Cumartesi Mayıs 25, 2024

“Barış Pınarı Harekatı”, 1915’in Devamıdır…! Ermeni Devrimciler

TC Devleti denildiği zaman ilk akla gelen 1915 Ermeni Soykırımı’ndan hükümlü, kılıç zoruyla fetihlerde bulunmuş ve gittiği her yerde barbarlığı ile tanınmış ceberrut bir devlet akla gelmektedir.

Bu yapısından hiçbir eksilme olmayan TC devleti aksine barbarlığını kat be kat artırarak varlığını bugüne kadar uzatabilmiştir. Geçmişle hesaplaşma geleneğine sahip olmadığı için, emperyalist güçlerin de desteğiyle mazlum halkların kanından beslenmeye devam etmektedir.

Ermeni Soykırımı’nın üzerinden 100 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, soykırım bugün Kürt halkı üzerinden devam etmektedir. Zor ama bir o kadar da şanlı süreçten geçmekteyiz.

2016’da “Fırat Kalkanı”, 2018’de “Zeytin Dalı” ve bugün 2019’da “Barış Pınarı” adını verdiği işgal, yağma, talan hareketleri ile TC, üstelik insanlığın en temiz, en iyi duygularını sömürerek adına “Barış”, “Zeytin Dalı” diyerek “Soykırım Hareketi”ni sürdürmektedir.

9 Ekim 2019’da başlayan “Soykırım Hareketi”nin Türkiye’de doksan bin camide okunan “Fetih Süresi” ile başlaması tesadüfi değildir. 1915 yılında tehcir kararı alındıktan sonra, Ermeni halkının yaşadığı topraklardan imhası da camilerde okunan ezan sesleri ile başlamış, ezan sesinin bitimine kadar devam etmiştir.

Aynı uygulama bugün Rojava topraklarında devam etmektedir. TV’lerde aydın, solcu, muhalif bozuntuları “Fetih suresinden rahatsız olanlar, İsrail’in duasına katılabilirler” diyecek kadar alçalmışlardır.

ABD ile Rus emperyalist haydutlarının Suriye’nin doğal zenginliklerinin paylaşımı savaşında, TC de aralarındaki çelişkileri kullanarak önce Rusya’nın onayı alınarak Cerablus, Azez, El Bab, Efrin işgal edildi. Bugün ise ABD’nin Kürtlere ihanetiyle Rojava toprakları, soykırımcı TC’nin kanlı saldırılarına sahne olmaktadır.

Rusya’nın ise pusuda, ses çıkarmadan seyrettiği kanlı işgal hareketi, Rusya’nın da bilgisi, onayı ve desteği alınarak yapılmaktadır. TC Devleti’nin “Soykırım Hareketi”ne ses çıkarmaması, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ni, Suriye ile görüşmeye zorlamak içindir.

 

Güvenli Bölge adı altında yürütülen Rojava topraklarının işgal ve yağma hareketi, daha ilk günden gerçek yüzünü ortaya sermiştir. Türkiye’ye atılan topların, roketlerin “Türk menşeli” olmasını gizleyememiş yine Osmanlı’nın kirli oyunlarını sahnelemekten geri kalmamışlardır.

Kendi vatanlarında özgürce yaşamak, kendi kaderlerini belirlemekten başka suçları olmayan Kürt halkının bu isteği doğal ve meşrudur. Bunun için şehitler vererek, kan dökerek oluşturulan Rojava topraklarındaki kazanımlar, Rojava Devrimi, Soykırımcı Türk Devleti’nin tehdidi altındadır.

Savaşa karşı çıkarak, kan dökülmesinden yana olmayan Barış ve Demokrasi Bloku bugün linç girişimleri ile Türk milliyetçi güruhun tehdidi altında bulunmaktadır. En ufak bir karşı çıkış ağır baskılarla susturulmak istenmektedir. HDP dışında tüm partiler istisnasız Erdoğan’ın oluşturmak istediği “Türkiye Blok”una dahil oldular.

Türkiye’de savaş ekonomisine harcanan paralar, yolsuzluklar, paranın değer kaybetmesi, borçlar yüzünden artık idare etmekte zorlanan Erdoğan rejimi, tek çare olarak Kürt halkına karşı savaş açarak krizi gizlemek niyetindedir. Erdoğan’ın politikalarına karşı olduğunu savunan tüm partilerin hepsini bir anda Kürt halkına karşı birleşmeleri biz devrimcileri şaşırtmamıştır.

 

Gerçek yüzleri bu savaşta ortaya çıkmıştır

Bugün dünyada dostu olmayan, tek başına kalmış, hiçbir devletin destek vermediği “Soykırım Hareketi”ne, işgal ettiği “KKTC”den bile “akan su değil, kandır” diyerek tepki gelirken, tek desteğin Azerbaycan’dan gelmesi şaşılacak bir durum olmamıştır.

Dünya Ermenileri lideri II. Karekin’i işgale karşı çıkarken bugün Türkiye’de esir alınmış, Patrikhane seçimlerine müdahalede bulunulmuş, kayyum atanmış bir Patrikhane’ye zorla destek açıklaması yaptırılmıştır.

Soykırım Hareketi’nin başladığı ilk günden bu yana dünya halkları sessiz kalmamış, destek vererek, çığ gibi büyüyen protesto gösterileri ile savaşın kazanan tarafının Kürt halkı olduğunu göstermiş, dünya halklarının vicdanında soykırımcı Türk Devleti mahkum olmuş, kaybetmiştir.

Uzun süredir biraraya gelemeyen dört parçada yaşayan Kürtler, bu hareket ile birlik ve beraberlik içerisinde bir araya gelebilme fırsatını yakalamışlardır. Bu savaş aynı zamanda yeni yeni Rojava’ların doğuşunun kapısını da aralamıştır.

Ermeni halkının maruz kaldığı 1918 yılında yaşanan “var olma ile yok olma” Sardarabad Direnişi’nden nasıl savaşı kazanarak çıktı ise yine bugün yaşanan Kürt halkının “var olma ile yok olma” savaşı Suriye’de yaşayan Arap, Kürt ve Hıristiyan halkların mücadelesi ile zaferle sonuçlanacaktır.

Savaş suçu işleyen, kabarık suç dosyaları ile insanlığa karşı suç işleyen TC Devleti’nin savaş kabinesinin bir numaralı adamı Erdoğan ve yardımcıları Hulusi Akar, İbrahim Kalın, Süleyman Soylu, Hakan Fidan, Mevlut Çavuşoğlu…’nun yargılanacakları günler uzak değildir.

Muhakkak bir gün sanık sandalyesine oturacaklardır!

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın!

“Güneşin Doğu”dan doğuşu engellenemez!

Ermeni Devrimciler

14 Ekim 2019” 

2854

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar