Pazartesi Mayıs 27, 2024

Dersimde Yerel Seçim Sürecine Dair Kısa Bir Değini!

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun yarattığı sistem cephesindeki dalgalanmayla seçim sürecine girildi. Halkın açığa çıkan bu duruma yönelik tepkileri dinmemişken yeni yasakları kapsayan yasa tasarıları da gündeme geldi. “Demokrasi paketleri” Taksim’de plastik mermi ve gazlarla saldırının yapıldığı sıralarda mecliste oylamaya açıldı. AKP iktidarının ezilen halk kitlelerini hizaya getirme planlarının başında yinebaskı ve şiddet birinci sırada. Bu durumun önümüzdeki dönem yine bu yöntemlerle iktidarını korumaya çalışacağı ise bir gerçektir.

Ülke gündeminin politik atmosferi yerel seçimlerle daha da ısınmıştır. 30 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere giderken düzen partilerinin halk kitlelerine dönük politikasının merkezini yine öncelikle sisteme yedekleme olarak görmek ve okumak gerekir.

Bu politik atmosferin yansımasını bulduğu bir yer olarak Dersim’de de uzun süredir seçimlere dönük tartışma ve hazırlıklar sürmektedir. AKP ve CHP,kitleleri kendi yedeğine çekmek için bir dizi yalan ve manevraları gündeme getirirlerken, bölgede yaşanan sorunların nedeni kendileri değilmişçesine propaganda yürütmekteler. Özellikle de CHP,Kemal Kılıçdaroğlu ismini kullanarak, halkın feodal değer yargıları üzerinden yapılan çalışmalarla oy toplama, prim yapma çabası içerisindedir.  

 

Bizler Dersim Partizan olarak 2014 yılı yerel seçimlerine dönük olarak belirlenen politikanın gereği olarak Dersim’de oluşturulan Devrimci Güç Birliği içinde yer aldık. Bölgede gerek aday, gerekse de 30 Mart gününe kadar yürütülecek çalışmaların rotasını belirleme anlamında tartışmaların içinde yer aldık. Sürece dair politikamızı, yerel seçim sürecinin aday tartışmalarına kilitlenmemesi gerektiği üzerine özel vurgular yaparak şekillendirdik. Devrimci güçlerin bu dönemde ortak hareketinin önemi ve Dersim’de devletin özel olarak geliştirdiği saldırıların püskürtülmesinin kilit sorun olduğu üzerinde durduk. Tartışmaların belli bir evresinde DHF, GüçBirliği'nden çekilerek Dersim Merkez, Mazgirt, Ovacık ve Hozat ilçelerinde gösterdiği adaylarla seçim sürecini şekillendireceğini açıkladı. Geriye kalan bileşenler bakımından ise seçim özgülünde oluşturulan ittifak devam ettirildi. 

 

Merkez ve ilçelerde adayların belirlenmesi ve sürecin şekillendirilmesi amacıyla yürütülen tartışmalar esas olarak kolektif bir şekilde yürümemiş, bire bir görüşmelerle tartışmalar devam ettirilmiştir. Bu durum bizler açısından ittifakın ruhuna ters bir durum olması ve çalışmaların ortak yürütülmesi bakımından da eleştirilmiş ve bileşenler bu noktada zorlanmıştır. Ancak seçim sürecinin kendisini adaylıklar üzerinden belirleyen anlayışlar açısından ortaya çıkan sorunların aşılması bakımından ikili görüşmelerin tercih edilmesi tarafımızdan “anlaşılır” bir durumdur. 

Seçim çalışmalarının devam etmesinden kaynaklıdır ki eleştiri ve değerlendirmelerimizi seçim sonrasına bırakmayı daha doğru buluyoruz. Zira oluşturulan seçim ittifakı, Dersim’de bulunan devrimci,demokratik güçlerin önemli bir kesimini kucaklamasındandır ki önemsediğimiz bir eylem birliğidir. Önümüzdeki dönem bakımından önemsenmesi ve öne çıkarılması gereken nokta da, ortak hareketin kendisi olmalıdır. 

 

Nazımiye’de bağımsız aday ve gelinen durum 

Bilindiği üzere yerel seçimlerle ilgili tartışma ve gündemlerin şekillendiği dönemde Nazımiye’de bağımsız aday Özkan Aslan’la ilçe bazında çalışmaların sürdürüleceği açıklanmıştı.Bu dönem içindeBDP ile de görüşmeler sürdürülmüş ve ilçede adaylık konusunda tartışmalar yürütülmüştür. Bizler açısından ortaya çıkan tablonun Nazımiye ile sınırlandırılamayacak bir durum olduğu ifade edilerek “demokratik yarış” tarzında bir formülasyonun politikamızla örtüşmediği ifade edilmiştir. Amacımız bir yarış içinde olmak değil ortak bir ruh ve dinamikle süreci örgütlemek olduğu belirtilmiştir. 

 

Bu dönem içinde DHF’yle de görüşmeler yapılarak Nazımiye ile ilgili düşünceleri sorulmuştur. Bilindiği üzere DHF tarafından Dersim’de gösterilen adaylar,YSK’ya başvurularını TKP’den yapmıştır. 

Partizan açısından da, Nazımiye’de gösterilecek İl Meclis üyeleri ile Belediye Meclis üyelerininde TKP’den başvuru yapmaları gündeme gelmiş, ancak sosyal-şovenizmin önemli kalelerinden biri haline gelenTKP’den aday göstermek Partizan’ın tutumuna aykırı olduğu ve merkezi kararımıza uygun düşmediği için gündemden çıkarılmıştır.

 

Çalışmalarımızın olduğu bölge ve alanlarda kendimizi ifade ettiğimiz ve birlikte yürüdüğümüz güçler bellidir ve bizim için esas olanda budur. Bu merkezi politika ve tutumun Nazımiye’de belediye başkanlığı adaylığı ile yara almasını istemediğimiz içindir ki Nazımiye’de aday göstererek seçime girilmeyecektir. Yusuf Çınar Dersim Güç Birliği’nin adayı olarak desteklenecek ve çalışmalar bu yönde sürdürülecektir. 

 

Gündeme geldiği dönemden itibaren atılan bu adım belli yanlış algılamaları ve tartışmaları da gündeme getirmiştir. Amacımızın ve politikamızın esasının bir ya da birkaç ilçede belediye başkanlığı koltuğu almak olmadığı anlaşılmalıdır. Genel politikalarımızın küçük hesaplar uğruna yara almaması önemsenmeli ve bu perspektifle hareket edilmelidir. 

88938

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Sayfalar