Cumartesi Mart 1, 2025

TKP-ML Enternasyonal Büro: Şan olsun Çin Devrimi'nin70. Yılına!

“Sınıf mücadelesi, asla sona ermiş değildir. Proletarya ile burjuvazi arasındaki sınıf mücadelesi, çeşitli siyasi güçler arasındaki sınıf mücadelesi, proletarya ile burjuvazi arasında ideolojik alandaki sınıf mücadelesi uzun ve zorlu olmaya devam edecek ve hatta zaman zaman çok keskinleşecektir. Proletarya dünyayı kendi dünya görüşüne göre değiştirmeye çalışmaktadır, burjuvazi de öyle yapmaktadır. Bu açıdan sosyalizmin mi, kapitalizmin mi kazanacağı sorunu henüz gerçekten çözülmemiştir.” (Mao Zedung, Halk İçindeki Çelişmelerin Doğru Ele Alınması Üzerine, 27 Şubat 1957, Cilt 5, s. 444-445)

Ekim Devrimi’nin etkisi Çin’e ulaştığında, Marksizm Leninizm, devrimci hareketle birleşti ve Çin proletaryası ve halkının öncü ve örgütlü müfrezesi olan Çin Komünist Partisi, 1921’de kuruldu. ÇKP kuruluşundan 28 yıl sonra yani 1 Ekim 1949 tarihinde Demokratik Halk Devrimi’nin zaferini ilan etti.

Çin’de kazanılan zafer, Marksizm-Leninizm’in “evrensel gerçeğinin” Çin Devrimi’nin “somut pratiği”yle başarıyla birleştirilmesinin ürünüydü. Çin Demokratik Halk Devrimi, Paris Komünü’yle başlayan Ekim Devrimi’yle somutlanan, “insanlığın sınıfsız, sömürüsüz ve sınırsız” yürüyüşünün bir halkası ve proleter sosyalist dünya devriminin bir bileşeniydi. Bu nedenle Çin Devrimi, proletaryanın ve ezilen halkların her şeyden önce de ezilen, sömürgeleştirilen doğu halklarının uyanışının hızlandırılmasında ve devrimci eyleminin mayalanmasında çok önemli bir rol oynadı.

Uluslararası Komünist Hareketin ve Çin Devrimi’nin deneyimlerini başarıyla sentezleyen Başkan Mao; Marksizm-Leninizm’i Marksizm-Leninizm-Maoizm aşamasına ulaştırarak, Marks ve Lenin döneminde çözümlenmesi mümkün olmayan sosyalizmden geriye dönüşler, sömürge, yarı-sömürge ve yarı-feodal ülkelerde devrimin yolu ve sosyalizme geçiş gibi temel konulara cevap oldu.

Başkan Mao; Lenin ve Stalin’in sömürge, yarı-sömürge ve yarı-feodal ülkelerde devrim ilkelerini, Çin Devrimi’nin özel gelişme çizgisine yalnızca “uygulamakla” yetinmedi, sınıf mücadelesinin yeni koşullarında, bu temele dayanarak bu ilkeleri yeni tezler ve fikirlerle “geliştirerek”, Çin Devrimi’ndeki sınıf mücadelesine ışık tutmasını sağladı.

Çin Devrimi’nin zafer kazanmasında belirleyici bir rol oynayan Başkan Mao aynı zamanda devrimin sürdürülmesinde de tarihsel bir rol oynadı. Büyük Proleter Kültür Devrimi, sosyalizm koşullarında devrimi sürdürmenin ve kapitalizmi geri getirmek isteyen “kapitalist yolcu”lara karşı durmanın, “yeni tipte devrim”lerin işaret fişeği oldu. Bu devrim Uluslararası Komünist Harekete “devrimi proletarya diktatörlüğü altında sürdürme teorisi”ni kazandırmanın yanında, “sosyalizmde yaşanan geriye dönüşler”in nedenlerinin anlaşılması ve açıklanmasına da hizmet etti.

Ne var ki Başkan Mao’nun önderliğinde Çinli komünistler “kapitalist yolcu”lara -revizyonistlere- karşı mücadelelerinde büyük değerler üretip, dersler çıkartsalar da kazanımlarını kurumsallaştırmaya fırsat bulamadılar. Mao’nun ölümünün hemen ardından iktidarı gasp eden Deng Siao Ping’in önderliğinde “kapitalist yolcu”lar, “Çin’e özgü sosyalizm” maskesiyle hayata geçirdikleri reform süreciyle birlikte, Çin’de kapitalist bir düzen inşa etmeye giriştiler. İktidarı ele geçiren revizyonistler Çin’de kapitalizmi inşa ettiler ve Çin’i “komünist maskeli” emperyalist bir devlet haline getirdiler. Başkan Mao önderliğinde gerçekleştirilen ve sürdürülen Çin Devrimi’nin işçi sınıfı ve halk yararına bütün kazanımları, son kırk yılda parça parça geriye alınmış durumdadır.

Çin Devrimi’nin 70. yıldönümünde Çin artık “sosyal emperyalist” bir ülke haline gelmiş ve başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalist güçlerle rekabet içindedir.  Başta emperyalist kapitalist sistemin mali krizi olmak üzere, emperyalist güçler arasındaki rekabet ve silahlanma yarışı tüm hızıyla sürmektedir. Emperyalist kapitalist sistemin doğrudan ürünü olarak, dünya çapında açlık, yoksulluk ve susuzluk çeken milyonlarca insan, doğanın ve çevrenin tahrip edilmesi, iklim değişikliği, yerel ve bölgesel savaşlar, mültecilik ve göç sorunu vb. bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Emperyalizm ve kapitalizm, insanlığı felakete götürmektedir. Bu nedenle Çin Devrimi’nin gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesinde ilham kaynağı olan düşünceler ve gerekçeler günümüz koşullarında daha bir günceldir.

Emperyalist-kapitalist sistemin dünya çapındaki krizlerini ve içine düştüğü büyük çıkmazı, işçi sınıfının ve dünya halklarının kurtuluşuna taşıyacak olan, proletarya önderliğindeki devrimci savaşlardan başkası değildir. Bugün Başkan Mao’nun emperyalizmin kağıttan bir kaplan olduğuna ilişkin tezini bayraklaştırmak ve 70. yılında Çin Devrimi’nin açtığı yolda halk savaşlarını büyütmek çok daha önemli bir hal almıştır.

Şan Olsun 70. Yılında Çin Devrimi’ne!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

TKP-ML Enternasyonal Büro

Ekim 2019

4884

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Sayfalar