Salı Mayıs 14, 2024

Ecdadımız Kayıkları, Biz Gemicikleri Yürüttük

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta ecdadından bahsetmekten geri durmuyor. Yerel seçimlere yönelik bir yatırım olduğu herkesçe bilinen, konunun uzmanlarınca da birçok eksiği bulunduğu iddia edilen Marmaray tüp geçidi milyonların can güvenliği hiçe sayılarak apar topar açıldı. Başbakan açılıştaki konuşmasında da “ecdadımız gemileri karadan yürüttü, iktidarımız da denizlerin üstünden vagonları yürütüyor” dedi.

Evet, bu iktidar gerçekten daha önce de “Hızlı Treni” yürütmüştü. Yine bir takım alt yapı, teknik vs eksikliğe rağmen yürütülen hızlı tren 22 Temmuz 2004 tarihinde Sakarya ili Pamukova ilçesinde devrildi ve trendeki 230 yolcudan 41 kişi yaşamını yitirdi ve 80 kişi yaralandı. Sırası gelmişken, dönemin Ulaştırma Bakanı kimdi dersiniz? Evet, yanılmadınız, şimdiki bakan, yani Binali Yıldırım. 

Evet, bu iktidar sadece Hızlı Treni ve Marmarayı da yürütmedi. Bu ülkenin tüm yeraltı, yerüstü zenginliklerini emperyalist sermaye ve cemaatlerle işbirliği içindeki şirketlere vererek yürüttü. Zenginliklerimizin ve vergilerimizin önemli bir kısmını gemiciklere dönüştürdü, kimisini oğluna, kimisini damadına, kimisini de çok yakın çevresindekilere vererek yürüttü.

Konuşmaya dönersek, insanların tarihine, inançlarına, kültürlerine, ecdatlarına sahip çıkması, bilince çıkartmalarında bir sorun yok. Ama Başbakanın ecdadı konusunda önemli sorunları olduğu da yadsınamaz. Şöyle ki, Başbakan’ın her nedense ecdadım dediği kişilerden hangilerinin gerçekten Başbakan’ın ecdadı olduğu, hangisinin ecdadı olmadığı da pek belli değil..

Örneğin Mimar Sinan..  

Hani birçok camii, medrese, türbe, kemer, köprü, kervansaray ve saraylar yapan Mimar Sinan. Hani en önemli eserlerinden birisi olan Edirne Selimiye Camisinin bir benzerinin Başbakan Erdoğan tarafında İstanbul Ataşehir’de yaptırılan  Mimar Sinan..

İşte o Mimar Sinan, bir Ermeni devşirme(*).

İşte o “ecdad” Mimar Sinan, Kayseri Kesi nahiyesinin Ağırnas köyünde bir Ermeni çocuğu olarak doğuyor ve 20 yaşındayken başefendinin bir başka “ecdadı olan, 40 binden fazla Kızılbaşı katleden Yavuz Sultan Selim tarafından devşirilerek Osmanlı yapılıyor. İşte o Mimar Sinan, Kanuni ile Belgrad seferine yeniçeri olarak gidiyor, 40 yaşındayken baş mimar oluyor ve 3 padişah, pardon 3 ecdad döneminde de baş mimar olarak görev yapıyor..

Şimdi “ecdad” diye bildikleri Mimar Sinan’ın aslında bir Ermeni çocuğu olduğunu öğrenecek olan Osmanlıcılar, Türk kafatasçılar, İslamcılar ve bilcümle müslümanlar ne diyecekler bundan sonra? Ermeni Mimar Sinan halen ecdad olarak kalacak mı?

Bu iktidar dahil, tüm egemenlerin bir başka taparcasına sevdikleri kişi ki, 1937-38 yıllarında Dersim’de 60 bine yakın Dersim’liyi bombalayarak öldüren Atatürk’ün manevi kızı ve bizzat Atatürk tarafından Dersim’i bombaladığı için kahramanlık madalyasıyla ödüllendirilmiş olan Sabiha Gökçen’dir. (asıl ismi Hatun Sebilciyan) İşte o Sabiha Gökçen de yetim bir Ermenidir. Yani devşirmedir. 

Sadece bu kadar da  değil.. Bunların “ecdadım” dedikleri Osmanlı padişahlarının nerdeyse tamamına yakının anneleri de çeşitli uluslardan devşirmedir..

Bu konuda da o kadar çok örnek var ki.. Sadece birkaçını örnek vereyim de, ecdatlarını tanımayanlara biraz katkım olsun..

I.Murat’ın annesi Bizanslı Horofira (Nilüfer Hatun), 

Yıldırım Bayezid’in annesi Bulgar Marya (Gülçiçek Hatun), 

Fatih Sultan Mehmed’in annesi Sırp Despina (Hüma Hatun),

Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe takma adlı Pontuslu bir Rum, 

Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Polonya Yahudisi Helga (Hafza Sultan),

II.Selim’in annesi Yahudi kızı Roksalan (meşhur Hürrem Sultan),

III. Murat’ın annesi Yahudi Raşel (Nurbanû Sultan),

I.Ahmet’in annesi Yunan Helen (Handan Sultan), 

Genç Osman’ın annesi Sırp Evdoksiya (Mahfiruz Sultan), 

IV.Murat’ın annesi Sırp Anastasya (Mahpeyker Sultan),

II.Ahmet’in annesi Polonya Yahudisi Eva (Hatice Sultan),

I.Mahmut’un annesi Aleksandra (Saliha Sultan),

II.Osman’ın annesi Sırp Mari (Şehsüvar Sultan),

III.Mustafa’nın annesi Fransız Janet (Mihrişah Sultan),

III.Selim’in annesi Cenevizli Agnes (Mihrişah Sultan),

IV.Mustafa’nın annesi Bulgar Sonya (Sineperver Sultan),

II.Mahmut’un annesi Fransız Rivery (Nakşidil Sultan), 

I.Abdülmecit’in annesi Rus Yahudisi Suzi (Bezm-i Âlem Valide Sultan),

Abdülaziz’in annesi Roman Besime (Pertevniyal Sultan),

II.Abdülhamit’in annesi Ermeni Virjin (Tirimüjgân Sultan),

Mehmet Reşat’ın annesi Arnavut Sofi (Gülcemal Sultan),

Mehmet Vahdettin’in annesi Çerkes Henriet (Gülistan Sultan)..

Ve daha burada saymadığım birçok isim… Bir çok devşirme.. Mensubu oldukları toplumlara karşı düşmanca yetiştirilen ve daha sonra kullanılan birçok isim.

Liste daha sayfalarca uzatılabilir. Listede değişik etnik kimliklerden isimler olması asla önemli değildir. Önemli olan şey, o kişinin yaşadığı dönemde farklı etnik ve inançsal kimliklere karşı egemenlerin emrinde hizmet edip etmediğidir. 

Salt bu tespitten ötürü çok net bir biçimde görülecektir ki, Kızılbaşları katleden Yavuz Sultan Selim’in, Kuyucu Murat’ın, Ebu Suud’un, Topal Osman’ın, Sakallı Nurettin ve Abdullah Alpdoğan’ın veya Sabiha Gökçen’in AKP iktidarınca da, daha önceki tek tipçi zihniyetlerdeki iktidarlarca da başka bir ulustan devşirilmiş olmasının önemi yoktur.

Bu zıhniyet için önemli olan, bu kişilerin farklı inanç ve etnik yapılara karşı düşmanca tavırlar içinde olması ve kendilerine hizmet etmesidir. Böyle olunca bu kişiler değerli, hatırı sayılır “ecdad” olarak anılmaya devam edilecekler, iktidarlar da zenginliklerine zenginlikler katarak yürütmeye devam edeceklerdir.

(*) Devşirme sözcüğüyle asla herhangi bir etnik veya inançsal kimliği hor görmek, aşağılamak gibi bir düşüncem olamaz -yoktur.. Durumu açıklamak için zorunluluktan ötürü kullanılmıştır

 

Erdal YILDIRIM

1 Kasım 2013

97676

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Erdal Yıldırım

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

Sayfalar