Pazar Mayıs 5, 2024

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler

Gezi'den Cikan Dersler Ve Dertler


'' İllegal propaganda yöntemlerini kınamayı ve bununla legal basında alay etmeyi sosyal-demokrat parti üyeliği ile bağdaşır saymak sosyalizme ihanettir.'

(Lenin, İllegal örgütün önemi makalesinden)

Kendiligindencilik, tepki hareketinin tepki hareketi olarak kalmasinin, iktidari ve sistemi yikmaya yonelmemesinin Teorisidir...

O yuzden Gezi'den alinacak ders, her sinif icin ayri bir anlam tasir.

Liberal sosyalizmin temsilcileri, kucuk burjuva-siniflar olarak gorevlerini, cikarlarinin geregini ve ideolojik-politik varlik nedenlerini bulurlar Gezi'de...Onlara gore kitleler otoritesiz, orgutsuz, birey liberalizmini ifade etmistir Gezi'de ve Kendiliginden dogan hareket Kendiligindenligin Teorisini kanitlamistir(!)

Ama harekete hareket olarak bakmayan, onu, kendi burjuva-reformizmleriyle sinirlamak, otesine gecmemesi arzu ve isteklerini ifade eden, hareketi ortaya ciktigi sekliyle kesmek, durdurmak, dondurmak isteyen bu mekanik hareketcilerin unuttugu birsey vardir; hayat ve sosyoloji ekonominin yasalarinin belirleyiciligindedir...

Ve kucuk burjuva ara sinif Kendiligindencilik Teorisinin tersine; Kapitalizm daha dogusundan itibaren iki Temel Sinif; Burjuvazi ve Proleterya olarak uzlasmaz karsitlik-antogonist celisme uzerinde yukselir.

Ve bu catisma ve celiski toplumun tum diger ara siniflarini da icine alacak sekilde, tum bireyleri ideolojik olarak iki kampa ayiririr...

Hareketin Devrimci rotada yuruyusune ve sinifsal catismaya degil; sinifsal uzlasmayi esas alan Mensevizmin-kucuk burjuva Reformizmin idealist toplumsal hareketler dunyasi , bu temel siniflarin(Proleterya-Burjuvazinin) iradi zorlamasina karsi direnir...

Proleteryaya-Devrime ofkelenir; cunku hareketi daha ileriye goturmeye calistigi, Devrimi dayattigi icin...

Bu yuzden 'Leninizm terisine okunmalidir. Kitlelelere disardan bilinc yasaklanmalidir.Bolsevik siyaset tarzi terk edilmelidir'(!) diyerek bu ofkeyi acikca disa vurur...

Burjuvaziye ofkelenir; cunku , geri adim atmadigi, Reforma dahi direndigi, Gericiligin aslinda sistem icin en tehlikelisi olan, taviz vermeyen , koyu gericilik olarak Devrimi guclendirdigi, Devrimci akimlari Gezi'de guclendirdigi icin..

Oysa Hesaplar Kapitalist toplumda daha buyuk, daha ust seviyede yapilir. Karsi-Devrimci Burjuvazi ipleri hic gevsetmek istemezken, aslinda ne yaptigini cok iyi biliyordur. Ekonomik Krizin yok edici bogumlari, onu yaklasan ekonomik isyana karsi, simdiden en kati tutumu almaya, iktidarini kaybetmemeye yoneltir. Durusunu, taktigini, ideolojik ufkunu belirleyen bu ekonominin yasalarindan baska bir sey degildir.

Temel kutbun bir diger ucu Proleteryada ekonomik kapitalist cendere altinda artik daha fazla dayanamadigini, dayanamayacagini goruyordur. Kemerde sikacak bir baska delik kalmadiginin bilincindedir. Kucuk Burjuvazinin ve orta siniflarin isyaninda o da kendisine bir ittifak dogdugunu gorur; bu tarihsel firsati kacirmak istemez. Burjuvaziye yuklenir; toplumsal degisim dinamiklerini zorlar, sinifsal ve toplumsal baskinin baraj kapaklarini acmaya calisir.

Iste hareketin neden dogdugu sekilde, Kendiligindenligin dar tepki dunyasinda degil, ama sistemi ve Burjuvaziyi zorlayarak, hergecen asamada daha da radikalleseceginin cevabi Liberallerin ve Reformist Kucuk Burjuvalarin gormek ve gostermek istemedigi bu yalin ekonomik gercekler dunyasinda yatar.

Ve Kendiliginden Hareketin, Kendiligindenci Teorisyeni Burjuva Sosyalistlerin arzularindaki hareket; kendilerinin reformist dunya gorusu ile sinirlandirmak istedikleri hareket, bu Kendiligindenciligin Teorisyenlerini ofkeler icinde, kontrol disinda birakarak, kendi ekonomik gercekler dunyasindan cikan Devrimin rotasina hergecen gun daha fazla sokar kitleleri...

Cunku baraj duvarlari artik suyu kontrol edecek siniri coktan asmistir ve bu selin onune set cekmeye ne Buyuk Burjuvazi ne de onun kadim dostu kucuk burjuva reformizminin gucu yetmeyecektir.

Ofkeler dunyasina degil; gercekler dunyasina bak bay reformlar kafasi; ara sinif durusu dunyanin kaderini belirleyebilseydi' ne Markisizm olurdu, ne bilim kafasi ne de Devrimler...Ama hepsi bir utopya degil; bir gercekti degil mi?

Devrimler bir bir ele mi gecti?...Evet, tam da buna dialektik Hareket diyoruz iste; dondurulmamis, mutlak iktidarlar degil, sinif mucadelesinin surgit yasalarinin belirledigi zaferler, yenilgiler; ilerlemeler, geri cekilmeler; Burjuvazinin ve Proleteryanin el degistirdigi, henuz kimin kazanacaginin tek bir mevzinin ele gecmesiyle sekillenmedigi bir hareketin dunyasi...

2008 Kuresel kirilma krizi, Kapitalist sistemin derin fay hattinin kirilmasidir; Tsunamiler kacinilmazdir. Tum siniflar gardinizi alin!

GERI DONUYORUZ!.......http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/11/geziden-cikan-dersler-ve-dertler.html

96134

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

İbrahim Dinç

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Sayfalar