TKP/ML MK'si:"Taksim hayal değil gerçek!"

Sokakları tutuşturmaya, barikatlar kurmaya, alanları zaptetmeye;
Taksim'i bir kez daha kazanmaya, 1 Mayıs'a!
Ezilenlerin, yok sayılanların, bütün ötekileştirilenlerin devrim mücadelesinde yeni bir sayfa açtığı, üstelik bu mücadelenin henüz başlangıç olduğunu ifade ettiği 2013 yılı Taksim İsyanı'nın ardından 2014 yılı 1 Mayıs'ına yürüyoruz... Yeni mücadele ve kavgalara sahne olacak 2014 yılının önemli randevularından birine daha gidiyoruz. Tüm saldırı araçlarıyla saldırı hazırlığı yapan devlet, binlerce polis gücüyle Taksim'e konumlanmıştır. Bu hazırlık, kitlelerin gücünden, ortak sesinden, ezilenlerin yumruğundan ve örgütlü öncü güçlerinden, devimcilerden ve komünistlerden duyulan korkunun eseridir.
Yoldaşlar;
Tansiyonu hiç düşmeyen günümüz dünyasında, ortalamanın hep üzerinde seyreden ateşiyle, gündemi sürekli yüklenen bir ülkede mücadele veriyoruz. Dünyada savaş ve çatışmaya, kriz ve bunalıma dair ne varsa dolaysız biçimde içindeyiz. Böyle olduğu içindir ki; sürekli saldırgan olan bir düşmanla mücadele ediyoruz. Olayların gelişim hızı ve çeşitlenme derecesi ile saldırıların yoğunlaşma oranı, işlerin sistem açısından yolunda gitmediğinin açık kanıtlarını oluşturuyor.
O halde saldıracaklar... Hem sömürüye gaz verecek; krizden, daha beter bir ülke tablosu yaratarak çıkmaya çalışacak hem de bunun sonuçlarıyla uğraşacaklar. Hep yaptıklarını yapacaklar ama sönmeyen bir direniş yangının içindeler, ateşi daha yakından hissettiren gelişmeler yaşıyorlar. Bunun yıkıcı bir hal almaması için “kalıcı” müdahalenin nereye yapılması gerektiğini de iyi biliyorlar.
30 Mart yerel seçimlerinin ardından yaşanan gelişmeler AKP iktidarının saldırılarına ara vermeksizin devam edeceğini göstermektedir. İktidara yönelik geliştirilen her tepkinin bastırılması, yükseltilen tüm seslerin susturulma çabası ve tüm hareketlerin ezilmeye çalışılması önümüzdeki dönemin rengini de göstermektedir. İşçi ve emekçilere dönük saldırıların yanısıra T. Kürdistanı'nda yapımına devam edilen kalekollara karşı gelişen tepkiye verilen yanıt “barış süreci”nin nasıl anlaşılması gerektiğini de öğretmektedir. Sürecin kendisine devletin nasıl yaklaştığına dair bir dizi örnekle birlikte, yaşanan son gelişmeler önümüdeki ayların tahmin edilenden daha da sıcak geçeceğinin güçlü sinyallerini vermektedir.
1 Mayıs'la başlayacak olan ve içinde 6 Mayıs ve önderimiz İbrahim Kaypakkaya'nın katledilişinin 41. yılını kapsayarak Gezi İsyanı'nın yıldönümü ve Gezi şehitlerini anma eylemleri ile buluşacak olan süreç, sokakların bir kez daha ısınmasına neden olacaktır. Bu hareketlilik Gezi İsyanı'nın bir devamı olması bakımından önemlidir ve içinde ciddi dinamikleri barındırmaktadır. Bu anlamda egemen sistem açısından korkuya dönüşen bu tarihleri kabusa dönüştürmek dönemin omuzlarımıza yüklediği en önemli görevdir. Gezi İsyanı'nda aldıkları darbeyle yaşadıkları sarsıntıyı atlatabilmiş değiller. 30 Mart seçim sonuçları da bu sarsıntıyı atlatmaya yetmemiştir. Ezilenler tarih sahnesindeki yerlerini farklı renk ve biçimlerle ortaya koymuş, öfkelerinin sokakları tutuşturunca nelere kadir olduğunu görmüş ve göstermiştir.
Günlerdir 1 Mayıs ve Taksim üzerinden sıcak tutulan gündemle birlikte yapılan propaganda kitlelere verilmek istenen gözdağı ve yaratılmak istenen korku ve paniktir. Burjuva medya eliyle geliştirilen ve sahnelenen bu oyun yabancısı olduğumuz bir durum değildir. İlk defa oynanmadığı gibi son kez de oynanmayacaktır.
Yoldaşlar;
Haklı ve onurlu mücadelemizin başarı ve kazanma koşulu, savaşın ezilen halk kitlelerinde karşılık bulması, onunla buluşmasıdır. Bugünü kazanmanın ve yarını yaratmanın yegane yolu budur. Yürüyüşümüzün ve adımlarımızın sesi kitlelere daha fazla duyurulmalı ve daha fazla hissettirilmelidir. Ülkemiz sınıf mücadelesinde şehitler ve ödenen nice bedelle yazılan 1 Mayıs tarihine bir yenisini eklemek için yürüyeceğiz. Egemenlerin yarattığı korku duvarları, militan duruşumuz ve milyonların sesiyle yıkılacak, kurdukları sistem paçavraya böyle dönüşecektir. Kavga bedellerle büyüyecek, alanlar akan kanla kazanılacaktır.
Gezi İsyanı'nın araladığı kapı, daha güçlü açılmayı ve içinden geçilerek yürümeyi bekliyor. Bunu gerçekleştirecek olan bizleriz. Hazırlığımız ve planlarımız savaşın en çetin günlerine ve anlarına dair olmak zorundadır. Kitlelerin değiştirici gücü ile buluşacak hamlelerimiz yarınlarımızı yakınlaştıracak, umudumuzu büyütecektir. Militanlığımızla 42 yıllık savaşımıza gönül vermiş tüm kitlemizle, emekçi halkımızla 1 Mayıs günü alanları kuşatmak için sokakları zapt etmeli, mücadeleyi büyütmeliyiz!
1 Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür!
Gezi Şehitlerinin Hesabını Soracağız!
TKP/ML MK
Nisan 2014
Son Haberler
Sayfalar

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN
ULUSAL SORUN
Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

Faşizm
Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir. Dimitrov

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor
Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir
Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir
Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor
Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA
Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde...

ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ
“Acıya yenilmek istemiyorsan,
onunla yüzleşmen gerek.”
(Lanza del Vasto.)
Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…