Pazartesi Nisan 29, 2024

Darbe'nin imitasyon ve fason hali...

Bu ya bir tiyatrodur ki ben öyle düşünüyorum;  ya da sinemanın gala gecesinden yalnızca bir sahnedir ki, düşünmek bile istemiyorum!

Soralım!

Kurumsallaşmak için siz, tez elden sizin olan kadroları sisteme yerleştirmek için ne yaparsınız? Siz iktidar olsanız ve bu iktidarının da uzun vadede tehlikede olduğunu görseniz, size miskali zerre kadar dahi muhalif olan en üstten en altta devleti var eden tüm kurumlardaki memurları tasfiyeye girişmez misiniz?  Peki, kaybedecek "vaktiniz yoksa", iktidarınızın tehlikede olduğu bir zamanda size karşı olan muhalifleri yavaş yavaş mı tasfiye edersiniz yoksa "kalkışma" gibi bir tiyatro, imitasyon ve fason bir darbe mi sahnelersiniz?

Son bir buçuk yıla bakarak süreci okumak gerek. Diyelim ki yaşananlar tiyatro değil de bir sinemadır!

Tamam biraz inandırıcı belki ama bu çok çok iyi bir senarist ve yönetmenin çektiği bir filmin başarısı gibidir ki, bilindiği üzre gişeler hep aynı olmaz. Yok! "Bu bir sinema filmi ve gala gecesinden de sadece bir sahne" ise belki kısa vadede çok kanlı bir süreç yaşanır ama filmi çekenler uzun vadede  kendi sonunu hızlandıracaktır.

Yine, ortada cemaatin adı olmasına karşın "sanı" olmayan Gülen: "Araştırın, sonuçları kabulümdür" dedi. Bunu da anlamak gerek.

Tamam belki cemaate selam vermiş bir kaç komutan gaza geldi. Sonra da gazını alamayanlar soluğu Yunanistan'da aldı. Ardından, önce tabanın kurşunlatılması, sonra tabana askerlerin linç ettirilmesi ve hatta başının kesilmesi bizlere çok inandırıcı geldi. Peki Şırnak'tan Edirne'ye binlerce askerin önceden hazırlanan isim listeleriyle gözaltına alınarak tutuklanması, hele hele binlerce danıştay, yargıtay, anayasa mahkemesi üyeleri, savcı ve hakimin açığa alınarak gözaltına alınması nasıl açıklanacak? Evet! Bu tezgah doğrusu pek akıllıca ama, hiç mi hiç zekice değil! 

Bu, Türk asker ve polisi yerine IŞİD elemanlarının Kürdistan'a yerleştirilme girişimidir.

Bu, AKP tabanına silah dağıtarak metropolü denetime alma girişimidir.

Doğru anlamak ve yorumlamak gerek! Ortada "başarısız" denilen bir darbe yok. Köprüyü kapatan ile açanlar aynı güçlerdir. 

Helikopterden AKP tabanını tarayanlar, F-16'larla devlet kurumlarını bombalayanlar ve tabana askeri linç ettiren ve hatta başını kestirenler aynı zihniyet ve güçlerdir. 

Kesinlikle MİT'in "gerekirse kendimize füze attırırız" sözünü unutmamak gerek.

Evet! Ortada kalkışma, darbe ve/veya darbeye teşebbüş yoktur. Sayın Öcalan'ın "çözüm gelişmezse darbe mekaniği devreye girer" sözünü iyi anlamak ve tüm yaşananları iyi bir gözden geçirmek gerek.

Bu sahnelenen tiyatro, dizi ve belki de bizlere yutturulmaya çalışılan bir sinemadır.

Bunun adı kalkışma ya da darbe değil, kendi kendisine hem imitasyon ve hem de fason darbe yaptırarak kendisini mağdur göstermedir. Anlamakta zorlanılan belki de bu sahte darbenin karışık ve karmaşıklığıdır.

Belki şu sorulabilir; "Ya iktidarın yüzündeki korku ve tabanın sokaktan ayrılmayarak belediye iş makinalarının garnizon, tugay ve jandarma komutanlına konuşlandırılması?

Bu sahtelik laboratuarda hazırlandığı için denetim gerekiyor. Bu bilimsel bir deney, yani gözlemcinin etkisi olmalı ki kontrolden çıkmasın! Yani Türkçesi, olabilme ihtimaline karşın gerçek bir darbeyi önlemektir. Çünkü, -her ne kadar CHP'den ses çıkmasa da- askerin onuru kırıldı. Onuru kırılan TSK da, birşeyler yapabilir! Denetim altında tutmak gerek, değil mi? 

Tabanın sokakta tutulması da gücünü anlamak ve yine tabanın Erdoğan'ın İsrail, Rusya ve Suriye politikalarındaki dönüşleri nedeniyle kendisine yönelik oluşan gazını almak ve yine tabanı sokakta tutarak iç savaşa hazılamaktan başka bir anlam taşımıyor.

Bunun adı herşey olabilir ama iktidara karşı bir darbe olamaz.

Tabanı silahlandırarak iç savaş da çıkarsalar, yaptıkları bu adı ve amacı belli olmayan imitasyon ve fason "şey" mutlak kendi ellerinde patlayacak. 

60179

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Sayfalar