AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.
Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.
Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.
Dün de bugün de K. Kürdistan’da halkın, başta seçme-seçilme iradesi olmak üzere birçok temel hak ve yetkileri aleni bir şekilde gasp edilip, yok sayılıyor: Seçtiği millet vekilleri çeşitli gerekçeler oluşturularak tutuklanıp hapsedilirken; yerel yöneticiler olarak seçtikleri belediye başkanları ise; yine olmadık uyduruk gerekçelerle azledilip tutuklanıyor ve yerlerine de merkezi yönetimin kayyumları atanıyor.
Yerel yönetimler özgülünde uygulanan bu siyaset öylesine bariz bir şekilde sömürge siyasetidir ki yasalarca belirlenmiş olan usul Türkiye kesiminde ve diğer burjuva partiler somutunda, bir şekilde görevden alınan belediye başkanı yerine belediye meclisi kendi içinden birilerini yeni başkan olarak seçmesi şeklinde uygulanırken; K. Kürdistan’da belediye meclisinin bu hak ve yetkisi de gasp edilmek suretiyle, rafa kaldırılır.
Bunun en son örneğine Kepez ve Hakkari’de tanık oluyoruz. Tutuklanan CHP’li belediye başkanının yerine Kepez Belediye Meclisi kendi içinden birini yeni belediye başkanı olarak seçmişken; Hakkari’de, Belediye Meclisinin bu hak ve yetkisi gasp edilerek, yerine, devletin atanmış valisi,bu kez de belediye başkanı olarak atandı.
Kendilerinin mevcut yasalarına da aykırı bu keyfiyetin bir izahatı da yok! Zaten olması da gerekmiyor,çünkü keyfiyet, faşizmin bir diğer karakteristiğidir.
“Cumhur İttifakı İktidarı”nın küçük ve ama devletin birçok ‘derin odak’larının sözcüsü de olan ortağı faşist MHP’nin lideri, Hakkari’ye kayyum atanmasının ardından yaptığı grup konuşmasında, tüm Kürt belediyelerine de derhal kayyum atanmasını buyurabiliyor.
Bu, besbelli ki bir işaret fişeği. Yani önümüzde ki günlerde, başta Mardin Belediye Başkanı sayın Ahmet Türk olmak üzere, birçok belediye başkanın da yine malum uyduruk gerekçelerle görevlerinden alınıp, yerine kayyum atanması, hiç de sürpriz olmayacaktır.
Bir bütün olarak bu sömürgeci faşist uygulamalara karşı net ve kararlı tutumlar almak ve keza her biri somutunda bunlara karşı fiili direnişler örgütleyip sürdürmek; Türkiye ve K. Kürdistan somutunda yürütülen demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu, aynı zamanda kendisini ilerici, demokrat, sol-sosyalist ve komünist addeden tüm demokrasi güçlerinin ertelenemez tarihi görev ve sorumluluğunun da bir gereğidir.
Bu tarihi görev ve sorumluluk; kendilerini sol-sosyalist ve komünist addedenler açısından daha da farklı bir karakter arz eder. Çünkü bu kesimler Türkiye ve K. Kürdistan özgülünde kendisini dayatan “Birleşik Devrim Mücadelesi Stratejisi” gereğince, zaten yürütülmekte olan demokrasi mücadelesinin de birinci dereceden asli özneleridirler. Dolayısıyla da bu somutta ki görev ve sorumlulukları asla sadece “desteklemek” şeklinde ki bir tutum ve pratik ile sınırlı olamaz/olmamalı da. Bu bir demokrasi ve sosyalizm mücadelesiyse; o halde unutmamak ve de üzerinden atlamamak gerekir ki sol-sosyalist ve komünist güçler bu mücadelenin destekleyicisi değil; doğrudan önderi, tarafı ve katılımcısıdırlar.
Unutmamak gerekir ki faşizmin kerte kerte geriletilmesi ve nihayetinde yıkılması, işte tamamen bu mücadele hattında ki ısrar ve kararlılığa bağlıdır.
Halil Gündoğan
Halil Gündoğan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu
Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’
Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı. Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında, Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.
Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK
Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...
Geri dönüp baktığımda
Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor.
Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.
Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…
Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.
AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları
Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise, “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı.
Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?
Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.
Devrim Bir Maceradır
Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.
Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.
Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi
Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.
On’ların Öğrettiği
birer birer, biner biner ölürüz
yana yana, döne döne geliriz
biz dostu da düşmanı da biliriz
vurulup düşenler darda kalmasın…//
çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…
sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1
Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…
Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak
Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.