Yahudi Partizanlar Topluluğu ve IŞİD

Kutsal caniler diyorlardı onlara. Kardeşlik Derneği diyorlardı. O’nlar için “Yahudi Partizanlar Topluluğu” diyorlardı.
Bilmem bu ‘topluluk’ terimi tanıdık geldi mi size. Hani Başbakan Davutoğlu IŞİD için “öfke topluluğu” demişti ya. İşte o Yahudi Partizanlar Topluluğu, bu gün ki IŞİD’in ta kendisidir. IŞİD’i iki bin yıl öncesine götürmekle ne Yahudiler hedefe alınıyor ne de radikal İslam’ın kanlı yüzü temize çıkarılmaya çalışılıyor. Döneminde bu topluluk da sözde İsrail için Yahudileri ve diğer din ve inançları hedef alıyordu, günümüzde IŞİD’de sözde İslam için Müslümanlar ve diğer din ve inançları hedef alıyor.
Ne ilginçtir ki dönemin canilerinin yol ve yöntemleriyle günümüz canilerinin yol ve yöntemleri, ele geçirmeye çalıştığı coğrafi bölgeler bire bir aynı. Neresi mi? Tabi ki ‘Vaat edilen ülke’, Tanrının ülkesi! Kimin için mi? Tabi ki ‘seçkin ulus’ İsrail için.
Denilir ki, “Yahudi Partizanlar Topluluğu Hermon Tepesi’nden Ölü Deniz’e kadar herkese dehşet salıyor, hatta daha güneye, Idumea çölüne dek iniyorlardı. Ellerinde demir kancalar, urganlar ve bıçaklar, dolaşıyorlar: “kâfirlere haraç vermeyin”, diye bağırıp duruyorlardı; “tek bir efendimiz var bizim, o da Adonay!” diyerek; “Kutsal yasaya karşı gelen herkesi, Tanrının düşmanlarıyla konuşup gülüşenleri veya çalışanları öldürün, vurun kırın, öldürün. Açın yolu, açın ki Mesih geçebilsin! Temizleyin dünyayı, caddeler hazır olsun, Mesih geliyor! ve güpegündüz köylere, şehirlere dalıyorlar. Kimseye sorgu sual etmeden Yahudiler dâhil kafalarını kesiyorlardı. Tıpkı bugün IŞİD’in yaptığı gibi. Döneminde Yahudilik adına Yahudilerin ve diğer dinlerin kafalarını kesenler, bugün İslamiyet adına Müslüman ve diğer din üyelerinin kafalarını kesiyor.
Öyle ya, Kutsal kitap, kutsal yazılar böyle diyordu! “ Cerizim Dağı eteğinde meşe ağaçlarının altında görünmüştü Tanrı. Hz. İbrahim’e dağları, ovaları, bir uçtan bir uca, Hebron Dağ’ından Idumea’ya ve Midye ülkesine dek göstermiş ve demişti: ‘İşte vaat edilen ülke, süt ve bal akan ülke. Size söz vermiştim, bu ülkeyi size vermiştim diye. İşte sizindir!’
Dünya’nın her ülkesinden cani transferleriyle kan döken bu terör örgütü bir türlü durdurulamıyor. Vaat edilen ülkenin kapsamı içerisinde bugün ki İsrail’in olduğu ve hâkimiyetindeki bölgeler ile Midye (Midya – Mudyâni - Midyani – Midian – Medya – Med), yani Kürdistan var. Midye olarak geçen bölge Kürdistan’ın ta kendisidir. Kuran-ı Kerim Hûd süresi 84. ayette aynen şöyle geçer: “Ve Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’i peygamber olarak gönderdik “… Bugün Şuayp şehri Urfa Harran sınırları içerisinde hala ayaktadır. Ayrıca kitap (Tevrat) ehli Hz. Musa aynı zamanda Hz. Şuayb’in de damadıdır.
IŞİD, İslam örtüsü altında dönemin Yahudi Partizanlar Topluluğunun, yani Kutsal Caniler’in günümüz versiyonudur. Stratejik Derinlik kitabının yazarı Davutoğlu eğer -neredeyse dünyanın her ülkesinden militan örgütleyen bu terör örgütüne- IŞİD için “öfke topluluğu” diyorsa, orada durup derinlemesine düşünmek gerek.
IŞİD İsrail’e bağlı bir terör örgütüdür. Bakmayın ABD’nin IŞİD için sahte acil eylem planı zırvalamalarına. Bu canileri durduracak tek güç göründüğü kadarıyla özgür Kürt gücüdür. Bunun için de Kürt halkının tüm parçalarda hesapsız ve çıkarsız bir şekilde, hiçbir şeyi bahane etmeden tüm sorunlarını çözüp birleşmesi gerekiyor. Şüphesiz ki birliğe gelmeyen Kürt gücü doğal olarak taraf olacaktır. Adeta Filistinleştirilmek istenen Kobanê’den de anlaşılıyor ki şayet IŞİD durdurulamazsa bugün Rojava ve Başûr’a saldıran bu terör örgütü, hedefine yarın, Urfa üzerinden Bakûr’u ve daha sonra da Rojhılat’ı koyabilecektir.
Ya ulusal birlik ile onurlu bir şekilde ülke savunması ve özgür Kürdistan, ya da İsrail bağımlısı olarak onursuz bir yaşam!

Mehmet Serhat Polatsoy
Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.
serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)
Son Haberler
Sayfalar

Katledilişinin 50. Yılı Vesilesiyle KAYPAKKAYA ve TKP-ML
Faşist T.C. Devleti tarafından, bundan 50 yıl önce bir komünist önder, aylarca süren işkenceli sorgular ardından hunharca katledildi. Buradan bir kez daha bu cinayeti kınıyor ve Türkiye-
K. Kürdistan devrimci hareketinin ender yetiştirdiği bu komünist önderi saygıyla anıyor ve ideallerine bağlı kalacağımızın sözünü yineliyorum.
Onun katli, “işkence sonucu ölüme sebebiyet verme” şeklinde olmayıp; bizzat devletin ilgili ve yetkili kurum ve kişilerince, “devletin ulvi çıkarları adına” karar altına alınan bilinçli ve iradi bir cinayettir.

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol
Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…
İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)
Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.
Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!
Deprem yerkürenin doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?
Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik
1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.
2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...
Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....
İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....
Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL
Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…
İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)
Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)
Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”
Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.