24 Haziran Seçimleri, Komünistlerin Tutumu

Ülkemizde sınıfların hareketi-tarihsel hareketi- niteliğine ve dünyayla bağlaşıklığına bağlıdır. Duşünce zihinsel aktivitite bu gerçek hayatın yansımaları ile doludur. Cumhuriyet kuruluşunu Komprador sınıfların eğemenliğinde, azınlık ulus ve inançların taleplerini yok sayarak, görünür olduğu yerlerde onu ezerek eğemenliğini inşa etti. Komprador sınıfların ve ona yedeklenmiş sömürücü alt sınıfların ortaklığı sadece bir bağlaşıklık ilişkisi değil ortak bir kültür durumuna geldi. Komprador sınıfların büyüme gençleşme dönemleri sona erdi. Ülkemiz egemen sınıfları hem sermaye olarak hemde kültür olarak yaşlandı. Onun gerici pratiğinde pişen ezilen sınıflar çıkış yolunu AKP de somutladı. CHP siyasetinin hükümet biçimine tepkisi olarak yaşam alanı bulan ezilen sınıfların bu tepkisi, şimdi devlet biçiminde yeni bir tepkiye dönüşüyor. Tek adam rejimi Erdoğan da kendini gösteren bu görünürlük neden kaynaklanıyor? AKP nin yerel ve bölgesel yönetimleri imalatçı yerli milli sermayenin unsurları ile dolu olduğu için. İşçi ve emekçiler için inandırıcı görünen bu görüntüye Kürt Ulusal Hareketi de aldanmıştı. Ulusal bilincin gelişmesinde etkili olan milli burjuvazinin geç kalmış gelişmişliği ve bu gelişmenin günümüz biçimi hangi tarihsel aşamalarda kendini siyasi partilerde ifade etti. Ayrı bir siyasi güzergah olarak CHP dışındaki tüm partiler ya bu sınıfların çıkarlarının tek parti yada ittifakını içeriyordu. MHP nin, Saadet ve Refah Partisi (biri ulusal bilincin burjuva feodal biçimi, diğeri eşitlik özleminin eski ve yeni sınıfların kaynaştığı feodal düşünüş ve yaşayış biçiminin yansıması) bu sınıfların tarihsel gelişimi tarihidir. İmalatçı bu sınıflar ne oldu da bu kadar genişledi ve siyasete Egemen oldu? Kompradorun bu gelişme ve genişlemeden çıkarı nedir? Birincisi CHP de somutlanmış devlet biçimi siyasetinin eskimesi ikincisi ise proleteryanın geçim ihtiyacı olan malların ucuzlatılmasını sağlamasıdır.
(Bim, A101, Hakmar, şok vd.) imalatçı sektöre verilen bu iş bölümü gereği bu mağazalar ezilen sınıflara verilen ücretlerin oranına göre düzenlenmiş mamuller ile doludur. Gereksinimlerin türü kalitesi ve fiyatındaki ucuzluk işçi ve emekçilerin ücretlerinin de düşürülmesi yada küçük tasarruflar ile görece rahat yaşamasını sağlıyor. Kompradorun işine gelen kısmı teknikte ilerlemenin gerisinden gitmek zorunda olmasından doğan bağımlılığının yasası emek yoğun üretime tabii olmasındandır. Geçmişte her on yılda bir AFC yöntemine baş vurması proleteryanın geçim mallarını orta sınıflara dayanarak ucuzlatılmasını sağlayamamasıdır. AKP ile bu sınıfları genişletmiştir. AKP, Kemalist ideolojinin ezilenlerde yarattığı yorgunluğu almıştır. Ulusal sorununun tarihsel gelişimi binlerce mezarın ağırlığı yine AKP de Barış süreci aldatmacasına dönüşmüştür. Bu yorgunluk devrimci mücadele unsurlarında reformizm, ekonomizm, oportunizm ve en önemlisi programa güvensizlik, devrimci mücadele yöntemlerinden uzaklaşma, ‘delilikten ‘uzaklaşma, ‘akıllanma ‘ biçimine dönüştü. Akıllanma pasifizm, Faşizme geçici boyun eğme demektir. Kitlelerle bağ sadece yetmez, onlardaki gerileme devrimci mücadele yöntemlerinin en yüksek biçimine silahlı mücadeleye güvensizliğe evrilmiş onun özel biçimi olan gerilla savaşı zayıflatılmış, kır kent nüfus yoğunluğu üzerinden yapılan proleteryanın kurtuluş siyaseti programları ısıtılıp yeniden servis edilmiştir. Hatta devrimci mücadele koşullarının olmadığı tespitleri yapılmış, ülke dışında demokratik ülkelere seyahatler artmıştır. KAYPAKKAYA ‘nın da dediği gibi en iyisi ‘siz Ay’a gidin beyler.
Yasa yani düşüncenin dışında var olan yasa, (hareket) kavranmadığı için olguculuk, görgücülük, posivitivizm, doktrincilik, hareketin eğri büğrü yansımaları olarak devrimci mücadelede geniş alanlar bulmuştur. Kitleler bu sapmalara kanmamış soğuk yemeği yememiş ama pişmesine de yanaşmamıştır.
İmalatçı firma sahibi bir çok insanla görüşme fırsatım oldu. Neden AKP diye sorduğumda, kredi, Pazar, milli duygu düşünce ve yaşayış tarzlarını ifade etme fırsatı buldukları için yanıtını aldım. Umut sadece fakirin ekmeği değil bu sınıfların da ekmeği. Konuşmalarımız da ortak noktamız emperyalist bağın kopması, milli ve yerli de kendini ifade eden bağımsızlık (siz bunu bu sınıflar için egemenlik arzusu olarak anlayın) noktasıydı. Siyasi egemenlik ile bu ekonomik egemenliğin kurulabileceğini düşünüyorlardı. Yerli ve milli onlarca iş kolunda üretim yapıldığını, ilerlediğimizi söylüyorlardı. Bu konuda da hemfikirim. Ancak bu sınıfların da kavranmadığı şey şudur :
Orta sınıfların en yüksek biçime ulaşması durumunda dahi ya emperyalistler tarafından yağmalanıyor yada rekabet gücünü kaybedip yıkılıyor. Kendileri de bu iki seçenekten ilkine satışa mecbur olduğunu kabul ediyorlar. Ve tüm yerli ve milli üretim hayali suya düşüyor.orta sınıflar, Komprador a ve onun bağlaştığı emperyalist devletlerin egemenliği sınırına dayanıyor ve sınıf siyasetleri çöküyor.
Orta sınıfların sağ kanadı neden azınlık ulus milliyet ve inançlara karşı gerici bir politika üretiyor ve üretmek zorunda?
Çünkü o bu bağlaşıklığa boyun eğiyor.boyun eğmesinin nedeni nedir? Çünkü Cumhuriyet öncesi cılız zayıf tefeciden bozma toprak ağazından türemiş, ticaret burjuvazinin Kompradorlaşamamış artıklarından oluştukları için. Ezilen ulus milliyet ve inançlara dağıtacak sermaye büyüklüğü (demokrasi) olmadığı için. Sermayenin ilkel biçimini deneyimlediği için.
Neden dönem dönem yıkılmak zorunda? Sermayesi Komprador ve Emperyalistler için büyüme tarzı olduğu için. Orta sınıfların sağ kanadının genişlemesi durdu mu? Hayır. dünyanın ekonomik yeniden üretimi ve sermayenin devir hızı arttığı için ülkemiz ekonomisinin bu hıza entegre olması için emek yoğun (ucuz emek gücü ordusunun büyümesi, yedeğinin-işsizler ordusu – baskısı olmadan mümkün değil ) üretim zorunludur. Ve egemenlik ve bağımlılık ilişkilerini sürdürmesi için teknik te ayakta duracak bir büyüklük oluşmadan da bu sınıfların yıkımı Kompradorun da yıkımını içerisinde barındırıyor. Bu nedenle seçim siyasetinin ekonomik aktif yönü AKP nin hükümeti idare etmeye devam edeceğini gösteriyor.
Pasif yönü yani geleneksel Kemalizm yönü CHP orta sınıfların sol kanadı ile hükümet olabilir mi? Evet olabilir bunun sebebi de yetmez ama evetin sağ biçiminden sol biçimine dönüşmesine bağlıdır. Tamam vd muhalif tepkiler seçimlere boykot dışında tepki veren her türlü siyasetin bu havuzu doldurmasına bağlıdır.
Yetmez ama evet =yeter artık hayır eşitliği bu. Bu zıtların özdeş olmadığı yasası gereği özdeş bir eşitlik değildir. Tabiki fark vardır. Bu fark proleteryanın iktidarı mücadelesinin ilerici yada gerici Hareketinin neresinde? Gerici yanında.
Proleteryanın aydınlanması, orta sınıfların sol yada sağ kanadının siyasetinde değildir. Bu sınıfların devrimci mücadelenin eğemenliği altında devrimci mücadeleye boyun eğdiği kadar onu tek kurtuluşu gördüğü ve desteklediği yerde bu sınıflar proleteryanın çıkarlarının peşinden geldiği zaman bu sınıflar ilerici bir harekete zorlanmış olurlar. Yoksa onun duyguları ne kadar inandırıcı ise o kadar aldatıcıdır.
AKP gericiliğine karşı geleneksel gericilik arasında bir tercih MLM ler için bir hareket olabilir mi? Evet olabilir oldu da. Ama bu hareket MLM bir hareket değildir. Bu programın çiğnenmesi, teori de doğru olan mücadele yöntemlerini pratikte Red etmektir.
Tamam yada hayır’ın argümanları nedir?
AKP gericiliği
Kürt Ulusal Hareketinin yasal alanda desteklenmesi
Başka var mı?
Yok.
AKP gericiliği yeni bir gericilik mi? Hayır
Komprador AKP yi sevmese de neden desteklemeye devam ediyor? Çıkarlarını ifade ettiği için
Tarihte CHP ye neden destek olduysa aynı şeyler için.
Kürt Ulusal Hareketinin yasal alanda ‘özgürlük ‘elde edebileceğini, parlamento da yorulması eskitilmesinin sağ bir hareket olmadığını biri çıksın açıklasın!
Bu sağ çizginin kitle kuyrukçuluğu olmadığını olgularla göstersin.
Olgular tam tersini gösteriyorken. Kürt seçmeni siyasal ekonomik idari olarak sisteme bağlayan yöntem askeri yöntemi de kemiriyorken.
Güney de ya yok edilecek yada uzlaşılacak bir siyaset proleteryanın çıkarı olabilir mi?
Değişen dünyaya (emperyalist çıkarlara uyan) ayak uydurma değil mi bu.
Seçimlerin sonucu proleteryanın köylülerin hangi kazanımları ile sonuçlanacak.? AKP gidecek daha ne isteyelim. Komik olmayalım lütfen. AKP geldiğinden beri devletin içini, askeri, idari ekonomik alanları öyle köklü doldurdu ki Erdoğan gitse dahi onu hükümet değişikliği ile değiştirmek mümkün değil.
Erdoğan a karşı siyaset sisteme karşı siyaseti içermesi gerekiyor. Sadece sisteme karşı bir siyaset olması da yetmiyor, onu YIKACAK siyaseti içermesi gerekiyor. Yani KAYPAKKAYA çizgisi gerekiyor. Salon KAYPAKKAYAcılığı değil, namlunun ucundan siyaset gerekiyor.
Namlunun gölgesindekine selam olsun.
Yaktığı ateşe selam olsun.
Zindanlarda direnenlere selam olsun.
Proleteryanın alınterine selam olsun.
Sıcak altında pişen tene selam olsun.
Ahbun kokusuna, çeltik serpen yevmiye eline yüreğine selam olsun.
40 TL lik yevmiye ile çalışan ellere kollara bacaklara selam olsun.
Aylık 800 TL ye çalışan Suriye li emekçiye selam olsun.
İnşaattan düşen kurumuş kana selam olsun.
Elektriğe kapılmış pişmiş kemiklere selam olsun.
Son ütücüye selam olsun, servisi bekleyen roman çocuklara selam olsun.
Ezilen sınıfların ülkemiz kurmayına TKP /ML ye selam olsun.
Yaşasın HALK SAVAŞI.
YAŞASIN DEMOKRATİK HALK DEVRİMİ MÜCADELESİ.
Taner özcan
Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır
Son Haberler
Sayfalar

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)
Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.
Sosyalizm nedir ki?
Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti
Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]
SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;
belki biz olmayacağız ama
bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz
"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."
Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)
Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]
“Bir pratik,
bir ideolojinin aracılığıyla
ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]
Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]
“Kâğıda dokunan kalem,
kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]
Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?
Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)
Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.
Seçimler ilginç bir şey.
Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.
Ama kime göre neye göre?
Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?
Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği ise...
İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..
Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor
Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.