Pazar Mayıs 19, 2024

Kerkük’ü Kaça Satalım? – Dursun Ali Küçük

Kürdistan’da doğup büyüyüp Kürdistan’ı satanlar az değil.
Garip ama gerçek...
Kürdistan’da bazı Kürtler kendi ülke ve şehirlerini bir yok pahasına evet kendisi için satıyorlar.
Hem de bedeva.
Kimi karın tokluğuna, kimi gerçekten bedevaya, kimi egemen sömürgecilerden bir etiket ucuz yaşam kapma pahasına bunu yapıyor.
Kimisi de kafası ve ruhu işgal altında olduğu için bunu yapıyor.

Garip olan, onlar sömürgeci oldukları ve ülkemizi işgal ettikleri halde, bizim ülkemiz için, “size bir karış toprak vermeyiz, vatanımızı ve ülkemizi böldürmeyiz” diyorlar.
Kerkük Valisi Necmettin Kerim, “Kerkük özerk bölge olsun” demektedir. Daha önce de “Kerkük Irak’a bağlansın” demekteydi.
Bu tutum ülkesini satmaktır.
Irak- Saddam ile otonomi görüşmeleri vardı. Güney Kürdistan’da KDP ile pazarrlık sürüyordu. Yalnız Saddam Kerkük’ü otonom bölgenin dışında tutuyordu, bundan dolayı anlaşamadılar.
M. Mustafa Barzani o zaman şunu söylemişti: “Kerkük’ü Irak’a verirsek Kürtler ana avradıma küfredeceklerdir”.
Şimdi Kerkük kurtarılmışken ve Kürdistan federasyonunun kontrolünde iken Acaba Kerim Necmettin’e ne diyelim?
Halk onu, Kerkük’ü satmasına küfreder mi?
Hemde kurtarılmış bir  Kürdistan parçasını sen ne hakla ve kimden yetki alarak satıyorsun?
Kerkük Kürdistan’a bağlanmalıdır görüşü ve politikaları dışındaki bütün tezler uşaklık olur. Şengal içinde bu geçerlidir ve Kürdistan’a bağlanmalıdır.

KERKÜK KÜRDİSTAN’DAN KOPARMA TEZLERİ:

*TC tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yanadır. Kerkük Irak’a dahil edilmesze dolaylı olarak dahil edilmesi için özerk bir bölge olmasından yanadır. Irak Sunni eksenli bir Irak devleti tercihlerindendir.

*İran Tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yana politika izlemektedir. Şii eksenli bir Irak’ı kendisi için uygun görmektedir. Kerkük’ün özerk olarak Iraka’a dahil edilmesini istemektedir.

*Arap devletleri: Kerkük için benzer görüşlere sahiptirler. Kürdistan’ı Irak a bağlı olarak görmek asıl tercihleridir.

*Hatip Dicleci tezler: Bu tezlerde mevcut durumda yukarıda aktardığımız bölge devletlerinin görüşlerine yakındır. Sadece halklar birlikte yaşasın kılıfına dayanmaktadır. Irak zaten parçalanmıştır, bunu birleştirmek Kürdistanlılara düşmez.
Bu görüş ve politika “Kerkük özerk olsun ve Irak la kalsın” politikasıdır.

Miskak-i Millici politika Kerkük ve Musul da içinde olmak üzere Güney Kürdistan’ı da içermektedir. TC, Misak-i millicilikten vazgeçmemiştir.
TC’de Misak-i Milliciliği savunan bazı Kürtler TC politikasına hizmet etmektedir.

*ABD ve Batı tezi: Şimdilik konfederal bir nevi devlet olsun ama Irak’la yolları ayırmayın yönündedir. Onlar politikada gerçekçidir, çıkarları  gereği Kürdistan bağımsızlığa yönelirse yok demeyeceklerdir.
Irak’ı birleştirmek zor bir iştir, bunun için Kürtleri kandırmak için boşuna teori üretenler Irak a yardım ettiklerinin bilmem farkındalar mı?

KÜRDİSTAN’IN BİRLİĞİ ESASTIR

Bölgedeki sömürgeci devletlerin birliği, toprak bütünlüğü ve sınırlarının değişmemesini isteyen Kürtler az değildir.
Kardeşim, sömürgeciler Kürdistan’ı parçaladılar, tepe tepe kullandılar. Neden Kürdistan’ın birliğini savunmuyorsunuz?
Egemen ve bu günde aramıza çeşitli kollarda nifak sokan sömürgecilerin kurduğu düzenin birliğini neden savunuyorsunuz?
Sizin özgürlükçü ve demokrat olmanız böylesi bir durumda beş para etmez.
Kerim Necmettin ne hakka dayanarak kurtarılan Kerkük’ü başkalarına satıyor.
Kürtlerin bu tür şeylere korkunç bir öfke duyması gerekiyor.
O adam, bir gün bile yönetim de kalmamalıdır.
YNK ve Goran dün açıklama yaptılar, “Kerkük özerk bölge olamaz, Kürdistan’a bağlıdır” diye. Şimdiye kadar bağımsızlığı savunmanızla birlikte zik zaklar izlediniz. KDP bağımsızlığı savunmakla birlikte eski bazı yargılardan kurtulmadı.
Oturup Kürdistan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi üzerinde anlaşacaksınız. Bağımsızlık ilanı ile nelerin  nasıl karşıyalayacağınızı kararlaştırın. Ortak irade sergileyin ve stratejik bir anlaşmaya gidiniz.
Bunu yaparsanız diğer anlaşamadığınız konularda kaçınılmaz olarak anlaşacaksınız.
Büyük düşüneceksiniz. Temel stratejiye göre ilişki ve anlaşmaları ayarlayacaksınız.
Bunu yaparsanız, yüzde yüz diğer sorunları da çözeceğinize emin olabilirsiniz.
Önce Bağımsız Kürdistan, bununla birlikte diğer önemli noktalar ve konular gelir.
İkinci  ve diğer sıradaki sorunları temel hedef olan bağımsızlığının önüne koyma lüksünüz yoktur.

Irak’ın birliği ve demokratikleşrtirilmesi,
İran’ın birliği, büytünlüğü ve gelişmesi, Suriyenin birliği,
TC’nin birliği ve bütünlüğü, demokratikleşmesi, büyümesi vb vb...
Peki Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, özgürleşmesi ve demokratikleşmesi nerede?
Ülkenize karşı bu kadar hoyrat olamazsınız. Önce ülkenizin birliği ve özgürlüğü, dayanışması gelir.
Türk- Arap ve farslardan Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, birleşmesi vb laflarını fazla duyamazsınız.
Sanki bizler herkesin önündeyiz, Kürdistan’ı ucuzundan dağıtıyoruz ve paylaşıyoruz.
Kürtler örneğin birlik derse Türkler-Farslar ve Araplar bağımsız Kürdistan diyebiliyor mu?
Tersine Türkiye’ye, Irak’a, İran’a, Suriye’e “hoşgeldiniz” diyorlar.
Halklar kardeştir, ama siz Kürtler Türkiye’yi sevin, Irak’ı sevin diyorlar.
Yeter artık bu kadar gaflet uykusu.
Ülkeni daha doğru dürüst kurtarmamışken böyle herkese ucuzundan açmak, paylaşmak bir marifet değildir.
Düşüncen işgal altındaysa pratikte işgal altında olur.
Asıl görevimiz sömürgecilerin kurduğu ve her yönüyle bizi ezen, sömüren ve soykırımdan geçiren uniter, sahte birlikleri parçalamalıyız.
Necmettin Kerimler küçünsenmeyecek ölçüde var. İçte asıl sorunu bunlardan çekiyoruz. Kafaları ve düşünceleri işgal altında olanlarla ciddi bir düşünce, fikir ve politika hesaplaşması yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Yaralı bir kartala şunu sormuşlar:
-“Niye bu kadar hüzünlüsün?
-“Beni vuran okun arkasında kardeşimin tüyleri var” diye cevap vermiş. 

47485

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

Sayfalar