Bir Devrim Yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.
Bir devrim yapmalıyız: Bütün savaşları ortadan kaldırmak için!
Emperyalist ve gerici savaşlar birbirini kovalıyor. 21. yüzyılın daha şafağında Afganistan, Irak, Suriye, Kürdistan, Yemen, Ukrayna derken, İki büyük emperyalist haydut kamp arasına sıkışmış Filistin halkı boğazlanıyor. Bütün emperyalistler, tasmalarından boşanmışcasına, dünyayı yeniden aralarında paylaşmak için savaşa hazırlanıyorlar. İşçi sınıfı ve emekçilerin tüm birikimlerini ellerinden alıp silahlanmaya harcıyorlar. Kitlelerin sesini boğmak ve olası ayaklanmaları bastırmak için faşizan yasaları birer birer uygulamaya sokarken, demokratik hak ve özgürlükleri zorla gasp ediyorlar. Birbirlerini atom bombasıyla tehdit ediyorlar. Uluslararası proletaryanın büyük öğretmenlerinden Lenin demişti; “soygun düzeninde, emperyalistlerin kaçınılmaz en temel bölüşüm seçeneği emperyalist savaştır!”
İnsanlığı ve Doğayı kurtarmak ve korumak için acilen bir devrim yapmalıyız!
Emperyalist-kapitalist sistem, doğayı ve insanlığı yok ediyor. Doğanın ekolojik dengesi geri dönüşümsüz bir şekilde tahrip olmuştur. Çevre felaketi emperyalist sistemin felaketiyle birlikte derinleşiyor. Tüm canlıların ve insanlığın varlığı tehdit altındadır.
Yaşam hakkımızı korumak için bir devrim yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi gerçek yüzünü bütün çıplaklığıyla göstermeye başladı. Çok sözünü ettikleri burjuva “demokrasi”si, “insan hakları” vb. gibi kavramlar artık onlara her yönüyle lüks geliyor. Emperyalistlerin yarattıkları yıkım ve tahribat nedeniyle, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan emekçilerin, “demokrasi nümünesi” AB'nin dikenli tel örgüleri ve ölüm denizlerinde yaşamları son buluyor. Ve hazırlandıkları 3. emperyalist paylaşım savaşında atom bombasını kullanmanın hazırlığını yapıyorlar.
Bir devrim yapmalıyız, halklar öldürülmesin, soykırımlar son bulsun diye!
Dünyanın en mazlum halkları arasında olan Filistinliler ve Kürtler katlediliyor. Filistin halkı bütün ABD ve Batılı emperyalistlerin emri ve desteği ile siyonist İsrail emperyalist devleti tarafından yok ediliyor. Gazze'de soykırım yapılıyor. Binlerce Filistinli, bütün dünyanın gözleri önünde vahşice öldürülüyor. Emperyalist Türk devleti, Rojva'nın tüm alt yapılarını bombalayarak yok ediyor. Afrika kıtasının halkları emperyalist tekellerin çıkarları uğruna birbirine kırdırılırken, açlık ve yoksulluğa mahkum ediliyor.
Sınıfları, sınırları ve sömürüyü ortadan kaldırmak için bir devrim yapmalıyız!
Sermaye büydükçe işçi sınıfı ve tüm emekçiler daha fazla yoksullaşıyor, daha fazla acı ve zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Emperyalist burjuvazi, Uluslar arası işçi sınıfı ve ezilen halkların birliğini bozmak için milliyetçi ve faşist argümanları kullanarak, burjuvazinin ücretli sömürü sistemini gizlemeye ve aşırı sömürü üzerine kurulu kendi kanlı diktatörlüklerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Fazla gecikmeden emperyalist-kapitalist sistemi yıkıp sosyalizmi kurmalıyız!
Doğayı ve insanlığı kurtarmak, sömürü ve sınıfları ortadan kaldırmak, silahlanmaya ve savaşlara son vermek ve insanın doğa ile uyumlu yaşamaları için, acilen sosyalizme ihtiyacımız var. Emperyalist kapitalist sistem kendiliğinden yıkılmayacaktır. Buna karşı, bütün ülkelerin işçi sınıfı ve ezilen halkları emperyalist-kapitalist sisteme karşı ayağa kalkarak, kendi sistemleri sosyalizm için mücadele etmelidirler.
Bütün bu nedenlerle; Özak Tekstil işçilerinin ve daha onlarca işçi direnişlerini, burjuvaziden ikitdarı almak için birleştirip; 2024 yılında, faşizme, emperyalist savaşlara ve ücretli kölelik sistemine karşı komünist saflarda örgütlenerek, sosyalist bir dünya için HEMEN ŞİMDİ SOSYALİZM! şiarını haykırmalıyız. İnsanlığın başka bir kurtuluş yolu yoktur!
Herkese iyi yıllar!
28.12.2023
Yusuf Köse
Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.
http://yusuf-kose.blogspot.com/
Son Haberler
“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]
hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.
Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik
Proletaryalarla sohbet.
Ah... ah... kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Hemi de kaçımız.
Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.
Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.
Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Belki de... sadece bu konularda da değil.
Başka konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.
Bir Devrim Yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.
T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi
Giriş:
Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.
İyi Yahudiler de Var!
"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"
Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı
Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz.
Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan
Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.
TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı
Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi
Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.
Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!
Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.
TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi
Giriş:
İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.