Çarşamba Mayıs 8, 2024

HDP Merkez Yönetimine Açık Mektup

Yüksekova halkının aşağıdaki feryadı olmasa ve diken üstünde tuttuğunuz milyonlarca insanın gözü ve kulağı size kilitlenmese bu açık mektubu yazmazdım. Bana hiddetleneceğinizi biliyorum. Yanlışlıklara sessiz kalmak ruhunu satmak ve böcekleşmektir. Bu sınıf insanlardan biri olmak istemediğim için, halkın etrafında ördüğünüz sessizlik duvarına seslenmek istedim. 

Fırat Haber Ajansı - ANF geçenlerde Yüksekova halkının çığlığını,"Bizi yalnız bırakmayın," ara başlığı ile duyurdu. Haber şöyle sürüyordu:"Yüksekova'da polis saldırısına uğrayan halk kendilerini yalnız bırakan DBP-HDP'li yöneticilere, 'Halk bu zulme, teröre maruz kalırken, siz ne yapıyorsunuz? Her seferinde çağrı yapıyoruz ama hepsi cevapsız kalıyor. Milletvekillerinden heyet talep ettik ama ona da karşılık bulamadık. Bizi bunlarla baş başa bıraktınız…'diye tepki gösterdi."

Yüksekova halkının şikâyet ettiği bu yalnızlık yeni bir durum değil ki.

O günlerin tanığıyım

Hatırladıkça hep kor gibi yanar yüreğim. İhsan Fetahiyan, Fesih Yasemini, Ferzad Kemanger, Hüseyin Xizri, Şerko Maarifi ve daha pek çok Kürt genci İran faşist molla devletince idam edilirken de yürek paralayan bir yalnızlık içindeydiler. O zaman -size yapılan pek çok çağrıya rağmen- görmedi gözleriniz onları, duymadı kulaklarınız onların darağaçlarındaki yiğit seslerini.

Sadece bu gençler mi yalnızdı? Kim yalnız değildi ki!

Şırnak, Cizre, Digor, Bazid, Lice, Diyarbakır, Nusaybin, Yüksekova, Şemdinli ve daha pek çok yerde devlet güçlerince binler halinde katledilen insanlar da yalnızdı.  

Devlet tetikçilerince faili meçhul bir şekilde öldürülen 17 bin insan da savunmasız ve yalnızdı.

Binlerce köy yakıldığında, göç yollarına düşen milyonlarca insan da yalnızdı.  

Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve daha yüzlerce çocuk da, devletin vergi adı altında bizden gasp ettiği paralarla alınan bombalar ve kurşunlarla katledildiklerinde yalnızdılar.

Tayyip Erdoğan ve Necdet Özel'in emrindeki savaş uçaklarıyla bombalanan Roboskililer de yalnızdılar.

 Hak arayan işçiler, esnaflar ve gençler de devlet güçlerinin düşmanlık dolu saldırılarına uğrarken yalnızdırlar.

Soma maden faciasında görüldüğü gibi maden işçileri ile mevsimlik Kürt işçiler de verdikleri yaşam mücadelesinde yalnızdırlar.  

Papaz Gapon

"Kobani için direnin!" diyerek sokağa döktüğünüz insanlar da devlet güçlerinin saldırılarına uğradıklarında yalnızdılar. Ölenler öldü, kalanlardan iki bin beş kişi gözaltına alındı, beş yüz kişi de tutuklandı. Bu insanlar da zindana atılırken umurunuzda olmadı, yalnızdılar.  

Direniş için halkı sokağa çağırıyorsunuz, sonra da kenara çekilip devletin sergilediği kanlı vahşeti aldırışsızca seyrediyorsunuz. Bazılarınızın bu tavrı, 1905'de Rusya'da işçileri Çar'a dilekçeye vermeye götürüp, "Kanlı Pazar"da katliama uğratan Papaz Gapon'u hatırlatıyor insana.

Onlarca yüzlerce değil, daha binlerce örnek verilebilir.

Bütün bunlar olurken peki siz ne yaptınız?

1- Televizyonlara ve kürsülere çıkıp AKP ile güya kılıç kılıca bir kavga içindeymişsiniz gibi sahte bir görüntü yarattınız; ama AKP'yi zorlayacak tek bir proje bile ortaya koymadınız. Halkın acılarını ve gözyaşını sömürerek makam ve şöhret ticareti yaptınız. Halkı Ankara'nın kirli seçim ve sandık oyunlarında basamak olarak kullandınız. Yüksekova belediyesi başta olmak üzere halkın bin bir emekle kazandırdığı HDP belediyelerinin, düzen partileri CHP, AKP VE MHP belediyelerinden farkını soranlara ne cevap vereceğiniz merak konusudur!  

2- AKP nasıl ki eşi benzeri olamayan bir yalan makinesi gibi çalışıp halkı kandırıyorsa, siz de bir teki bile pratiğe geçmeyen altı boş sivri sözlerle duygularını sömürdüğünüz halkın önünde barikatlar kurup, AKP' nin ve düzenin işini kolaylaştırdınız. Dünya siyaset tarihinden de biliyoruz ki, iktidardakiler"zararsız muhaliflerin" kendileri hakkında söyledikleri en ağır, en keskin sözleri teşvik edip özendirirler. Hatta onlarla göstermelik söz düellosuna bile girerler. Böylece dilleri sivri ama ruhları düzenle uyumlu olan bu siyasetçiler aracılığı ile halkı frenler ve düzene karşı köpüren hoşnutsuzluğu dizginlemiş olurlar. Düzen medyası de parlatıp durur bu siyasetçileri. 

Şike yaptınız

3- Mikrofonlarda kopardığınız onca gürültüden sonra vardığınız yer, Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan'ı, diğer iki düzen partisi CHP ve MHP ile birlikte mecliste ayağa kalkarak hararetli alkışlarla karşılamak oldu. O alkışlarınız ki aslında adım başı yapılan kalekollara, ardı arkası kesilmeyen askeri sevkiyatlara, Roboskililerin başına yağdırılan bombalara, Gezi protestocularına sıkılan kurşunlara ve AKP'nin katliamcı IŞİD'e yaptığı yardımlaraydı.

4- Cumhurbaşkanlığı seçiminde diğer öteki düzen partileri gibi şike yaptınız: Seçime girerek Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adaylığını meşrulaştırdınız. Böylece çivisi çıkmış bu işgalci oligarşik düzene bir badireyi selametle aşmada yardımcı oldunuz.   

Bir kampanya bile başlatamadınız

5- Dikkatlerden kaçtığını sanmayın: Legal siyaset yaptığınız 25 yıl boyunca (arşivlerdeki pek çok öneriye rağmen) başlattığınız ve sonuç aldığınız tek bir kampanya bile örgütlemediniz. Şimdi de, "Yüzde 10 barajını devirip gümbür gümbür geleceğiz," diyorsunuz. Sekiz yıldır grup olarak meclistesiniz ve her gün televizyonlardasınız. Bugüne kadar ne yaptınız ki, barajı "gümbür gümbür" aştıktan sonra ne yapacaksınız?! Parçası olduğunuz Ankara siyaseti halkın siyaseti değildir; sizin ve düzenin siyasetidir.

6- Sorunlarını nutuklarınıza çerez yaptığınız halkı kasıtlı olarak eğitimsiz, örgütsüz ve dağınık tutmaktasınız. Yoksa onları başka türlü denetim altında tutamaz ve enerjisini düzen içi kanallara akıtarak buharlaştıramazdınız.  

7- İdari, siyasi ve ekonomik hayatı durduracak ve düzeni işlemez hale getirecek  çalışmalardan bilinçli ve özenli olarak uzak duruyorsunuz. Bu korkunç tutumunuzla AKP'yi beslemiş oluyorsunuz. Düzenin kanlı çarkı sizin bu ibret verici desteğinizle dönmektedir.

Sanmayın ki halk hep arkanızdan gelecek

Geçen hafta Diyarbakır ve Yüksekova' lı birkaç gençle sohbet ettim: Bir dokundum, bin ah işittim…

Size kamuoyu önünde çağrıda bulunuyorum: Çok değil altı ay için halktan el çekin ve işin ehli olan öncü kadroları halkla birlikte, AKP ve bu çürümüş düzenle baş başa bırakın. Kurduğu "Çözüm Süreci" kapanında sizinle yıllardır oyun oynayan AKP'nin ne hale geleceğini ve şimdi hayal bile edilmeyen ne büyük gelişmelerin olacağını o zaman görün! 

(alinakmahmut@hotmail.com)

87178

Mahmut Alınak

Eski kürt milletvekillerindendir.Çeşitli kitapları bulunmaktadır.Aralık 2011 yılına kadar sitemizde sürekli yazılar yazan Mahmut Alınak,Aralık 2011'de KCK tutuklamalarına maruz kalarak tutsak edilmiştir.Temmuz 2012'de tahliye edilmiş olup,zaman zaman yazıları ile okur kitlesine ulaşmaktadır.

alinakmahmut@hotmail.com

Mahmut Alınak

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

Sayfalar