Seçimler

Partinin mi Halkın mı İnsanı
Sen hangisi olacaksın
Ben sevdim Dadaistçe yazmayı
Evet ...
Uluslararası alanda meşrulaşmak işid karşısında kazanılabilecek bir zaferden daha önemli bir zaferdi.
Tüm dünyadaki sınıfsal içerikli insanlar bir daha bu dünyada emperyalistlerin halklarca kurtarıcı olarak alkışlandığını görerek meşrulaşmaların gerçekleştiğini görmek istemiyorsa;
Sınıfsal içerikli partilerin sınırları aşamayışını aşıp toplumlarımızın ortak mücadelesinin harcı olabilecek üslubu bulmak zorunda
De.... artık darısı da.....
Şimdi daha iyi görüyorum.
Yoksulluktan rezil olacaksam
Tabiatın güzelliğini tadını çıkar çıkara rezil olam diyerek taşındığım,
Marmara' nın deniz kenarındaki şirin mi şirin bir kasabasında denize bakan evimde kocaman mı kocaman gemiciklere bakarken dünyanın sosyo ekonomik yapısını
Her kes işçi.
Kobani' de ABD öncülüğündeki anaç koalisyon güçlerinin bayrakları sınırları hiçleştiren gemi kovancıklarının gölgesi altında
Maviliğinde tadını çıkarak yorgunluğumu atarken
Bir içimlik diye düşünürken
Deniz birkaç içimlik su
Evimi taşımış olsam da
Değişen bir şey yok
Herhangi bir kimse içinde
Hepimiz seçimlerimize rağmen hala dünyanın bir köyündeyiz
Tek değişen gördüklerimiz
Deniz yerine dağlar
Ovalar yerine betonlaşma
Nereye gidersek de gidelim asgari ücrette aynı
Birde sınırları aşamamış yazı yazdığımız düşüncelerimizi paylaşmaya çalıştığımız yerlerde
Ezidi halkının çektiği ızdırap karşısında insani koridor açabilmek için aldıkları parti kararını Kobani ' nin düşme ihtimali karşısından da
almaya hazır
En iyi teori pratikten çıkar derlerken
Bir Mayıs' a katılımlarıyla sokak yazılamalarıyla
Değişmeyen bir şey daha
Buralardaki proletaryanın bakış açısı
Doğudaki, Güney Anadoludaki, çukurovadaki... gibi
Proletaryanın düşüncesi yaşadığı sosyo ekonomik yapıdan öte değil
Hatta
Marmarada,
Akdeniz' e, doğuya göre sınırları hiçleştiren metaların ortaya çıkardığı iş kollarında çalışmayı dünyanın bir parçası olmanın gerekliği, sonucu olarak daha belirgin hissediyorlar
Bu hal nedeniyle de
Sömürgeciliğin uyguladığı sosyo ekonomik yapıyla bağları daha fazla olduğundan
Bırakın devrimin unsurları olmalarını kendilerini sömürgecilikle bağlarını azaltabilecek sınıfsal bakışlı demokratik istençlere karşı daha köstekçiler
Asil sorunumuzda proletaryaların sınıfsal bakışlı demokratik istençlerin köstekçisi olmaları da değil,
Asil sorunumuz sınıfsal bakışlı demokratik istençlere tahammülsüz proletaryaların sınıfsal bakışlı demokratik istençlere tahammülsüzlüğünü proletarya köylü parti içerisine taşımış olma ihtimallerinin olması
Böyle bir ihtimalin olması halinde
Sınıfsal partilerde meşrulaşma çabaları gözlenmez
Toplumsal olaylarda meşrulaşmanın sivil insiyatiflerce sağlanmaya çalışıldığı gözlenir
Ve yahut da
Proletarya kendisini toplumun aktif kesimlerinin meşrulaşma çabaları içerisinde bulur
Yazarlardan da buna hizmet etmeleri beklenir
Yazarlarda ya buna hizmet eder yada etmez
Sen hangisi olacaksın
Küçük burjuva düşünceleri açığa çıkaracak olan devrimci girişlerdir.
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]
hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik
Proletaryalarla sohbet.
Ah... ah... kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Hemi de kaçımız.
Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.
Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.
Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.
Belki de... sadece bu konularda da değil.
Başka konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!
Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi
Giriş:
Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!
"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı
Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz.

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan
Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı
Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi
Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!
Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi
Giriş:
İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.