Perşembe Mayıs 16, 2024

"TKP/ML TİKKO Rojava: “Kobane zaferini selamlıyoruz”

 

Rojava’da kantonların ilanının yıl dönümün 1. yılına girerken Kobane’ye işgal girişiminde bulunan DAİŞ çetelerine karşı alınan zafer zulme karşı direnenlere umut kaynağı olmuştur. DAİŞ çetelerine karşı yürütülen destansı direnişin 134. gününde Kobane’nin çetelerden temizlenmesi “Düştü, düşecek!” pervasızlığına karşı inancı ve kararlılığı temsil etmektedir. Kobane direnişi emperyalizm ve onun uşağı olan T.C devletine karşı saltanatlarının elbet bir gün yıkılacağının, rahat uyku uyuyamayacaklarının habercisi olmuştur.

Kobane’deki zafer, direnişin başından itibaren çok az cephaneyle çetecilere karşı savaşan, mevzileri terk etmeyen, “gerekince de şehit düşen” çeşitli milliyetlerden kadın ve erkek savaşçıların özgürlüğe sevdalı yürekleriyle kazanılmıştır.

4 ayı aşkın süredir zulmü yaymaya çalışan çeteciler, bugün arkalarına bile bakmadan kaçmaya başlamış, kaçmaya çalışanlar ise yine halk savaşçılarının hedefinde olmuştur. Kazanılan zafer, tüm zorluklara, ödenen bedellere rağmen, kurtuluşa duyulan özlemin son bulmasıyla birlikte, dünyanın birçok yerinde zafer kutlamaları gerçekleştirilmeye devam ediyor. Miştenur tepesinden Kobane’de bulunan her mevziye kadar ateşler yakılarak, zafer halayları çekilmeye devam ediyor. Bu mücadelenin bir parçası olan TKP/ML TİKKO Rojava olarak Kobane zaferini ve bu zaferi yaratan YPG/YPJ, TİKKO, MLKP ve BÖG savaşçılarını selamlıyoruz. Bu zafer, kurtuluşu için canlarını veren şehitlerimize ve sömürüye, zulme uğrayan halkımıza verdiğimiz sözün gerçekleşmesidir.

Bugün, direnişin 134. gününde yükselen sese kulak verelim. Cüret, fedakârlık, umut ve ne tankın ne de tüfeklerin sarsamayacağı inanç abidesi bu ses haykırıyor; Düşen insanlık onuru mudur yoksa katliamlarla beslenen kanlı düzeniniz midir? Düşen yaşamak için verdiğimiz bedeller midir yoksa yaşam dolu diye sunduğunuz içi boş düzeniniz midir? Düşen barışı var etmek için uğruna bedel verdiğimiz halk savaşı mıdır yoksa sermaye derdine düştüğünüz savaş kokan bozuk düzeniniz midir? Düşen Kürt, Türk, Çerkez, Ezidi, Ermeni, Arap ve ezilen halkımızın birbirlerine kenetlenerek verdiği onurlu mücadele midir yoksa mezhepsel, ulusal, kültürel ve benzeri sebepler üzerinden ürettiğiniz şovenist düzeniniz midir? Düşen, imkânsızlıklara ve kısıtlamalara rağmen zafer nidalarını bilinçlerine, yüreklerine işleyenler midir yoksa çeteleri, direnişin kırılması için halkımızdan çaldıklarınızla besleyen sömürü düzeniniz midir? Düşen, deklanşörüyle gerçeğin aynası olan, direnişi kâğıtlara parsel parsel ören ve köhnemiş zihinlerinizi alt ederek direnişi halkımıza ulaştıranlar mıdır yoksa halkımıza sunduğunuz yalanlarla, karalamalarla dolu burjuva-feodal medya düzeniniz midir?

Nitekim Roboski’de, Maraş’ta, Sivas’ta Dersim’de Rojava’da olduğu gibi bu soruların da cevapsız bırakılacağı kesinkes ve ortadadır. Sömürü, talan ve baskı düzenine karşı tarih boyu direnişlerle, serhildanlarla, mücadeleyle, bedel verip-bedel ödetme bilinciyle daha önce nasıl cevap vermişsek bugün tekrardan cevap verme sorumluluğu bizlere düşmüştür. Bu anlamda Kobane direnişi halkımızın özgürlük tüten demokrasi ve devrim mücadelesi tarihini, zaferiyle selamlamaktadır.

Nasıl ki “Kobane direnişi, direnişimizdir” diyerek bu mücadelenin bir parçası olduysak aynı şekilde bugün de “Kobane zaferi, zaferimizdir” diyoruz.

TKP/ML TİKKO Rojava "

 

69813

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Sayfalar