Cuma Mayıs 3, 2024

Dürüstlük…

Zamanında Engels yoldaş tarafından söylenen “Her şeyin başı dürüstlüktür” sözünün ne kadar anlamlı ve önemli olduğu kolektif içinde proleterleşemeyen küçük burjuva tasfiyeciler tarafından öne sürülen yalanlar karşısında daha iyi anlaşılıyor.

İşçilerin-emekçilerin-ezilenlerin özgürlük ve kurtuluş davasına bağlı olan, devrim davasına kendisini hesapsız adayanlar dürüst olur. Gerçeklerle uğraşanlar, gerçekliği devrimci olarak kabul edenler, gerçekliğin gözünün içine bakmaktan korkmayanlar dürüst olur. İmparatoru tahtından indirmek için bin kılıç darbesinden devrimci eleştiriden korkmayanlar dürüst olur. Hiçbir kişisel çıkar sahibi olmayan, kendini düşünmeyenler dürüst olur. Devrimciler, komünistler dürüst olur. Oportünistler ise asla dürüst olamazlar.

İki arada bir derede kalan, iki sandalye arasında oturanlar kurum içinde hem devrimi hem de kendisini yaşamak isteyenler bazı durumlarda bazı konu ve olaylar karşısında dürüst olabilirler ancak hemen her konuda, her sorun ve olay karşısında dürüst olamazlar. Bakışını, duruşunu, safını, yerini devrimci temelde netleştiremeyenler dürüst olamazlar. Olağan durumlarda farklı görüş savunup farklı tavır ve tutum alır. Olağan dışı, can alıcı durumlarda ise daha farklı görüş savunur ve daha farklı tavır ve tutum alırlar. Bir sağa bir sola çark ederler.

Dürüstlük sınıfsal bir olgudur. İdeolojik-politik bir sorundur. Ahlaki boyutu olmasıyla birlikte daha çok sınıfsal ve ideolojik boyutu vardır. Devrimci mücadelede örgüt saflarında kendini yaşatmayı esas alan “yetki-mevki-kariyerini” kişisel çıkarlarını düşünenler dürüst olamazlar. Kurum içinde netleşip devrimcileşemeyen küçük burjuva oportünist unsurlar, sürekli yalpalar. Bir sağa bir sola yüzünü çevirip dönenler asla dürüst olamazlar. Bugün proletarya partisi saflarında kendi kişisel çıkarları temelinde yetki-mevki-iktidarını korumaya çalışan küçük burjuvalar, hemen her konuda yalana başvurmaktadır. Çünkü proletaryanın devrim davası dürüst olmayı, kişisel çıkarlarını terk etmeyi, kendini bir yana bırakmayı, adanmışlığı, yüksek fedakârlığı, emek ve mücadeleyi talep eder. Kurum içinde kendini yaşamayı/yaşatmayı esas alan, eski topluma özen ve özlem duyan küçük burjuvalar ise doğaları ve çıkarları gereği dürüst olamazlar. Kişisel çıkar davasıyla sınıfın devrim davası arasında uçurumlara varan farklılık ve uzaklık vardır. Biri dürüstlüğü talep eder. Diğeri gerçeği çarpıtmayı, yalanı talep eder. İkisi bir anda bir yerde bir arada duramaz ve olamaz. Ya dürüst olunup devrim davası savunulacaktır. Ya da dürüst olmayarak kişisel çıkar esas alınacaktır.

Saflarımızda tasfiyeciliğin temsilciliğini yapanlar, dürüst olmayan küçük burjuvalardır. Hemen her fırsatta her konuda kendi kişisel-grupsal çıkarını devrimin toplumsal davasının önüne çıkaranlar, yalana başvurmaktan başka şeyi düşünemezler. Gerçeklik, dürüstlük talep eder. Gerçeği ters yüz etmek ise yalanı talep eder. 

 

Bir Partizan

45307

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Kanlı Maraş’ta kılıç artıkları - Mehmet Söğüt

1978’de kızıl kana boyanmıştı Maraş. Sebebini bilmedikleri bir kinle karşılaşmıştılar. Ellerinde kara ciltli Kuranlar vardı katillerin. Kimileri de cüppeliydi. Sarkık bıyıklardan kan damlıyordu. Tek bir ağızdan tekbir getiriyorlardı: Allah u Ekber.

Devrimci kadının görünmeyen emeği üzerine

Devrimci yaşamdaki cinsiyetçi ortam ve tutumlar kadının mücadeledeki emeğini ve varlığını görünmezleştiriyor. Her ne kadar toplumdaki durumla kıyaslamak doğru olmasa da yine de onun mücadeledeki gelişimini sekteye uğratacak kadar güçlüdür bu durum. Zira erkek egemen kültürün saflardaki uzantısı nitelik olarak toplumdakiyle aynıdır. Yani devrimci kadın da hemcinsleriyle benzer yükleri taşır. Sadece yüklerinin görünürlüğü biraz daha azalmıştır. Kadının bu yüklerinden kurtulması mücadeleye katılımını daha da artıracaktır. Bunun için cinsiyet ayrımcılığıyla sürekli bir mücadele şarttır.

Kuşlar bile tedirginken

“Tuşlarda acının nal sesleri

sevi ölüm kaçış çağrı

ve direniş tuşlarda

neredesiniz unuttuklarım

uçup giden sayısız kuş

bir mut kokusu getirdiniz odama

hoş geldiniz.”

Süleyman Okay

Soykırımın-şövenizmin panzehiri KAYPAKKAYA

Yüzyıl oldu, hâlâ kadim bir ulus olan, "Ermenilerin soykırıma uğrayıp uğramadığını" tartışıyor olmak, yaşadığımız utanca, bir utanç daha yüklemektedir. Hangi sebepten olursa olsun kendisiyle yüzleşmeyen, yaptığı soykırımı savunan, es geçen veyahut inkâr eden bir ulus ve bu ülkenin devrimcileri, sosyalistleri öncelikle kendileri özgür değildir. Adalet, eşitlik ve kardeşlikten bahsedemezler.Çünkü kendi pazara hâkim olma, egemenliklerini kurmak için, başka bir ulusu soykırıma uğratmış, bir buçuk milyon masum Ermeni sivil insanın ölümüne sebep olmuştur.

Korkunç Plan Kuzey Kürdleri Kurban mı Ediliyor – Dursun Ali Küçük

“Fermano bira-vahefermano
Fermano maho.
Dujmin amo sere ma
Cence pile makirkeno
Made xaîn xaîn nadano
EwroterteleserîKurdano-Kirmanciyano
Sere madevetelino, bira terteleo,
ProjeyaTırkano”

*TC  SÖMÜRGECİLİĞİNİN KORKUÇ PLANIYLA YÜZYÜZEYİZ

Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ne yaklaşımımız!

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) 12 Mart tarihinde ilan edildi. Bu gelişme Türkiye işçi sınıfı ve halkının demokrasi, özgürlük ve devrim mücadelesine sempati duyan, yanında yer alan ve mücadele içinde olan geniş kitleler tarafından ilgiyle karşılandı. Aynı “ilgi”nin hakim sınıflar cephesinde ve onların sözcüleri tarafından da gösterildiğini ifade etmeliyiz.

Doğu Perinçek'in dişine kan değdi

Önceki gün Ulusal Kanal iflah olmaz Halk düşmanları Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük'ün tartış malarına sahne oldu.Baştan sona hararetli geçen tartışmalardan sonra çıkan sonuç,ikisinin de gelenekçi,ittihatçı,ırkçı,faşist TC Devleti'ni savunan unsurlar olduğunu bizzat kendi ağızlarından duyduk ve dinledik.Şarlatan ikilinin bu kadar hararetli tartışmaları,aralarında ilkin nitel bir görüş ayrılığı gibi algılansa da,özleri aynıdır.Aralarındaki farklar niceldir.Yok birbirlerinden farkı ikisi de Osmanlı torunlarıdır.

Terörden ne anlıyoruz?

Terör amacı olmayan, hedefi belirsiz kör kurşun misali sivil toplumlara yapılan toplu katliam saldırılarıdır. Çoğunlukla sermaye gurupları tarafından finanse edilirler. Örgütlenmesini, eğitilmesini, silah ve mühimmat teminini sermaye devletleri yaparlar. Yeri ve zamanı geldiğinde bu devletler tarafından harekete geçirilip toplu katliamlara imza atarlar. Bu tür eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Emperyalist lojistik desteğe sahiptirler.

“Zaferi, halkın özgürlük savaşımına nasıl kazandırırız?”

Ayaklanma ve halk savaşı ateşten bir sanattır. Devrimci savaş sanatında gösterilmesi gereken hassasiyet bütün sanatlarda ortaya konandan daha ilerde ve gelişkin olmak zorundadır. Bu sanat bütün sanatlardan daha bir derinlik ve incelikle ele alınmak zorundadır. Çünkü savaşta yapılacak bir hata ağır bir kayıp ve büyük bir acıyla sonlanabilir. Devrimci savaş sanatında yapılacak ciddi bir hata bazen bütünü kaybetmeye götürebilir. Devrimci sanat yürek ve aklın en ileri temelde birleştirilmesi, karar vermeden önce üzerinde kırk kez düşünülüp, yoğunlaşılarak yürütülmesi gereken bir sanattır.

“Newroz coşkusuyla gözaltı, tutuklama ve yasakları hükümsüz kılalım”

“Devrimci, demokrat, ilerici güçleri pres operasyonlarıyla sindirmeye, korkutmaya, yıldırmaya yönelik hiçbir baskı politikası bugüne kadar başarıya ulaşamadı, bugünden sonra da başarılı olmayacak” şeklinde açıklama yapan Partizan açıklaması şu şekilde sürdürdü: “Faşist Kemalist Diktatörlüğün geleneksel olarak uyguladığı katliam politikaları devam ediyor. Bugün de başta Kürt ulusu olmak üzere azınlık milliyet ve inançlara, ezilen yoksul halka, işçi sınıfına, kadınlara, LGBTİ’lere yönelik imha, inkar ve asimilasyon politikaları hız kesmeden devam ediyor.

Sedat'a….. Ihsan Feridun Berkin

Sen’inle 1977 yılında, kavurucu bir Ağustos gecesinde, İzmir Karabağlar’da bir gecekondu’da tanışmıştık. Sen, Ben ve bir arkadaş daha, el yapımı iptidai bir matbaa ile, sabaha kadar binlerce bildiri basmıştık. Bildirilerin mürekkepleri kuruyup, üst üste istifledikçe keyfimize diyecek yoktu doğrusu ; rotatif misali çalışıyordu körpe kollarımız ; rotatif ne kelime….ertesi günkü mitingde dağıtılacak binlerce bildiriyi, o gece sabaha kadar sadece biz üçümüz basacaktık.

Sayfalar