Pazartesi Mayıs 20, 2024

Türkiye'nin Well Strit Şehrini İşgal Et‏‏ / Ergün Aslan

Bir devrimciyi diğer görüşlerdeki insanlardan daha  insancıl kılan istisnalar kaydeyi bozmaz demesi değildir.

İstisnalar için gerekirse kendi kurduğunu da yıkıp yeniden yapmasıdır.

Bir rüyaydı bitti.

Türkiye'nin Well Strit Şehrindeki ABD halkı için Well Strit Şehrini işgal ruhunun yarattığı fakiriyle, zenginiyle... yan yana yürüyebileceğinin gerçekliği.

Bir rüyaydı bitti. 

Taşlarda yeniden yerine oturmaya başladı.

 

Yeniden Türkiye' nin Well Strit halkı patronlara, zenginlere...,  politik karar almayı ( ..... )  mecliste üstlere havele eden ( lere ) dayatmalara..., memleket için yerinde yönetimler ( ve yahutta  esas  köylü olması ) önemlidir  derken  parti içi yerel yönetimleri (ve yahutta  esası  )  hiçe sayan davranışlara  karşı ( ........ ) homurdanmaya  başladı. 

Yinede; 

 

Biz a politik proletarya köylüler en iyi teorinin  gıptayla bakılan, sürekli de alışkanlık haline getirdiğimiz  mücadelemiz ( -i ortaya çıkaran yaşantımızın ) içerisindeki  insanlarda çıkacağına inanmamıza rağmen  rüzgarımızın   nostaljisine kapılanlardan olmayarak o dönemi ve devrimci talillerini tartışmamız gerekirse ... 

Hani hatırlarsınız şu Türkiye'nin Well Strit'in şehrinde İşçi sınıfının Well Strit şehrini işgal et olayları yaşanmıştı.

Bu olaylardan sonra gördük ki öğretlemişler gibi tüm ABD' li devrimciler ABD' de artık her şey eskisi gibi olmayacak, a politik ABD halkı artık zulüm edenlere karşı susmayacak söylemlerine bürünmüş.

 

Peki gerçekten ABD' li devrimci yoldaşların yaptığı bu taliller doğru mu ?

Gelin bunun doğruluğunu derin teorik tartışmalara girmeye gerek görmeden dünya proletarya köylüsünün yaşadıkları tecrübeler içerisinde arayalım.

Ve bunu yaparken de çok uzağa gitmeye gerek görmeden şu ABD' nin İstanbul eyaletindeki Taksim Gezi Parkı olaylarına bakalım. Ardında da  Türkiye'nin ABD' li devrimcileri  (bu iş  türk işi, çin işi dercesine yaşarken bir tek savaş ilan etmediklerine  öldükten sonra kıymete bindirmeleri  gibi )  yayınlarında görmedikleri tamı tamına 90, evet yanlış duymadınız tamı tamına 90' nı, geçmiş tüm ülkelerde aynı dakikalarda bir ağızda bağırmış dünya proletarya köylüsünün demokratik istemli çığlığına bakalım. 

 

Ve ardında da bakalım ABD' deki devrimcilerde olduğu gibi oralardaki devrimcilerde taa..sınırları  aşan bu başkaldırışlar karşısında artık tüm dünya proletarya köylüsü içinde her şey eskisi gibi olmayacak diyerek uğrunda paneller, söyleşiler.... düzenlemişler mi?

Bakıyorum..Bakıyorum... ( http://burcaktv.blogspot.com.tr/p/link.html )

Yok. 

 

Sadece ABD' nin İstanbul eyaletine değil proletarya köylünün eylem otaya koyduğu 90 ülkeninde Troçkistlerine, Envercilerine, Maoistlerine, Anarşistlerine, lenistlerine......  bir  de  Sovyet tarzı sosyalizme inanmış Demokratik Halk Devrimi' ne inan insanlara bakmak istiyorum,  bakıyorum 

Yok.

 

ABD' deki gibi onlarda böyle şeyler yok.

Ne uğrunda paneller, söyleşiler...  düzenliyorlar ne de artık eskisi gibide her şey olmayacak söylemindeler. 

Eee.. öyleyse ne oldu da bu koca dünyada sadece Türkiye' de İşçi sınıfının  Well Strit Şehrini işgal olayları ardında ABD' li devrimciler böyle düşünüyorlar.

Elbetteki bunun tek bir cevabı var.

 

Ve bu cevapta ne :  17 - 18 yüzyılda başlayıp günümüze kadar süren  ( mülkiyetçi ) sosyo ekonomik yapının  Osmanlı ( mülkiyetsiz; sahip olunanın öldükten sonra devlete kaldığı ) sosyo - ekonomik yapısını bertaraf eden Avrupa sömürgeciliğinin sonucu olduğunu ne de Sömürgeciliğin sosyo – ekonomik yapısında doğan  sınıflarında  değişen üretim ilişklerine uygun olarakta artık yaşamın her alanı  (kolektifleri, siyaseti, talilleri, devrimin özelliğini.... )  kendi sınıflarının niteliğine uygun şekilde düzenleme mücadelesi verdiklerini  görmelerinden değildir.

 

Tam  tersine 

İbrahim Kaypakkaya nın  kapitalizmle bağı en az olan sınıf esastır talilini ister Mahirciler, ister Denizciler..., istersede İbrahim Kaypakkayacılar.... içselleştirememiş olmalarının  ortaya çıkardığı sorunları ( nı )  aşma çabalarına İşçi sınıfının Well Strit Şehri eylemleri  eşsiz bir fırsat verdiğinde  ABD' li devrimciler  Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olaylarına daha sıkı sarıldılar.

 

 Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olayları İşçi sınıfının eylemi olarak  orta çıkmasaydı.

  1. Türkiye' nin  ABD li devrimcileri toplumsal siyaestte belirgin olarak ortaya çıkan  sınıfların,azınlıkların... ( sömürgeciliğin etkisiyle ) yaşanılan sosyo -ekonomik yapının  ön plana çıkardığı davranışlar olduğu sonucuna ulaşmaları kaçınılmaz olarak karşılarına çıkacaktı.

 

  1. Uzun yılardır da ihtiyaç duydukları pozitif kadro ihtiyaçlarını da bu sosyo ekonomik yapının ön plana çıkardığı kesimlerde karşıladıklarını fark edeceklerdi.

 

3)Bu   kadrolarında  kozmopolitik yapısı göçmen işçilerle değişmemiş şehirlerde esas olması gereken yerel ( ücretli -ücretsiz ) köylülerle - yerel işçilerle  karşılaşınca da esas olabilmeyi fakir olmanın yeterli ve asli  kriterleri olması gerektiğini içeren yazılara, talillere girişmeyeceklerdi.

 

4) Giriştikleri  yazılarının, talillerinin doğruluğunu ispatlanmak uğruna da kapitalist üretim ilişkisi içerisindeki   yerel işçilerin , yerel ücretli köylülerin  miktarını işçi sınıfını artırma uğruna kullanmayacaklardı. 

5) Kullanmayla da  çeşitliği artan işçinin yürek sızlatan hallerini yanlışlıklarını inkar etme uğruna heba etmeyeceklerdi..

 

6) Asıl ve asıl gerçekte  Türkiye' nin Well Strit Şehrini işgal olayları İşçilerin eylemi olarak  orta çıkmasaydı ABD' li devrimciler aslında dillerine doladıkları ( sözlük anlamıyla  doğru olsa da lakin ki halkın algısında Bolşevik partiliği ifade eden ) ayaklanmacı,  ihtilalci  ifadelerin terk ettikleri  feodal toplumun örgütsüz baş kaldıramayacağını ispatlayan  Şehbetrettin, Köroğlu, Dadaloğlu....  destanlarının yerini aldıklarını  göreceklerdi. 

 

Bunları göremediklerinden   ( belkide gördüklerinden)  gördüklerine karşı  miktarınıda artırdıkları işçi sınıfının söylemlerine bürünerek şehirlerden köylere yakılacak ateşin  içsel, dışsal sorunları da  aştırabileceğini zannetmiş olmalılarki Türkiye'nin ABD li devrimcileri dünyanın hiç bir yerinde olmadığı kadar işçi sınıfının Well Strit Şehrini işgal et eylemine sarıldılar.

 

Lakinki devrimi birincil hale getirmiş hiç bir toplumda esas siyasi iktidar (lar) ı ele geçirmeden de durmaz. 

Durmayacakta.

Yerel kolektiflerde tüm iktidar kırlara. 

89855

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

Sayfalar