Cumartesi Mayıs 18, 2024

“Fırtınalar içinde, bıçak sırtında”

Komünist önder Mehmet Demirdağ anısına...

“Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir” sözleri Mehmet Demirdağ yoldaş tarafından Proletarya Partisi’nin bilinç ve yürüyüş dünyasına taşındı. Bu ilke her türlü zorluk ve engeller karşısında yılmadan yürüyen devrim taşıyıcılarının kararlılık felsefesi oldu. Bu felsefeyle “fırtınalar içinde bıçak sırtında” yürünmeye başlandı. Bu ilkeye dayalı direniş ve savaş kararlılığı sayesinde sürecin zorlukları önemli oranda aşıldı ve devrimci görevleri yerine getirildi. Cesaret ve cüret her türlü korku ve kararsızlığın önüne geçti.    

Önder yoldaş tasfiyeciliğin yarattığı ideolojik kargaşa ve yönelim belirsizliğine karşı gerçeğin sesini dinleyerek izini sürdü. Ve bütün gücüyle Kaypakkaya yoldaşın belirlediği devrimci savaş güzergahında yeniden bir yol açmaya çalıştı. Kaypakkaya yoldaşın açtığı devrimci yolun muğlaklaştırılıp-belirsizleştirilmesine çalışan anlayışa karşı bilinçle ve örgütlü bir mücadele gücüyle durmayı başardı. Devrimci savaş yönelimi yeniden netliğe ve açıklığa kavuşarak büyük bir itibar gördü ve ciddi bir saygınlık kazandı.  

Demokratik halk devriminin ideolojik-politik önderliği örgütlenemeden hiçbir mücadele hattının doğru bir rotada örülemeyeceğini, sağlam bir şekilde ilerleyemeyeceğini bir kez daha gösterdi. Önderliğin örgütlenmesinin ana halkasını ise ideolojik-politik zemin oluşturur. Bu devrimci zemin üzerinde örgütsel-pratiksel önderliğin diyalektik birliği ve bütünlüğü sağlanabilir. Gerçek anlamda önderlik, teorik ve pratik halkanın birleştirilmesiyle başarılır. Bu devrimci bakış açısını, yeniden sınıf savaşımında örgütlenme sorununun çözümü sürecine taşıdı Demirdağ yoldaş. İdeolojik-teorik önderlik olmadan örgütsel-pratiksel önderliğin olamayacağını, keza sınıf savaşımının ateşi içinde örgütlenip yürüme cesareti ve iradesi gösteremeyen bir önderliğin asla doğru ve sağlam bir politik önderlik yaratamayacağı gerçekliğini partinin bilinç ve yürüyüş dünyasına taşıdı. Ve örgütlenmede profesyonelleşme ve kurumsallaşmanın vazgeçilmezliği ve kaçınılmazlığı üzerinde durdu.

Dar pratik içinde dolanıp dönen pratik-örgütsel önderlik sınırları içinde hapsolan bir anlayışın pratiksel önderliği bile layıkıyla başaramayacağını öğretti. Önderlik anlayışına devrimci bir açıklık kazandırdı. Ve bunun yaratılma zemini için var gücüyle çalıştı. Yoldaşların-halkın-gerilla savaşının içinden gerçekliğe dokunarak kavramaya ve gerçekliği değiştirmeye çalıştı. Düşüncede proleter devrimciliği esas aldığı gibi değiştirme pratiğinde de proleter devrimciliği ilke edindi.  

Proletarya partisinin önderliğine yükselinceye kadar gençlik içinde büyük bir enerji ve yüksek bir sorumluluk ve zengin bir yaratıcılıkla çalışarak gençlik örgütlenmesini maddi bir güce dönüştürdü. Düşünsel-örgütsel çaba ve çalışmalarıyla gençlik örgütlenmesini ileri bir seviyeye çıkardı. Demirdağ yoldaşın önderlik sürecinde gençlik örgütü etki gücünü artırdı. Kendini daha güçlü bir şekilde gençliğin özgürlük mücadelesine taşıdı. Demirdağ yoldaşın ve birlikte faaliyet yürüttüğü yoldaşların sayesinde gençlik örgütlenmesi döneminin en devrimci gelişkin dönemlerini yaşadı. 

Komünist önder Mehmet Demirdağ yoldaş gençlik örgütlenmesinin kurmay heyetinin başında olduğu dönemde de Proletarya Partisi’nin gelişim ve ilerlemesine çok yönlü hizmetlerde bulundu. Proletarya Partisi’nin sağlam, güvenilir bölüğü ve kolu olan bir gençlik örgütlenmesi çalışmaları yürüttü.

“Sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı-Sürekliliği sağlanmış önderlik” fikrini temel devrimci görevlerin merkezine ve önüne koyarak mutlak yürünmesi gereken yolu yeniden açtı. Gerilla savaşı fikrinin var ve sürdürülüyor olan biçiminden daha derin daha güçlü anlam yükleyerek ona emekçilerin-ezilen tüm kesimlerin sorunlarına-ihtiyaç ve taleplerine yanıt olabilecek bir içerik kazandırmaya çalıştı. Belirleyen-tanımlayan değil değiştiren-devrimcileştiren pratiğin öncüsü ve öğreticisi oldu. Zirveleri yüksek Karadeniz’in dağlarına, yoksul emekçi topraklarına proletaryanın demokratik halk devrimi fikrini ekmesini başardı.   

Parti içi ideolojik mücadelede sağ ve sol tasfiyeciliğin gerçekleri çarpıtan parti hukukunu kendi grupsal-kişisel çıkarlarına göre düzenleyen, örgüt bilimin değerlerini tersyüz eden anlayış-yaklaşım  ve pratiklere karşı devrimci açıklıkla karşı koyarak mücadele yürüttü. Sahte MLM ile gerçek MLM’ler arasında görünmesi kolay olmayan sis perdesini aralayarak gerçeğin izinde yürüyerek sahtelerin ikiyüzlülüklerini deşifre etti. Parti içi ideolojik mücadelede her ne pahasına olursa olsun demokratik merkeziyetçilik ilkesinden, devrimci ahlak değerlerinden asla vazgeçmedi. Laf kalabalığı içinde gizlenip saklanmaya çalışılan gerçekliği açığa çıkarmasını başardı. Her türlü sahteliğin şifresini ve dokusunu bozmayı başardı. Tasfiyeciliğin yarattığı kaos ve karmaşa içinde görülmesi kolay olmayanı göstererek, anlaşılamayanı anlaşılır kılmayı başararak gerilla savaşını süreklileştirme yolunda kararlılıkla yürüdü.  

Tıpkı Kaypakkaya yoldaş gibi partinin önderliğinin örgütlenmesinin sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı içinde olacağı fikrini benimsedi ve bunun gerçekleşmesi pratiğini örgütledi. Partinin içinde bulunduğu durumu-gerilla savaşının önünde ki görev ve sorumlulukları doğru belirledi. Belirlediklerini görev kabul edip gerçekleştirme pratiğinin öncüsü ve önderi oldu. Gerçekliğin izinden yürüyerek gerçekliği değiştirme sürecine girdi. “Gerçekler devrimcidir” ancak gerçekliğin sesini dinleyip onun izini sürebilenler “kralları ve zenginleri yeyüzünden kaldırabilir.” Bu bilinç ve cüreti sadece sınıf bilinçli proleterlerin bilinç dünyasına değil tüm  devrimci hareketin bilinç dünyasına taşımasını bildi.

Demirdağ yoldaş tüm devrimci yaşamı boyunca gerçeğe olan tam inancıyla, güçlü sarsılmaz iradesiyle savaşacak devrimci bir ordu yaratmaya kadro ve savaşçılarını eğitmeye çalıştı. Komünist önder Mehmet Demirdağ yoldaş bugün daha fazla bilinç dünyamızda ve daha fazla savaş yürüyüşümüzde yaşamaktadır.  Önder yoldaşı anarken gerçeğin izinden yürüme kararlılığımızda ideallerini yaşatma sözümüz devrim sözümüz olacaktır.

44693

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Sayfalar