Çarşamba Mayıs 22, 2024

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.


"Sadece Kürtler mi eziliyor bu ülkede?" diyorlar...!
Bu dahiyane buluşu da , Kürt Ulusunun özgürlük istemlerini "şovenist"!  diye nitelemek için yapıyorlar. Söz de ezilenleri bölmemek adına yapıyorlar !

Bu demogoji ;ezilenleri birleştirmek bir yana, ezilenleri birbirine düşürmek, hakim sınıf şovenist iktidarının "bölücülük" demogojilerine soldan destek sunmak; şoven burjuva-feodal iktidarın devamı uğruna, ezilen halkların arasında yaratılmış olan faşist ideolojik hegemonyayı sürdürmek, işçilerin aralarinda ayrılık yaratmak, ulusal temelde zaten var olan güvensizlikleri daha da geliştirmek, birbirine düşürmek, işçi hareketini parçalamak icin yapiliyor!

Bu burjuva demogojiler,eşyaya tersten bakmamızı sağlamak için yapılıyor!

Evet,Türk işçi ve emekçileri üzerinde de koyu bir sınıfsal sömürü ve sosyal bir baskı vardır.
Ama bu gerçek,Kürt işçi ve emekçileri üzerinde sınısal baskının yanında, ulusal bir baskğ da oldugu gerçegini değistirebilir mi?

Yine bir Kürt -kızılbaş kadın işçi için, baskının 4 derecesinin: sınıfsal-ulusal-cinsel-dinsel, en katmerlisinin yaşandığını görmeyecek miyiz?

Bu durumda yapılması gereken; işçiler üzerindeki her türlü burjuva-feodal baskının def edilmesi için, tüm farkli yanlarımız üzerinde estirilen burjuva-feodal baskının her çeşidine karşı , tüm milliyetler , inançlar ve cinsiyetlerden işçilerin tam bir sınıf dayanışması ve ortak mücadelesini örgütlemek yerine, ezilen ulusa mensup işçiler üzerindeki ulusal baskıya gözlerimizi kapatmak olabilir mi?...

Eğer olur deniliyorsa, bu durumda, işçi sınıfını burjuvaziden ayıran en temel ideolojik dokusu olan, Enternasyonalizm ve enternasyonal dayanışmanın ne anlamı kalmaktadir?  Proleterya,  ne zamandan beri,  hakim ulus burjuva iktidarin şoven/asimilasyon politikalarının savunuculuğuna baslamıştır?

Işçiler, emekçiler üzerindeki her türlü baskı ve pranganın: sınıfsal/ ulusal/ dinsel/ cinsel kırılması için, tam bir sınıff dayanişması ve enternasyonal işbirliğini geliştirmek varken, burjuva demogoglarin, Sosyalistlerin argumanı olan sınıf , sömürü, ezilme literatürünü kullanarak, sol adına, hakim ulusa mensup işçileri, ezilen ulus ve dine mensup işçilerin , burjuva iktidar tarafindan ezilmesi siyasetinde kullanılmasına izin veremez.

Tüm milliyetlerden, inançlardan, cinsiyetlerden işçiler;
Türk hakim sınıflarının sınıfsal-ulusal-dinsel-cinsel her türlü baskılarına karşı tam bir sınıf dayanışması ile Kürt işçi kardeşlerimizin, ulusal özgürlük taleplerine kulak tıkamıyalım. Onların bu haklı  taleplerini,sınıfsal kurtuluş mücadelemizin bir parçası olarak tanıyalım ve sınıfımızı ,Türk hakim ulus burjuvazisinin arsız-şoven saldırıları karşısında tek bir ses olarak savunalım.

İrlanda sorununda, Marks'ın 'Bir başka ulusu ezen bır ulus özgür olamaz' felsefesini işçiler içinde yaygınlaştıralım.

Yaşasin işçilerin sınıfsal/ ulusal/ cinsel/ inançsal ve her alanda özgürlükleri için ortak sınıf kavgası !

Yasasin İşçilerin Birligi;Tüm Uluslarin, Dinlerin, Cinsiyetlerin Tam Hak Eşitligi !

http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/03/kurdler-ve-burjuva-yalanlar-burjuva.html

107465

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

Sayfalar