Pazartesi Mayıs 13, 2024

Kılıçdaroğlu Alevileri mi temsil ediyor? —Ergin Doğru

CHP’nin Alevilerin temsilcisi olduğu iddiası, cumhuriyet tarihi boyunca sürdürülen aldatmacıdır. Alevilerin CHP ile ilişkisi sorgulanması ve tarihsel gerçeklerin sosyolojik olarak irdelenmesini gerektiriyor.

Gerici sistemlerin Sünni baskı politikalarına karşı sürekli olarak dışlanmış ve baskılanmışları temsil eden Alevilerin, cumhuriyete yaklaşımı baskılanmış toplum psikoloji ile olmuştur. Gerici baskılardan bunalan Alevilerin, kendilerine taktiksel olarak yaklaşan cumhuriyet yönetiminin riyakarlığını anlayabildiğini söylemek çok mümkün değildir.

Mustafa Kemal’in cumhuriyetin kuruluş sürecinde tüm etnik ve dinsel farklılıkları “ortak vatan” ve “işgale karşı çıkma” gerçeği altında toplaması, siyaseten beceri işidir. Burada ilginç olan ise Alevilerin bunu kendilerine dönük bir yaklaşım olarak algılamasıdır.

Tarihsel gelişmeler ışığında bakıldığında Alevilerin Kemalizm’e yedeklenmesi projesi ciddi bir toplumsal mühendislik örneğidir. Cumhuriyet dönemi boyunca yaşanan Alevi katliamları dahi, oluşan bu algıyı değiştirememiştir. Dönem dönem Aleviler Kemalizm’den kopmaya çalışsalar da “ölümü gösterip sıtmaya razı etme “ anlayışı ile her seferinde Kemalizm etrafında toparlanmışlardır.

Alevilerin Kemalizm’den kopmaya en yakın ve uygun koşullarda ise devreye Alevi felsefe ve görüşüne yakın isimler CHP başına getirilerek ya da katliamlarla Alevilerin kopuşu önlenmeye çalışılmıştır. Örneğin 70’li yıllarda devrimci mücadelenin önemli bir gücü olan Aleviler Kemalist CHP ’den kopacakken ortaya Ecevit çıkarılmıştır. Bununla hem Alevilerin kopuşu hem de devrimcilerin etkisi sınırlandırmaya çalışılmıştır. 90’ lı yıllarda Kürt özgürlük hareketinin çıkışı ile kopuşu gerçekleştirmeye çalışan Aleviler bu seferde Sivas ve Gazi katliamlarına maruz bırakılmıştır. 2000’li yıllarda Baykal gericiliğinin maskesi düşmesi ile Aleviler CHP den hızlı bir kopuş sürecinde girdiğinde ise bu sefer Kılıçdaroğlu CHP’ nin başına getirilmiş ve kopuş engellenmeye çalışılmıştır.

Kılıçdaroğlu Alevilerin kurtarıcımsıdır?

Alevilerin CHP’ den kopuş işaretlerinin güçlenmesiyle beraber CHP’nin başına gelen Kılıçdaroğlu yoğun bir propaganda ile cilalanmıştır.”Alevi bir başbakan, Tuncelili bir başbakan, ocakzade vb” sıfat ve belirlemeler ile Kılıçdaroğlu ile CHP’nin değişeceği ve Türkiye’yi bir Alevinin yöneteceği propagandası yapılmıştır.

2009 ve 2011 seçimlerinde bu propaganda ile Alevilerin bir kez daha CHP içerisinde tutulduğu görülmektedir. Kılıçdaroğlu’nun  Alevi kimliğinin vurgusu çok sık yapılarak, Aleviler CHP’ de tutulsa da rakamlar ve Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımları tersini göstermektedir.

Antalya CHP il yönetim kurulu  üyesi olan Binali EFE’nin internet sitelerinde çıkan bir yazısında dile getirdiği rakamlar Kılıçdaroğlu dönemindeki Alevi temsiliyetinin yapılan propagandanın aksine artmadığını, bilakis azaldığını göstermektedir. Efe’nin yazısındaki rakamsal tespitlere bakarsak

“Erdal İnönü’nün Genel Başkanlığı döneminde 1987 yılında önseçim ile genel seçime giden SHP’de, 99 milletvekilinin içinde 33 milletvekili Alevi’dir. 

Erdal İnönü’nün Başbakanlığında 1991 genel seçiminde SHP’den seçilen 88 milletvekilinin 27’si Alevi’dir.

Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığında 1995 seçimlerinde seçilen 49 milletvekilinin 22’si Alevidir.

PM nin 60 kişinin en az yarısı Alevi’dir.14 kişilik MYK’nın en az yarısı Alevi’dir.  

Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığında 2002’de yapılan genel seçimde CHP’den seçilen 177 milletvekilinin 22’si Alevi’dir. 

Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığında 2007 de yapılan genel seçimde 112 milletvekilinin 21 tanesi Alevi’dir. (DSP’li Milletvekilleri ayrıldıktan sonra) CHP’de kalan 98 vekilin içinde seçilen 14 kişilik MYK içinde 6 Alevi görev aldı.

Dikkatle incelendiğinde 1987 ve 1991 seçimlerinde Milletvekillerinin üçte biri,1995 seçiminde nerdeyse Milletvekillerinin yarısı alevidir. 

Şimdi “Alevi Genel Başkan’ın “dönemine bakalım. 

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında 22 Mayıs 2010 kurultayında oluşan 80 kişilik PM içinde sadece 11 Alevi vardır. 

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında 12 Haziran 2011 yılında yapılan genel seçimde seçilen 135 milletvekilin yalnız 21 i Alevi’dir. 

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında 17 Temmuz 2012 Kurultay sonrası parti meclisindeki 60 kişilik listesinde 5 Alevi var olmasına karşın Durdu Özpolat ve İlhan Cihaner listeyi delerek girme başarısı göstermiş ve Alevi sayısı 7 ye yükselmiştir. 

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında MYK da bulunan 19 kişinin sadece 2 si Alevi’dir. “

Görüldüğü gibi Kılıçdaroğlu parti yönetimlerinde ve milletvekili sıralamalarında Alevilere değil, Sünnilere daha fazla seçilme imkânı vermektedir. 

2014 yerel seçimlerine gidilirken ise Kılıçdaroğlu CHP’ sinin gerçek yüzünü açığa çıkaran gelişmeler sürüyor. Kılıçdaroğlu ile gidilen seçimde Ankara adayı M.Yavaş, Hatay adayı L.Savaş gibi MHP’ l ileri,Sarıgül gibi cemaatçileri ve bir çok ilde AKP den ve diğer sağcı partilerden transfer ettiği isimler , CHP’ nin ve Kılıçdaroğlu’nun Alevilere yaklaşımındaki samimiyetin göstergesidir.

Bu bilgiler ışığında açığa çıkan gerçek şu ki Kılıçdaroğlu Alevi refleksi ile hareket eden bir “lider” değil. Kılıçdaroğlu, Alevilerin temsilini artırmak için değil, tamamen Alevileri CHP ’ye yedeklemek için görevlendirilmiştir. Kılıçdaroğlu’nun “zaten ben genel başkan olarak Alevileri temsil ediyorum, göze batmayalım” yaklaşımı ise farklı bir şekilde Alevileri aldatma politikasını sürdürmedir.

Aleviler, artık CHP gerçeğini doğru anlamalı ve oynanan oyuna karşı bir duruş göstermelidir. Oynan oyun açığa çıkarılmalı ne CHP’nin ne de Kılıçdaroğlu’nun Alevileri temsil etme gibi bir dertlerinin olmadığı artık anlaşılmalıdır. Eğer ilada bir temsilcilikten bahsedilecekse de Kılıçdaroğlu’nun  devleti temsil ettiği gerçeği bilinmelidir…

Aleviler demokratik mücadele içerisinde ödediği bedellere ve mücadelesine denk bir temsilliyeti sağlama ve bunun üzerinden Alevilerin anayasal haklarını elde etme ve özgürleşme mücadelesinde aktör olmalıdır. CHP gerçeği ile yüzleşmeyen Alevilerin CHP ’ye yedeklenen bir figüran olmaktan kurtulamayacağı unutulmamalıdır. 

89870

Kılıçdaroğlu Alevileri mi temsil ediyor? —Ergin Doğru

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Sayfalar