Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP/ML MK SB”“ROJAVA VE FİLİSTİN DEVRİMLERİ YAŞAYACAK, YAŞATACAĞIZ!

Emperyalist-kapitalist egemenliğin ölüm makineleri yine işbaşındadır. Ezilen halk ve ulusların isyan ve direnişlerini bastırmak, özgürlük ve kurtuluş mücadelelerini kanla boğmak için azgınca saldırıyorlar. Ortada “yeni” değil yinelenen bir durum var. Tekrarlanan bu saldırı ve katliamların başlıca nedeni; sistemlerinin her yerden delinmesi, en acımasız zorbalık rejimleri eliyle geliştirilen sömürü ve zulüm politikalarında “başarı” ve “istikrar” sağlama çabalarının boşa çıkmasıdır.

Emperyalist haydutlar, açık askeri işgaller dâhil her türlü yöntemle ve hep birlikte çullandıkları Ortadoğu’da dikiş tutturamamanın açmazıyla, en iyi bildikleri ve en çok güvendikleri yönteme başvuruyor, aşağılık uşakları ve beslemeleri eliyle kan döküyorlar. Ezilenlerin ilelebet ölüm uykusuna yatırıldığı düşünülen topraklarda patlayan ve kendi metropollerine sıçrama yapacak derecede “ürkütücü” mesajlar veren Arap halklarının isyanlarıyla atılan tohumların filizlenmesini engelleme adına girişilen bütün yıkma, yakma, yok etme operasyonları, yangının daha da büyümesinden başka bir sonuç vermeyecektir.

İsyan yangınları, devrimci atılımlarla taçlanıyor. Kartların yeniden karıldığı, elde cetvel haritaların yeniden çizildiği, rejimlerin zamanın ruhuna uygun biçimde yeni biçimlerde dizayn edilmeye çalışıldığı günümüzde; ismi “direniş”le özdeşleşen Filistin ve “alternatif bir düzen” modeliyle betonda yeşeren bir çiçek misali boy veren Rojava’nın aynı zaman diliminde ezilmeye ve boyun eğdirilmeye çalışılması, rastlantı değildir.

Çeşitli komplo senaryoları ve provokasyonlar bir yana, hangi örgüt önderliğinde olursa olsun onyıllardır en ağır işgal ve kölelik koşulları altında, Siyonist soykırım politikalarına karşı kesintisiz bir direniş yürüterek dünya halklarına bitimsiz bir moral enerji sunmaya devam eden Filistin halkı vardır ve bu kahramanca direniş kayıtsız şartsız desteklenmek zorundadır.

ABD ve hempalarının Afganistan, Irak ve bölgeye yönelik işgal ve saldırılarına karşı on yılı aşkın süredir direnen çeşitli ülke halklarının en büyük ilham kaynağı Filistin’in direniş ve intifada ruhu olmuştur. Barı Şeria ve Gazze’de kurulan açık hava hapishanesinde her türlü gıda ve ilaç ambargosu da uygulanarak diz çöktürülmeye çalışılan Filistin halkının boyun eğdirilemez direnişi, anti-emperyalist mücadelenin dünya çapında ilham ve güç kaynağıdır.

Nerede devrim, direniş ve isyan patlıyorsa, orada Filistin bayrağı ellerden düşmeyen bir sembol haline gelmiştir. Bir Filistin’e tahammül edemeyenlerin, özellikle de bölgede sistemden kopma iradesi gösteren başka örnekleri kabul etmesi düşünülemez. Türkiye’deki Kürt Ulusal Hareketi’nin kurtuluş mücadelesinin, onyıllardır sürdürdüğü savaş ve direnişin, Türk devletinin başrolü üstlendiği faşist ve gerici kamp tarafından imha ve tasfiye edilmeye çalışılması için büyük bir seferberlik ilan edilmesi boşuna değildir.

Bir süredir açık savaştan politik-diplomatik mecralara kaydırılarak devam ettirilen bu uğraş, Suriye’deki iç şavaş özgünlüğünde “erken doğum” yapan Rojava’yı da kapsamına alarak genişletilmiş bulunmaktadır. KDP gibi işbirlikçilerin yedeklendiği bu planda, Rojava’yı imha hesabının ihalesini de alan IŞİD isimli infaz şebekesi, Kobanê saldırısı ile hamlelerine hız vermiş bulunmaktadır. Önceki aylarda “yoklama” kabilinden gerçekleşen saldırıların, Musul operasyonuyla “rüştü” ispatlandırılan bu insan müsveddesi güruh tarafından bu kez “nihai” bir vuruş şeklinde yürütüldüğü görülmektedir.

Emperyalist ve faşistlerin planları bozulmak için vardır! Ezilen halk ve uluslar, tarih boyunca geliştirdikleri direniş, isyan ve devrimler ile bunu sayısız kez başarmıştır. Filistin ve Rojava devrimleri, halklarının iradesini topyekûn savaş ve direniş mevzisi haline getirdikleri için “yenilmez” bir kimlik kazanmışlardır. Her türlü kıyım, kırım ve zulüm, halkın özgürlük ve demokrasi tutkusuyla ördüğü direnme ve boyun eğmeme duvarına çarpacak, tuzla buz olup eriyecektir! Örgütlü halkın yenilmezliği ilkesinin mutlaklığı, Filistin ve Rojava örneklerinde kanıtlanmaya devam ediyor, bütün dünya şahittir ve şahit olacaktır ki yine kanıtlanacaktır!

Filistin ve Rojava devrimleri, Ortadoğu ve Türkiye halklarının demokratik halk devrimi ve sosyalizm mücadelelerinin “kopmaz” bağlara sahip parçalarıdır. Dünyanın bütün coğrafyalarındaki devrim ve halk demokrasisi ve sosyalizm kavgalarının dolaysız bağlar edindiği günümüz şartlarında, bölgemizdeki sürecin Türkiye’deki komünist, devrimci, demokrat güçlere aktif biçimde “müdahil” olma görevi yüklediği açıktır. Geneli, bölgeseli ve yereli bir potada toplayan görevimiz, proleter dünya devrimi yolunda atacağımız adımların etki gücü bakımından “tayin edici” bir yer edinmiştir.

Bu kapsamda, mutlak gerekli olan dayanışma, destek ve protesto eylemlerinin ötesinde, daha kapsamlı ve doğrudan bir katılım adına, savaşa ve direnişe pratik bir destek tavrı içerisinde olacağımızı ilan ediyor; bütün halk güçlerini bu perspektifle, Rojava ve Filistin’de emperyalistlere, gericilere ve faşistlere karşı yürütülen savaş ve direniş kampanyasında aktif rol almaya çağırıyoruz.

ROJAVA VE FİLİSTİN HALKLARININ DEVRİM VE DİRENİŞ ATEŞİ SÖNMEYECEK!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!

YAŞASIN EZİLEN HALK VE ULUSLARIN DEVRİM VE KURTULUŞ MÜCADELESİ!

HER YER TAKSİM, HER YER ROJAVA, HER YER FİLİSTİN!

HER YERDE İSYAN, HER YERDE İNTİFADA, HER YERDE SERHILDAN!

YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!

YAŞASIN PROLETER DÜNYA DEVRİMİ!

19 Temmuz 2014

TKP/ML MK SB

93173

Yerel Seçimler ve Siyaset

Proletarya, hiç bir olaya ve hiç bir siyasal gelişmeye tarafsız kalamaz. Onun “tarafsız”lığı bile taraf olmaktır. Örneğin her hangi bir olayı boykot etmek tarafsız bir siyaset gibi gözükmesine karşılık aktif bir taraf olmaktır. Ya da iki burjuva (örneğin Ergenekon davaları vb.) kliği arasındaki mücadele de birinden birini desteklemeyip “tarafsız” olmak, iki burjuva kliğine karşı aynı tavırı almak anlamındadır.
 
Bütün burjuva partileri hızlı bir şekilde yerel seçimlere hazırlanıyor.

KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi,  ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya

“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)

“de omnibus dubitandum est.”[2]

 

“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.

Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.

“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]

“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]

“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.

Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu

 

Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.

 

İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!

İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir  önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..

Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim

           Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin  halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların  yürütüldüğü bir süreçten  geçerek bugünlere geldi.

“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”

“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]

 

“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.

“5N 1K değil miydi?” denecek olursa…  Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…

Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Olgularla gençlik ve gelecek(sizlik)[1]

 

“Gençliğe, yaşlılıktan çok hürmet etmeliyiz.”[2]

Søren Kiergegaard’ın, “Hayatı ileriye dönük yaşar, geriye dönük anlarız,” uyarısının altını çizerek ekleyelim: “Gençlik ve Gelecek(sizlik)” meselesi, sürdürülemez kapitalizm koşullarında çürümenin diyalektiğinden bağışık ele alınamaz.

“Çürümenin Diyalektiği”ne gelince onu da Hilmi Yavuz’un, ‘Yara Şiirleri’ndeki dizelerinden şöyle aktarabiliriz:

“her şey akıyor

her şey akıyor, panta rei ve irin

akıyor kalbimize, senin ve benim;

yazdıkları taş levha üstüne, kirle

Mücadele boyu bir yasam : Schafik Jorge Handal [*]

“Hayır, hiç yenilmedik, çekildik yalnız Ve şimdi olduğumuz yerde Ve ayaktayız Diyorlar ki elbette doğru Kim katılmak istemez onlara.”[1]

Kentin merkezindeki küçücük meydanda kurulan derme çatma kürsüden, çevresinden kendisine laf atanlara, soru soranlara söz yetiştirirken, esprileriyle çevresindekileri kahkahalara boğarken, ona “gerilla komutanı” demeye bin şahit isterdi. Ama öyleydi işte…

Şefik Handal… Ya da El Salvador’daki adıyla Schafik Jorge Handal… 

Sayfalar