Cuma Mayıs 24, 2024

Umreye Giden Düşkünler/ Erdal Yıldırım

Gündemde AKP iktidarı Kültür Bakanlığınca organize edilen 100 Alevi kökenli ‘dede’nin önce Necef’e, Kerbelâ’ya ve sonra da umreye götürülmesi olayı var. Ve (ben de dahil) bir çok yazar çizer, kanaat önderi, kurum yöneticisi günlerdir bu konuda, konuşuyor, yazıp çiziyor ve ülkenin başkaca bunca önemli yaşamsal sorunuları varken, bu konu gündemde önemli bir yer tutuyor.

Bakıyor ve çok açık bir şekilde görüyoruz ki, başında İzzettin Doğan denilen kişinin olduğu Cem Vakfı devleti yöneten AKP iktidarı ve Fethullah Gülen’in başında olduğu Hizmet Vakfı ile bir takım karşılıklı çıkarlar doğrultusunda bir anlaşma yapıyor. Bu anlaşmaya göre de öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bir daire başkanlığı oluşturulacak, bu daire başkanlığın emrinde de her vilayetten dede, zakir ve bir hizmetlinin olacağı bir kadro organizasyonu tesis edilecektir. Bu kadrolar da devletin memuru gibi çalışmaya başlayacaklar ve bu organizasyonun altyapısını oluşturacağı anlaşılan yüz kadar ‘yüzsüz’ Alevi kökenli dede de, bu inkârcı, imhacı, katliamcı devletin ve iktidarın memuru ve hizmetkârı olmaya gönüllü bir şekilde devam edeceklerinden umreye götürüldüler.

Aslını sorarsanız çok da iyi bir zamandayız. Yani safları bir kez daha belirginleştirmenin, her bireyin aklına, vicdanına, inancına ve de karakterine uygun davranışlar sergilediği ya da sergileyeceği bir süreçteyiz. Tarih hem çeşitli dönemlerde toplumuna, yoluna, kültürüne ihanet eden, "Hınzır" paşalıktan kaçınmayan, Rayber/Rayver`liğe soyunanları yazıyor. Hem de Baba İlyas, Baba İshak, Kalender Çelebi, Şeyh Bedreddin, Şahkulu gibi zalimlere karşı çıkan, mazlumlarla birlikte direnip can verenleri, En-el Hak dediği için derisi yüzülen Hallac-i Mansur’u, “dönen dönsün ben yolumdan dönmezem” diyen Pir Sultan Abdal gibi darağacına giden ve ser verenleri de yazıyor.

Tam da bu tarihi gerçekliklerden ötürü bırakalım, kimi satılmışlar, ilkesizler, yol düşkünleri, üç beş kuruşun, haramın, rantın peşinde savrulacakları yerlere doğru savrulup dursunlar.. Umreye gideceklerse umreye gitsinler. Bırakalım umre ziyaretini yapıp geldikten sonra Fethullah Efendi ve İzzettin Efendilerinin etekleri altına girip “Cami-cemevi” ucubeleri içinde birbirlerine al takke – ver külah ne diyeceklerse desinler.

Bırakalım Kerbela’da, Malatya’da, Çaldıran’da, Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Madımak’ta, Gazi’de, Suriye’de yitirdiğimiz yüzbinlerin katilleriyle, ya da Gezi direnişinde yitirdiğimiz gençlerin katili olan, devlet mantığını koruyan ve savunanlarla hem hal olsunlar.

Bırakalım Şeyhülislam Ebu Suud’a, Yavuz Sultan Selim’e, Kuyucu Murat’a ‘ecdat’, Cem Evine “cümbüşevi” diyen, Alevi Kızılbaşlara tarihin birçok döneminde en insanlık dışı iftira ve karalamaları yapanlarla, çağımızın padişah özentili firavunuyla, susuzluktan öldüren, diri diri kazana atanlarla, boğazlayan, yakan katillerle birlikte nereye gideceklerse defolup gitsinler.

Bırakalım yıllardır Aleviliği, Sünnilik ve Şiilik üzerinden Müslümanlaştırmaya çalışan, su an iktidarda olan inkarcı devletin AKP`si ve İran’la birlikte yürüyen bazı düşkünler saflarını iyice belli etsinler. Onlar inkârcı, asimilasyoncu ve takiyyecilerle beraber umreye gitsinler. Herkes bilmelidir ki, bu zavallılar Aleviliği temsil edemezler, Alevi toplumu nezdinde de itibar görmezler. Ve yine herkes bilmelidir ki Alevilik, islamiyete de, umreye de, Arap yarımadasına da asla sığmaz, sığdırılamaz.

Aleviler her zamankinden daha uyanık olmalıdır. AKP iktidarı ve hizmet cemaati asimilasyon için birçok çakma dernek ve federasyon kurdu, kuruyor. Şimdi de paracı, çakma memur dedeler buldu. Onları umreye götürdü. Onlar umreye giderlerse gitsinler, biz Aleviler de Serçeşme’ye gideriz.

Alevilerin gerçek Dede, Ana, Rayber / Rayver, Mürşit ve Pirleri binlerce yıldan beri her türlü zor koşullarda ve baskılara rağmen Alevilik “Yol” ve “Öğretisini” gönüllülük temelinde bugünlere taşımışlardır. Dedeler bu görevlerini yaparken, hizmetlerinin karşılığında da taliplerinin gönlünden kopan, “Kul Hakkı”na ve “rızalık” düsturuna uygun “çıralığ” veya “hakullah” alırlar. O dedelere aşk olsun.

Alevi dedeleri asla yönetenlerin, sistemin, devletin Alevisi olmazlar, maaş almaz, memur hiç olmazlar. Hizmetlerinin karşılığı ödenecekse bile, bu durum din ve vicdan özgürlüğü temelinde, özerk Alevi kurumlarınca yapılmalıdır. Devlet buna karışmamalı, dinden elini çekmeli gerçek laikliği uygulamalıdır..

Diğer yandan anlaşılıyor ki, bu asimilasyon gönüllüleri için zalimliğin de, zulmün de hiçbir önemi yok ve bundan ötürü de zalimlere, sisteme hizmet ediyorlar. Bu mevkii, rant ve para sevdalısı çakma dedeler Necef’te, Kerbela’da gezerken, Suriye’de, yani hemen yanıbaşlarında, Suudilerin, Katarın ve AKP’nin her türlü destek sunduğu şeriatçı, gerici El Kaide ve El Nusracı paralı çetelerin adeta soykırımı andıran katliamlarını ve öldürülen Alevileri görmezden geliyorlar.

Bu sebeplerledir ki, Alevi toplumu, Alevi dernek, dergâh, kurum yöneticileri ve kanaat önderlerine düşen önemli tarihi görev, resmi ideolojinin memurluğuna soyunan, küçük rantlar uğruna asimilasyoncularla kolkola giren, devlete gönüllü hizmetkâr olan bu düşkünleri Alevi ritüellerine uygun bir şekilde toplum içine almamaktır. Bunlar, AKP tarafından Avrupa’ya götürülen, gittikleri yerlerdeki Alevi kurumlarına alınmayan ve bin pişman geri dönen 65 dede örneğindeki gibi asla dernek, dergâh ve kurumlarımıza sokulmamalı, herhangi bir görev verilmemeli, her yerde teşhir edilmelidirler...

13-15 Şubat günleri Xızır orucunun tutulduğu günlerdir. Alevi inancında Xızır her yerde hazır ve nazırdır, yardımcımızdır. Dertlere deva, sorunlara çare olandır.. Aleviler ve Alevilik hem dışımızdaki Alevi düşmanlarınca, hem “bizden geçinen kalleşler, döner bizi taşlar” sözlerine uyan Hınzır Paşalarca asimile edilmeye çalışılıyor. Önümüzdeki dönemde biz Aleviler kendi inancımıza daha çok sahip çıkarak, "Alevileşerek” buna dur diyebiliriz. Yani her zamankinden fazla Xızıra ihtiyacımız var..

     Xızıre Qal yardımcımız olsun!

 

Erdal YILDIRIM

13 Şubat 2014

90295

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Sayfalar