Pazartesi Nisan 29, 2024

Emperyalistler arası savaş çanları çalarken... ENTERNASYONAL MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

Trump’ın başkan olmasıyla ABD emperyalizminin gittikçe ivmesi artan saldırgan politikalar içine girmesi salt politik düzlemde açıklanamaz. Ekonomi, politikayı belirleyen temel parametre olduğu için politika, salt politika değildir. Siyasi alandaki değişim ve gelişmelerin daha görünür olması onu ön plana çıkarırken ekonomiyi görünmez kılar. ABD emperyalizminin Ortadoğu alanındaki saldırganlığı, emperyalistler arası çelişkilerin her alanda derinleşmesinin bir sonucudur.

Kapitalist-emperyalist sistem kapitalist ekonomi yasalarının hüküm sürdüğü bir sistem olarak aşırı üretim, azami kar ve rekabet esaslarına dayanır. Emperyalistler var olabilmek için aşırı üretimi ve azami karı gerçekleştirmek zorundadırlar. Böylece rekabet gücünü yükselterek diğer emperyalistlerden üstün olmaya çalışırlar. Bu kural temeldir. “Serbest rekabet” döneminden emperyalizm aşamasına kadar geçen sürede dünya pazar alanlarını paylaşan emperyalistler  1. ve 2. Emperyalist Paylaşım Savaşlarında dünya pazar alanlarının yeniden paylaşımına soyundular. Aşırı üretim, azami kar ve rekabet emperyalistleri karşı karşıya getirdi.

Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın üzerinden yaklaşık 80 yıl geçti. Bugün de pazar alanlarının yeniden paylaşımı üzerine savaşlar sürüyor. ABD emperyalizminin saldırgan vaziyetinin arkasında Rusya ve Çin’le pazar savaşı yatmaktadır. “Süper güç” ABD’nin, bu süreçte her alanda bu konumda olmadığı açığa çıkıyor. 1990'lardan sonra Almanya ve Japonya, ABD emperyalizmi ile belli sektörlerde rekabet edecek düzeye gelmiştir. Bir emperyalistin dünyada hakim güç olması, emperyalistler arası rekabeti ortadan kaldırmıyor. 1990’lı yıllardan sonra ucuz iş gücünü son sınırına dek kullanan Çin de bu güce ulaşmıştır.

Dünya ekonomisindeki genel duruma baktığımızda, emperyalistler arası çelişkilerin kızışması hakkında bilgi edinmekteyiz. ABD 2008 ekonomik krizinin etkisinden kurtulmuş da değil. Ekonomik durgunluk aşamasından çıkamamıştır. ABD, korumacı politikalara yönelirken dışarıdaki tekelleri geri ülkeye çekme yöntemine başvuruyor. Savaş sanayine bütçeden ayrılan pay artırılarak ekonomi canlandırılmaya çalışılıyor.

Buna karşın Çin krizi de büyümeye devam etti. 2016 yılı IMF verilerine göre AB ve Japonya dışındaki ülkelerin dünya ekonomisindeki payları yüzde 50’nin üzerinde olduğu ve Çin’in dünyanın en büyük ekonomisi olduğu belirtiliyor. Dünya ekonomisinde pay dağılımında ABD % 22’den % 17’ye düşerken Çin % 5’ten % 17’ye yükselmiş, 2010 yılı itibariyle dünya manifaktür üretiminin % 19.8’ini üreten Çin, ABD'nin bu alandaki bir asırdır sürdürdüğü üstünlüğe son vermiştir. Emperyalistler arası rekabette paralarını koruma anlamına gelen serbest ticaret anlaşmalarıyla pazar alanlarını koruma çabası içindedirler. ABD’ye karşılık olarak Çin, Latin Amerika’dan Afrika’ya 20’yi aşkın ülke ile serbest ticaret anlaşması yaparak ABD’nin bu çabasını kırmıştır. Diğer yandan Almanya, yüksek katma değerli 10 ihracat dalından 9’unda ABD’nin en üst ihracat dalındaki ürünlerle rekabet ediyor. Bu verilerin ABD’nin “süper güç” olma durumunu tartışmalı hale getirdiği ortada. Üretim aletleri, meta üretimi ve pazar alanları bakımından ABD, hakim emperyalist olma durumunu yitiriyor. Bu durumda Rusya ABD’nin siyasi nüfuzunu kırmayı hedefliyor. Rusya’nın ekonomisi ABD ile rekabet edecek durumda olmamasına karşın askeri ve diplomatik gücü ABD'yi sınırlayabilecek durumdadır. Ukrayna ve Suriye'deki savaşlar da bunu gösterdi. Yıllardır Rusya ve Çin üzerinde kuşatma politikası izleyen ABD, gelinen aşamada jeopolitik olmasa da ekonomik ve politik eksende Rusya ve Çin tarafından kuşatılmış durumda.

ABD için çanlar çalmaya yeni başlamadı. 2000’lerin başında CIA ve birçok kuruluşunun hazırladığı raporlarda ABD için esas tehdidin Çin ve Rusya olduğu söylenmişti. ABD; Rusya ve Çin’i engellemeye dönük tüm politikaları (BOP, Afganistan, Irak işgali, Suriye’yi karıştırma vb.) değiştirmek zorunda kalmıştır. Bugün adı konmamış 3. Paylaşım Savaşı yaşanırken ABD, kapana kısıldıkça daha da saldırganlaşmaktadır.

Dünya pazar alanlarının üzerinde paylaşım dalaşının ayyuka çıktığı dönem içinde 3. Paylaşım Savaşının çıkması politik durumdan ziyade kapitalizmin azami kar oranının düşüp-düşmemesine bağlıdır. Trump’ın saldırıları tehditlerini, Çin’in görece daha ılıman ama yeri geldiğinde tepkisini koyan tavrını, askeri olarak, jeo-stratejik alanlarda konumlanma asker ve ağır silah yığma takip ediyor. ABD’nin Suriye’yi vurması her şeyi gözaltına aldığını gösterse de saldırıda Rojava’yı vurmaması, buna özen göstermesi daha her şeyi komple göze almadığının da emaresidir. Bunun hep böyle olacağı anlamına gelmediğini de bilmeliyiz.

Emperyalistler arası çelişkinin bir paylaşım savaşına dönüşmemesi enternasyonal proletaryanın savaş karşısında tarihsel deneyiminden de ders çıkararak, sosyal şoven bir tavra dönüşmeden kararlı bir direniş-mücadelesine bağlıdır. Bu açıdan tarih, 2. Enternasyonal oportünistleri ve buna karşı Lenin'in komünist tavrını büyük harflerle not düşmüştür.  Emperyalistler arası çelişkide enternasyonal proletaryanın mücadelesi olmadan ezilen halkların gün yüzü görmesinin imkanı yoktur. Bu anlamı ile 100. yılında Ekim Devrimi, güncelliğini koruyarak yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

40884

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

“Aliboğazı’ndan Rojava’ya direnişimiz sürüyor!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

“Sınıfsız toplum kurulana kadar kültür devrimleri gereklidir”

Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD) 1966 yılında sosyalist Çin’de ÇKP MK içindeki kapitalist yolculara karşı Mao Zedung’un bizzat önderlik ettiği büyük bir devrimdi. Sosyalizmi kurmuş ve bu yolda ilerleyen bir ülkede, Çin’de, Liu Şao-Çi’nin başını çektiği parti içindeki yeni burjuvaziye karşı, Mao’nun Ağustos 1966 tarihinde “Karargahı Bombalayın” şiarıyla başlayan o büyük devrim, revizyonistlerin parti içinde alaşağı edilmesiyle başarıya ulaşmıştı.

Kutup yıldızları…

“Ey rüzgar

Eğer kış geldiyse

İlkbahar çok uzakta olabilir mi?”

Yol

Düşünce tarihinde Ad Hominem(insana yönelme, işaret etme) denilen latince bir kavram vardır.gerçi latince olmasının halk nazarında bir halta yaradığı yoktur, bu yazıya konu olacak ülkemiz yarı akıllıları veya akıllı görünmeye çalışanları, halk tarafından anlaşılmamayı bir üstünlük belirtisi olarak gördüklerinden dolayı bu türden bolca latince kelimeler kullanırlar. Ancak bu fularlı, top sakallı, ressam şapkalı “akıllılara” cevap verirken bir halta yaramaktadır.

TKP/ML-GYDK:Halk savaşını sürdürme kararlılığımızın temsilcisi şehitlerimizin adları ve idealleri sonsuza dek yaşayacaktır!

Yoldaşlar; Çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçiler;

Burjuvazinin Cumhuriyeti Kendini Tekrarlıyor

TC’nin dünü ile bugünü arasındaki benzerlikleri yeni kuşak bilmeyebilir, ama araştırırsa kolayca öğrenebilir. 

Rol çalanların postunu delmek ancak ileri atılım yaparak mümkün!

Yeni bir zaman dilimine eski çelişkilerle girildiğinin en somut kanıtı Reina’da meydana gelen saldırı ve sonrasında yapılan açıklamalar oldu. Saldırının üzerinden saatler geçmeden bilindik sorumlular(!) açıklandı: PKK, DAEŞ, PYD-YPG... Kokteyl örgüt kavramı artık her durumda, acil kurtuluş olarak devrede.

Tutsak Partizan Serda Göçer, Hasan Karakoç’u yazdı: “Bayrak yarışı bizimkisi...”

Güneş inzivaya çekilirken, yerini karanlığa bıraktı. Gün bitimi, yerine yarını bırakacağının habercisiyken, günün son işi olarak yastığa kafamı koymadan, zindan duvarına kimsenin görmediği sadece benim görebildiğim günün bitiminin ifadesi çentiği attım. Ve her gün yaptığım gibi bugün de bizden olanların/çalınanların hesabını tuttuğum listeye yenilerini ekledim.

Sevan Nisanyan'a özgürlük,Tutuklu gazetecilere özgürlük

2 Ocak 2014'den bu yana cezaevinde bulunan dilbilimci,yazar ve turizmci Sevan Nişanyan,ceza hukuku çiğnenerek,sadece savunmuş olduğu düşüncelerinden dolayı tutuklu bulunuyor.Soykırım tartışmalarında geleneksel türk tezlerini çürüten,aynı zamanda tarihçi kimliği ile tanıdığımız,siyasal islamın ipliğni pazara çıkaran,sözünü esirgemeden,bedeli her ne olursa olsun,ister ölüm,ister cezaevi çekinmeyen ve bu yüzden AKP hükümeti'nin linç kampanyaları ile karşılaşan Nişanyan en son tutuklanarak 16 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bir Beden İki Ruh

Komünizmi sosyalist örgülerden başka bir yerde arama.
- Doğru nedir, doğrunun cevabını kimbiliyor, doğruyu nerede bulacağım ?
- Her şey ortada kalkacak.
- Bazı ajitasyon sözler vardır pratikle çeliştiğini hissedersiniz.
- Aslında çelişmez. Her şey ortada kalkacak derken anlamsızlaştığını ( gereksizleştiğini ) ifade edersiniz.
- Anlamsızlaşmada ihtiyacı ortada kaldırdığı anlamına gelmez.

Kimse komünistleri suçlamasın

Komünizm, teorik ve pratik olarak burjuvazi için tehlikeli olmaya başladığından bu yana, burjuvazinin en büyük düşmanı komünistler olmuştur. Çünkü, burjuvazinin bütün çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu ve büyük bir haksızlık üzerinde kendini var ettiğini ortaya koyan komünistlerdir.

Komünistler, sadece teorik-siyasi olarak burjuvaziye karşı olmakla kalmamış, pratik olarak da burjuvazinin karşısında yer alarak, onu yıkma ve yeni bir toplumsal sistem inşa etme başarısını göstermişlerdir. 17 Ekim 1917 Rus Devrimi bunun en gerçekçi örneklerinden biridir.

Sayfalar