Cuma Mayıs 10, 2024

TKP/ML YDK: Ortadoğu'nun ezilen halkları yalnız degildir

ORTADOĞU’NUN EZİLEN HALKLARI YALNIZ DEĞİLDİR.

Ortadoğu kan gölüne dönmüş bulunuyor.

Emperyalistler ve uşaklarının Ortadoğu’daki saldırılarında binlerce insan hayatını kaybetti. Suriye ve Irak’ın ardından, Filistin, Kobane ve Rojava’yıda içine alan saldırlar karşısında dünya sessizliğini korumaya devam ediyor.

Emperyalistler Ortadoğu haritasını yeniden çizmek ve hâkimiyet alanlarını genişletip, bölgenin yer altı ve yerüstü zenginliklerini tamamen kendi kontrollerine almak için saldırıyorlar. Bölgedeki uşaklarını da devreye koyan emperyalistler, yaşanan katliamlardan doğrudan sorumludurlar.

IŞİD, Suriye içsavaşında emperyalistler adına savaştırılmış, her türlü silah ve lojistik destek vererek büyütülen kan emici, gerici faşist bir örgüttür. İslam adına hareket ettiğini söyleyen ve Irak’ta ele geçirdiği bölgelerde Halifelik ilan edip, kendi dışındaki inanç gruplarına saldıran, kadınları kaçırıp, tecavüz eden, öldüren bu gerici örgüt, en son Irak’ın Şengal bölgesinde yaşayan Êzidi inancına mensup 500 insanı katletti. Binlerce insan, dağlarda aç ve susuz bir şekilde ölüm kalım mücadelesi verirken, emperyalistler ve uşakları sadece timsah gözyaşları döküyorlar. ABD’nin sözde insani gerekçelerle IŞİD mevzilerine saldırması, tamamen kendi çıkarlarının Irak’ta tehlikeye girmesidir. Ortadoğu’da binlerce insanın ölümünden, milyonlarca insanın yerinden olmasından sorumlu olan ABD’nin IŞİD’e karşı başlattığı saldırı tamamen göstermeliktir.

Musul’u ele geçirdikten sonra, birdenbire IŞİD tehlikesine dikkat çeken emperyalistler ve uşakları, IŞİD’in Rojova ve Kobane’ye saldırdığında sesizkalmış, çıkarları tehlikeye girdiğinde IŞİD tehlikesinden söz etmeye başlayarak büyük bir manipülasyon yaratmaya çalışmaktadırlar.

Emperyalistlerde dâhil, Kürdistan’ı ilhak eden tüm devletler için Rojova’da demokratik Kürt oluşumunun zayıflaması ve güçten düşürülmesi istenmektedir. Kürtlerin Rojova ve Kobane’de kalıcı bir güç haline gelmesiyle birlikte, Ortadoğu’daki dengeleri bozacağı bilinen bir gerçektir. Rojova’daki Kürtlerin bu bölgeyi ele geçirmesiyle birlikte, Irak Kürt bölgesel yönetimi de Rojova Kürtlerine tavır aldı. Barzani’nin kendisine karşı bir tehlike olarak gördüğü Rojova’nın düşmesi için elinden geleni yapmaktadır.

Siyonist İsrail devletinin yıllardır Filistin Halkına yaptığı saldırılarına bir yenisi daha eklendi. 2 Temmuz 2014 tarihinde havadan askeri saldırılarla, 18 Temmuz’da ise kara operasyonuyla devam eden saldırlar da şimdiye kadar 2000’e yakın insan hayatını kaybetti. Binlerce insanın sakatlandığı, binlerce yerleşim yerinin yerle bir edildiği İsrail saldırılarına karşı Filistin halkı direnmeye devam ediyor. ABD ve uşaklarının Afganistan, Irak ve bölgeye yönelik işgal ve saldırılarına karşı on yılı aşkın süredir direnen çeşitli ülke haklarının en büyük ilham kaynağı Filistin’in direniş ve intifada ruhu devam ediyor. Batı Şeria ve Gazze’de kurulan açık hava hapishanesinde her türlü gıda ve ilaç ambargosu uygulanarak diz çöktürülmeye çalışılan Filistin halkının boyun eğdirilemez direnişi, anti-emperyalist mücadelenin dünya çapında ilham ve güç kaynağıdır.

Bu nedenle başta Kobani ve Rojova direnişi olmak üzere Filistin halkıyla dayanışma icinde olacağımızı, gerici IŞİD saldırılarına karşı, Kürt ve Êzidi haklarının yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Rojova ve Filistin halklarının kazanımlarını ezilen ulusların ve halkların kazanımı olarak sahiplenmek, onları gerici kuşatma ve saldırılara karşı halk tarafından sahiplenilmesini sağlamak bir sorumluluktur.

FİLİSTİN VE ROJOVA HALKLARININ DEVRİM VE DİRENİŞ ATEŞİ SÖNMEYECEK!

TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST-LENİNİST / YURTDIŞI KOMİTESİ

88967

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

Sayfalar