Cuma Mayıs 17, 2024

Yol açan,yol gösteren...

İşçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin örgütlenme ve savaşma ihtiyacının olduğu yerde bir yönetme ve yürütme ihtiyacı var demektir. Bir yol göstericiliğe ihtiyaç var demektir. İşçi, kadın, gençlik vb. çalışmalarını, bir birimi, bir grubu, bir örgütü örgütlemek-yönetmek ya da bir harekete önderlik etmek kısaca devrimin parçalarda ve farklı alanlarında ve bir bütüne önderlik etmek gibi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya olunduğu bir gerçektir.

Yoksul yaşamın ve ölümün kefenini yırtmak için devrimci bir örgüt yaratmak ve onun sağlam, güvenilir, kalıcı önderliğini oluşturmak en zorlu görevdir. Devrimcilerin en büyük dersi önderliktir. En çok zorlanılan ders önderliktir. Bilgisine en çok ihtiyaç duyulan devrimi yönetmenin-örgütü yürütmenin sanıldığı ve düşünüldüğü kadar kolay olmadığını bilmek gerekir. En çok zorlanılan, en çok hata yapılan, en çok yetersiz kalınan konuların başında da önderlik konusu gelir. Bütün bunlardan dolayıdır ki önderlik, özgürlük ve kurtuluş savaşımında en zor ve en önemli derstir.

Önderlik, her gün, her an ancak bir an olsun asla vazgeçilmeden diyalektik materyalizmin eğitim atölyelerinde sürekli bir şekilde kendine çekidüzen vermektir. Sınıf savaşımının yasalarına göre eğitmek-eğitilmek, kalıba dökmek ve kalıba dökülmektir. Bütünlüklü ve kapsamlı olarak diyalektik materyalizm öğretisine sahip olmaya çalışmaktır. Derin bir çözümleme, etkili bir yürütme ve köklü bir değiştirme gücünü ve iradesini örgütleyebilmektir. Okunarak hemen öğrenilebilecek, birkaç pratik, birkaç yıllık devrimci çalışma içinde sahip olunacak, hemen elde edilebilecek bir mevzi olmadığını anlamak gerekir. Uzun yıllara dayalı sürekliliği sağlanmış bir mücadelenin ve her mücadelede elde edilen deney ve tecrübeler üzerinden manevi bir saygınlık elde edilen ciddi bir mevzidir. Güven ve tutarlılığın sonucu elde edilebilecek bir mevzidir. Görevleri hakkıyla ve layıkıyla yerine getirilmediğinde eleştiri öz eleştirinin ateşinde tekrar tekrar yanmayı göze almak demektir. Eleştirileri en çok üzerine alan, kendini düzeltme ve devrimcileştirmede en önde ve en çok örnek olması gerekendir. Önderlik konumunu, “apoletini” sürekli omzunda değil cebinde taşıyandır.

“Önderlik ne sabahtan akşama kadar tekrarlanan bir slogan ne de küstahça itaat istemek değildir” der Başkan Mao. Önderlik kurumun doğru politikasını yaratıcı bir şekilde uygulayan, devrimci çalışmalarda örnek olan, ikna, inandırma ve saygınlık gücüne dayanılan, güven duyulan, güven veren, görüşlerinde ve eyleminde tutarlılığıyla amacına yüksek düzeyde bağlı olandır. Yetki ve mevkisiyle değil fedakarlığı, çalışkanlığı, duruş ve yürüyüşüyle yol açıcı ve yol gösterendir. Devrimci savaşın en önünde, en ilerisinde, güven duyulması gereken yerde bir anıt gibidir. Ona bakılarak yapma-başarma-cesaret ve zafer gücü kazanılandır.

Kendini çelişkiye kapatmayan, diyalektik gelişme sürecinin tutucu ve reformcu yaklaşımlarla çarpıtılmasına fırsat vermeyen; doğala, yaşaması gerekenle gerekmeyeni ayırt etmeyi becerebilendir. Fikir ve eylem gücünü birlikte konuşturandır. Söz gücü ve eylem gücü yüksek olandır. Tutarlılığı, yaşam ve savaş ilkesi olarak benimseyendir. İçindeki ve dışındaki burjuva ve küçük burjuva düşünce ve alışkanlıklara karşı savaşmaktır. Özgürlük düşüne ve çabasına tutkuyla bağlı olandır. Planlı ve tecrübelidir. Planlama ve yürütme gücüdür.

Savaş, güzel duyguların yaşama geçirilmesidir. Özgürlüğe değişime tutku düzeyinde bağlılıktır. Nasıl yaşamak gerektiğini bilendir. Dönüştüren güçtür. En bitik yerde bir kaya parçası da olsa onda kök salmayı başarabilendir.

Her gün ve her an amacına yüksek bağlılıkla yürüme iradesini ortaya koyabilendir. Tek bir adımı bile amaçsız atmayandır. Yürünen her yol, yaklaşılan her emekçi, kurulan her insani ilişki amaca uygun olmak gibi bir yüksek sorumlulukla ele alınmalıdır. Önderlik her adımda her çalışmada başarıyı düşünen ve örgütleyendir. Ezilmiş, ayaklar altına alınmış, uçurum dibine yuvarlanmış, ölmüş bitmiş kişiliklerden kahraman yaratma beceri ve çabasını ortaya koyabilendir. Uyuyan, savaşma beceri ve yeteneğini gösteremeyen köleleştirilmiş bir sınıfı- bir halkı uyandırarak savaştırabilendir.

(Bir Partizan)

44055

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Ermeni Devrimcilerin İttifak Deneyiminden Hareketle “YÜRÜ BE KEMAL…”

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce can kaybının ardından 14 Mayıs 2023 tarihinde “Başkanlık” ve “Milletvekilliği Genel Seçimleri”nin “yenilenme”si kararı alındı. Depremler ve ardından yaşanan sellere rağmen ülke seçim sath-ı mahalline girmiş bulunuyor. Seçim, iktidardaki AKP-MHP partilerinin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” ve ona eklemlenen partiler ile CHP-İYİ Parti’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın oluşturduğu iki ana siyasi kampın iktidar mücadelesi biçiminde gelişiyor.

ATAERKİL SİSTEME KARŞI MÜCADELE SORUNU, EZEN-EZİLEN CİNS ÇELİŞMESİNİN ÇÖZÜMÜ SORUNUDUR

Sorunların doğru çözümü, öncelikle onların özünün tam olarak ne olduğu veya neye tekabül ettiğinin eksiksiz olarak ortaya konulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Yani sorun aslında tıpkı şuna benziyor: Doğru ve isabetli tedavi ancak ki doğru teşhis ile mümkün olabilir.

“Kadın sorunu” olarak tanımlanan sorun da böyledir. Sorunun özü bir kez gözden kaçırıldımıydı, sorunun kendisi de çözümü adına ileri sürülenler de isabetli ve doğru olarak ortaya konma şansını yitirir esasen.

Azaduhi (Nubar Ozanyan)

Herkesin anlatılacak bir hikayesi, yazılacak bir yaşamı vardır. Liceli Azaduhi’nin hikayesi, soykırım yaşamış bir Ermeni kadının Lice’den Diyarbakır’a, İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan sürgün hikayesidir. Doğduğu yerde yaşayamadığı gibi ölemeyenlerin hikayesidir. Onun hikayesi kolay taşınamaz acıların, tanımlanması zor hüzünlerin hikayesidir. İyilik yapmaktan başka bir şey bilmeyen, ekmeğini paylaşmaktan başka bir şey düşünmeyen, direngen Liceli bir Ermeni kadının hikayesidir.

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML

Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-

K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.

Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

Sayfalar