Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.
Bu değil,bu değil bu da değil.Uzaktan birini gösterirler adama cevap hazırdır.Bu bizden hiç değil.Ayrıntı hiç kelimesinde gizlidir.Karşısındakini hiçlikle ilişkilendirerek,üstü kapalı bir tavır konur.Onun hiç olması dilenir,psikolojik olarak kendisini rahatlatır söyleyen.Bazı anlayışlara baktığımızda bu mantığı aratmayacak traji-komik bir ruhsal şekillenme görürüz.Kendisinden olmayanı dışlayan,ya da kendisi ile aynı amaç için mücadele etse de aynı şeyleri düşünmediği için,bu bizden hiç değil tavrına maruz kalan çok devrimci vardır.Birçok varyantları olan bu şekillenme özünde karşısındakinin fikrini kabullenememe,onun yok edilme isteğiyle parelel düşer.Onu yoketmek için önce beyninde bu tavra başlamıştır.Bu kişiler büyük ihtimalle Mao'yu anlamamış sadece okumuş kişilerdir.Belki sayfa numaraları ile size ezber sunabilirler.Kuranı hatim edenler gibi.Neyse ki ben hatmedenleri pek sevmem.Merhabası ezber kokan insandan, insana özgü ne beklenir ki?
Geçen gün bir annemiz sordu?Neden bir şehitler albümü yok diye.Bu aslında içimde bir yaradır,partizan şehitlerine ve onların elleri öpülesi annelerine karşı.Hata bende aslında:
2010 senesiydi.Şehitler için bir albüm yaratmak istiyorduk.Bu vesile ile gidip bir yerden kaynak istemek zorunda kaldım.Niçin geldiğimi,ne yapmak istediğimi söyledim.Cevap çok ilginçti biz düşünelim.3. yılına girdik,hala düşünüyorlar.Hatalı olan bendim sonuçta 10 TL verip mahalledeki kültür merkezinden de temin edebilirdim.Ama para değil önce dostluk gerekirdi.Gururuma yediremedim ve yapmadım metafizik bir yaklaşımla.Bazen rüyamda Demirdağ'ı ,Halil Türker'i görürüm.Ve içime saplanır bu acı.Sonra kendimi idealist bir yaklaşımla savunmaya geçerim''.Ben onlardan değilim yoldaş,derim rüyalarımda.''
Daha sonra buna benzer olaylar yaşadım.Bana halkım diyen oldu.Ben onlara ben senin halkın değilim dedim.Seni tanımıyorduk diyenler oldu.Gülüp geçtim.
Niye bunları yazdın diyeceksiniz.Geçen gün bir yoldaşımla telefonda görüştük.Küslük müslük bişeyler anlattı.Kimse canına küsmez.Kimse düşüncelerine küsmez.Küskün dediğiniz her insanın bir tavrı vardır,eğer bir devrimci ise.
Birinden uzaklaşmak,onlara tavır almaktır gerçek anlamıyla.Ben sizi olumlamıyorum hata yapıyorsunuz demektir.O birey yaşadığı sorunlar çözülmediği veya çözüleceğine inanmadığı için uzaklaşmış ve başka bir duruş segirlemiştir.İster teorisyen ister pratik anlamda herhangi bir seviyede olsun,temel sebep onların uzaklaşma şartlarını çözmek nedenlerini anlamaktan geçer.Bunları çözdüğünüzde zaten bu bilinci almış,bu dünya görüşünü anlamış her birey belki de sizden de önde daha yaşanılası bir dünya için mücadele edecektir.İnsanları anlamak ancak daha bilimsel yöntemlerle mümkündür.
Albüm neden yok diyen annem,cd var bende,sıfırdan yaptım.Birgün yanına düşerse yolum,onu ellerimle sana teslim edeceğim.Ben onlardan değilim ama ,ben Kaypakkaya'nın yoldaşıyım sen üzülme olur mu?
Son Haberler
Sayfalar
Zemherinin Kızıl Gülü
Bugün 24 Ocak 2011..
Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..
İçimde tarifi zor duygular..
Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..
"…gider,
…gider, nice koç yiğitler gider
Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir,
Ey mavi gök!
Ermeni Meselesi hallolunmuştur Talat Pasa 29 Agustos 1915
Ermeni Soykırımı , İttihat ve Terakki Partisi hükümeti idaresinde ama tüm devlet kurumları ile gerçekleşmiş bir olaydır.Hükümet ve devlet uyum içerisinde artık Ermeni'lerin varlığını or tadan kaldırdıktan sonra Ermeni sorunu'' hallolunmuştur '' diyerek '' kurtulduklarını '' zannetmişlerdir.Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni sorunu güncelliğini olduğu gibi korumaktadır. 100.yıl yaklaşırken Türkiye, yeniden dünya gündeminde tartışılır ülke konumu ile dikkatleri üzerinde toplayacaktır.
24 Ocak Vartinik Baskını ve Ali Haydar Yıldız.. / Muzaffer Oruçoğlu
Hayatımın unutulmaz anı. Menzil ve yaşam hakkı vermeyen haşin bir kış. Geyiklerini mağaralarına kapatan sisli, boranlı yüce zirveler. Yarı yıkık bir ev ve halkın korkarak, ‘sizi öldürecekler, gidin buralardan,’ diye mırıldana mırıldana acıdığı, destek vermeye çalıştığı bir avuç silahsız gerilla. Ve seher öncesinin toz karı hafif hafif ırgalayan ruzigarı ve tüfek şakırtıları.
Karışık
Yeni yılın ilk ayını epey aşarak yazıyorum ilk yazımı, belki korktum, belki panik yaptım, belki bir şey bekledim, ya da kimsenin aklına gelmeyecek hesaplar yaptım, yani derine daldım. “derin” kelimesi nasıl bir algı yaratır, nereden yakalar adamı, nasıl eğer, nerede büker, ne hale sokar, bilemem. Ama içimde tedirgin, kuşkucu, rahatsız ve hasta bir yer etti. Nerede bir erk, kurum, parti, örgüt, hele hele devlet varsa derini mevcuttur. Başka bir gücün olduğu ve derinlerden zelzele kudretine sahip bir şey bu…
Gaz kullanımı - ya da halkın zehirlenmesi üzerine (*)
“Zulüm bizdense; ben bizden değilim!”[1]
En net hâliyle Adolf Hitler’den biliriz “Gazlamak filli”nin ne olduğunu; elbette onun öncesinde I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda veya İngilizlerin Kürtlere karşı kullandığını; sonrası da bunun Şeyh Wassan ile Doli Smakoli’den Halepçe’ye uzandığını “es” geçmeden…
“Kimyasal gazdır” bunun adı; farklı versiyonlarıyla…
Kimyasal gazların, “biber”, “portakal”, “Brezilya” vb. versiyonlarıyla IMF İstanbul, KCK Diyarbakır, 1 Mayıs Taksim’inde ve bir alay itiraz eyleminde tanıştık…
"Özerlikçi"Anayasa sonrasında Bolivya dersleri (1)
“Anayasacıların öncelikle önemsedikleri şey, otorite ve gücün sınırlandırılması ve dağıtılmasıdır. Bu sınırlamalar felsefe ve ahlâki tartışmaların geniş alanından beslenir...”[2]
“Şangay Komünü” Hikayeleri
MKP ve Marksizmin En Temel İlkeleri
Eleştirilerime aşağıdaki başlıklar altında devam ediyorum:
1- “Şangay Komünü” Hikayeleri
2- Parti Diktatörlüğü Mü? Proletarya Diktatörlüğü Mü?
3- MKP ve Kaypakkaya
1- “Şangay Komünü” Hikayeleri
Sınırlı bir yaşamı sınırsız bir davaya adayanlara bin selam!
“ YÜKSEKLER ASLA FETHEDİLEMEZ ETEKLERİNDE MEZARLAR YOK İSE”
Mille salutations a ceux
QUI ONT PRÉCONISÉS UNE VIE LIMITÉE POUR LA LUTTE !
"Rien ne s’obtient sans effort et sacrifice"
La lutte des classes continue sans cesse à travers le globe.
Yarım Fokoculuktan Tam Fokoculuğa Geçişin Teorisi
MKP 3. Kongresini yaptı ve Kongre belgelerini yayınladı. Kongrelerini başarıyla sonuçlandırdıkları için devrimci mücadelelerinde başarılar diliyor ve kutluyorum.
Kendini Kaf dagında zanneden bir çeyrek "aydın"Haydar Karataş
Bazen zorunluluklarla, bazen tesadüflerle, bazen daha iyi bilen birisinin yönlendirmesiyle bazı kişiler bilgilenme anlamında yaşadığı toplumun gelişmişlik düzeyinden kendilerini daha ileriye taşırlar, gerek bilgiyi fethetmenin verdiği haz(“mutluluk fethetmektir.” Engels) gerekse de öğrendikçe doğa ve toplum karşısında özgürlük duygusunun güçlenmesi, bu bazı kişilerde, bilgilenmeyi bilinçli bir eyleme dönüştürür.( “insan bilmediklerinin esiridir, öğrendikçe özgürleşir” spinoza) ve düşün dünyasının büyümesiyle, olgulara, olaylara, nesneye diğerlerinden farklı olarak daha geniş açılardan ba