Pazar Nisan 28, 2024

TKP/ML’ye bağlı komiteler ve Komsomol’dan “hizip” tartışmasına karşı ortak açıklama:

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)’ye bağlı Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi “Kamuoyuna Zorunlu Açıklama” başlığıyla ortak bir açıklama yayınladı. Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamanın; geçtiğimiz günlerde “İşçi Köylü Kurtuluşu” adlı bir sitede, TKP/ML MK imzası kullanılarak yapılan “hizip” konulu açıklamaya dair yapıldığı belirtiliyor.

Açıklama yapan komiteler ve GB, Yapılan bu açıklamaya ilişkin söylenecek oldukça fazla şeyin olduğu bir gerçektir. Ancak biz, partimiz içinde boy veren ve bu açıklamayı kaleme alanların aksine partimizin birliğini gerçekleştirme çabamızın hala son bulmamasından dolayı kamuoyunda açık bir tartışmaya daha fazla girmeyeceğiz. Sadece birkaç noktaya açıklık getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmekle yetineceğiz” dediler

“Süreç kendisini hazırlamayanları ve yenilemeyenleri affetmemektedir”

Açıklamada şunlara değiniliyor: “Ocak 2017 tarihinde ‘İşçi Köylü Kurtuluşu adlı bir sitede ‘Partimiz TKP/ML’ye gönül vermiş Türk-Kürt ve çeşitli milliyetlerden işçi sınıfı ve emekçi halkımıza, partimizin üye ve militanlarına’ başlığıyla ‘İLAN EDİYORUZ: ‘GYDK’ İMZALI AÇIKLAMALAR, ÖRGÜTLENEN FAALİYETLER PARTİMİZDE YEŞERMİŞ YURT DIŞI MERKEZLİ HİZİBİN ÇALIŞMALARIDIR. PARTİMİZ TKP/ML DİSİPLİNİ, PARTİ İŞLEYİŞİ VE HUKUKUNUN DIŞINDADIR. YANİ BU OLUŞUM PARTİ DIŞI KALMIŞ BİR HİZİP ÇALIŞMASIDIR. PARTİMİZLE ARTIK İLGİSİ KALMAMIŞTIR. YAPACAĞI HİÇ BİR FAALİYET PARTİMİZİ BAĞLAMAMAKTADIR’ şeklinde TKP/ML-MK imzalı bir açıklama yayınlandı.

Partimiz TKP/ML’nin halihazırda devrim yapma iddiasında olduğu topraklarda, o toprakları da kapsayan Ortadoğu coğrafyasında ve tüm dünyada emperyalist-kapitalist sistemin krizinin derinleştiği, ezilen ve sömürülen halk kitleleriyle düzen arasındaki çelişkilerin giderek keskinleştiği, Türkiye Kürdistanı’nda Kürt ulusunun faşist Kemalist diktatörlüğe karşı can kan pahasına verdiği mücadele koşullarında, yani tam da bir komünist partiden beklentilerin ve görevlerin daha somut ve elverişli hale geldiği bir süreçte, bir kez daha Partimizin yaşadığı sorunlara ilişkin açıklama yapmak zorunlu hale gelmiştir. Bu noktada ‘bir kez daha’ ve ‘zorunluluk’ kavramları özel bir vurgu içermektedir.

Dünya üzerinde emperyalist-kapitalist sistemin yaşadığı ekonomik ve siyasi krizlerin yol açtığı, halk kitlelerinin ayağa dikilmesiyle karşılık bulan isyan silsilesinin ülkemizde vücut bulan hali karşısında ideolojik-politik tıkanıklık yaşadığımız ortadadır. Partimizin yaşadığı kaos tam olarak yaşadığımız bu tıkanıklık ile kitle hareketlerinin itici kasırgası ve egemenlerin buna karşı toptan imhaya varan yöntemlerle diz çöktürmeyi hedeflediği saldırı dalgası arasında kalma durumundan ileri gelmektedir. Süreç ve halk kitleleri; bu tıkanıklığı aşma adına yoğunlaşmayanları, çözüm üretme mekanizmalarını işletmeyenleri, itici kasırga ve saldırı dalgası karşısında kendisini bu sürece hazırlamayanları ve yenilemeyenleri affetmemektedir!”

“Yaşananlar karşısında kitlelerin umudunun kırılmasının üzeri örtülmeye çalışılıyor”

Dolayısıyla yoğunlaşmanın, daha fazla birleşmenin, sisteme karşı çıkan tüm güçlerle daha fazla ortak hareket etmenin önemine sürekli vurgu yaparken, aksine bir pratikle Partimiz yine geçmişte benzer süreçlerde olduğu gibi bir kez daha bölünme, tasfiye edilme, darbelenme açıklamasıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu durum, en başta açık bir şekilde tarihimizi diyalektik bir tarih okumasına ve değerlendirmesine tabi tutmayışımızın, dolayısıyla da kendi tarihimizden dersler çıkarmayışımızın ve bu noktadaki dogmatizmimizin bir sonucudur” diyen komiteler ve GB açıklamasını şöyle sürdürüyor:

“Yine daha önce de tecrübe edildiği gibi bu açıklamayı yapanlar, Partinin hukukuna, tüzüğüne işleyişine yönelik darbe ve bu darbeye karşı tavır alanlara yönelik tasfiye operasyonunun üzerini ‘tasfiyecilik, Menşevizm, kuyrukçuluk, hizipçilik, komploculuk, ayrılıkçı, bozguncu, legalist, parlamentarist, barışçıl, sınıf uzlaşmacı, reformist, sivil toplumcu, ekonomist, otonomucu, muhtariyetçi, ilkesiz, popülist, eklektik, dar grupçu, alancı, şehir küçük burjuvazisinin sağ kanadı vs.’ çoktan seçmeli, onlarca sözde ideolojik, politik, örgütsel ithamlarla kapatmak istemektedir. Ne kadar çok kavram kullanılırsa o kadar gerçekçi olunacağına olan inanç ise açıklamayı okuyanların zekasıyla alay edercesine MLM olarak savunulmaktadır. Üstüne üstlük yine daha önceki tecrübelerde olduğu gibi Parti kitlesi ve kamuoyu ‘programcılar ve anti-programcılar’ olarak karşı karşıya getirilip aldatılarak, programcılık adına dogmatizmin, ilkeler adına statükoculuğun propagandası yapılmaktadır.

Halbuki sorunların ayyuka çıktığı sürecin başından itibaren parti tüzüğünü ayaklar altına alan, tüzüğün ‘olağanüstü koşullarda uygulanmayabileceğini’ dahi propaganda ederek egemenlerin OHAL keyfiyetini partiye uyarlama çabasında olan bir yaklaşım sergilenmekte, inisiyatif alanlarındaki tüm komiteler işlevsiz hale getirilerek, faaliyet alanları kolektivizmden uzak adeta ‘başkanlık sistemi’ ile yönetilmek istenmekte ve bu yöntem bir bütün partimize dayatılmaktadır.

Yine yaşananlar ‘bölünme değil arınma’ söylemiyle tarif edilmeye çalışılarak Partinin güç kaybetmesinin, kitlelerin umudunun kırılmasının üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Ki bunun devamında gelecek olan açıklama, ‘ideolojik, politik ve örgütsel olarak arındık, şimdi daha güçlü şekilde iktidara yüründüğü’ şeklinde olacaktır. Bu ve benzeri açıklamaları yapanların/yapacakların Avrupa’dan ahkam kesmelerinin de ayrıca düşündürücü olduğu bir gerçektir.

Ancak sistem, işçi sınıfı ve tüm diğer ezilenlerin, Kürtlerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ’lerin vd. kesimlerin yaşamı ve geleceği üzerine karabasan gibi çökmüşken, bu ajitatif, fakat boş sözlerin bir kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Halk kitlelerinin artık bu tür anti-bilimsel, gerçek dışı sözlere itibar etmediğini göremeyenlerin sonraki adımı ise Partinin tüzüğünü, hukukunu savunanlara yönelik şiddete varacak söylem ve pratiklerdir; ki bunun adımları bu süreç içerisinde çeşitli şekillerde atılmaya çalışılmıştır. Gayri-meşru bir şekilde de olsa adını kullandıkları ve ayrıca seslendikleri ‘Partimize emek veren çilekeş halkımız ve onun çizgisini omuzlayan yoldaşlarımız’ın emek verdikleri, çizgisini omuzladıkları örgütün isminin TKP/ML olduğunu unutanlar, Parti kitlesinin ve yoldaşlarımızın ‘ideolojik, politik, örgütsel’ arınma adı altında Partinin parçalanmasına artık tahammülünün ve itibarının kalmadığının, şiddet vb. tehditler konusunda ise hiçbir zaman taviz vermediğinin farkında dahi değillerdir.”

“Partimizin birliğini gerçekleştirme çabamız hala son bulmadı”

Yapılan bu açıklamaya ilişkin söylenecek oldukça fazla şeyin olduğu bir gerçektir. Ancak biz, partimiz içinde boy veren ve bu açıklamayı kaleme alanların aksine partimizin birliğini gerçekleştirme çabamızın hala son bulmamasından dolayı kamuoyunda açık bir tartışmaya daha fazla girmeyeceğiz. Sadece birkaç noktaya açıklık getirmek ve kamuoyunu bilgilendirmekle yetineceğiz” şeklinde açıklamasını sürdüren Ortadoğu Bölge Komitesi, Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB), Kadın Komitesi, Enternasyonal Büro, Geçici Yurt Dışı Komitesi (GYDK), … Komitesi; üç konu başlığına ilişkin şu bilgileri vererek açıklamasını sonlandırdı:

“1) Partimizin illegal yayın organı İşçi Köylü Kurtuluşu’nun internette bir site açılarak yayın hayatına devam etmesine ilişkin partimizin bir kararı yoktur. Ocak 2017 tarihi itibariyle internette yayınlanan ‘İşçi Köylü Kurtuluşu’ partimizi bağlamamaktadır. Bu site resmi değildir. Dolayısıyla buradan yayınlanan imzalı açıklamalar da kurumumuza ait değildir ve partimizi bağlamamaktadır.

2) Partimizde ‘yeşermiş yurt dışı merkezli’ bir ‘hizip’ çalışması yoktur. GYDK, partimizin resmi bir organıdır ve dönemin MK’sınca da onaylanan bir komitedir. Açıklama sahiplerinin ilk olarak dedikodu ve hedef göstererek alanları karşı karşıya getiren ve düşmanlaştıran bir yaklaşım izlenmesinin ardından özellikle ‘yurtdışı’ vurgulu bir ‘hizip’ açıklaması yapması çok açıktır ki yurtdışı alanına yönelik bir yargı yaratma amacı taşımaktadır. Hatırlatmalıyız ki, manipülasyonlarla devrim mücadelesi verilmez.

3) Eylül 2016 tarihi itibariyle MK içinde yaşanan istifa nedeniyle parti tüzüğümüzün ilgili maddesince MK iradesini yitirdiği için hiç kimsenin MK adına hareket etme ve MK imzasını kullanma yetkisi kalmamıştır. Dolayısıyla bu tarihten itibaren MK adıyla yapılan açıklamalar, atılan adımlar/alınan kararlar geçerli değildir!” 

 

(TKP/ML) Ortadoğu Bölge Komitesi,

Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği (TMLGB)

(TKP/ML) Kadın Komitesi

(TKP/ML) Enternasyonal Büro

Geçici Yurt Dışı Komitesi (TKP/ML- GYDK)

 … Komitesi

46710

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

44 Yıl sonra onlar yani sonsuzlar[*]

“Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm Kahramanlıklar okudum tarihte Çağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma.”[1]

“Üç Fidan”ın 6 Mayıs’ından veya THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) savaşçılarından, 44. yıldaki sonsuzluklarından söz etmek zor olsa da; “olmazsa olmaz”…

Madımak’tan Mercan’a, Koray’dan Dursun’a‏

Biri henüz 11 yaşında, Pir Sultan Abdal’ın elinde dünyanın en güçlü direnç, bilinç ve isyan silahına dönüşmüş Bağlamaya, Semaha ve Türkülere sevdalı, 2 Temmuz 1993’te Madımaktaki 33lerin en küçüğü Koray Kaya… Diğeri yüzyıllardır özgürlük meşalelerinin yandığı, sefer edilip zafer elde edilemeyen Jaru Diyara, Kaypakkaya’nın destanlaştığı Munzurlara, Zel dağına, özgürlüğün diyarına giden, 17 Haziran 2005 Mercan Dağlarında kimyasal silahlarla katledilen 17lerin en küçüğü Dursun Turgut..

'Osmanlıcılık' Egemenlerin Krizlerine Çok Boyutlu Çare Arayışıdır / Haluk Gerger

Uluslararası ilişkiler ve özellikle Ortadoğu üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen ve yazar Haluk Gerger Siyaset Gazetesi ile dünya güç dengeleri, Ortadoğu ve Türkiye üzerine bir röportaj gerçekleştirdi

CHP, stabil bir parti mi?‏ /İsmail Cem Özkan

Yaşadığımız ülkenin ve devletin kurucu gücü olarak tanıtılan CHP aslında homojen bir parti hiçbir zaman olamadı, sürekli olarak çağın ve zamanın ruhuna uygun olarak tavır değiştirtirken kadrosu da değişen bir siyasi partidir ve o yüzden stabil değil dinamiktir.

CHP kurucu üyeleri son Osmanlı Meclisi üyeleri ve 1. Ankara’da kurulan meclistir. Osmanlı devletinden almış olduğu mirası kesintisiz olarak ileriye taşıyan parti özelliğini de korumasına rağmen, bugün kuruluş çizgisinden çok uzakta hatta hiçbir bağlantısı kalmamış konumdadır.

Koşullara Boyun Eğmek Değil, Değiştirmek Devrimciliktir!

"Bak Bill, İşte Kocakafa!”

İslamcı faşist devletin en büyük korkusu, kitlelerin direnme gücünü bütünüyle kıramamış olmasıdır. Onlar, kendi saltanatlarını rahat sürdürebilmek için, öncelikle kitleleri bütünüyle teslim alamk isterler. Teslim almanın ötesinde, bütünüyle sindirmek ve ezmek isterler. Kısa ve uzun vadeli taktikleri budur.

AKP faşist hükümeti, 14 yıldır, kitleleri teslim almanın mücadelesini veriyor ve son 6 yıldır ise, yoğun bir şekilde saldırıyor. Buna rağmen, kitleleri bütünüyle teslim alabilmiş değildir.

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

Yaşam binbir zorluklarla,iniş-çıkışlarla doludur. Mutluluk ve mutsuzluk'da öyle birşey. Yaşamda yanlızca mutluluk yoktur, aynı zamanda yaşamımızda yanlızca mutsuzluk denen bir kader'de yoktur. İnsanların yaşamını belirleyen içerisinde yaşadıkları toplumsal ilişkiler ve olaylardır. Bu sosyal , siyasal,kültürel ve toplumsal olaylar etkiler yaratır insan yaşamında. Hatta insanın sosyal yaşamında belirleyci rol oynar. Doğada diğer canlılarda doğanın birçok olayında,değişiminde, altüst oluşunda ciddi şekillerde etkilenirler.

Yine bir Mayıs günü...Rojava’dan bir Partizan

Ölüm kutsanmaz bizde. Kutsanan özgür yaşamdır. Ancak özgür bir yaşam için ölmek gerekiyorsa tıpkı umutla yaşama koşar gibi, cesaretle karşılarız ölümü. Öncülük kutsanmaz bizde ancak geleceği kısaltmak içinse öncülük, bir sıra neferi gibi atılırız öne. Yaşamın, savaşın, gelişimin diyalektiğinde anlamlandırırız her ölümü ve öncülüğü. 

Ortadoğu'da Öcalan'ın rolü ve Demokratik Konfederalizm‏

Hegemonik güçlerin BOP projesi türlü türlü kaos politikalarının uygulamaya alınmasıyla devam ediyor.

Yaralı kartalların sığınağı,Dersim

İbrahim Kaypakkaya -Erdoğan Yalgın

Baba Ali Kaypakkaya doğan çocuğuna muhemeldir ki, Haranlı İbrahim Peygamberin adını verdi. Dünyaya gelen (1949) bebek, İbrahim Kaypakkaya’ydı. 

Gezi heyulası burjuvazinin korkusu olmaya devam ediyor

Bugün GEZİ’nin (2013 Haziran Ayaklanması) 3. Yıldönümü. Gezi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfı ve emekçilerin tarihinde,  hep yükseklerde tutularak taşınacak bir isyan bayrağı olacaktır. 

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri tarihe bir not düşmüşlerdir: Politik özgürlüklerin baskı altına alınması, yok edilmesine karşı sessiz kalınmayacaktır. Kutuplaştırılmaya, islamlaştırılmaya, demokratik hak ve özgürlüklerin yok edilmesi karşısında sessiz kalınmayacaktır. Gezi’nin tarihe düştüğü not budur.

Sayfalar