Perşembe Kasım 14, 2024

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

Bundan 52 yıl önce, Türkiye’nin çeşitli milliyet ve inançlardan ezilen halkının kurtuluş mücadelesinde yeni bir dönem başlatılmıştır. Halkımızın kendisini sömüren, yağmalayan, işgal altında tutan bir avuç komprador burjuvaziye, toprak ağasına ve onları palazlayan emperyalizme karşı bir bayrak göndere çekti. İbrahim Kaypakkaya önderliğinde emperyalizme, faşizme, feodalizme, ataerkiye ve her türden gericiliğe karşı Türkiye Komünist Partisi- Marksist Leninist (TKP-ML), tarih sahnesinde yerini aldı.

Proletaryanın öncü müfrezesi olan Partimiz, sömürülen işçi sınıfı ile birlikte ezilen köylü yığınlarının, kırıma uğrayan kadın ve LGBTİ+ların, ulusal baskıya maruz kalmış ve soykırıma uğramış Ermeni ve Kürt uluslarının, halk gençliğinin kurtuluş umudu olarak Halk Savaşının öncü kurmayı olma iddiasını ortaya koydu ve bu iddiasını bugün de sürdürmektedir.

TKP-ML, tüm ezilenlerin kurtuluşunun ancak ve ancak silahlı mücadeleyle olacağı ve bunun yolunun da coğrafyamız koşullarında uzun süreli Halk Savaşı Stratejisi’yle mümkün olduğunu ilan etmiş ve bu amaç doğrultusunda mücadelesine başlamıştır. Partimiz bu mücadelesini pratikte dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdürüyor.

Bizler Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) savaşçıları olarak, Partimizin 52 yıldır ortaya koyduğu kızıl güzergahta yürümeye ve dünden daha kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. Önder İbrahim yoldaş tarafından devrimin yolunun ortaya konulmasından bu yana yüzlerce ölümsüzümüzle bu kararlığımızı devam ettiriyoruz.

24 Nisan 1972 tarihi Partimizin kuruluşuyla birlikte, önderlik ettiği TİKKO’nun da ilanının adıdır. Bu anlamda 52 yıl, hem ezilen halkımızın Demokratik Halk İktidarı mücadelesi, diğer yanı ile bu özgürlük mücadelesinin Halk Savaşı ile kazanılacağının adıdır. Halk Ordumuz, Proletarya Partisi önderliğinde savaşımına devam etmektedir. Emperyalizmin talanı, yağması, katliamları sürdüğü müddetçe Partimizin ve halkımızın kurtuluş savaşı da devam edecektir. Partimiz bu sürece önderlik etmeye, Halk Ordumuz TİKKO ise bu savaşı sürdürmeye devam edecektir.

Emperyalistlerin yeni bir paylaşım savaşına hazırlandıkları bu süreçte, Ortadoğu bölgesini kan gölüne çevirmektedirler. Siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına karşı Filistin ulusal mücadele güçleri kararlılıkla direnişlerini devam ettiriyorlar. Tüm Filistin ulusunun şanlı direnişi karşısında Siyonist İsrail devleti sadece katlediyor ve devasa yıkımlar gerçekleştiriyor. Tüm insani değerler ayakları altına alınmıştır. Kendi yasalarını dahi çiğnenerek tüm Filistin halkı katliamdan geçiriliyor. Faşist TC devleti ise timsah gözyaşları eşliğinde İsrail’e en büyük yardımı yapmada geri durmuyor. Bu anlamda yüreği gerçekten Filistin halkı için atan tüm halkımız bilmelidir ki, Filistin halkını katledenler başta İsrail ve ABD olmak üzere TC ve gerici Arap devletleridir. Özellikle TC devletinin tam desteği olmadan İsrail’in 40 bin insan katletmesi/soykırım gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktır.

Karl Liebknecht’in sözleriyle “Gerçek düşman içimizdedir”. Gerçek düşmanımız emperyalistler ve onların beslemesi olan bir avuç komprador burjuva ve toprak ağalarıdır. Gelinen aşamada iktidardaki hakim sınıf kliği AKP-MHP, halkımızın gözünde önemli oranda teşhir olmuşsa da, bu faşist katillerin alternatifi faşist Kemalist CHP değildir. CHP, TC devletini kuran bir düzen partisidir. Halkımızın deyimiyle “gelen gideni aratacaktır”. CHP halkımızın sömürüden kurtuluş, özgürlük ve bağımsızlık taleplerine yanıt olmaz. Yanıt olamaz çünkü bu, varlık gerekçesine terstir.

TC devleti dışarda halkları katlederken içerde ise ezilen işçi sınıfına karşı patronların devleti olduğunu ispatlamakta, işçilerin hak arama mücadelesini bastırmaktan geri durmamaktadır. Köylülere karşı ağaların devletidir. Alevilere ve ezilen tüm inançlara karşı iktidarda olan tarikatların devletidir. TC devlet sistemi kadın ve LGBTİ+ kırımını sürekli üreten ataerkil bir devlet yapılanmasıdır. Tüm halkı yoksulluğa, çaresizliğe ve geleceksizliğe sürükleyen egemenler ve onların devlet aygıtı olan faşist TC devleti yıkılmadıkça halkın kurtuluşu sağlanamaz, ülkemizde ve Ortadoğu’da soykırım tehditleri devam eder. 109 yıl önce Ermeni ulusunu soykırıma tabi tutan zihniyetin bugün devam ettirildiğini her gün yaşamaktayız. Artsakh’ta ikinci soykırım ve tehcirin yaşanması, Kürdistan’a yönelik işgal saldırıları, Rojava’ya yönelik tehditler ve İsrail devletine yapılan tüm yardımların sorumlusu TC devletidir. TC devleti bugün Ermenistan’ı, Kürdistan’ı ve Filistin’i tehdit eden, yok olması için elinden geleni yapan faşist bir mekanizmadan ibarettir.

Faşist TC devleti Türk Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın değil, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin devletidir. İşçi sınıfına, ezilen tüm halka yoksulluktan, soykırımlardan, sömürüden başka verebileceği bir şey yoktur. Devlet aygıtının başına kim gelirse gelsin, hangi parti veya ittifak hükümet kurarsa kursun bu gerçeklik değişmeyecektir. TC’ye egemen olanlar kendi saltanatları, şatafatlı düzenleri sürsün diye Türkiye halkını büyük bir savaşa sürüklemekten geri durmayacaklardır. Bu tarihsel pratikte onlarca kez yaşanmıştır. Bu düzenin yıkılması tek çözümdür ve bunun yolu Partimize ve onun önderliğindeki Halk Ordumuza katılmaktan, savaşımızı yükseltmekten, direniş ve mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.

24 Nisan güneşi yolumuzu aydınlatıyor…

Kokuşmuş bu düzeni yıkmak için Halk Savaşını yükseltelim!

Emperyalizme, feodalizme, faşizme, şovenizme, ataerkiye ve her türden gericiliğe karşı Demokratik Halk Devrimi’ni güçlendirelim!

Emperyalizmi ülkemizden kovalım, işbirlikçi faşist sistemi yıkalım, Halk İktidarını kuralım!

Partiye sahip çık! Halk Ordusunu güçlendir! Savaşa omuz ver! 

Yaşasın Partimiz TKP-ML! Önderliğindeki TİKKO, KKB, TMLGB!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Halk Savaşı!

 

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı  Nisan 2024

 

4976

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

“Bana önderlik edecek olan Nubar gibi önümden yürümeli”

“Ermenilere burada yer yok”

DERİN’e inen, ZİRVE’ye çıkan KOMUTAN! Tarihsel akıcılığın soluksuz komutanı Nubar Ozanyan!

Komutan Nubar yoldaş, yaşamının bütününde ve her bir anında demokratik halk devrimini gerçekleştirecek Kaypakkayacı kadro-militan kişiliğin sahici ismi olmuş tur.

Bir komutan, bir savaşçı nasıl bu kadar samimiyet ve içtenlikle sonsuza kadar davasına bağlı kalabilir?

Kaypakkayanın savaş stratejisine ve ilkelerine nasıl bu kadar güçlü sarılarak bir duruş, konumlanış ve yürüyüş gerçekleştirebilir? Tüm bu soruların yanıtını komutan Nubar yoldaşın şehit düştüğü ana dek devrimci yaşamının her anında ve ortaya koyduğu her pratiğinde görmek mümkündür.

Ekim Devrimi ve STALİN

Ekim Devrimi’nden söz ederken Stalin’den söz etmemek; Stalin’i yok saymak, Ekim Devrimi’nin kazanımlarını ve öğretilerini yok saymaktır. Bunu başaranlar (!) var ve de Stalin’siz bir Ekim düşleyenlerin olduğu da bir o kadar gerçek. Özellikle de burjuvazi ve onun beşinci kolu gibi çalışan troçkistler.

Burjuvazi’nin komünistlerin ve komünist önderlerin neden düşmanı olduğunu burada anlatmak, okuyucuyu aptal yerine koymak olur. Burjuvazi her zaman komünizmin ve komünizmin teorik ve pratik önederlerinin bir numaralı düşmanı olmuştur. 

Koşulları ve an’ı değerlendirmek olarak POLİTİKA (2)

Tarihsel devrimcilik mahkum edilmelidir

TKP-ML Örgütlenme Komitesi:“Partiye, ilkelerine ve çizgisine sahip çık, darbeciliğe tavır al!”

TÜM PARTİ TARAFTARLARIMIZA, ŞEHİT VE TUTSAK AİLELERİMİZE, DOST VE DEVRİMCİ ÖRGÜTLERE, ÇEŞİTLİ MİLLİYETLERDEN EMEKÇİ HALKIMIZA!

Devrimci ve Demokrat Kamuoyuna;

Partiye, İlkelerine ve Çizgisine Sahip Çık, Darbeciliğe Tavır Al!

 

“Her şeyin başı dürüstlüktür!” (F. Engels)

Okullarda şeriatçı rejim tamam! (H. Hayri ASLAN)

Eğitim bir kez daha “yaz-boz” oldu. “Yaz-boz” işi basit bir becereksizlik olayı değil, aslında postmodern ortaçağ rejimini yerleştirmede baya iyi beceriyorlar. Önce iyice bir çalkalıyorlar, sonra da kendi salyalarından mayalıyorlar. Aynı şeyi, ordu, polis, adliye ve diğer kurumlarda da yapmadılar mı? Kuralsız saldırılarla iyice bıktırıp yıldırdırmaya paralel olarak, o kapkara rejimi her yerde adım adım inşa ediyorlar... her yerde!

Tecrit etme ve teslim almanın bir öğesi olarak; TEK TİP ELBİSE (1)

15 Temmuz darbe girişimiyle toplumsal muhalefet güçleri başta olmak üzere işçi sınıfı ve emekçilere, ezilenlere yönelik saldırılarının dozajını arttıran devlet, bunun bir parçası olarak şimdi de zindanlarda TTE uygulamasını gündeme getiriyor. Toplumun tek tipleştirilmesi vesilesiyle teslim alınmasını hedefleyen oldukça kapsamlı bu saldırının amacı, içeriği ve buna karşı neler yapılabileceğine dair tartışmaları, geçmişin deneyimleriyle birlikte yürütmek doğru olacaktır.

Kerkük işgali ve ardında yatan gerçek

Güney Kürdistan yakın bir zamana kadar ABD'nin “himayesinde” görünüyordu. 2003'de Saddam liderliğindeki yönetimi deviren ABD güdümünde Irak devleti kuruldu. Irak sınırlarındaki Araplar ve Kürtler üzerinden “bölgesel yönetimlere” geçildi. Ancak bu yönetimler bağımsız ve kendi iradeleriyle kurulan yönetimler değildi. ABD hükmü altında oluşturulan yönetimlerdi. Dolayısıyla o dönem KDP ve YNK üzerinden “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi”(IKBY) o minvalde oluşturulmuştu.

Kadınların devrim selamına bir cevabımız olmalı - Ebru Yıldırım

 Gecenin karanlığı koyu, gökyüzü soğuk ve menzil uzak değil. Stalingrad direniyor genci yaşlısıyla. Biliyor umut var, Nazilere geçiş yok. Bu kavga anavatan için, sosyalizmin zaferi için. Naziler Sovyetlere düşman, özgürlüğe, emeğe, eşitliğe kısaca insana dair ne varsa hepsine düşman. Sovyet meclis demek, kolektivizm, gönüllülük, emek, değer yani insana dair ne varsa o demek. İşte savaş bu kadar yalın: İnsanlık mı barbarlık mı? Soru net olunca cevap da aynı oranda kesin oluyor. Yıl 1942, 588. Gece Bombardıman Alayı havalanıyor gökyüzüne. Sıkı sıkı sarılıyor 20'li yaşlarında genç kadınlar.

Müslüm Elma’dan Mektup

TKP/ML yöneticisi olma iddiası ile Nisan 2015’den beri tutuklu bulunan Müslüm Elma, yoldaşları tarafından gönderilen Duvar Gazetesine cevap mektubu yolladı. Müslüm Elmanın yolladığı ve elimize ulaşan mektubu olduğu gibi yayınlıyoruz:

Sevgili yoldaşlar,

Ortadoğu'nun yönetim şekli, Demokratik Konfederalizm

Kürtlere biçilen fiziki yaşam ile ölüm arasındaki mesafe, tıpkı kutsal kitaptaki sırat köprüsünün çizgisi kadar, siyasal yaşam ile ölümü arasındaki mesafe ise her dem "araf" halidir.

Hegemonik devletler kendi sistemlerini koruma adına dün olduğu gibi bugün de Ortadoğu'dalar ki burası kaynıyor. Halklar ve inançlar yüzyıldır işgal, talan, asimilasyon, soykırım ve sömürü ile acı düzenini an be an yaşıyor ve kendi coğrafyalarında adeta köle statüsündeler.

Sayfalar