Salı Mayıs 14, 2024

Dağların Ahmet’inden mesaj: “Mevcut düzenden kurtulmak isteyenin vakit kaybetmeye hakkı yoktur!”

Merhaba yoldaşlar;

Sizleri mutlak suretle yangına çevireceğimiz Vartinik kıvılcımını körüklediğimiz bu süreçte, partimiz önderliğinde zafere dek sürdüreceğimiz silahlı mücadelemizin kızgın ateşiyle selamlıyor, devrimimizin atar damarından akan siz genç yoldaşları TİKKO gerillaları adına kucaklıyorum.

Çürümüş mevcut düzenin her gün dünya halklarının kurtuluş mücadelelerinin lehine argüman üretme makinesine döndüğü günümüzde, devrimci mücadelede saf tutmaya dönük nedenlerimiz sürekli çoğalmaktadır. Gerek emperyalist ülkelerde artık gizlenemez bir şekilde ivmelenen hak gasplarına maruz kalan gençler, gerekse de ülkemiz gibi yarı-sömürge yarı-feodal veya sömürge ülkelerde emperyalizmin ve yerli uşaklarının saldırılarına maruz kalan gençler yüzlerini başka bir dünyaya çevirecek fazlasıyla nedenleri vardır. Düzen cephesindeki güncel gelişmeler bunları azaltmamakta, sadece çoğaltmaktadır.

Her yeni argüman, düşmanımıza beslediğimiz kini körüklemekte, mücadele azmimizi harmanlamakta ve daha büyük muharebelere girme cesaret ve cüretimizi güçlendirmektedir. Zira düşmana kin duymanın nedenleridir çoğalan. 2 Şubat 2011’de şehit düşen Sefagül Kesgin yoldaşın dediği gibi: “Düşmana olan kinimiz her hangi bir kin değil, sınıfsal bir kindir. İçinde tarihi, bugünü ve yarını görebildiğimiz oranda kudreti yarının teminatı, irade ve erdemimizin mayası haline gelir. Düşmana kin duymamız için binlerce, hatta on binlerce, milyonlarca neden sayılabilir.

Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin nedeni olduğu için; eşitsizliğin, köleliğin, baskı ve zulmün savunucusu ve uygulayıcısı olduğu için; ezilen ulusların, emekçi halkın tarihini, kültürünü, değerlerini yozlaştırmaya çalıştığı için; kadını erkeğin kölesi kıldığı için, metalaştırdığı için… Yani KARŞI-DEVRİMCİ olduğu için kin duyarız.

Soruyu tersinden sorduğumuzda verecek bir yanıtımız var mıdır? Yani düşmana kin duymamamız için bir neden var mıdır? Öyle ise, bu kadar köklü/güçlü nedenleri derinleştirelim, büyütelim ve örgütleyelim.”

Nedir ki gerçek yegâne alternatifi her ezilen göremiyor; zira bilgi dışarıdan gelir. Bundan dolayıdır ki kitleler cephesinde bu alternatifi bulmak her zaman kolay değildir. Burada, “burjuva sosyalizmi” tarifinden etkilenmiş gençlerin yaşadıkları kırılmaları giderme hususunda oldukça yoğun ideolojik bir mücadele yürütmek gerekir. O halde, yürüttüğümüz pratik faaliyet içinde teorik olarak derinleşeceğiz ve pratiği düşünsel olarak anlamlandırabildiğimiz oranda da ideolojik olarak çelikleşeceğiz. Bununla birlikte henüz sorunlarının bilincine varmamış genç yığınların bilinçlendirilmesi için anın görevlerine her zamankinden daha fazla sarılmak ve kavgada ısrar etmek gerekir. O halde kaygılarımızı atacağız ve devrimci pratiğe her zaman daha çok, daha ileriye ve daha hızlı atılacağız.

Genç, yarını devrimci ellerle yarattığı ölçüde emeğinin sahibi olur. Aksi halde bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde ama öyle ya da böyle iradesiyle burjuvaziye teslim etmiş olduğu yarının bir kölesi olmaya mahkûmdur. Geleceğini yaratmayanın geleceğini başkası yaratır. Biz komünist devrimciler, ezilenlere gelecek yaratmıyoruz. Onların kendi geleceklerini kendi elleriyle yaratmaları için onlara yoldaş oluyoruz. Kitleler yerine onların geleceğini yaratmaya kalkışmak, hangi kimlikle ortaya çıkarsa çıksın, burjuva maceracılığın bir versiyonundan başkası değildir. Ve bu şekilde yaratılan her gelecek bugünden farksız bir gelecektir.

Nasıl ki bir ülkeye demokrasi dışarıdan gelmiyorsa, özgür bir gelecek de başkası tarafından armağan edilecek bir durum değildir. Gelecek, sadece bugünün kötülüklerinden arınmış bir şekilde yarının toplumuna, yani bugünün çocuklarına armağan edilebilir. Ancak bu bugünün çocuklarının önlerinde kendi geleceklerini daha nitelikli bir şekilde yaratmaları görevini yarın karşılarına çıkarmayacağı anlamına gelmez. Çünkü kötülüklerin kalıntıları ve izleri hala var olacak. Yarını yaratmak sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyadan yana olan herkes için günün vazgeçilmez görevidir. Ve bu görev her şafakta aynı tazeliğini koruyarak karşımıza çıkacak, ta ki emelimize ulaşıncaya dek…

O halde, yarını birlikte yaratacağımız kitlelere bıkmadan, usanmadan gitmeliyiz. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya yaratma uğruna adadığımız yaşamımızı tarihsel görevlerimize her zamankinden daha sıkı sarılarak anlamlandırmak bizi yıkmak istediğimiz kötü alışkanlıklarımızı yıkmamızı ve kuşanmak istediğimiz kültürü yaşatmamızı sağlayacak. Bu aynı zamanda emperyalizme ve onun uşaklarına büyük darbeler indirmemizin mayası olacak.

Yürüttüğünüz mücadele devrimimizin bir parçası olarak selamlanmayı hak etmiş bir mücadeledir. Anti-emperyalist bir bilinçle ülkemiz devrimine bulunduğunuz ülkelerden katkı sunmaktasınız. Adımlarıyla emperyalist politikaları çiğneyen, sloganlarıyla enternasyonalizmi haykıran, yumruklarıyla dünya gericiliğini darbeleyen ve devrim ışığı parıldayan gözleriyle yüzlerini emperyalist düzenden ilk kopuşun sergileneceği kendi umut mevkii olan Türkiye’ye dönen bir potansiyel, genç/emperyalist sistem (tek başına devlet değil, sistem) ve genç/Türk devleti arasında çelişkilerin toplumsal ve iktisadi izlerini az ya da çok taşıyan Avrupa’daki bütün Türkiyeli gençlerde mevcuttur. Şafağı sökecek ellerin bu potansiyeli işleyip örgütleyenlerin inisiyatifiyle çoğalabileceği bilinciyle çalışmalarınızın devrimimizin bir parçası olarak yüceliğini hatırlatmak elbette haddime değildir. Yine de sizleri çalışmalarınızda gösterdiğiniz ısrardan ötürü selamlıyor, başarılarınızdan ötürü kutluyorum.

Süreç, bizden, örgütlerimizi daha nitelikleştirmek ve adımlarımızı daha da hızlandırmayı bekliyor. Gerilla mücadelemizi, sizlerin ve sizin gibi anti-emperyalist anti feodal devrimimizden yana olan kurumların katkılarıyla büyütüyoruz. Halkımızın kurtuluşunun teminatı olan partimiz önderliğindeki Halk Savaşı’nı faşizmi yakacak bir ateş topu misali büyütüyor ve adım adım yayıyoruz. Yeni mevziler yaratıyor ve her yıl, mevzileri dolduran yoldaşlarla başka mevziler hazırlıyoruz. Henüz koşmuyoruz fakat yürüyoruz. Sıçrama yaratmıyoruz fakat ilerliyoruz. Zirvelere sahip değiliz fakat Vartinik kıvılcımından birer ateş parçasını tek tek tepelere bırakarak parça parça dağ başlarını tutuşturuyoruz. Nihai zafer naralarını atmıyoruz fakat yaptığımızı silah seslerimizle söylüyor, söylediğimizi kitlelerin desteğiyle yapıyoruz. Nedir ki bunun yetmediğinin altını çiziyoruz…

Şimdi daha büyük, daha nitelikli ve daha hızlı adımlar atmak gerekir. Zira sömürünün ve zulmün arttığı bir dönemden geçiyoruz. Kararsızlık ve umutsuzluk gelişme karşısında halkın kurtuluş mücadelesinin lehine olan gelişimi sekteye uğratmak isteyen düzene teslim olmaktır. Mevcut düzenden kurtulmak isteyenin teslim olmaya hakkı yoktur! İlerlemeyi sürece bırakmak vakit kaybetmektir. Mevcut düzenden kurtulmak isteyenin vakit kaybetmeye hakkı yoktur! Şimdi zamanıdır görevlere daha sıkı sarılmanın ve bütün tereddütleri beyinde parçalayarak doğru olanı yapmak için kavgaya atılmanın. Halkımız bizden bunu bekliyor. Partimiz bizden bunu bekliyor. Özgür gelecek bizden bunu bekliyor. Demokratik Halk İktidarı, Sosyalizm ve yüce Komünizm bizden bunu bekliyor…

Beklentileri artık birer beklenti olmaktan çıkarma mücadelemizde halka, partiye ve devrim inancımıza olan sonsuz güvenimle hepinizi selamlıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum…

39586

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

2 Şubat…

“Herkes işini yapsın” dedi gerilla birliğinin komiseri toplantıyı bitirdi. Bitirmeden önceki son sözleri yüzü kadar net, gözleri kadar berraktı. Toplantı bitiminde mangalarına çekilen tüm gerillalar iki gündür süren ve bu akşam son bulan eleştiri-özeleştiri toplantısının muhasebesini yapmaya başladılar. Ve hepsi de “Herkes işini yapsın” sözüne odaklanmıştı. Aslında mesele bu kadar basit ama bir o kadar da karışıktı gerillalar cephesinde. Gerillalar yoğunlaşma içindeyken sözün sahibi de manganın girişindeki tüneli, gökyüzünün ferahlığına kavuşmanın sabırsızlığıyla geçti.

Partizan: “Diz çöktürme ve teslim almaya karşı güçlü bir çıkış için HAYIR!”

Yaklaşan referanduma ilişkin bir açıklama yapan Partizan, “HAYIR” diyeceğini duyurdu. “HAYIR’ı kitlelerin kendine güvenini ve umudunu faşizme karşı yeniden yeşertme ve egemenlerin kaosunu böyle derinleştirme aracı olarak kullanacak, Cizre bodrumlarında 150’ye yakın insanla yakılarak katledilen Mehmet Tunç’un ‘Teslim olmayacağız, diz çökmeyeceğiz’ çığlığını ‘Diz çökmeyeceğiz, HAYIR’ diyerek taşıyacağız” diyen Partizan’ın açıklaması şu şekilde:

Diz çöktürme ve teslim almaya karşı güçlü bir çıkış için HAYIR!

Öğrenmeyi öğrenmek...

Nerede ve nasıl bir (işçi-semt-kadın-gençlik-gerilla-dkö-basın-enternasyonal) faaliyet yürütülecekse onun görev ve sorumluluklarını layıkıyla ve hakkıyla yerine getirilmesi için gerekli olan bilgileri elde etmeye başlayarak işe başlamalıyız. Rastgele bir biçimde “Nerede-ne iş olursa”, “her işi yaparım” gibi amatör tarzda bir anlayış ve yaklaşımla işler yapılamaz.  “Her işi yaparım” iddiası elbette devrimin sorumluluklarına ve görevlerine yaklaşım açısından önemlidir, ama sadece ilk adım olarak...

Aliboğazı direnişinin ortaya çıkardığı görevler

Aliboğazı direnişi halk ordusunun savaş tarihinde ayırt edici önemli bir yer tutmaktadır. ALİBOĞAZ direnişi Seyfi Batar yoldaşların düşmanla uzun süreli çatışmaya girerek kahramanca çatışmalarıyla yarattıkları Amed-Piran (Dicle) direnişine eklenen yeni bir direniş ve savaş halkası denilebilir.

Naim Efendi'nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları

HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan'ın Anayasa görüşmelerinin yapıldığı sırada söz alarak Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma AKP-CHP-MHP'lilerce oluşturulan Milliyetçi Cephe tarafından lince dönüştürüldü. Tarihin en düşük, itibarsız ve onursuz milletvekilleri olarak anılacak olan bu bayların işi Saray'a biat etmek ile ellerini oylamalarda indirip kaldırmaktan başka hiçbir şey olmamıştır. Garo Paylan'ın ''1913-23 yıllarında Ermeniler, Süryaniler, Rumlar, Yahudiler kaybedildi. Büyük katliam ve soykırımlarla bu topraklardan sürüldüler ya mübadelelere uğradılar.

Faşizme Ve Tek Adam Diktatörlüğüne HAYIR!

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kitlelere yaşatılanlar, tam da burjuvaziye özgü despotizmin, işçi ve emekçileri ise aşağılanmanın trajedisidir.

Çeşitli milliyetlerden Türkiye ve Kürdistan halkları, son 93 yıllık tarihin içinde bunlara tanıklık etti ve yaşadı. “tek vatan - tek millet - tek bayrak - tek din, tek devlet” ırkçı-faşist-dinci politikaların cenderesi içine alındı. Salt, burjuvazi sömürüsünü rahat yapsın, palazlansın ve içinde eşitlik, özgürlük ve demokrasinin olmadığı diktatörlüğünü sağlamlaştırsın diyedir.

Tutsak Partizan Halil Şahin’in kaleminden: “Anda bizim cephedeki durum ve zayıflıklarımız”

Hiçbir vakit tam karanlık değil gece

Kendimde denemişim ben

Kulak ver dinle

Her acının sonunda açık bir pencere

vardır

Aydınlık bir pencere

Hayal edilemeyecek bir şey vardır

Yerine getirilecek bir istek

Doyurulacak açlık

Cömert bir yürek

Uzanmış açık bir el

Canlı canlı bakan gözler vardır

Bir yaşam vardır yaşam

Bölüşülmeye hazır

-Paul Elvand-

Bir Varmış Bir Yokmuş

Masal gibi başlayan destan gibi biten hikâyelerden ne kaldı zaman içinde bize. Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran. Homer İzmir de okuyor dizelerini amfiden. Aşil topuğundan vurulmasa ne olurdu? Helen Afrika Coğrafyasında yavuklusuyla yan yana yatsa da Truva’dan dehşet bir ceng kaldı bize. Tanrılar ve Tanrıçalar sevişiyor ırmak kenarlarında, Titanlar ne tarafa yana. Brahma Hintli dizimin kenarında günah çıkarsa, Çinli savaş ağalarının günahını hangi surları aşamaz? Yaşıyoruz işte Hallaç dan beri derimiz yüzüle yüzüle, destan ve hikayelerle uyutula uyutula.

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Rojava’dan bir Partizan “Aliboğazı-Rojava-Gentari direnişi bir uzlaşmazlık felsefesidir!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

TKP/ML Enternasyonal Büro YUNANİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST-LENİNİST ÖNDERLERİNDEN GRİGORİ KONSTANTİNEPOLİ YOLDAŞI KAYBETMENİN ACISINI YAŞIYORUZ

YKP/ML'nin önder kadrolarından, partimiz TKP/ML'nin onur üyesi Grigori yoldaşı 23 Ocak 2017 tarihinde kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz. Başta kardeş partimiz YKP/ML olmak üzere tüm Yunanistan halkına baş sağlığı mesajımızı gönderiyoruz.

Sayfalar