mavrithalassa.com adlı sitenin Zinoyev-Topal Osman ''mektupları''na cevabımız

Doğruya Bakarken Eğriyi Görmek Ya Da Eğriye Bakarken Doğruyu Görmek
''Muhalefetin ( Zinovyev, Radek, Trocki ) en büyük hatası, Türkiye ve Çin arasındaki bütün bu farkları göremeyişinde, Kemalist devrimi toprak devrimi ile karıştırmasında ve hepsini ayırmadan bir sepete atmasındadır.'' Stalin
İlk önce şunu aklınızda iyi tutun;
RUSYA'DA İÇ SAVAŞ
7 Kas 1917 – 25 Eki 1922
Bu kadar basit olmaması lazım ML yi çöpe atmak? -Ayşe Hür kim, bir liberal. Ne bulmuş? Bir mektup. Mektup gerçek mi? Gerçek olduğunun Kanıtı nedir? Sovyet kaynaklarında, Parti belgelerinde bu mektuba rastlamış mı? Her elinde bir tas buldum diyen kanıt mı sunmuş oluyor? Bilimsel tarih bu mu?
İlk önce her önümüze konulan şeyin bir tarih olmadığını bileceğiz. Tarih, söz konusu 'mektuplar'' gerçek olsa bile, ve hatta Parti belgesi olsa bile, tek başına bir dönemi tarif edemiyeceğini, gerçeğe bütününden bakmak gerektiğini bileceğiz.
Bunu yayınlayan site, tarafsız bir site mi? Kendine devrimci diyeni safça devrimci mi kabul edicez? Bu site hiç Yunan devletinin Morada, Balkanlarda ve diğer yerlerde Türk ,Bulgar etnik temizlikleri yaptığını teşhir etmiş mi? Ya da Makedonyanın isim hakkına nasıl bakıyor?
Nazım Hikmetin daha Komünist olmadığı, gençlik yıllarında askeri okul öğrencisiyken yazdığı Turancı bir şiiri, uyardığımız halde, Nazım 1921 de Moskovaya gittikten sonra Komünist olmuştur dememize rağmen, ukela bir suskunlukla, şiiri hala Komünistlere karşı bir kanıt gibi yayınlamaya devam eden bir sitenin, kendisine Devrimci gibi bir isim takmasına ne kadar güvenebileceğiz?
Biz Pontus soykırımdır derken, Yunan devlet milliyetçilerinin oyuncağı olacak basit bir hareket miyiz? ML her işine gelenin onu kendisine oyuncak yapabileceği basitlikte bir ideoloji midir?
Zinoyevin Leninin sağ kolu olduğunu iddia eden bu site, bundan emin midir?
Sakın bu Zinoyev, Ayaklanma tarihini dışarıya sızdırarak ona ihanet eden, Leninin Partiden atılmasını istediği, ama Parti MK sı doğru görmediği için partide kalan, daha sonra Troçkist komplolara karıştığı için Moskova mahkemelerinde yargılanan ve suçunu itiraf eden Zinoyev olmasın?
Peki güya kendine devrimci diyen bu site, Stalinin Zinoyev ve Kemalistler hakkındaki bu sözlerine ne diyecektir? marksist-leninist-forum.weebly.com/kemalizmin-kar…
Bilmem kim efendinin köy evinde ''sakladığı mektubu'' bulabilen(!) kendine devrimciyim diyen bu site, google amcaya sorsa bir tıkta bulabileceği Stalinin bu konuşmalarını bulmakta acaba neden bu kadar zorlanmıştır?
Anlamak isteyen için zor olmasa gerek! İlk defa işçiler iktidarı ele geçirmiş. Yönetilenken, hiç tecrübesiz ilk defa yönetici sınıf olmuş. Devrimi yapar yapmaz sağı-solu-çar artıkları, anarşistleri herkes size karşı ayaklanmış.
Beyaz Ordu kurmuşlar karşınızda ve milyonlarca kişinin öldüğü bir iç savaşın içinde bulmuşsunuz kendinizi. Kızıl Ordu kurmaya karşıyken(Devlet ve Devrim) Lenin bu yeni durum karşısında Kızıl Ordu kurmak zorunda kalmış. Başına solların temsilcisi Troçkiyi koymak zorunda kalmış.
İç Savaşı dışardan kışkırtan ve örgütleyenin İngilizler olduğunu tahmin etmek bu kadar zor olmasa gerek! Güney sınırında İngiliz kontrolünde bir Türkiyenin, zaten bir iç savaşla boğuşan Bolşevikler için kesin bir mağlubiyet olacağı açık değil mi?
İngiliz destekli bir İç savaşla uğraşan taze bir devletin, İngilizlere karşı savaşmak istediğini söyleyen güney sınırında Kemalistleri desteklemesinin bir zorunluluk olduğunu görmemek için ya kör ya da art niyetli olmak gerekir.
Bu reel durum politikasıdır. Yeri gelir Savaş Komünizmi siyaseti uygularsınız ve bir gericiliğe karşı başka bir gericiliği yanınıza çekmek politikası izlersiniz. Bugün hiç kimse 2. emperyalist savaşta Amerika -ingiltere ile aynı cephede olmamızı neden hiç eleştirmiyor?
Çünkü durumu kavrıyor. Nazi yayılmacılığını önlemenin o şartlarda baş görev olduğunu görüyor.
Ama Sovyetlerin iç savaşla boğuştuğu bir döneme gelince, bizi ellerine aldıkları bir sayfayla, rahatça Topal Osman işbirlikçisi bir hareket gibi göstermeye çalışıyorlar.
Leninin bu tür reel zorunluluk politikası sadece İç Savaş ve Kemalistler konusunda da değildir. ML nin düşmanlarına biz yardım edelim. Brest Litovski anlaşması da gericilikle taktik bir uzlaşmadır. Bir koz daha verelim NEP, devrimden sonra bir dönem için Kapitalizme geri dönmektir. Düşünün bakalım neden?!
Bu da Post-modernizmin yeni saldırıları ML ye karşı, Kürtlük adına, Rumluk adına vs. neden gelip beni kurtarmadın..! Keşke imkan olsaydı da Kızıl Ordu dünyayı kurtarsaydı diyeceğim..aklıma Berlinin tepesine dikilen Kızıl Bayrak gelince, sahi biz onu da yapmışız aslında !
HDP den bir sandalye kapmak isteyenler,aynı Topal Osmanın, Anadoluya İngilizlere karşı savaşmak için gelen Musta Suphi ve Yoldaşlarını Karadenize yönlendirerek katlettiren kişi olduğunu da biliyor olması gerekmez mi?
Kemalistlerin o dönem çakma bir TKP kurduğunu bilmesi gerekmez mi? İnönünün anılarında ''Biz mecliste başımıza kırmızı kalpak giyer, birbirimize yoldaş derdik. Ama Moskova bize değil, Suphi gibi bir çapulcuya itibar etti'' dediğini de bilmesi gerekmez mi?
Bu bile Leninin Kemalistlere bakışında hiç de o kadar saf olmadığının bir delili değil mi? Madem tarihçi oldunuz, tarihe dayanarak ML yi boğmak istiyorsunuz, tarihin olgu kısmını değil de, elinizde 2 kağıdı neden esas alıyorsunuz?
Mavrithalassa sayfasına göre ,Yunan kuvvetleri işgalçi değil, kendine ait olanı geri almaya gelmiş haklı kuvvetlerdir. Haklısınız değilsiniz, buna tarih karar verir. Ama şunun anlaşılması lazım biz dünyaya millet/ırk penceresinden değil, sınıf penceresinden bakarız.
Birşeyi fiili gerçek/olgu olarak kabul etmek başkadır, tarihsel haklılık/haksızlık kapsamında değerlendirmek ise başkadır.
Sovyetler, bir toprak parçasında egemenlik kazanmak için kendi sınıf ordusunu dönemin TKP sini , Mustafa Suphi ve yoldaşlarını göndererek sınıf tavrını koymuştur. Fakat yenilmiştir.
Artık fiili bir durum vardır. Sizleri yıkmak isteyen İngiliz imparatorluğu ülkenizde bir iç savaş örgütlemiştir ve güney hattınız da, ya kukla Osmanlı ya da Kemalistler kazanacaktır. Birisi kazandığında siz kaybedeceksınız. Savaş Komünizmi şunu emreder;önce ayakta kal!
Kemalistlerin bir taraftan Sovyet silahlarını alırken, öte yandan Ankara Antlaması gibi, el altından İngilizlerle uzlaşması, yukardaki gerçeği değiştirmez. Kemalistler daha uyanık çıkmış ve iki tarafa da el uzatırken, duruma göre tercihini emperyalistlerden yana yapmıştır. Hepsi o kadar!
Kaypakkaya önce Kemalizmi ilerici görür, onu anti-kemalist yapan yine Bolşeviklerin yazılarıdır. Kaypakkaya Snurovu okuyunca fikrinin değiştiğini söyler. Kürt sorunundan Ermenı sorununa ilklere imza atmış Kaypakkaya bu kadar cahil miydi, Hem ML oluyor hem bu ilklere imza atıyor.
Son söz, bugün PYD ,Amerika gibi emperyalist bir baş düşmanla işbirliği yaparken, bunu gayet makul bir politika olarak görenler, iş tarihin derinliklerine gelince bir anda reel değil, ilkeli olmak lazım diyor.
Aferim devam edin, HDP size de bir vekillik ayarlar!
Yukarda Stalinin Zinoyev ve Kemalizm üzerine görüşlerini okuyabileceğiniz linki verdim...Bir de bunu okuyun. Snurovun Türkiye Proleteryasına Çağrısı;..
http://kutuphane.halkcephesi.net/srunov/snurov_1.htm
Son Haberler
Sayfalar

Şehrin Işıkları
Şehrin gri havasından akşamın karanlığına yürüyorken, herkes, bir telaşla kaçan trenin arkasından koşar gibi, tempoyla, koşturuyor. Şehir o kadar hızlı akıyor ki; insanlar zamanın ve süreçlerinde aynı hızda aktığını zannediyor. Elleriyle dokundukları, gördükleri ve duydukları her şey bir sonraki gün biçim değiştiriyor, aldıkları kokular değişiyor. Gazeteler bir gün önce yazdıklarını ertesi gün hatırlatamıyorlar bile.

Kimliksizlik kimlik olmuş! Tahir Canan
Star Gazetesi İnternete yönelik baskıları savunmak için basın ahlak kurallarını hiçe sayarak basın yasasını hiç görmeyerek dilde kemik yok misali İnternet sansürüne karşı çıkanları porno savunmakla suçlamış. Kendi ilkesizliğini de ilke olarak lansa etmiş. Deyim yerinde ise ilkesizlik ilke olmuş, kimliksizlik de kimlik yerine geçmiş. Yalan dolanla hükümeti” yalama “ yalakalığı erdeme dönüşmüş! Halkı kandırmayı da meslek etmişler. Bunun adına da Gazetecilik denmiş! Gazeteciliğin kamusal görevini hükumetin, devletin ululuğu altına gömmeyi” meslek ilkesi” kabul etmişler.

Yüce bir ölüm!/Agop Ekmekciyan
24 Ocak 1988 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü I.Şube polisleri tarafından boş bir arsada kurşuna dizilerek öldürüldüğü vakit Manuel Demir henüz 25 yaşındaydı. Genç yaşında ,inandığı dava uğruna düşüncelerinden taviz vermeyen,onurlu duruşu ile cellatları çılgına çeviren Manuel Demir hunharca öldürüldü. Faşizmin azgınca terör estirdiği yıllarda tüm hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı,yurtsever,devrimci,komünistlerin hapishanelere atıldığı 12 Eylül faşizminin kol gezdiği şartlarda devrimci mücadeleye ara vermeden,,çekinmeden devam etti.

Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) için 11 not/ Temel Demirer
normal tarihsel koşuldur.”[1]
i) Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) güzergâhı, “devrimin güncelliği” fikrine veda etmeyenler için şaşırtıcı olmadığı gibi, “beklenilmeyen” de değildi…
Bu bağlamda Kaan Arslanoğlu’nun, “Bu memleket adam olmaz”, “insanların üzerinde ölü toprağı var”, “insan doğuştan/genetik olarak itaatkârdır,”[2] türünden zırvalarını yerle yeksan eden Haziran Başkaldırısı, tarihsel bir yanıt oldu.

Akademisyen sorumlulugu /Sibel Özbudun
“En büyük bilgelik kendine egemen olabilmektir.”[2]
1. Entelektüel üretimin akademiye ve belli şablonlara sığdırılmaya çalışıldığı günümüzde, sizce akademi dışında entelektüel bir üretim zeminin oluşturulma imkânları nelerdir? Bu bağlamda Özgür Üniversite deneyimini nasıl değerlendirirsiniz?

Benzeşen Toplumları Talilde Unutulanlar / Ergün Aslan
Teori proletarya köylünün yaşamsal mücadelesinin devrimcide akademik olarak dile gelişidir.
Konuya girmeden önce,
Kapitalizmin.., işverenin.. karşısında proletarya köylü olmanın nasıl bir şey demek olduğunu unuttuysan ...
Bu tuzsuz baharatsız sosyo - ekonomik yapı neymiş ya.
Her şeye deva.
Ülkenin sosyo-ekonomik yapısını, inşasını mı talil edecen; Katma işin içine sömürgeciliği..., sosyo - ekonomik yapının sınıflar yüzerinde yol açtığı karekterliği.... tamam.

Umreye Giden Düşkünler/ Erdal Yıldırım
Gündemde AKP iktidarı Kültür Bakanlığınca organize edilen 100 Alevi kökenli ‘dede’nin önce Necef’e, Kerbelâ’ya ve sonra da umreye götürülmesi olayı var. Ve (ben de dahil) bir çok yazar çizer, kanaat önderi, kurum yöneticisi günlerdir bu konuda, konuşuyor, yazıp çiziyor ve ülkenin başkaca bunca önemli yaşamsal sorunuları varken, bu konu gündemde önemli bir yer tutuyor.

On yıl mı beş yıl mı bu ne demektir?
AKP’nin başı Başbakan mahpusların uzun yargılama süresini kısaltacağını açıkladı! Herhalde bravo dememizi bekliyorlar. Ne diyelim ülkemizin kara mizahı böyle oluşmakta. Ülkeyi öyle ki yazboz tahtasına çevirdiler ki. Bu zevatlar ne yaptıklarını biliyorlar mı? Yoksa, bizlerle dalga mı geçiyorlar? Sanki on yıldır bu iktidarda olan, bu yasal düzenlemeleri yapan kendileri değilmiş de başka biri imiş gibi ortalığa çıkıp ne iyi düzenleme yapacaklarını ballandıra ballandıra anlatıp duruyorlar.

Abdullah Öcalan,Hatip Dicle ve “Kapitalist Modernite”’
Time dergisinin her yıl açıkladığı “Dünyanın En Etkili 100 Kişisi” listesinin 2013 versiyonunda Ortadoğu’dan sadece iki liderin adı vardı: Abdullah Öcalan ve Fethullah Gülen.Liderliğini esaret koşullarında sürdürmesiyse Abdullah Öcalan’ın çok özel durumuna işaret ediyor.Tam anlamıyla bıçak sırtında yapılan bir politika üretiminden bahsediyoruz.Bu politika üretimine ilişkin tartışmalar Öcalan’ın bir komployla 15 Şubat 1999’da TC’ye tesliminden ve takip eden sorgu aşamasındakı performansından itibaren hiç durmadı.Öcalan’ın özeleştiri vererek önünü kesmediği bu tartışmalar başta PKK dü

Mültecilik ve düşünce üretimi
Türkiye Devrimci Hareketi (TDH) içinde eskiden beri “mülteciliğe” bir kızgınlık ve yabancılaşma vardır. Özellikle “mülteci” devrimcilere iyi gözle bakılmaz. Bunun TDH’ne, “kötü” olarak yansıması TKP’nin mülteciliğinden kaynaklanıyor. TKP önderleri,,, ülkedeki baskı koşularından dolayı uzun bir süre yurtdışında (o zamanki adıyla Sovyet bloku ülkelerinde) yaşamak zorunda kalmaları, 1970’lerden sonraki devrimci kuşak içinde, “lanetlenen” bir durum oldu.