Çarşamba Mayıs 15, 2024

TKP/ML – TİKKO ROJAVA KOMUTANLIĞI: 24 Nisan devrimin zorlu ve onurlu yoludur!

Savunduğu devrim öğretisiyle burjuva-feodal devletin soluğunu kesen kıvılcımı-aleve, alevi tüm ülkeye yaymaya çalışırken sadece gerçeğin sesine ve gerçeğin izinde yürümeye çalışan Kaypakkaya yoldaş işçi sınıfının ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımızın önderi olmaya devam ediyor. Kaypakkaya yoldaşın devrim ve örgüt öğretisi, işçi sınıfının kazandığı ve sahip olduğu en ileri devrimci öğretidir. Ülkemizde hiçbir teori, hiçbir düşünce ve strateji Kaypakkaya yoldaşın ortaya koyduğu kurtuluş yolu kadar gerçekçi, uygulanabilir ve güvenilir değildir. Başta işçi sınıfı olmak üzere ezilen tüm emekçilerin, sömürü ve zulüm düzeninden acı çeken tüm insanlığın kurtuluşunu hiçbir teori ve strateji bu kadar gerçekçi ve bütünlüklü olarak ortaya koyamamıştır. Onun savunduğu devrimci görüşler güncelliğinden ve uygulanabilir niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden günümüze kadar devam etmektedir. Savunduğu bilimsel devrimci görüşler günümüzün yaşanan temel sorunlarını aydınlatmaya ve çözümüne yanıt olmaktadır. Bundandır ki Kaypakkaya yoldaşın öğretisi devrimin olanağı, güncelliği, iradesi ve kararlılığıdır. Bundandır ki Kaypakkaya yoldaşın öğretisi gerçektir ve devrimcidir. 


Kaypakkaya yoldaşın devrim ve örgüt öğretisi emperyalizme, komprador kapitalizme, feodalizme karşı uzlaşmazlık temelinde savaşma öğretisidir. Sömürü ve zulüm dünyasına ve yaşamına karşı ödünsüzlük mücadelesidir. Onun şanlı ve onurlu devrim öğretisi aynı zamanda iyi düşünülmüş, sıkı bir örgütlenme öğretisidir. En ileri direniş çizgisini savunan Kaypakkaya yoldaşın görüşleri emekçilerin ve ezilenlerin değişim ve kurtuluş ihtiyacına en açık ve en yalın en dolaysız yanıttır.Zorluklarla örülü büyük engellerle dolu demokratik halk devrimi yolu ancak Kaypakkaya yoldaşın öğretisi kavranırsa yürünebilir ve başarılır. Bu yolu ancak özgürlük ve kurtuluşa inananlar sağlam ve sıkı örgütlenenler yürüyebilir. Devrim iddiası büyük olanlar, adanmış devrimciliği kuşananlar ancak bu yolu başarılı bir şekilde sonuna kadar yürüyebilir.


Kaypakkaya yoldaşın kurtuluş öğretisi hiç bir özgürlük kırıntısına tenezül etmeyecek, ona prim vermeyecek kadar bütünlüklü ve kapsamlıdır. Onun özgürlükler şiarı “kırıntı değil tam özgürlüktür”. Hiçbir ulusa, inanca ve cinse üstünlük ve ayrıcalık tanımayacak kadar eşitlikçi ve adaletlidir. Eşitlik anlayışı “tam hak eşitliğidir”. Ezilen, baskı altında özgürlük ve adalet arayan toplumun tüm kesimlerin ihtiyacı ve taleplerini karşılayacak kadar devrimcidir. Onun görüşleri hiçbir eşitsizliğe ve adaletsizliğe prim vermeyecek kadar özgürlükçüdür. Demokrasi anlayışı ise demokrasinin sınırlarını genişleterek en geniş anlamda burjuva demokrasisini savunmak onunla yetinmek değil, daha ileri ve tam olan proleter demokrasiyi savunmaktır. Demokrasi sorununu bir devrim sorunu olarak ele alır. Demokrasi ve özgürlükler sorunu demokratik halk devrimiyle çözülür. Bunun yolu halk savaşını kararlı bir şekilde yürümekten geçer. 


Kaypakkaya yoldaş sadece sömürülen baskı altında ezilen işçilerin, köylülerin, Kürtlerin, kadınların, Alevilerin, çocukların değil acı çeken her emekçinin önderi ve yoldaşıdır. Sömürülen ve ezilen her kesimden emekçi kendilerine ait olanları, aradıkları soylu özgürlük düşünü, kurtuluş idealini Kaypakkaya yoldaşın kurtuluş manifestosunda bulabilir. Onun kapsamlı bilimsel düşünce ve analizlerle oluşturduğu öğretisi, kan ve direnişle inşa etmeye çalıştığı partisi TKP/ML başta işçi sınıfı olmak üzere sömürü ve zulümden acı çeken tüm emekçilerin ve ezilenlerin partisidir. 
Kaypakkaya yoldaşın kurduğu partinin temeli granittendir. Her türlü burjuva ideolojisinin kuşatmasına burjuva feodal sistemin sayısız yıkım saldırılarına karşı muazzam dayanıklılığı olan bilimsel temelli komünist bir partidir. 


Bugün görev bu partinin etrafında kenetlenerek örgütlenmek, onun önderliğinde kurulan kurtuluş ordusu TİKKO saflarında her türden gericiliğe ve barbarlığa karşı silah elde savaşmaktır.
Sömürü ve zulümden acı çekenler! Adalet ve vicdan arayanlar! Özgürlük ve kurtuluş arayanlar! İnsanca, onurlu bir yaşam özlemi çekenler! Biz işçilerin, köylülerin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, alevilerin ve tüm ezilenlerin partisi olan TKP/ ML saflarında örgütlenelim. TİKKO saflarında yerimizi alarak başta TC faşizmine karşı olmak üzere Ortadoğu’nun katliamcı, soykırımcı kadın ve çocuk düşmanı olan faşist DAİŞ’e karşı savaşalım!


Yaşasın partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, gençlik örgütü TMLGB!
Şan ve onur olsun Kaypakkaya yoldaşa!
Şan ve şeref olsun TİKKO saflarında savaşan halk savaşçılarına!

43694

TKP/ML MK SB-KİMSE KUSURA BAKMASIN; GEBERİŞİNİZ NE “GÜZEL” NE DE “TATLI” OLACAK!

Faşist diktatörlük halka karşı en korkunç suçları işlemeye devam ediyor. Sömürü ve zulmün ölüm makinesi yüzlerce canımıza daha kıydı. Acımız ve öfkemiz büyük, yasta değil isyandayız…

Sarsıldıkça, darbe aldıkça, saltanatlarını koruma kaygısı büyüdükçe zalimleşen, en aşağılık yöntemlere başvuran, kitlelerin direniş ve isyanına kudurmuş biçimde saldıranlar, kanlı çarklarını döndürmek için var güçleriyle yükleniyorlar.

Kaypakkaya'yi Savunmak Dünya Proleter Devrimini Savunmaktir

Kaypakkaya'yi Anarken;

Kaypakkaya'yi sadece iskencede direnmek, ser verip sir vermemek ilkesi ile anmak, onun bu yonunu one cikarmak, Kaypakkaya'yi kucultmek, onu kavramamak demektir.

Kaypakkaya sadece ser verip sir vermemek, dusmana teslim olmamak ilkesi degil, o ayni zamanda;
-Proleter dunya devrimine baglilik ilkesidir
-Halka guven esas ilkesidir
-Proleteryanin felsefesi Marksizm-Leninizm-Maoizme baglilik ilkesidir

TKP/ML MK- Bugüne rehber, geleceğin müjdesidir Kaypakkaya

BUGÜNE REHBER, GELECEĞİN MÜJDESİDİR KAYPAKKAYA!

“Dibinde bir ejderha yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.” (Sabahattin Ali)

Kaypakkaya yoldaş devrimin olanağı ve iradesidir!

İşçi sınıfı ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız Kaypakkaya yoldaşın katledilmesi sonucu sadece devrimci bir önderini ve öncüsünü kaybetmedi aynı zamanda muazzam düzeyde aydınlatıcı bir proleter ışığını da kaybetmiş oldu.

Onun kaybıyla oluşan düşünsel-politik boşluk, bütün ağırlığıyla demokratik halk devriminin önünde durmaktadır. Unutmamak gerekir ki; devrimin önderleri ve öncüleri kolay ve çok sayıda yetişmez. Sınıf savaşım tarihi emekçilere devrimin önderlik olanağını yaratma fırsatını her zaman kolay ve rahat bir şekilde sunmaz.

Soma Roboski'dir

Soma işçi katliamı bir defa daha gösterdi ki, bu düzenin Tanrısı paradır. Söz konusu olan paraysa, insan hayatının bir sinek kadar bile değeri yoktur. Düzenin kanunlarına göre para; onur, şeref ve haysiyet gibi insani vasıflardan kat kat üstündür. Bu düzenden beslenen vampirler para için her türlü rezilliği mubah görmektedirler. "Tek vatan, tek millet, tek bayrak," diye diye halkı tavuk gibi yolmakta, devlet imkânlarını kullanarak halkın cebinden parmak ısırtan zenginliklere sahip olmaktadırlar.

Madencilerin Ölümü Kader Değil, Sermayenin Kar Oranını Arttırma Katliamıdır!

13 Mayıs günü Soma Holdinge bağlı Soma Kömür Ocaklarında yapılan işçi katliamı üzerine, gözler, bir kere daha, sermayenin kar oranını yükseltmek için durdurulamaz işçi cinayetlerine çevrildi. Bu elbette, en zor koşullarda çalışan işçilerin kaderi değil, sermayelerini arttırmak için hiç bir güvenlik ve sağlık önlemi olmayan derme-çatma denebilecek yerlerde çalıştırılmasının bir sonucudur. Burjuvazi, üretim maliyetini (değişmeyen sermaye) düşürmek için işçi ölümlerini artırmayı yeğlemiştir.

Burada bazı istatistikler vererek konuya girelim.

Kızıl Güller Kanıyor‏

Öyle bir coğrafyada, öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, nerdeyse yılın tüm günlerinde ve ülkenin dört bir tarafında bize yaşatılan acıları, haksızlıkları, uğradığımız katliamları protesto etmekle geçiyor ömrümüz. Ve her gün o acılarla, duygusal anlarla bir kez daha yoğruluyor her birimiz. 

"Yüzünüzdeki maden karasını yıldızların kızıllığıyla aydınlatacağız"

Kaypakkaya yoldaşı andığımız bugünlerde Gezi şehitleri kervanına katılarak ölümsüzleşen Mehmet İstif ve Soma’da katledilen maden işçileri ile öfkemiz daha da büyümektedir.

Partizan : Yüreğimiz Soma’da! Yas değil isyan!

MANİSA’NIN SOMA İLÇESİ’NDE YÜKSELEN ÇIĞLIKLAR VE 

YÜZLERCE MADENCİ CENAZESİ…

 

Aralarında, Berkin Elvan gibi 15 yaşındaki işçi çocuk Kemal’in de cesedi, kara bir torbada…

16 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan işçi Fatih, yaralı haline bakmadan kendisi gibi emekçi olan sağlıkçılara soruyor: “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin”…

Diğer yanda ise elinde bir kamera ile şaklabanlığa soyunan bir başbakan…

Diyalektiği güncelle!

Her faaliyet alanı bir önceki sürecin devrimci çalışmalarını kapsamlı bir şekilde örgütsel-pratiksel-yönetsel boyutuyla değerlendirmelidir. Bölge ve alanlar bu süreçte kitlelere ne kadar gidebildi? Ulaştığı, kapısını çaldığı emekçilere sistemin politik teşhirini ne kadar, nasıl yaptı? Kitleleri bilinçlendirip-örgütlemede ikna ve inandırmada ne kadar etkili ve başarılı oldu? Nasıl bir yol ve yöntem izledi ve ne kadar mesafe kat etti? Propagandanın içeriği kitleleri uyandırmak-bilinçlendirmek-harekete geçirip örgütlemek için yeterli miydi?

BİR AYDIN(LIK) HÂLİ FİKRET BAŞKAYA[*]

“Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız.”[1]

 

Bir aydın, bir insan olarak Fikret Başkaya, önemlidir.

“Entelektüellere ihtiyaç duyan bir toplum değiliz”;[2] “Aydın kavramı raf ömrünü tamamladı. Günümüzde entelektüelin yeri filin sırtında sivrisinek olmaktan öte değil,”[3] türünden “ucuz” saptamalara karşın bundan dostun da, düşmanın da asla kuşkusu olmadı; olamaz da…

Sayfalar