Çarşamba Mayıs 8, 2024

Dil'in Gerçeği Degil, Gerçeğin Dil'i

Gezi'nin yildonumune

Komunizme salt bir oznel istek, tercih olarak yaklastiginiz surece Marksizmi anliyamazsiniz.

Marksizm iyi olandan soz etmez, kacinilmaz olandan soz eder; onu oznel bir felsefe degil, bilimsel bir felsefe yapan, gercegi her zaman maddi olgularda; uretim iliskilerinde, uretim tarzinda ve uretici guclerle insan iliskilerinde aramasidir...

Insani ve komunistleri anlamak istiyorsaniz uretim dunyasi, sinif mucadelesi dunyasi ve bilimsel aklin gelisim dunyasini anlamaya calisin.
Cunku Marksizm onlar uzerine oturur; Tarihsel Materyalizm, toplumlari anlama mucadelesi ile, insani anlama mucadelesini karsilikli varolus nedenleri uzerinde incelemeye dayanir.

 

Komunizm iyi bir sey oldugu icin degil; toplumsal, tarihsel evrimin icinde bulundugumuz asamasinin kacinilmaz bir sonucu oldugu icin gundemdedir.

Sosyalizm, Sosyalizme gebe olan, kapitalist uretim iliskilerinin bir sonucudur; o, kapitalizmin cocugudur; ya bu cocuk dogacak,anne dogumda olecek; ya da anne ve yavrusu bu dogum esnasinda olecektir; dunya her zaman bilimin ongordugu temel uzerinde yurumez, bir delinin cikip, tum insanligi bir nukleer bomba ile imha etme olasiligi herzaman vardir...Filmlere bakin, gelecek nasil resmediliyor kapitalist dunyada; tum insanlik yok olmus, bir avuc colde kalmis son insan gruplari yasama mucadelesi veriyor....Boyle bir dunya, kapitalistin gozunden gelecegin dunyasidir...Ya biz isciler, kendi filmimizi ne zaman cekecegiz?!

Maddi Gercegi fikirlerde aramayin, fikirleri maddi gercekte arayin...

Inek havliyamiyorsa eger, bu onun fikri yanlisliginin sonucu degil, varolusunun dogal sonucudur...Degistirilebilen birsey, degismesi mumkun olan seydir...Fikirler, maddi gercekligin, toplumsal pratigin urunudurler;ordan cikarlar....Ben varsam, beni var eden maddi gercekde var demektir. Bilimsel bakis, teraziyi neden-sonuc iliskisi uzerine kurmaktir.

Ya da Marks'in celik gibi soguk gercegi ifade edis tarziyla'

""Baska turlu olamadiysa eger, oyle olmak zorunda oldugu icindir''....

'Benim dusunceme gore'' diye basliyan cumleleri kaldirip atin; hangi sinifa gore sorusu ile baslayin; cunku, her fikir bir sinifin fikridir.



Proleter sinif bilincini attiginiz yerde, onun yerine koyacaginiz tek ideoloji degisik maskeler altinda burjuva sinif ideolojisidir...Baska hicbir gercegi aramayin sinifli toplumlarda.

Sinifli dunyada insan olarak insan yoktur, bilincli ya da bilincsiz, bir sinifin kafasini omuzlarinin ustunde tasiyan insan vardir; isterseniz, Everest tepesinde, dunyadan yalitik bir manastirda tek basiniza yasayin; eylemsizlik, pasifizm, hareketsizlik bile bir sinifa hizmettir; mevcut duzeni yikmaya yonelmeyen hersey, onu yasatmaya yoneliktir...

Tarafsizligin olmadigi bir yerdeyiz; ya mevcuttan yanayiz, ya da ona karsiyiz...Sozde siniflar ustu masallarla ne kendinizi ne de cevrenizi kandirin; hepiniz, hepimiz objektif olarak bir sinifin yanindayiz...

Bu dunyada sinif karakteri olmiyan tek bir nesne dahi yoktur...
madenlerin,elementlerin bile degeri,kapitalist pazarin ihtiyaclarina gore belirlenir....

toprak,su,hava herbirisi kapitalizmin izleri ,isleyisini ve mantigini tasir...

ask,evlilik,toreler,gelenekler,kulturler..herbirisi bir sinifsal muhtevaya,ideolojiye,damgaya sahiptir..

hayvanlar,ormanlar,bitkiler,kutuplar, her birinin degeri, omru,yasam bicimi pazar ekonimisinin kurallarina gore sekillenir....

Insanlar ve toplumlar mi?

O kadar budala da degilsinizdir saniyoruz !

Pardon siz hangi "sinifsal bakis sapkinligindan" soz etmistiniz !

Bu isin bilinc tarafidir; subjenin dunyasidir. Birde isin obje yani, iradeden bagimsiz yani vardir; iste o da niyetiniz ne olursa olsun, hizmetkari durumuna dustugunuz gercegin bir baska yanidir. Eylemsizlikle hizmet gercegi, eylemlilikle hizmet gercegini yaratir.

 

Gezi'ye baktigimizda biz iki sinif, iki felsefe goruyoruz.
Burjuva sinifta onu goruyor...

 Peki ya siz, Gezi'ye katilan her sinif ve tabakadan sokak eylemcisi, iktidara karsi olmakla, objektif olarak ait oldugun, hizmet ettigin sinifi gorebiliyor musun?

 

Seni sokaga cikartan neden ne olursa olsun, savundugunu iddia ettigin ideoloji ne olursa olsun, kendini kandirdigin gerekcen ne olursa olsun, dunyayi degistirme metodun ne olursa olsun, Gezi'den yana olmak, sokak eylemcisi olmak, senin iraden ve niyetinden bagimsiz olarak Proleterya'dan yana olmaktir.Henuz siz bunu goremiyorsunuz, ama Burjuvazi gordu, biliyor;ipleri siki tutmak telaslari bundandir. Biz burada Gezi'nin Objektif olarak hizmet ettigi sinifa isaret ediyoruz; burjuvaziye hizmet etmiyen hersey, kendinden bagimsiz olarak proleteryaya hizmet eder..Ya da tersi; Proleteryaya hizmet etmiyen hersey, otomatik olarak Burjuvaziye hizmet eder...Proleter devrim nedir, ne degildir sorusu ise baska bir sorudur.

Gezi;de kimileri agaca bakip ormani goremiyor, kimileri ise ormana bakip agaci goremiyor; dialektik her ikisini gorebilmektir.

Son vurus;Kazanan Proleterya olacak, Devrim Olacak!...
Duzene her tas, Devrime bir hizmettir!



Masallar dunyasi degil; gercekler dunyasi sizleri cagiriyor!

 

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2014/05/dilin-gercegi-degil-gercegin-dili.html

94345

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Sayfalar