir kez daha yapmaktadır.

İçinden geçtiğimiz süreç emperyalistlerin dünya halklarına, Türk hakim sınıflarının ise Türkiye halkına yönelik her türden saldırısını arttırdığı bir süreçtir. Türk hakim sınıfları, kendi içlerindeki iktidar dalaşını gerekçe göstererek, halkımıza yönelik, başta ekonomik olmak üzere, askeri, kültürel, toplumsal vb. vb. her alanda saldırganlığını arttırmış durumdadır. Kürt ulusuna yönelik askeri saldırganlık alabildiğine arttırılmış durumdadır. Şehirlerde insanlar dur ihtarlarına uymadığı ya da teslim olmadıkları gerekçesiyle çat kapı infaz edilmekte; devrimci ve demokratik kesimler başta olmak üzere, iktidara muhalif çevrelere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları alabildiğince sürdürülmektedir. İşkence uygulamaları artık alenileşmiş, sosyal medyada açıkça servis edilmekte ve halka gözdağı verilmektedir. İşçi sınıfının grevleri yasaklanmakta ve kadınlar her gün birer ikişer katledilmeye devam etmektedir. Türk hakim sınıflarının doğaya ve çevreye yönelik saldırıları hız kesmeden sürdürülmektedir. Bütün bu toplam içinde Türkiye halkına parlamenter maskeli faşizm değil adeta askeri faşist cunta dönemi yaşatılmaktadır.

Buna rağmen halkımızın mücadelesi sürmektedir. Devrimci demokratik muhalefet faşizme boyun eğmemektedir. Kürt ulusal hareketi bütün güçleriyle faşizmin saldırılarına yanıt olmaktadır. Partimiz önderliğindeki halk ordusu savaşını sürdürmektedir. Nitekim tam da bu nedenle ordu güçlerimiz 24-28 Kasım 2016 tarihlerinde, Aliboğaz/Dersim’de faşizmin saldırısına maruz kalmıştır. Düşmanın savaş uçaklarıyla gerçekleştirdiği saldırılarda 9 yoldaşımız şehit düşmüş, akabinde düşmana yönelik halk ordusu gerillalarının gerçekleştirdiği saldırılarda toplamda 4 düşman askeri savaş dışı bırakılmış, bu çatışmalarda ise 3 yoldaşımız şehit düşmüştür.

Bu somut pratik, partimizin ve ona bağlı savaşan halk ordusu gerillalarının, halkın haklı ve meşru mücadelesinin doğal sonucudur. Partimiz Halk Savaşı içerisinde bu türden kayıplar vereceği gibi, zaferler de kazanacaktır. Nitekim düşman saldırısı sonucunda bir yandan yoldaşlarımızı kaybederken, diğer yandan ise düşmana saldırı ruhunu kuşanan ve düşmana kayıp verdiren bir gerçeklik de orta yerdedir. Bu devrimci direniş ve saldırı çizgisi, Munzurlar/Mercan’dan Dersim/Deşt’e oradan da Aliboğaz’a uzanan ve partimizin tarihi boyunca varolan bir çizgidir.

Partimiz halka verdiği sözün takipçisi ve uygulayıcısı olduğunu Dersim/Aliboğaz şehitlerimizin şahitliğinde bir kez daha göstermiştir.

Bir kez daha beyan ediyoruz ki; faşizmin halka ve yoldaşlarımıza yönelik saldırılarını yanıtsız bırakmayacağız. Faşizmin döktüğü her damla kanın hesabını soracağız.

 

Halk Savaşçıları Ölümsüzdür!

Aliboğaz Şehitleri Ölümsüzdür!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, TMLGB!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maozim!

Haziran 2017

TKP/ML Dersim Parti Komitesi

 

Kaynak: www.partizan-online.net

38538

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

44 Yıl sonra onlar yani sonsuzlar[*]

“Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm Kahramanlıklar okudum tarihte Çağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma.”[1]

“Üç Fidan”ın 6 Mayıs’ından veya THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) savaşçılarından, 44. yıldaki sonsuzluklarından söz etmek zor olsa da; “olmazsa olmaz”…

Madımak’tan Mercan’a, Koray’dan Dursun’a‏

Biri henüz 11 yaşında, Pir Sultan Abdal’ın elinde dünyanın en güçlü direnç, bilinç ve isyan silahına dönüşmüş Bağlamaya, Semaha ve Türkülere sevdalı, 2 Temmuz 1993’te Madımaktaki 33lerin en küçüğü Koray Kaya… Diğeri yüzyıllardır özgürlük meşalelerinin yandığı, sefer edilip zafer elde edilemeyen Jaru Diyara, Kaypakkaya’nın destanlaştığı Munzurlara, Zel dağına, özgürlüğün diyarına giden, 17 Haziran 2005 Mercan Dağlarında kimyasal silahlarla katledilen 17lerin en küçüğü Dursun Turgut..

'Osmanlıcılık' Egemenlerin Krizlerine Çok Boyutlu Çare Arayışıdır / Haluk Gerger

Uluslararası ilişkiler ve özellikle Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen ve yazar Haluk Gerger Siyaset Gazetesi ile dünya güç dengeleri, Ortadoğu ve Türkiye üzerine bir röportaj gerçekleştirdi

CHP, stabil bir parti mi?‏ /İsmail Cem Özkan

Yaşadığımız ülkenin ve devletin kurucu gücü olarak tanıtılan CHP aslında homojen bir parti hiçbir zaman olamadı, sürekli olarak çağın ve zamanın ruhuna uygun olarak tavır değiştirtirken kadrosu da değişen bir siyasi partidir ve o yüzden stabil değil dinamiktir.

CHP kurucu üyeleri son Osmanlı Meclisi üyeleri ve 1. Ankara’da kurulan meclistir. Osmanlı devletinden almış olduğu mirası kesintisiz olarak ileriye taşıyan parti özelliğini de korumasına rağmen, bugün kuruluş çizgisinden çok uzakta hatta hiçbir bağlantısı kalmamış konumdadır.

Koşullara Boyun Eğmek Değil, Değiştirmek Devrimciliktir!

"Bak Bill, İşte Kocakafa!”

İslamcı faşist devletin en büyük korkusu, kitlelerin direnme gücünü bütünüyle kıramamış olmasıdır. Onlar, kendi saltanatlarını rahat sürdürebilmek için, öncelikle kitleleri bütünüyle teslim alamk isterler. Teslim almanın ötesinde, bütünüyle sindirmek ve ezmek isterler. Kısa ve uzun vadeli taktikleri budur.

AKP faşist hükümeti, 14 yıldır, kitleleri teslim almanın mücadelesini veriyor ve son 6 yıldır ise, yoğun bir şekilde saldırıyor. Buna rağmen, kitleleri bütünüyle teslim alabilmiş değildir.

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

Yaşam binbir zorluklarla,iniş-çıkışlarla doludur. Mutluluk ve mutsuzluk'da öyle birşey. Yaşamda yanlızca mutluluk yoktur, aynı zamanda yaşamımızda yanlızca mutsuzluk denen bir kader'de yoktur. İnsanların yaşamını belirleyen içerisinde yaşadıkları toplumsal ilişkiler ve olaylardır. Bu sosyal , siyasal,kültürel ve toplumsal olaylar etkiler yaratır insan yaşamında. Hatta insanın sosyal yaşamında belirleyci rol oynar. Doğada diğer canlılarda doğanın birçok olayında,değişiminde, altüst oluşunda ciddi şekillerde etkilenirler.

Yine bir Mayıs günü...Rojava’dan bir Partizan

Ölüm kutsanmaz bizde. Kutsanan özgür yaşamdır. Ancak özgür bir yaşam için ölmek gerekiyorsa tıpkı umutla yaşama koşar gibi, cesaretle karşılarız ölümü. Öncülük kutsanmaz bizde ancak geleceği kısaltmak içinse öncülük, bir sıra neferi gibi atılırız öne. Yaşamın, savaşın, gelişimin diyalektiğinde anlamlandırırız her ölümü ve öncülüğü. 

Ortadoğu'da Öcalan'ın rolü ve Demokratik Konfederalizm‏

Hegemonik güçlerin BOP projesi türlü türlü kaos politikalarının uygulamaya alınmasıyla devam ediyor.

Yaralı kartalların sığınağı,Dersim

İbrahim Kaypakkaya -Erdoğan Yalgın

Baba Ali Kaypakkaya doğan çocuğuna muhemeldir ki, Haranlı İbrahim Peygamberin adını verdi. Dünyaya gelen (1949) bebek, İbrahim Kaypakkaya’ydı. 

Gezi heyulası burjuvazinin korkusu olmaya devam ediyor

Bugün GEZİ’nin (2013 Haziran Ayaklanması) 3. Yıldönümü. Gezi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfı ve emekçilerin tarihinde,  hep yükseklerde tutularak taşınacak bir isyan bayrağı olacaktır. 

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri tarihe bir not düşmüşlerdir: Politik özgürlüklerin baskı altına alınması, yok edilmesine karşı sessiz kalınmayacaktır. Kutuplaştırılmaya, islamlaştırılmaya, demokratik hak ve özgürlüklerin yok edilmesi karşısında sessiz kalınmayacaktır. Gezi’nin tarihe düştüğü not budur.

Sayfalar