Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.
İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.
Bir kere sen kimsin? Senin ve senin gibilerin Orhan Bakir ve Nubar Yalım yoldaşları ağzına alma, isimlerini telaffuz etme hakkınız hiç mi hiç yoktur. Orhan ve Nubar yoldaşların çizgileri belli, net ve açıktır. Onlar Enternasyonal proletaryanın ideolojik, örgütsel, siyasal, politik hamurunda yoğrulup mayasını Kaypakkaya'dan aldılar. O sebeple milliyet, din, cins, din, etnik ayrımcılık temelindeki örgütlenmelere kararlıca karşı çıktılar. Rengine, dinine, milliyetine, cinsiyetine bakmadan Marksizm’in –Leninizm’in ideolojik çizgisinde, Altincag’a varmak için ortak örgütlenmeyi, mücadeleyi esas aldılar. Dünya görüşlerimiz tamamen zıt olan paralı kara çalma kalemşorlar önce siz kendi kirli dünyanızla hesaplaşın. Daha dün Kemalizm’in yanında bize silah kuşanıyordunuz. Orhan yoldaşa, Nubar yoldaşa sahip çıkmak senin ve sizin gibi tas kafalı ırkçılara düşmez. Siz onların bulunduğu yerde nefes alamayacak kadar korkak taşeronlarsınız. Tanımadığınız ellerini dahi belki sıkma cesaret ve yürekliliğini gösteremediğiniz yoldaşlarımız hakkında, kara çalma yazılar yazarak TKP/M-L’yi karalamanıza hiçbir komünist, devrimci, demokrat ve ilerici müsaade etmez.
Seni ve senin gibi kara çalma kalemler her zaman oldu, olacak da. Seni ve senin gibi ortada dolaşan kara çalma kalemleri şahsen tanımam ama sen ve senin gibileri ben yetmişli yıllarda iyi tanırım. Doğu Perinçek vardı, belki hatırlarsınız! İsmail Bilen vardı! Onu da belki hatırlarsınız! Kara çalma kalemleriniz onları hatırlattı bana.
Evet, evet ben bu provokatör kalemleri yetmişli yıllarda iyi tanırım. Ermeni soykırımını sahiplenen, Kürt katliamını savunan, Dersim katliamına bıyık altı gülen sovenist -ırkçı tezlerle beslenip, bugüne uyarlanmış 'anti' tezisin! Hayır, hayır, sen ve senin gibiler dün Jön-Türkleri, Kemalizm’i savunan sözde 'devrimci' ,özde ise Rusya adına sosyal şoven geleneğin çakma, devşirme kalemlerisiniz!
Her renge giren, kendini 'tertemiz ‘gösteren ama vebali büyük olan egemen şovenizmin kültürüyle beslenen, o nedenle çamur atmada bayağı usta olanlardansın. Yazı dilin belli, sanal kurguların belli, karanlık dünyana Rusya aydınlık getirsin. Şunu bilin ki; sizin gibi densizlerin Orhan yoldaşla, Nubar yoldaşla hiçbir alakası ve ilişkisi olamaz. "Çamur at izi kalsın" diyerek karakalem çalıyorsunuz. Unutmayın; hiçbir yalan, sahtekârlık gerçekleri karartamaz. Sizin gibi kara çalmalara da beş para değer vermez. Orhan Bakir yoldaşımızın, Nubar Yalım yoldaşımızın tertemiz isimlerine şaibeli atıflar yaparak tilkilik yapmayın. Ermeni halkının soykırımı üzerinden göbeklerinizi şişiriyorsunuz. Ermeni soykırımının lanetlenmesine bahane uydurup halklar arasında nifak, kin tohumları ekmeyin. Sizin gibilerin TKP/M-L’ ye söylenecek tek bir sözü olamaz. Siz önce kendi kin kokan ırkçı milliyetçiliğinizle hesaplaşın. Her zaman keskin sirke küpüne zarar verirmiş... Yoldaşlarımız hakkında ahkâm kesmek, değerlendirme yapmak size düşmez. Türk devletiyle ayni konuma düşüyor, ayni ağzı kullanıyor kara çalıyorsunuz. Yoksa ezilen halklarımız arasına kin, düşmanlık, intikam gibi gerici duygular yayarak kendinize görev mi çıkarıyorsunuz. Anlaşılan o ki; Orhan Bakir, Nubar Yalım ve daha onlarca, yüzlerce Ermeni yoldaşımıza kin kusmanızın sebebi sizin gibi olmamaları, sizinle birlikte yürümemeleri, Proletarya partisine kendilerini adamalarıdır. Ben yaşayan tarihin uzun yıllar birebir tanığıyım. Benim gibi onlarca tanık var. Ya sen, siz kimsiniz kara çalma kalemler!!! Partimizin tarihini, geçmişini ordan burdan çalıp çırpıp toplayarak yalan yanlış kamuya aktarmanıza kimse müsaade etmez. Kendiniz kadar konusun. Daha fazla halklarımıza zehir kusup parayla kin satmayın. HASAN AKSU.
Son Haberler
Sayfalar
T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]
“Acı veriyorsa geçmiş;
geçmemiş demektir.”[2]
“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.
Kolay mı?
BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]
“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,
acıma çılgınlığı vermiş,
İnsan artık dayanamaz gibiyse,
üstelik
Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı
Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;
Ve acıdan dili tutulunca insanın,
bir Tanrı
Çektiğimi anlatayım diye
bana dil vermiş.”[2]
KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.
KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER
Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...
İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]
“Biri kurbağa öper,
biri yüzyıllarca uyur,
biri 7 cüceyle yaşar,
biri kuleye kapatılır.
Bir masal prensesi olsan bile
kadınlık zor.”[1]
1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike
ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]
“Tarih, gelecek için
kavga verip, yitirmiş bile olsa,
insanlık için vuruşanları
hiç unutmaz.”[2]
Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…
Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...
12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba
Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları
Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.
BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ
Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez
Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,
PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,
Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.
“Yarı-Feodal” Brezilya...?
11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.