Salı Mayıs 21, 2024

Dünya Sınıf Mücadelesinin Üzerinde Dönüyor

Dünya güneş etrafında dönsede, bütün toplumsal gelişmelerin;  “öküzün boynuzunun üzerinde” değil, sınıf mücadeleleri üzerinde döndüğünü, bütün sınıflar açısından çok çetin geçen 2020 yılı bir kere daha gösterdi.

Kapitalizmin kriz olduğunu, krizden başka bir şey üretmediğini ve bu krizinde  esas olarak işçi sınıfı ve emekçileri vurduğunu; sermayenin bitmek, durmak bilmez her şeye egemen olma vahşetiyle kitlelerin üzerine yıkıldığını, bir kere daha, korona pandemisi adı altında ölerek gördük.

Ekonomik, çevre, sağlık (bundan böyle durmaksızın hayatımıza giren ve girecek olan salgın hastalıklar), ekonomik yaşam hakları elinden alınıp yurtlarından göç ettirilen, her geçen gün artan sayıda emekçilerin sorunu, artık kapitalizmin kronik krizleri olarak karşımızda durmaktadır.

Kapitalizmin yarattığı krizleri ortadan tamamiyle kaldıracak olan: Çalışan, işsiz, yarı-işsiz, esnek çalıştırılan, örgütsüzleştirilen, sendikaları elinden alınan,  genel anlamıyla; yaşamak için iş gücünden başka  satacak bir şeyi olmayan ücretli köle haline getirilen  işçilerdir.

20. yüzyılda gördük. 21. Yüzyıla girdiğimizde de kitleler sessiz kalmadı. Her fırsatta burjuvazinin kurulu düzenine karşı sokaklara çıktılar. Taleplerini haykırdılar ve haykırmaya devam ediyorlar.

2019 yılında tam 500 milyonun üzerinde işçi ve emekçiler, kapitalist sistemin dayatmalarına, işçilere hayatı zindan eden  kurulu düzenine karşı protesto hareketlerine katıldılar. 40 aşkın ülkede ayaklanamalar oldu.

2020, “pandemi önlemleri” adı altında, protestolar engellenmeye çalışılsa da, işçiler ve emekçiler yine sokaktaydılar. ABD’de; küçümsenen, horlanan, sokak ortasında öldürülen siyahlar, Kürtlerin, Türkiye’de mücadele çığlığı haline getirdikleri “edi bese” nin yerini alan  “siyahların yaşamı değerlidir” diyerek, bir kere daha ayaklandılar. Ve bütün dünaya emekçileri bu mücadelenin içinde yer aldılar. Siyah emekçilerin önderliğindeki bu mücadele, ırkçılığa, tarihin en güçlü vuruşunu yaptı. Burjuvazinin tüm katmanları, 8 dakika 46 saniye onlar karşısında diz çökmek zorunda kaldılar.

Ve Şili’de işçiler, kadın işçi ve emekçilerin militann mücadelesi önderliğinde Pinochet anayasasını yırtıp attılar. Ve yine kadın emekçiler, Arajantin’de  burjuva “adalet”inin sembolü olan sarayı yaktılar.

Göğün yarısı ayağa kalktı! Dünyanın her köşesinde, kapitalist sistemin bütün ayrımcı ve baskıcı politikalarını en fazla maruz kalan, cinsiyet ayrımcılığına,  horlanmaya, ezilmeye, sömürülmeye, tacize, tecavüz ve katledilmeye karşı kadınlar; her yerde, her alanda mücadelenin en önünde yürüyorlar. En militan direnişleri örgütlüyorlar.

Hindistan’da 250 milyonu aşkın işçi ve köylü greve katıldı ve topraksızlaştırılan köylülerin mücadelesi hala devam etmektedir. Faşist Modi’ hükümetinin temsil ettiği Hindistan tekelerine karşı işçi ve emekçiler, 2021’de daha büyük direnişler örgütleyeceklerdir.

Burjuvazi, her adımında kitlelerin nasıl hareket edeceklerini hesaba katıyorlar. Kitleler sessiz kaldığında, burjuvazinin, işçi ve doğa üzerindeki vahşiliği daha da artıyor.

Önümüzdeki yılların nasıl geçeceğini, işçilerin burjuvaziye karşı vereceği mücadelenin sınıf bilinçli örgütlü boyutu belirleyecektir. Her ne kadar, sınıf mücadelesi sözünden öcü gibi korkanlar, bütün gelişmeleri sınıf mücadelesinden kopukmuş gibi göstermek isteselerde, toplumsal gelişmeler, burjuvazi ile proleterya arasındaki sınıf mücadelesinden bağımsız değildir.

Burjuvazinin eli kanlı faşist diktatörü Erdoğan’nın işverenlere: “OHAL’i sizin için uzatıyoruz ve grevlere müsade etmiyoruz” demesi ve yasaları buna göre biçimlendirmeleri,  burjuva sınıfının işçi sınıfına karşı duruşunun adıdır.

 

AKP-MHP ve burjuvazinin diğer birleşenlerinin faşist iktidarının ömrünü de Türkiye ve Kürdistan’daki işçi ve emekçilerin mücadelesi belirleyecektir. Bu ülke daha büyük Haziran Ayaklanması görecektir. Ülke içinde bütünüyle paramiliter örgütlenme ve silahlanma, polis gücünü ve silahlanmasını artırma, özel güvenlik birimleri oluşturulması, bekçilerin yeniden sahneye sürülmesi, kitlelerin ayaklanmasına karşı alınan önlemlerdir. Kitleler bir kere ayaklandığında, burjuvazinin bütün güvendiği duvarlar, çok uzak olamayan bir zamanda, birer birer yıkılacaktır.

2021 burjuvazi açısından bir “düze çıkmak” olmayacaktır. İşçi ve emekçilerin mücadelesi daha görünür bir hal alacaktır. Kapitalist sistem ekonomik ve sağlık krizinden çıkamayacak, Covid-19 gitse bile yeni salgın hastalıkları getirecek virüsler eksik olmayacaktır. Çünkü, burjuvazi doğanın ekolojik dengesini bozarak öldürüyor.

Dünyanın kaderi, bir avuç tekelci burjuvazinin elinden alınmalıdır. Bunu ancak bütün ülkelerin işçi sınıfının, örgütlü, kararlı ve sınıf bilinçli mücadelesiyle başarılabilir ve başarılacaktır! 2021, sınıf mücadelesi açısından daha keskin çatışmalara sahne olacaktır.

Yeni Yılda, işçi ve emekçilerin daha bilinçli ve örgütlü olarak, kokuşmuş, çürümüş bütün burjuva saraylarını yıkmaları ve Gelecek İşçi Sınıfınındır! Gelecek Komünizmdir! dileğiyle, herkese iyi yıllar diliyorum. ..

2444

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar